Elektrik enerjisinde satıcı / dağıtıcı ve tüketici sorunları

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Av. Yaşar KÖSTEKÇİ

   

Ülkemiz genelinde özelleştirmeleri tamamlanmış gibi görünen elektrik enerjisi dağıtımı kapsamında, elektrik enerjisinin dağıtımı/ satışı ile tüketicilerin tümünü kapsayan sorunlar ve bu sorunların çözümlerinin bilinmesine karşın, sorunları en aza indirecek çözümler, bugüne kadar uygulanmamıştır. Yazımızın amacı; sıkça konuşulan hatta abartılan sorunların, gerçek nedenlerinin açıklanması, hep sözde kalan çözümlerin somutlaştırılması, kamu iktisadi devlet teşebbüsü dönemindeki noksanlık ve hukuka aykırılıkların, aydınlatılmaya çalışılmasıdır.

Elektrik piyasası ile ilgili yasal düzenlemeler çağdaş niteliklerle donatılmış görünümdedir. Ancak, elektrik enerjisi dağıtıcı/ satıcının; serbest piyasa elektrik enerjisi fiyatlarındaki artışın yanında, kaçak ve noksan tüketimin diğer bir fiyat artışı nedeni olması şikayetleri, tüketicilerin; elektrik enerjisi fiyatlarındaki artışlara ilişkin şikayet ve sızlanmaları, ülkemiz gündeminden hiç düşmemiştir. Dağıtıcı/ satıcı ve tüketici arasında binlerce hukuk ve yurttaşların hırsızlık sanı ile yargılanmasına ilişkin onbinlerce ceza davaları, sorunun, özelleştirmelerin hemen akabinde, düzenli, devamlı tutarlı ve köklü çözümlerin uygulanması ile giderilmesini, gerekli ve zorunlu kılmaktadır.

Elektrik tüketimine ilişkin hukuksal uyuşmazlıklar özel hukuk boyutlu olup, özel hukuk borç ilişkisi niteliğindeki bu uyuşmazlıkların çözümü, Adli yargı yetkisi kapsamındadır. Ülkemizde, elektrik enerjisi dağıtıcısı / satıcı ile tüketici arasındaki uyuşmazlıklar; enerji dağıtımı için gerekli kablo hattı ve (gerektiğinde kurulması zorunlu özel trafo tesisi yatırım bedellerinin, hukuksal dayanağı olmaksızın iz bedeli adı altında, elektrik dağıtım tekelini elinde bulunduran elektrik dağıtım şirketlerine sıfır bedel devri fiili uygulaması ile) tüketiciye yüklenmesi, dağıtım hattına, tesisata, ölçüm cihazlarına yapılan müdahaleler nedeniyle noksan tüketim ve kaçak elektrik enerjisi tüketimi, tüketici yurttaşın ceza davalarında hırsızlık sanı ile sanık olarak yargılanması, tüketicinin ise borçsuzluğun saptanması ve haksız elektrik tüketimi tahakkukunun iptali için adli yargıda açtığı davalar şeklinde, yoğunluk göstermektedir.

4678 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu; "Bu kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösterebilecek, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir denetimin sağlanmasıdır" (m.1) Oysa ki, yasanın kabul tarihi olan 20.02.2001'den bu yana kısa sayılmayacak süre içinde amacın gerçekleşmesi yönünde - aksine özellikle düşük maliyetin yerini en pahalı satış bedelinin aldığı göz ardı edilmediğinde- oldukça yol alındığından söz edilemez. Ülkemizde halen elektrik üretimi yetersiz ve pahalıdır.

