DÜNYA Yazarları ‘paketi’ yorumladı

DÜNYA Gazetesi yazarları 'Demokratikleşme Paketi' artı ve eksi yönleri ile değerlendirdiler.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kamuoyunun merakla beklediği 'Demokratikleşme Paketi'ni açıklamasının ardından, öngörülen düzenlemelere ilişkin ilk yorumlar gelmeye başladı...

Seçim sistemi, anadilde eğitim, kamuda türban serbestliği gibi önemli başlıklar barındıran Demokratikleşme Paketi'ni DÜNYA Yazarları yorumladı...

i_turan-001.png
İlter TURAN
Dar Kapsamlı Bir Başlangıç

Sayın Başbakanımızın uzun süreden beri üzerinde çalıştığı Demokratikleşme paketi heyecanlı bir bekleyişe yol açmıştı. Muhtelif alanlarda yenilik getirmesi beklenmekle birlikte, paketin toplumu en yakından ilgilendiren bölümü şüphesiz Kürt açılımına nasıl bir içerik kazandıracağı idi. Bu açıdan bakıldığında önerilerin beklenenin bir hayli altında kaldığını söylemek mümkündür. Örneğin, her ne kadar BDP ve onunla ilişkili diğer kuruluşların anadilde eğitim beklentilerinin sınırsız karşılanamayacağını önceden tahmin etmek mümkünse de, şu anda önerilen özel ve paralı eğitim ağırlıklı formülün pek tatmin edici bulunmayacağı aşikardır. Yerel yönetimlerin yetkilerinin genişletilmesi, bunların güçlendirilmesi gibi konular üzerinde durulmamış, sadece yerlerin eski isimlerinin değiştirilmesi, alfabeye yeni harfler eklenmesi gibi hususlara ağırlık tanınmıştır.

Paketin önemli bir bölümü seçim sistemine ve siyasi partilere ayrılmıştır. Burada partilerin teşkilatlanmasını kolaylaştırmak, partilere devlet yardımının kapsamını genişletmek, seçim sisteminde değişiklikler yapmak öngörülmekte; seçim barajının kaldırılması ve seçim bölgelerinin yeniden düzenlenmesi konuları ise partiler arası siyasi müzakereye açılmak istenmektedir. Seçim sisteminin demokratikleşmesi konusunda bir tartışmayı başlatmak açısından bu önerilerin olumlu karşılanması doğru olacaktır. Ancak, parti üyeliğinin seçmen hakkı olan herkese açık olması gibi, memur kadrolarının partileşmesinin yolunu açabilecek önerilerin ciddi sorunlara yol açacak nitelikte olduğu da unutulmamalıdır.

Pakette geçmişte toplumda rahatsızlık yaratan başörtüsü yasağı, kurban derilerini toplama tekeli gibi, uygulamada zaten giderek uyulmayan kuralların kaldırılması gidişatı teyitten ibaret olup, bunların yeni açılım oluşturdukları tezini ileri sürmek güçtür.

Pakette ayrımcılıkla mücadele, nefret suçlarını genişletme, ibadete engel olana hapis gibi inanç özgürlüğünü genişleteceği ve toplumsal farklılaşmaların tabiileşeceği izlenimi yaratan önlemlerin de yer aldığı ifade edilmiştir. Bunların sadece tek tanrılı inanç sistemleri ile sınırlı kalmaması, inançları sorgulama ve eleştirme özgürlüğünü daraltmaması, ayrımcılık kapsamına her türlü tercih farklılaşmasının alması lazımdır. Aksi takdirde, tedbirlerin yetersiz kalacağı, hatta bizzat eşitsizlikleri körükleyeceği düşünülebilir.

Gösteri yürüyüşleri ile ilgili düzenlemelerin neler olduğu konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır. İfade edilen hususlar, peşinen bir demokratikleşme adımı olarak görülmeyebilir.

Paketin beni memnun eden önerileri arasında Süryani vatandaşlara saygı gösterilerek Mor Gabriel arazisinin iadesi, Roman Enstitüsü kurulması gibi konular var. Ancak genele bakıldığında sembolik değişikliklerin ağır bastığı, bekleneni vermekten uzak bir paket. Bununla birlikte, toplumumuzda uzun süreler tartışmaktan uzak durduğumuz konuları gündeme getirmesi ve bu konularda belki de partiler arası diyalogu açması bakımından olumlu karşılanması ve geliştirilmesi gereken bir girişim. Bize sunulanı genişleterek bir demokratikleşme sürecine çevirmeye çalışmalıyız. 
 

Osman Saffet AROLAT >>>

[PAGE]


o_arolat.jpgOsman Saffet AROLAT
Sırada ekonomi paketi olmalı


Başbakan beklenen demokratikleşme reform paketini , “Bu demokratikleşme paketi ilk değildir, son da değildir’ diyerek 14 yasal değişiklik ve 7 idare düzenleme içerecek şekilde açıkladı. İlk değerlendirmeler ağırlıklı olarak “yetmez ama evet” şeklinde oldu. Bize göre şimdi düzenlenmesi gereken reform paketi ekonomide olmalıdır. Çünkü, 2001 yılında Kemal Derviş’in hayata geçirdiği ve 2002 yılında AK Parti’nin iktidara geldikten sonra sürdürdüğü reform paketi 2007 yılında miadını doldurmuştur. O günden bu yana elimizde bir ekonomi paketi söz konusu değil. Orta vadeli programlar ise ciddi bir reformist yapının göstergesi anlamına gelmiyor. O yüzden sıra ekonomik reform paketinde.

t_gungor.jpgTevfik GÜNGÖR
Her adımı desteklemek lazım


Tabii ki demokrasilerde, daha iyi uygulamalara yönelmek için iyi yönde atılan her adımı desteklemek lazım. Neticelerini zaman gösterecek.

