DTP'den sözlü savunma: PKK'yla örgütsel bağlantımız yok

Savunmada, DTP'nin Kürt sorununun demokratik çözümüne dönük siyaset yapan bir parti olduğu belirtildi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - Demokratik Toplum Partisi (DTP), hakkında açılan kapatma davasında Anayasa Mahkemesi heyetine yapılan sözlü savunmasını yaptı. Savunmada, DTP'nin PKK ile herhangi bir örgütsel bağlantısı ve ilişkisi olmadığı vurgulanırken, "DTP, Kürt sorununun demokratik çözümüne dönük siyaset yapan bir partidir. Kapatma davası, DTP'nin bu çabalarına yönelik bir tasfiye politikasıdır" denildi.

Sözlü savunmada, mahkemenin Hak-Par ve ardından AK Parti'yi kapatma davalarında verdiği kararlar ve yaptığı açıklamaların "önemsendiği" belirtilerek, siyaset kurumunun, üzerine düşen görevleri yapamadığı, sorumluluğunu yerine getiremediği savunuldu. Yürürlükte bulunan 1982 Anayasası'nın hala değiştirilemediği belirtilen savunmada,  "siyaset kurumu, siyasi parti kapatma hükümlerini, siyasi partiler yasasını, seçim yasasını değiştirme sorumluluğunu yerine getiremediği için bugün Anayasa Mahkemesi'nin hala parti kapatma davaları ile muhatap olduğu" ifade edildi.

Savunmada, "Siyaset kurumu sorumluluğunu yerine getirecek olgunluğa, erdeme ve cesarete sahip değilse bu noktada hukuk üzerine düşen görevi yerine getirmelidir. Çağdaş demokrasilerde hukuk kurumları toplumsal ihtiyaçları ve değişimi de gözeterek siyasetin önünü açabilecek bir role kavuşmuştur. Bu davanın da böylesi bir gelişmeye hizmet edeceğine inanıyoruz" görüşüne yer verildi.

Türkiye'de yapılması gerekenin ulus-devletin demokratikleştirilmesi olduğu ifade edilen savunmada, bu durumun, üniter devlet yapısına aykırı düşmeyeceği, zarar vermeyeceği kaydedildi. "Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı" şeklinde bir değişime gidilmesi istenen savunmada, kültürel kimliklerin önündeki engellerin kaldırılması, "Ulus" kavramının "Demokratik Türkiye Ulusu" şeklinde kavramlaştırılması talep edildi.

 

Türkler ile Kürtler ve Anadolu'daki diğer unsurların "Türkiye Ulusu"nu oluşturduğu belirtilen savunmada, şu görüşlere yer verildi:

"Türkçe yine resmi dil kalır, bayrak tabii ki olacaktır, Kürtlerin demokratik örgütlenmesini; kültür, dil, ekonomi, çevre, mesleki ve diğer alanlarda sağlayacak demokratik açılımlar gerçekleştirilebilmelidir. Devlete dayalı ulus yerine, demokrasiye dayalı ulus olmalıdır. Yalnız Türklere değil, herhangi bir dine ve ırka dayanmayan, insan haklarına dayanan bir ulus modeli. Bütün etnisiteleri, kültürleri bir arada toplayan bir demokratik ulus kavramı esas alınmalıdır. 'Türkiye'ye vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür' demek yanlıştır. Vatandaşlık kültürel kimlikleri kabul eden, kendi kültürel varlıklarına dayalı ulus vatandaşlığıdır. Herkesi zorla Türk saymak yerine, Türkiyeli ya da Türkiye ulusu vatandaşı denebilir. Türkiyelilik bir üst kimlik olur."

"Kapatma davası, çabalara yönelik bir tasfiye politikası"

DTP'nin kapatma davası iddianamesinde siyasi parti kapatma nedenlerinden bahsedilirken AİHS hükümleri ve Venedik Komisyonu ilkelerine de atıf yapıldığı belirtilen savunmada, "Venedik Komisyonu ilkelerinin siyasi partiler için son derece güvenceli bir koruma sistemi getirdiği, sadece şiddeti benimseyen siyasi partilerin kapatılabileceğine cevaz verdiği gerçeği görmezlikten gelinmektedir" denildi.

Siyasi parti kapatma davalarının, "hukuki usulün tüm güvencelerine yer veren, aleni ve adil bir yargılama sonucunda karara bağlanması" gerektiği ifade edilen savunmada, şu görüşler savunuldu:

"DTP'nin PKK ile herhangi bir örgütsel bağlantısı ve ilişkisi yoktur. DTP, Kürt sorununun demokratik çözümüne dönük siyaset yapan bir partidir. Kapatma davası, DTP'nin bu çabalarına yönelik bir tasfiye politikasıdır. Bu aynı zamanda Kürtlerin demokratik siyaset yapma zeminini ortadan kaldırma, Kürt sorununun demokratik çözümüne karşı bir tasfiye girişimi anlamına gelmektedir.

Kürt sorununun diyalogla, demokratik yollarla çözümünü istemeyen güçler, Kürtlerin dil ve kültürel ve benzeri demokratik haklarının tanınmasını engellemek için kapatma davasını devreye koymuştur. Bu hukuki değil siyasi bir yönelimdir. Demokrasi açısından asıl sorgulanması gereken bu yaklaşımın kendisidir. DTP'nin kapatılmasını isteyen anlayış, demokrasi ve hukuk dışı bir anlayıştır."

"PKK, görmezden gelinemeyecek bir aktör"

Savunmada, DTP'nin terör örgütü PKK'yı, "Kürt sorununun dışında, ondan ayrı ve bağımsız ele almanın temel bir hata olduğunu, PKK'yı ayrı bir sorun olarak değerlendirmek yerine bir sonuç olarak değerlendirmenin çözümü daha mümkün ve daha kolay kılacağını" savunduğu belirtildi.

DTP'nin soruna "Kürt sorunu" dediği, terör örgütü PKK'yı da "bu sorunun içinde bir parça ve sorunun çözümünde görmezden gelinemeyecek bir aktör olarak" gördüğü ifade edilen savunmada, bu teşhisle soruna yaklaşıldığında çözümün çok daha kolay ve mümkün olacağı kaydedildi.

DTP'nin şiddete karşı duruşunun "net ve ilkesel" olduğu öne sürülen savunmada, "Bu şekilde partimiz üzerinde oluşturulmaya çalışılan psikolojik baskı ile sanki partimiz soruna 'terör sorunu' demeyerek şiddeti destekleyen bir konumdaymış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır" denildi.

Türkiye'de 25 yıldan beri yaşanan çatışmaları sonlandırmak için iyi niyetle çabasını ortaya koyan herkese kulak verilmesi istenen savunmada, "sorunun demokratik zemine çekilebilmesi için DTP'nin önünün açılması, bunun Türkiye demokrasisine muazzam bir katkı yapacağı" öne sürüldü.

"İddialar, ifade özgürlüğü kapsamında"

İddianamede yer alan 141 eylemden 126'sının halen soruşturma ya da yargılama safhasında olduğu, 15 eylem hakkında da kesinleşmiş yargı kararı bulunduğu belirtilen savunmada, kesinleşen kararlardan 10'unun beraatla sonuçlandığı, 1 takipsizlik, 4 para cezası, 1 erteleme ve 2 hapis cezası kararı verildiği bildirildi.

"İddianamede yer alan suçların yüzde 89.36'sı hakkında kesinleşmiş yargı kararı bulunmadığı" ileri sürülen savunmada, iddianamede yer alan 141 eylemin DTP'nin kapatılmasını gerektirecek nitelikte olmadığı, bu eylemlerden 129'unun "ifade ve örgütlenme özgürlüğü" kapsamında değerlendirilmesi istendi.

Savunmanın sonuç bölümünde, iddianamede yer alan 141 eylemle ile ilgili soruşturma ve dava sonuçlarının akıbetinin sorulması, anılan soruşturma ve davaların sonuçlanıp kesinleşmelerinin beklenmesi, İmralı Cezaevi Müdürlüğü'nden görsel ve yazılı görüşme kayıtlarının istenmesi talep edildi. Ayrıca, Dışişleri Bakanlığından bugüne kadar AİHM tarafından verilen parti kapatma kararlarının orijinal çevirilerinin istenmesi, Hazineden parti kapatmalar ve dokunulmazlıklar nedeniyle verilen AİHM kararları sonucu ne kadar tazminat ve gider ödendiği, bu ödemeler nedeniyle sorumlular hakkında rücu yoluna gidilip gidilmediğinin sorulması istendi.

DTP'nin, "Türkiye'de başta Kürt sorunu olmak üzere temel bütün sorunların kalıcı çözümüne dönük önemli bir role ve misyona sahip olduğu" ileri sürülen savunmada şöyle denildi:

"Bu rolümüzü oynayabileceğimiz zeminler dahi yaratılmadan partimizin kapatılması büyük bir talihsizlik olacaktır.

Özellikle Meclise girdiğimiz günden bu yana diyalog kanallarını zorlayarak akan kanı durdurmaya çalışan olağanüstü insani çabamızın görmezden gelinmesi Türkiye'ye kazandırmak yerine maalesef ki kaybettirmiştir. Birlikte yaşamın mümkün olduğu, kardeşçe kucaklaşmanın hepimizin ortak özlemi olduğu, daha demokratik bir cumhuriyetin hepimizin hakkı olduğu inancını güçlü bir şekilde savunan partimiz, Türkiye demokrasisi açısından büyük bir şanstır. Bu şansın heba edilmeyeceğini, Türkiye'de farklı düşünen ve farklı yaşayanların da demokratik sistem içerisinde yerlerinin olduğunu gösteren, aydınlık bir geleceğe hizmet edecek bir karar alacağınıza yürekten inanıyor."