İlgililer ve elektrik dağıtım şirketleri, elektrik satış fiyatlarındaki artış nedenleri içinde, tüketicinin ( halen toplam tüketimin %14'ü) kaçak elektrik kullanımı olduğunu sıkça vurgulamaktadırlar. Kaçak ve noksan elektrik enerjisi kullanımının elektrik tarifesine yansıması ve tarife metodolojisi içerisinde fiyat artışını doğuracağı tabiidir. Ancak, açıklanan kaçak ve noksan tüketim rakamlarının sağlıklılığının denetimi konusunda elimizde, şeffaf ve bilimsel yöntemler ile denetlenebilirlik olanağı bulunmadığı gibi, bu kuruluşların, kaçak ve noksan tüketimi ortadan kaldırmak için, sadece tüketici aleyhine kaçak elektrik ve noksan tüketim bedeli tahakkukunun, elektrik tesisatına ve ölçüm cihazına (Sayaca) müdahale iddiası "hırsızlık" suçu işlendiği konusunda suç duyurusunda bulunmaları yanı sıra teknolojik gelişmelere dayalı yatırımlar ile kaçak ve noksan tüketim nedeniyle artan maliyetlerin önüne geçilmesini için köklü çözümlerle, yeterli somut uygulamalar yapılmadıklarını belirtmekte yarar görmekteyiz.

Özel hukuk boyutuyla kaçak ve noksan elektrik tüketimi olarak nitelenen bu konuya, temel yasa olan 4628 Sayılı Elektrik Piyasası Kanunu' nda değinilmemiştir. Ancak, ayrı bir kuruluş yasası olmaksızın dayanağını 4628 Sayılı Yasa'nın 4 ve 12'nci maddelerinden alan, bu yasa ile görevleri ve yetkileri belirlenen Elektrik Piyasası Düzenleme Kurumu'nun, yönetmelik yapma yetkisi bulunmakla birlikte, yönetmelikler ile açık ve net olarak, müşteri hizmetlerinin düzenlenmesinde, elektrik enerjisi tüketicisinin kaçak veya noksan tüketim konularında ceza niteliğinde hükümler tesis eden yönetmelik, karar ve tebliğ çıkarması yetkisinin belirlenmediği görülmektedir. Yasadaki ifade şekli ile "Müşteri hizmetlerinin yönetmeliklerinin oluşturulması, tadili ve uygulattırılması (md.4/2) sözcüklerinin tüketicinin doğrudan ve dolaylı olarak kaçak elektrik tüketim bedelinin normal tarife dışında tarife bedeli tespiti ile dolaylı cezalandırılması yetkisinin kabulü, hukukumuzca kabul edilen" yasaca belirlenmemiş bir sınırlamanın veya yükümlendirmenin Yönetmelikle getirilemeyeceği" kuralına aykırı bulunmaktadır.

EPDK Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği'ne göre, kaçak elektrik enerjisi tüketimi; "Gerçek veya tüzel kişiler tarafından, dağıtım sistemine veya sayaca veya ölçü sistemine ya da tesisata müdahale edilerek, tüketimin doğru tespit edilmesini engellemek suretiyle, elektrik enerjisinin eksik veya hatalı ölçülerek veya hiç ölçülmeden veya yasal şekilde tesis edilmiş sayaçtan geçirilmeden mevzuata aykırı bir şekilde tüketilmesi, kaçak elektrik enerjisi tüketimi olarak kabul edilir.

Kaçak elektrik enerjisi tüketiminin tespit edilmesinde, ilgili tüzel kişinin tespitini doğru bulgu ve belgelere dayandırması ve tüketici haklarının ihlal edilmemesi esastır.

Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, kaçak elektrik enerjisi tükettiği tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin elektriğini keserek Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunur.

Kaçak elektrik enerjisi tüketim bedeli, yapılan tespit çerçevesinde, ölçüm ve kontrol sonuçlarına göre düzenlenen belgelere dayanılarak hesaplanmak suretiyle, kullanım süresi ve bu süre içerisinde tüketilen elektrik enerjisi miktarı dikkate alınarak ilgili tüzel kişi tarafından gerçek veya tüzel kişiye 15 inci madde uyarınca belirlenen yöntemler çerçevesinde tahakkuk ettirilir. " (m.13).

