Ekmeğin tuzu azalıyor

Sağlık Bakanlığı ekmeğin tuz oranının düşürülmesi için çalışma yapıyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANTALYA - Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Arif Kapuağası, Sağlık Bakanlığının başlattığı çalışma ile ekmekte tuz oranının düşürüleceğini söyledi. Kapuağası, "Ekmekten aldığımız tuz miktarı günlük 12 miligram. Bunun aşağı çekilmesi gerekiyor. sadece ekmekte değil, cips gibi tuz içeren diğer gıda ürünlerinde de tuz kısıtlamasına gidilebilir" dedi.

27'nci Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon ve 20'nci Ulusal Böbrek Hastalıkları Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi Antalya'nın Konyaaltı ilçesine bağlı Beldibi'nde bulunan Rixos Sungate Otel'de başladı. 26 Eylüle kadar devam edecek kongrenin bilimsel programı içinde 15 konuşmacıyla 8 panel, 12 konuşmacının katılacağı 8 konferans, 3 uydu sempozyumu ve geleneksel Böbrek Kayıt Sistemi oturumları gerçekleştirilecek.

Bu arada, Kongre Başkanı Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, Sağlık Bakanlığı Tedavi Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Rafi Kapuağası, Prof. Dr. Tugay Arınsoy, Prof. Dr. Taner Çamsarı, Prof. Dr. Kenan Ateş, Prof. Dr. Cengiz Utaş, Prof. Dr. Tevfik Ecder, Prof. Dr. Bülent Atun, Prof. Dr. Kamil Serdengeçti ile birlikte basın toplantısı düzenledi.

Böbrek yetmezliğinin en önemli halk sağlığı sorunlarından biri olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Süleymanlar, geçen yıl 41 merkezde 2 bin 362 hastaya böbrek nakli yapıldığını söyledi.

Mahşerin üç atlısı

Prof. Dr. Süleymanlar, bir hastanın Türkiye'de diyalize ulaşma şansının diğer ülkelere göre daha yüksek olduğunu belirterek, "Pakistan'da diyalize ulaşma şansı yüzde 5'i geçmiyor, bizde yüzde 100. Arnavutluk gibi ülkelerde kronik diyaliz programı bile yok. Ülkemizde diyaliz merkezi olmayan ilçemiz kalmadı" dedi.

Böbrek hastalarında şeker ve tansiyonun büyük sıkıntı yarattığını kaydeden Prof. Dr. Süleymanlar, "Diyabete bağlı böbrek yetmezliği yüzde 33'lere yaklaştı. Toplumda şeker hastalığı görülme sıklığı yüzde 12.50 gibi yüksek bir rakama ulaştı" diye konuştu. Prof. Dr. Süleymanlar hipertansiyon, böbrek ve şeker hastalığının bir arada görülmemesi gerektiğine işaret ederek, "Bunlar mahşerin üç atlısı, böbrek, hipertansiyon ve şeker hastalığı..." ifadelerini kullandı.

Kronik böbrek yetmezliği sıklığı yüzde 15.7

Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Turgay Arınsoy da, Türkiye'de kronik böbrek yetmezliği sıklığının yüzde 15.7 oranında bulunduğunu, erişkin nüfusta altı kişiden birinin böbrek hastası olduğunu kaydetti.

Prof. Dr. Arınsoy, nakillerin yüzde 79'unun canlı, yüzde 21'inin kadavradan yapıldığına dikkati çekerek, organ bağışında sıkıntı yaşandığını söyledi. Sadece bu yıl 10 bin yeni hastanın sisteme eklendiğini vurgulayan Prof. Dr. Arınsoy, yıllık hasta artış oranının yüzde 11 olduğunu bildirdi. Bir böbrek hastasının yıllık tedavi maliyetinin 22 bin 500 dolar olduğuna işaret eden Arınsoy, transplantasyonda ise ilk yıl maliyetinin 23 bin 300 dolar iken sonraki yıllarda bu rakamın 10 bin dolara indiğini belirtti.

Erciyes Üniversitesi İç Hastalıkları Bölümü'nden Prof. Dr. Cengiz Utaş, toplumda 5-6 kişiden birinde böbrek hasarı olduğunu belirterek, "10 milyon civarında böbrek hasarlı kişi olduğunu biliyoruz" dedi. Bir böbrek hastasının yaşatılması amacıyla ilaç masrafı hariç tedavi masrafı için 1 milyar dolara ihtiyaç olduğunu anlatan Prof. Dr. Utaş, 2015 yılında böbrek yetmeliği olan hasta sayısının 100 bini bulacağını tahmin ettiklerini söyledi. Prof. Dr. Utaş, "Ancak bunun ülkemize getireceği yükü iyi ele almak lazım" diye konuştu.

Tuz tüketimi

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Tevfik Ecder de, Türkiye'de günde kişi başı 18 gram tuz tüketildiğini belirtti.

Günlük önerilen tuz miktarının 6 gramın altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ecder, "Biz önerilenin üç katı tuz tüketiyoruz. Kendisinde hipertansiyon olduğu bilinen ve tuzsuz yediğini söyleyen bir kişinin günlük tuz tüketimi 16 gram" dedi.

