Ekonomide verimliliğe ihtiyacımız var
Korel AÇIKGÖZ / Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Başmüfettişi
İki sene öncesine kadar, adını bile söylemekte güçlük çektiğimiz bir kurum vardı: Milli Prodüktivite Merkezi (MPM). Bu kurum; ülke ekonomisinin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesine yarayacak tedbirleri araştırmak, kamu ve özel sektördeki işletmelerde verimliliği artıracak ve israfı önleyecek yöntemler konusunda çalışmalar yapmak amacıyla 1965 yılında kurulmuştu.
II. Dünya Savaşı’ndan sonra Avrupa ülkelerinde verimlilik merkezleri kurulmaya başlanmasıyla birlikte, gecikmeli de olsa bizde de MPM kurulmuştu. Ülke ekonomisi için çok önemli bir kuruluş olmasına rağmen; ilgili bakanlıklar, ticaret ve sanayi odaları, işçi ve işveren kuruluşlarından oluşan karma bir yönetim yapısına sahip olmasının yarattığı çok başlılık ve devletin verimlilik kavramının çok da farkında olmaması sonucu, MPM’ye gereken önem verilmedi. Devlet o kadar farkında değildi ki, kurumun telaffuzunda güçlük çekilen ve çoğu kimsenin de ne olduğunu anlamadığı “Prodüktivite” ismi bile “Verimlilik” olarak değiştirilmedi, ta ki 17 Ağustos 2011 tarihine kadar. Bu tarihte yayımlanan 649 sayılı KHK ile MPM lağvedilip, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bünyesinde “Verimlilik Genel Müdürlüğü” ne dönüştürüldü.
Globalleşen dünya ekonomisiyle birlikte, uluslararası ticarette “rekabet gücü” kavramı öne çıkmaya başladı. Yüksek teknoloji gerektiren ürünler dışında artık herkes her şeyi üretebiliyordu; ancak, ürettikleriniz diğer ülke ürünlerine göre daha avantajlı olmalıydı ki satabilesiniz. İşte o sihirli alet “uluslararası rekabet gücü” idi. Rekabet gücünüz yüksek olduğu ve rekabet gücünüzü arttırdığınız ölçüde uluslararası piyasalarda rekabet edebiliyordunuz. Rekabet gücünü etkileyen çok çeşitli faktörler vardı ve bunlardan biri de verimlilikti. Böylece, geç de olsa verimliliğin farkına vardık.
Bu yaklaşım çerçevesinde, 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı’nda, daha önceki kalkınma planlarından farklı olarak oluşturulan kritik önemdeki reform alanları için belirlenen “Öncelikli Dönüşüm Programları” arasında “Üretimde verimliliğin artırılması” programına ilk sırada yer verilmiştir. Bu yaklaşımın, ekonomide verimliliğin artırılması yönünde önemli bir gelişme olduğunu düşünüyoruz.
Verimlilik, kaynakların en etkin şekilde kullanılması yoluyla, işletme bazında üretim, kârlılık, rekabet gücü ve katma değerin artmasına, dolayısıyla toplumsal refah seviyesinin yükselmesine yol açmaktadır. Verimlilik kavramı, işgücü (emek), sermaye ve toplam faktör verimliliği göstergeleri ile ölçülmektedir. Toplam faktör verimliliği (TFV), emek, sermaye ve teknoloji ile birlikte ekonominin genel verimliliğini yansıtan bir gösterge olup, TFV artışları sürdürülebilir büyümenin motor gücü olarak kabul edilmektedir. Ülkemizde sermaye ve toplam faktör verimliliği ile ilgili hesaplamalar ve çalışmalar olsa da henüz bu konuda yayımlanan istatistiki veriler bulunmamaktadır. İşgücü verimlilik düzeyine bakıldığında ise Türkiye’ de işgücü verimlilik düzeyinin Avrupa Birliği ve OECD ülkeleri ortalamasının altında gerçekleştiği görülmektedir.
Diğer bir olumsuz durum, imalat sanayiindeki büyük ölçekli işletmeler ile küçük ölçekli işletmeler arasında, küçük işletmeler aleyhine belirgin bir verimlilik farkı bulunmasıdır. 250 ve üzeri işçi çalıştıran işletmelerde işçi başına oluşan katma değer, 1-19 işçi çalıştıran işletmelerdeki işçi başına katma değerin yaklaşık 5 katı üzerindedir. Bu oran AB ülkelerinde 2-3 kat arasında seyretmektedir.
Ülkedeki toplam istihdamın yüzde 76’sını, üretimin yüzde 56’sını, katma değerin yüzde 54’ünü, yatırımların yüzde 50’sini sağlayan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ’lerin) çoğunluğunu küçük işletmelerin oluşturduğu göz önüne alındığında, söz konusu düşük verimliliğin rekabet gücü üzerindeki olumsuz etkisi önemli bir sorun teşkil etmektedir.
Bu bakımdan, sanayinin verimlilik temelli yapısal dönüşümünü hızlandırmak amacıyla, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) koordinatörlüğünde hazırlanmakta olan “Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017)” bu açıdan önemli olup, söz konusu planın, ülkedeki verimliliğin artırılması, verimlilik algısının işletme ve ülke düzeyinde geliştirilmesi, işletmelerdeki üretim süreçlerinin iyileştirilmesi ve böylelikle katma değerin yükseltilmesi konularında mihenk taşı olmasını umarız.