 

 

Taylan ERTEN  >>>

[PAGE]

t_erten.jpgTaylan ERTEN
Tatminkar değil

Özellikle, seçim sistemine ilişkin yüzde 5 barajlı dar bölge ve tümüyle dar bölge öneriliyor. İkisi de sorunlu. Muhalefeti ikna kolay değil. Uzlaşmaya dönük tartışma şart. Matematik sonuçları itibariyle gerçekleşebilir görünmüyor. Basın ve ifade özgürlüğünü yasa ve uygulama alanlarında gerçek anlamda demokratikleştirecek ve güvence altına alacak niyet ve icraat beyanı yok. Büyük eksiklik. Yaşam tarzına saygı muğlak. "Farklı dil ve lehçelerde eğitim-öğretim" konusu belirsiz. Siyasi parti örgütlenmesine kolaylık, köy isimleri vb. hedefler biraz "sos" gibi kalıyor. "Paket" genel yapısıyla tatminkâr değil.

 

r_bozkurt.jpgRüştü BOZKURT
Alkışlamak da mümkün, yermek de

Ortadoğu toplumları üç önemli etkenin yönlendiriciliği altındadır: Birincisi değişen iklim nedeniyle yetersiz kalan toprakların insanlar üzerinde yarattığı umut ile teknolojinin evlerinin içine kadar getirdiği refah gözleminin yarattığı çelişkidir. İkincisi dünyanın her yerinde gelişen orta sınıfın değer, beklenti ve davranışlarının değişmesi siyasi ve ekonomik taleplerin bu coğrafyadaki yöneticilerin kavrayışlarını aşan boyutlara gelmesidir. Üçüncüsü ise Ortadoğu’da kalkınma çabasında olan ülkelerin “orta gelir tuzağı”nı aşamama endişesinin hat safhaya gelmiş olmasıdır.
Açıklanan reformları bu üç temel göstergenin ölçüsüne vurmadığımız zaman eksik bir değerlendirme ve yetersiz bir anlatım olacağını düşünürüm.
Ortadoğu ülkelerinde ne yazık ki, sorunlar ne kadar büyükse “beklenti yönetimi yeteneği” o kadar küçük kalıyor.
Ülkemizde son açıklanan “demokrasi paketinde böyle bir zihni modelle yorumlarsak, iki yorum yapmak mümkün. Birincisi atılan her adımın katılımcı, paylaşımcı olması ve kapsayıcı kurumlara doğru ilerleme yaratması bakımından desteklenmesi gerekir. Küçük kazanımların birikerek büyük sonuçlar yaratacağına kendimizi inandırırsak açılan paketi sükunetle, umutla destekleyebiliriz.
İkincisi yaratılan beklenti açısından baktığımızda toplumun birçok kesiminin umduğunu bulamadığını da rahatlıkla söyleyebiliriz. Bu açıdan bakıldığında toplumun bazı kesimlerinin inanç özgürlüğün öne çıktığını bazılarının ise arka planda kaldığını söyleyebilir umutlarımızı kırabilir, beklentilerimizin yerine gelmemesinden ötürü huzurumuzu kaçırabiliriz.
Böyle bakıldığında açılan paketi alkışlamak da mümkündür, yermek de… Ama biz bütün bu paketleri kendi toplumumuzun gelişmesi ve refahının artması için yaptığımızı düşündüğümüzde atılan adımları yeterli bulmamamız gerekir. Ülkemizde demokrasinin eksikliklerini sabırla, inatla, ısrarla, hesapla, kitapla tartışmayla zenginleştirerek ilerlememiz gerekir.

Ömer Faruk ÇOLAK >>>
 

[PAGE]

o_colak.jpg

Ömer Faruk ÇOLAK
Beklentileri karşılamadı

Demokratikleşme paketinin beklentileri karşıladığını sanmıyorum. Özellikle temel hak ve özgürlükler konusunda sadece kamu da türban meselesi çözümlenmiş. Bu da aslında fiili durumun yasallaşması. Gezi olayları sonrası polisin uygulamalarını görünce, belki paketle terörle mücadele yasasında da değişiklik yapılır diye umutlanmıştık,  olmadı. Seçim yasasındaki değişiklik ise belirsiz. Her ne kadar AB’ye üye olmakla ilgili olarak hükümette de, halkımızda da heves kalmadı ise de, yine de paket ile AB üyesi ülkelerin normlarına yaklaşılsaydı, iyi olurdu diye içimizden geçti. Sanırım piyasalarda benzer düşünceler içinde ki; pakete olumlu bir tepki vermedi.

m_yulek.pngMurat YÜLEK
Yeni bir süreç başlıyor

Paketi genel olarak beğendim. Özgürlük alanlarını genişletici, kapsayıcı, kucaklayıcı içeriğe sahip. Pakete bazı alanlarda mikro, diğerlerinde ise daha makro seviyede unsurlar konulmuş. Sayın Başbakan, paketin bir son olmadığını, ileride genişletileceğini belirtiyor. Bu da olumlu bir şey. Türkiye'nin bölgesinde ve dünyadaki yerini daha da sağlamlaştırıcı bir sürecin başladığı söylenebilir.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir