DTP eylem planıyla ilgili suç duyurusunda bulunacak

DTP'li Türk, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına, 100'ü aşkın avukatla suç duyurusunda bulunacaklarını belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

TBMM - DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, "Partimizi hedef alan eylem planıyla ilgili yarın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına, 100'ü aşkın avukatla suç duyurusunda bulunacağız" dedi.

Türk, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, gündemde tartışılan "toplumu biçimlendirme planı"nın, Kürtlerin yaşadığı bölgelerde halkı rahatsız edecek faaliyetlerin icrası ve DTP'nin terörist ilan edilmesi gibi eylem kararlarını içerdiğini iddia etti.

Söz konusu planın "irtica eylem planı"ndan 2 yıl önce ortaya çıktığını belirten Türk, Hükümet'in, bu girişim karşısında sessiz kaldığını savundu.

Demokrasinin kazanması için her zaman mücadele edeceklerini ifade eden Türk, "Partimizi hedef alan bu eylem planıyla ilgili olarak yarın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına 100'ü aşkın avukatla suç duyurusunda bulunacağız" dedi.

Türk, gerek siyasi, gerek hukuki zeminde mücadelelerini sürdüreceklerini, Parlamento zemininde de bu sürecin takipçisi olacaklarını ifade etti.

"Süreç, bir asayiş mantığıyla ele aldı"

Türk, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, tüm toplumsal yaşam alanlarında, demokratik bir dönüşüm sürecinin önünün açılması için siyasi irade aradığını söyledi.

AK Parti Hükümeti'nin bu dinamikleri görüp, demokratik dönüşüm sürecine öncülük etmesi için yapıcı muhalefet izlediklerini anlatan Türk, "Yaşattığı tüm hayal kırıklıklarına, bohçasında ne olduğunu bilmememize rağmen, siyasi iktidar olduğu için, bu noktaya çekmek istiyoruz" dedi.

Demokratik açılım sürecinin gidişatına ilişkin olarak Türk, Hükümet'in, demokratik dönüşümün ağırlığını ve sorumluluğunu taşımadığını, süreci, bir asayiş mantığıyla ele aldığını iddia etti.

AK Parti'nin, demokratik kamuoyunda ve halkta oluşan beklentileri karşılayamadığını savunan Türk, bu başarısızlığın DTP'ye fatura edilmeye çalışıldığını öne sürdü. Türk, "Aslında Hükümet, kendi iradesizliğini, DTP'yi hedef göstererek kamufle etmeye çalışmaktadır" dedi.

"Başbakan irademizi teslim almaya çalışıyor"

Demokratik açılım süreciyle ilgili gelişmelere değinen Ahmet Türk, şunları söyledi:

"Acaba açılımın içinde ne vardı da Hükümet, barış grubunun gelişiyle birlikte yaşanan gelişmelerin, bu süreci tahrip ettiğini ileri sürmektedir?  Hükümetin tavrını analiz ettiğimizde, aylardır bir türlü kamuoyuna açıklamadığı açılımın içinde, gerçek bir barış projesinin olmadığı ortaya çıkıyor. Yoksa, barış grubunun gelişi karşısında Hükümet'in daha doğru bir tutum takınması ve bu süreci sahiplenmesi gerekirdi.

Hükümet'in kalkıp DTP'yi suçlamasının nedeni, halkın açığa çıkan iradesini, örgütlü duruşunu ve çözüm konusunda verdiği mesajı gizleme çabasından başka bir şey değildir.

Bir yandan şerefsizler diye küfürler edilecek, 20 milyon insanın hiçbir hassasiyetine dikkat edilmeyecek, diğer yandan da insanların Silopi'deki barış sevincine, hassasiyetlere uymuyorlar diye hakaret edilecek.

Sayın Başbakan, bizleri, süreçte etkisizleştirmeye, yapıcı muhalefetimizi durdurmaya, irademizi teslim almaya çalışıyor. Resmen bizi tasfiye etmeye çalışıyor. Hükümet'in şunu çok net olarak görmesi gerekir. Siyasal muhatabıyla buluşmayan bir açılım sürecinin, başarılı olma şansı yoktur."

"İrticayla Mücadele Eylem Planı"

"İrticayla Mücadele Eylem Planı" konusunu irdeleyen Türk, Türkiye'nin, birkaç ay aradan sonra yine aynı belge üzerinden, darbe girişimlerini ve askeri vesayeti sorguladığını ifade etti.

Demokratik toplum olmanın yolunun, aynı zamanda darbeler süreciyle hesaplaşmaktan geçtiğini ifade eden Türk, şöyle devam etti:

"Askeri vesayetle mücadele edilmeden gerçek bir açılım sürecinin başlatılması da zor olacaktır. Son eylem planları da göstermektedir ki, Avrupa Birliği'ne uyum sürecinde kendi doğal sınırlarına çekilmesi gereken asker, örgütlü bir siyasi parti gibi hareket etme yönündeki ısrarını sürdürmektedir.

Toplumsal alandan yükselen bu yüksek itirazlar, vesayet rejiminin geriletilmesi noktasında en önemli aşamayı ifade etmektedir. Siyasiler de eski alışkanlarını terk edip, gerçekten sivil bir irade olabilecek mi?

Bu konuda en umutsuz vakayı CHP oluşturmaktadır. Baykal, AKP;yi bitirme planı ilk ortaya çıktığında 'belge gerçek çıkarsa Genelkurmay Başkanı istifa etmelidir' demişti. Belge gerçek çıkınca ne diyor Baykal? O istifa sözlerini unutuyor. Darbelere karşı olduğunu ifade ederek kendisini savunuyor.

Öyle görünüyor ki üzerindeki üniformayı çıkarmayan, siyaset dışı alanlarla arasına sınır çizmeyen bir CHP'nin sivilleşmesi imkansız.

Peki iktidardaki AKP, darbeci zihniyetle hesaplaşabilir mi? Buna da 'evet' diyemeyeceğiz. Kürtleri hedefleyen planın ardından AKP'yi ve Fetullah Gülen'i rahatsız etme planı devreye konulmuştur. DTP'ye karşı yapılanları meşru gören AKP, kendisi hedef alındığında veryansın etmiştir.

Eğer, vesayet rejimine karşıysanız, parlamentoda çoğunluğunuz da var, önergelerimizi Genel Kurula getirelim ve demokrasinin önünü açalım. Samimiyseniz, bir araştırma komisyonu kuralım, hakikatleri araştıralım."

Bu arada, grup toplantısı sırasında, salondaki bir çocuğun ağlaması üzerine konuşmasına kısa bir süre ara veren Türk, "Grubumuzda, ilk defa bir çocuk sesi geliyor" dedi.