Dr.Kıyamet'ten "yatırımları çeşitlendirin" tavsiyesi
Marc Faber: "Yatırımları çeşitlendirin. Yüzde 25 hisse senedi, yüzde 25 gayrimenkul, yüzde 25 nakit ve tahvil, yüzde 25 altında bulundurun"
İSTANBUL - "Dr.Kıyamet" adıyla tanınan uluslararası finans ve yatırım uzmanı Marc Faber, yatırımcılara "Yatırımları çeşitlendirin. Yüzde 25 hisse senedi, yüzde 25 gayrimenkul, yüzde 25 nakit ve tahvil, yüzde 25 altında bulundurun" tavsiyesinde bulundu.
4. Uluslararası İstanbul Altın Zirvesi'nde konuşan Faber, önümüzdeki dönemde finansal sistemik risklerin artabileceğine dikkati çekerek, "Yatırımları çeşitlendirin. Yüzde 25 hisse senedi, yüzde 25 gayrimenkul yüzde 25 nakit ve tahvil, yüzde 25 altında bulundurun. Batı dünyası gibi bir ekonomik sistemde ekonomilerinin hedefi bazı riskleri azaltmak ise, tüm bu bastırılan risklerin toplamı bir gün muazzam bir sistemik risk artışı olarak tekrar gelecektir. Problem bu. Tüm finans sisteminin bir gün çökmesi riski... O yüzden elimde fiziksel altın tutmayı tercih ederim" ifadelerini kullandı.
ABD'nin parasal genişleme ve tahvil alım programlarını sert şekilde eleştiren Faber, şunları kaydetti:
"Sık sık uzun vadeli yapısal ekonomik problemleri kısa vadeli yamalarla telafi etmeye çalıştılar. Aslında ben bunun balonlar yarattığını biliyorum. Balon üretilmesi arzu edilmeyen bir durumdur. Ekonomik ve sosyal sistem üzerinde çok olumsuz sonuçları vardır. Özellikle ABD'de para politikaları birçok hedeflenmeyen sonuçlara da yol açmıştır.
Dolar banknotları yağdırmak ve kağıt para miktarını artırmak tüm fiyatları yükseltmiyor, tüm varlıkları artırmıyor. Ekonominin tüm sektörlerinde eş zamanlı ve aynı şekilde bir artış sağlamıyor. Para politikaları ve mali politikalar iş döngüsünü düzeltmeye çalışırken finansal istikrar sağlamaya çalışırken aslında finansal istikrarsızlık oluşmasına neden oldu. İstenilenin tam tersi oldu."
Negatif faizin ekonomik literatüre yakın zamanda girdiğini belirten Faber, "Yani bir mevduat yatırıyorsunuz. 100 bin dolar yatırdınız ve bir yıl sonra 95 bin geri alıyorsunuz. Negatif faiz oranı bu demek. Uygulanabilir mi? Teknik olarak uygulanması zor. Negatif faiz oranı uygulamak yerine, reel şartlarda, yani enflasyona göre uyarlanmış, yani ABD Merkez Bankası oranı sıfır olur, yaşam giderlerine, haneye bağlı bir sistem geliştirilebilir. Negatif faiz oranları öyle sonuçlar getirecek ki insanlar paralarını alıp hisse senedi, gayrimenkul, tahvil, sanat eserleri ya da kıymetli madenler olabilir bunlardan birine yatıracak" diye konuştu.
"99. parasal genişlemeyi de göreceksiniz"
Fed'in açıklamalarının ABD için parasal genişlemede bir son olmadığını belirten Faber, "Fed kademeli olarak varlık satın alımlarını azaltacaklarını açıkladı. Ama ardından, 'beni yanlış anlamayın, ekonomi eğer bizim tahmin ettiğimiz şekilde performans gösterirse bu olur' dedi. Bu 1, 2, 3. parasal genişeme olmayacak, 99. parasal genişlemeyi de göreceksiniz. Sistem de çökecek. Çünkü şu an ile çöküş zamanı arasında birçok kar elde edilebilir" ifadelerini kullandı.
Batı ekonomilerinde problemlerin adeta bir "kanser" halini aldığını ve hızla yayıldığını dile getiren Faber, "İnsanlar artık çalışarak değil, oy kullanarak para kazanıyorlar. Bu da git gide daha fazla harcamayı beraberinde getiriyor. Kimsenin de bunu karşılamaya gücü yok. Bu durum daha da kötü olacak çünkü yaşlanan nüfusun oranı da artıyor" dedi.