Tuz tüketimini azaltmaya yönelik çalışmalar yapılması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Ecder, şöyle devam etti:

"Bazı ülkelerde tuza yönelik tedbirler alınıyor. Ekmeğin içine atılacak tuz miktarının azaltılması en büyük adım olacaktır. Bir ekmeğin içinde 5-6 gram tuz var. Günlük alınan 18 gramlık tuzun 11-12 gramı sadece ekmekten alınıyor. Ekmekteki tuz miktarı azaltılırsa büyük bir adım atılmış olur. Damak zevki zamanla değişebilir, eğer tuzsuz yemeye alışırsak damak zevkimiz o yönde değişebilir. Bu tür önlemler milyonlarca kişinin kalp damar hastalığını önleyecek ve geciktirecek toplum sağlığını iyileştirecektir."

Ekmeğin tuzu azalacak

Sağlık Bakanlığı Tedavi Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Arif Kapuağası, böbrek yetmezliği olan hastaların diyaliz giderlerinin ekonomiye 25 bin dolarlık maliyet getirdiğini vurgulayarak, organ nakli yapılan hastanın maliyetinin daha düşük ve yaşam standardının daha yüksek olduğunu kaydetti. Böbrek yetmezliğinin en önemli nedenlerinden birinin tuz olduğunu belirten Kapuağası, şunları söyledi:

"Bakanlığımız ekmekte tuz oranını düşürmek için çalışma yürütüyor. Bakanımızın talimatı ile halk ekmek ve ekmek üreticileriyle tuz oranının düşürülmesi konusunda görüşülüyor. Türk toplumu olarak ekmeği çok tüketiyoruz. Ekmekten aldığımız tuz miktarı günlük 12 miligram. Bunun aşağı çekilmesi gerekiyor. Sadece ekmekte değil, cips gibi tuz içeren diğer gıda ürünlerinde de tuz kısıtlamasına gidilebilir. Buna ilişkin çalışmalar yapılıyor. Günlük tükettiğimiz ekmekten tuz ihtiyacımızı karşıladığımız bir durum var, bunun azaltılması için yakında büyük adımlar atılacak ve bunlar kamuoyuna duyurulacaktır. Yakında bu çalışmalarımız meyvesini verir."

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Kenan Ateş, kronik böbrek hastalığı için en büyük risk grubunu şeker hastalarının oluşturduğunu söyledi. Şeker hastalarının yüzde 12'sinin kronik böbrek hastası olduğunu kaydeden Prof. Dr. Ateş, "Kronik böbrek hastalığı sıklığını azaltacaksak, bunun yolu kronik şeker hastalığını azaltmadan geçiyor" dedi.

Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Nefroloji Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Bülent Altun da, 2005 yılında yüzde 31,8'lerde olan hipertansiyonlu hasta sayısının yükseldiğini belirtti. Prof. Dr. Altun, dört hipertansyonlu hastadan birinde böbrek hasarı bulunduğunu vurguladı. Hipertansiyonun, ciddi bir böbrek hasarı nedeni olduğunu kaydeden Prof. Dr. Altun, tuz tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz, meyve ve sebze ağırlıklı beslenme ve sigara kullanılmamasının böbrek yetmezliği ile hipertansiyon ve şekeri önleyecek önlemler olarak sıraladı.

Prof. Dr. Taner Çamsarı ise, Türkiye'de 300 civarında nefrolog olduğunu kaydederek, bu sayının en az bin olması gerektiğini vurguladı.

Böbrek sağlığı otobüsü

Öte yandan, Prof. Dr. Kenan Ateş, "Böbrek Sağlığı Otobüsü" hakkında bilgi verdi. Türk Nefroloji Derneği'nin kuruluşunun 40'ıncı yılında 23 Eylül-5 Aralık tarihleri arasında Türkiye genelinde aralarında Antalya, Isparta, Konya, Aksaray, Nevşehir, Kayseri, Kahramanmaraş, Malatya, Elazığ, Erzincan, Diyarbakır, Mardin, Şanlıurfa, Gaziantep, Hatay, Adana, Eskişehir, Afyonkarahisar, Denizli, Aydın, İzmir'in de bulunduğu 21 ilde halkı böbrek yetmezliğine karşı bilgilendireceklerini anlatan Prof. Dr. Ateş, şunları söyledi:

"Böbrek yetmezliği, hasta sağlığı ve ülke ekonomisi açısından büyük sorun teşkil ediyor. Böbrek yetmezliği ve bununla ilişkili hastalıkları azaltmamız gerekiyor. Bunun yolu kişilerin hastalanmasını engellemekten geçiyor. Böbrek hastalıklarının sinsi seyreden bir hastalık olduğunu göz önüne alırsak, böbrek sağlığı konusunda toplumsal bilinci ve farkındalığı artırmak büyük önem arz ediyor. 23 Eylülde start alan otobüsümüz 5 Aralık tarihine kadar 21 ili gezecek. Her ilde halkı bilgilendirecek. Böbrek sağlığı konusunda broşürlerimiz halka dağıtılacak. Otobüste böbrek hastalıklarıyla ilgili filmler gösterilip, konuyla ilgili kişilerin konuşmaları halka dinlettirilecek. Böbrek hastası olup olmadığını öğrenmek isteyen vatandaşlara ücretsiz idrar, kan basıncı ölçümü gibi tetkikler ücretsiz yapılacak."