DTP'lilerin ifadesi Eylül'e kaldı
Mahkeme, Meclis'e yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasına karar vererek, talimat duruşmalarını 29 Eylül 2009 tarihine erteledi
ANKARA - Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, başka illerde yürüyen davaları kapsamında, talimatla ifade vermeleri için davetiye gönderilen ancak duruşmalara katılmayan DTP'li Ahmet Türk, Emine Ayna ve Selahattin Demirtaş için TBMM Başkanlığı'na yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasına ve aynı yazı ile yeni duruşma günü ve saatinin bildirilmesine karar verdi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan talimat duruşmalarına, Ahmet Türk, Emine Ayna ve Selahattin Demirtaş katılmadı.
Mahkemenin duruşma zabıtlarında, "sanıklar Türk, Demirtaş ve Ayna hakkında TBMM Başkanlığı'na yazılan müzekkerelere 22 Mayıs 2009 tarihli bilgi mahiyetinde cevap verildiği; cevaplarda, milletvekillerinin sekreterlerine yazının ulaştırılmış olduğu, ancak adı geçen milletvekillerinin çalışmaları dolayısıyla sık sık Ankara dışında bulunduğundan kendilerine ulaştırılamadığı, gerekli işlemler tamamlandığında mahkemeye bilgi verileceğinin bildirildiği" kaydedildi.
Cumhuriyet Savcısı ise TBMM Başkanlığına yazılan müzekkere cevabının beklenmesini talep etti.
Mahkeme heyeti, TBMM Başkanlığı'na yazılan müzekkerenin akıbetinin sorulmasına ve aynı yazı ile yeni duruşma günü ve saatinin bildirilmesine karar vererek, talimat duruşmalarını 29 Eylül 2009 tarihine erteledi.
Ahmet Türk'ün İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin, Emine Ayna'nın Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nin ve Selahattin Demirtaş'ın da Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin talimatları doğrultusunda ifadelerinin alınması bekleniyor.
Türk: Süreç içerisinde durumu değerlendireceğiz
DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, partisinin grup toplantısından önce gazetecilerin, mahkemeye ifade vermeye gidip gitmeyeceklerine ilişkin sorularını cevaplandırdı.
DTP'li milletvekillerinin duruşmasının 29 Eylül 2009 tarihine ertelendiğini belirten Türk, ''Bugüne kadar devamlı seyahatte olduğumuz için zaten tebligat da ulaşmış değildi. Ancak süreç içerisinde durumu değerlendireceğiz, ona göre tavrımızı koyacağız. Biz zaten başından beri tavrımızı koyduk, dokunulmazlıklarımız var. Bu nedenle mahkemelere gitmeyeceğimizi ifade etmiştik'' diye konuştu.
Ahmet Türk, bir gazetecinin ''İskoçya Modelini'' destekleyip desteklemelerine ilişkin sorusuna, ''Bunu sizden duyuyorum. Esasında çözümü Türkiye'nin şartlarına göre tartışmamız gerekiyor. Zaman zaman örnekler veriyoruz. 'Bu örnekler birebir uygulanır' mantığına sahip değiliz. Ancak dünyadaki gelişmeleri, değişimleri, formülleri önümüze koyup tartışmamız gerekiyor'' karşılığını verdi.
Türk, bir başka soru üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan henüz görüşme talebi gelmediğini bildirdi.
"Anayasa'yı, hukuku zorlayarak bizleri yargılamak istiyorlar"
Türk, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, kendisinin ve partisindeki 5 milletvekilinin ifadelerinin alınmak istendiğini, günlerdir, "DTP'liler ifade vermeye gidecek mi? 1994'teki görüntüler yeniden yaşanacak mı?" tartışmalarının yapıldığını söyledi. Bir takım odakların böyle bir tabloyu görmek isteyebileceğini iddia eden Türk, "Biz, bu oyuna gelmeyeceğiz. Bu senaryoya asla alet olmayacağız" dedi.
Ahmet Türk, yargılandıkları davaların Anayasa'nın 14. maddesine girmediğini, isnat edilen suçlamaların tamamen düşünce özgürlüğüyle ilgili olduğunu savundu.
"Çok açık biçimde Anayasa'yı, hukuku zorlayarak bizleri yargılamak istiyorlar" diyen Türk, şöyle devam eti:
"Burada aslında hukuki olmaktan öteye siyasi bir karar söz konusudur. Yerel mahkemeler, isnat edilen suçlamaları dokunulmazlık kapsamında görmüştür. Yargıtay, Adalet Bakanlığının istemi doğrultusunda, hukuku zorlayarak yargılanmamız yönünde bir karar vermiştir.
Geçen yıl Sayın Meclis Başkanı'yla yaptığımız görüşmede uyarılarda bulunduk, 'dokunulmazlıklarımıza rağmen bizleri yargılamaya çalışıyorlar önlem alınmazsa bu krize dönüşecektir' dedik. Dokunulmazlıklarımızın tespitiyle ilgili olarak mahkemelere yazı gönderilmesini önerdik. Ama maalesef bu konuda bir gelişme olmadı ve kriz bugün patladı. Bu krizin ve hukuksuzluğun ortağı olmamak için de ifade vermeyeceğiz.
Kaderin cilvesi midir bilinmez ama DTP milletvekillerinin yargılanması için yargı kararı aldıranlar, kısa bir süre sonra bu kez kendi partileri hakkındaki kapatma davasıyla karşı karşıya kalmıştır. Ve bu kez kendileri yargıyı siyasi karar almakla eleştirmiştir. Ne hazindir ki kendisi de yargı mağduru olan bir iktidar partisi, maruz kaldığı uygulamaların aynısını, muhaliflerine karşı devreye koymuştur. Zira Sayın Cumhurbaşkanı hakkında mahkemenin verdiği yargılama kararının önünü açan da yine Adalet Bakanlığı, Başbakanlık ve Meclis Başkanlığı olmuştur.
"Kürt sorununun çözümünün bir başka bahara ertelenemeyeceği aşikardır"
Türk, çoğulculuğu ve çok kültürlülüğü güvence altına alan, toplumsal sözleşme niteliğinde yeni bir Anayasa oluşturulması gerektiğini söyledi. Türk, toplumun beklentisinin, şeffaf ve demokratik bir merkezi yönetim, güçlü bir parlamento ve ademi merkeziyetçiliği esas alan katılımcı yerel yönetim olduğunu ifade etti.
Temsilde adaletin sağlanabilmesi için seçim sisteminin baştan aşağı yenilenmesi gerektiğini öne süren Türk, mevcut sistemin değişmesi için halkın kararını verdiğini, bu nedenle devletin ciddi bir karar aşamasına geldiğini söyledi.
Bu karar sürecini belirleyecek temel faktörün Kürt sorunu olduğunu savunan Türk, "Kürt sorununa yaklaşım, Türkiye'nin kaderini belirleyecektir. Çünkü ülkemizin değişim ve dönüşümünün önündeki en önemli engel Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür. Eğer Kürt sorunu çözüm sürecine girmezse demokrasi dışı güçler ülkeyi yeniden esir alacaktır. Susurluk'un, Ergenekon'un beslendiği nokta, Kürt sorununun çözümsüzlüğüdür" dedi.
Kürt sorununun, demokratik, sivil yöntemlerle çözülebileceğini belirten Türk, bu çözümün başka bahara ertelenemeyeceğinin aşikar olduğunu ifade etti.