"Tüketimden zengin olunmaz"
ABD'nin mali politikalarını eleştiren Faber, varlık alımları ile tüketim kültürünün teşvik edildiğini, buna rağmen asıl ekonomik büyümenin ancak sermaye, eğitim, altyapı ve araştırma geliştirme harcamaları ile mümkün olabileceğini vurguladı. Faber, "ABD tüketiyor ama birilerinin ABD için üretim yapması gerekiyor. Bu da para basma konusunda başka bir sıkıntı. Yukardan Merkez Bankası para atmaya başladığı zaman, açık kapı ve pencerelerden bu para Çin'e akıyor. Çin ekonomisini canlandırıyor. Çin ekonomisi birden hızla yıllık yüzde 10'un üstünde büyümeye başlıyor. ABD tüketiyor, Çin üretiyor durumuna geldik" diye konuştu.
"Çin'in büyüme rakamları doğru değil"
Çin ekonomisinin büyüme rakamlarının hükümet tarafından doğru yansıtılmadığın iddia eden Faber, şöyle devam etti:
"Çin ekonomisi şu zamana kadar büyüme sergiliyordu. Büyüme azami yüzde 4'tü. Çin hükümetinin yıllık 7, 8 demesi doğru değil. Bütün hükümetler zaten yalan söylüyor. Bu örnekte bunun dünya üzerinde bir etkisi var. Eğer Çin büyümez ise, ya da sadece yüzde 4 ile büyürse hammadde talebi de zayıf olarak seyreder, Brezilya, Arjantin ve Orta Asya, Afrika ekonomileri de buna bağlı olarak zayıflarsa, satın alım yapanlar da daha az alım yapacaktır. Yani küresel ekonomide bir düşüş söz konusu olacaktır ki bunun da çok acı sonuçları olacaktır."
"Altın fiyatları yükselecek"
Halihazırda altın piyasasında hassasiyetlerin son derece "negatif" seyir izlediğini vurgulayan Faber, "Altın madencilik sektörünün durumu 2008'e kıyasla daha kötü. Merkez bankalarının bilançoları eğer beş kat artmış ise benim kanaatimde altın fiyatları yükselmeye devam edecektir. Bazen hızlı bazen daha yavaş yükselecektir. Bana inanın. Eğer Çin ekonomisi bizim düşündüğümüz kadar zayıfsa... Çinliler kağıdı icat etmişlerdi, para da basacaklardır. Bastıkça Japonların yaptığı gibi parayı zayıflatacaktır. Kredi büyümesi, para bazındaki birçok ülkedeki para tabanındaki büyüme de altın fiyatlarını yükseltecektir" ifadelerini kullandı.
Gelecekte, gelişmekte olan ekonomilerin merkez bankalarının ve devlet fonlarının altına olan talebinin artacağı tahmininde bulunan Faber, "Çünkü rezervlerindeki altını artırmıştır durumdalar. Ama altının çoğu şu anda batılı merkez bankalarında. Batıda aktiflerin yüzde 22'si altın. ABD Doları'nın faiz oranı zaman içerisinde altın olarak birikecektir. Çin hükümeti şu anda Çinlilere altın almasını teşvik ediyor. Bence batının merkez bankaları ve ABD Merkez Bankası altın satmaya çalışacaktır. Bir gün altın satarken diğer gün ellerinden almaya çalışacaktır. Ama yükselmekte olan piyasaların merkez bankaları altın alacaktır" şeklinde konuştu.
"Çin'in önceliği kaynak tedariki"
Marc Faber konuşmasını, "Jeopolitik konuların farkında olmamız lazım. Çin petrolünün yüzde 95'ini Ortadoğu'dan alıyor. Nüfusu 1,3 milyar. En büyük önceliği kaynak tedariki olacaktır. Kademeli olarak Ortadoğu'daki menfaatlerini korumak durumundalar. Kanaatimce Ortadoğu'da olup bitenler çok tehlikeli. Benim görüşümce burası çok karışacak ve ekonomik anlamda da büyük aksaklıklara yol açacak, finansal pazarları da aksatacak" diyerek tamamladı.