Kaçak ve noksan elektrik enerjisi tüketimi ile ilgili olarak EPDK karar ve tebliğleri uyarınca tüketicilere dağıtım şirketleri tarafından tahakkuk ettirilen, kaçak elektrik tüketiminde tek terimli aktif enerji bedelinin 1.5 katı ve noksan tüketimde ise geriyle doğru uzun yılları kapsayan tahakkuklar ve tahsilatlar, nihayet, EPDK' nın 08. 09. 2010 tarihli, 27696 günlü Resmi Gazetede yayımlanan "Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin yönetmelik" ile daha adil düzenlenmiştir. Yönetmeliğin son haline göre " Sayacın her türlü ayar, kalibrasyon ve bakım için periyodik kontrolleri dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi tarafından yapılacak, bedelleri tüketici tarafından karşılanacaktır. (m.5) Noksan tüketimde (tüketicinin kusuru olmaksızın sayacın noksan tüketim kaydetmesi, tüketimi doğru kaydetmemesi hallerinde ) ise bu süre doğru bulgu ve belgelerin bulunması halinde 12 ayı bulunmaması halinde ise 90 günü geçemeyecektir. (m.7, 8) . Yönetmeliğin bu değişik haline gelene kadarki süre içinde, sayaç bakım yükümlülüğünün müşteriye ait olduğu, sayaç arızalarının mühüre müdahale (Kaçak elektrik tüketimi ve hırsızlık) olarak nitelendirildiği, 4-5 yılı kapsayan süre dilimleri ile tüketiciden noksan tüketim tahakkuku ile bedeller tahsil edildiği dikkate alındığında, önceki dönemde Tüketicinin ne denli mağdur edildiği ortadadır. Yönetmeliklerin yayımından önceki maddi vakıalara uygulanamayacağı kuralı dikkate alındığında, "yasanın şeffalık ve tüketiciler arasında eşitlik sağlama amacı dikkate alınarak" önceki adil olmayan uygulamalara ilişkin tüketici mağduriyetinin giderilmesi konusunda ek düzenlemeler yapılması gerekli ve zorunludur.

Yönetmelik "Kaçak tespiti süreci"ni dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiye bırakmıştır. Uygulamada, kaçak tespitleri, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi elemanlarınca tutanak tanzimi ile yapılmakla, elektrik sayacı da düzensiz bir şekilde tüketiciden alınarak, tüketici taraf hazır olmaksızın, tüketicinin gıyabında kontrol edilmektedir. İnceleme sonucu çoğunlukla " sayaç mühürlerine müdahale edildiği tespit edildiğinden mekanik kontrol yapılmadı", şeklinde rapor tanzim edilmekte, satıcı / şikayetçi elemanlarının tutanakları delil kabul edilerek, tüketici aleyhine hukuki ve cezai takip başlatılmaktadır. Yani satıcı bir anlamda kolluk görevli ve yetkilisi, tüketici müşteri ise borçlu ve şüpheli konumuna sokulmaktadır. Her ne kadar sayacın inceleme biriminde ne şekilde muhafaza edileceğine ilişkin düzenlemeler var ise de dağıtım şirketi elemanının sayacı sökmesi işlemeni, sayaçın var olan halinde değişikliğe neden olunmadan sökme, mevcut hali ile mühürlenmesi ve muhafazasına ilişkin mevzuatta noksanlık bulunmaktadır. En ufak bir suçta dahi, kolluk görevlilerinin bulduğu delilleri adli emanete usulüne uygun teslimi zorunlu olduğu halde, hırsızlıktan yargılanacak yurttaşın, tek suç delili olan elektrik sayacı kuralsız, düzensiz ve sağlıksız olarak, bir yerlerde istif edilmektedir. Özelleştirme döneminde, dağıtım şirketlerinin, Türk Özel Teşebbüsünün tarihten gelen ahlaki değerlerini dikkate alarak tüketici müşterisine güven ve hukukun yıpranmasına engel olucu düzenlemeleri EPDK'dan talep etmesinin gerekliliği, hem satıcı ve hem de tüketici yararına olacaktır. Kaldı ki elektrik sayaçlarının imarsız, nizamsız kuralsız yapılara gelişigüzel monte edildiği dikkate alındığında, her türlü müdahaleye açık sayaçların yurttaşın hırsızlıkla ithamına yol açtığı göz ardı edilmemelidir. Türk toplumsal geleneklerinde hırsızlık suçu, toplumsal dışlanma nedeni olmasının yanı sıra, bireyin bir çok kamusal haktan hukuken yasaklanması nedenidir. Konut tüketimlerinde, sade bir tüketicinin sayaca müdahale edecek kadar cesur ve bilgili olması düşünülemez. Hırsızlık gibi yüz kızartıcı nitelikteki suçun faili olan yurttaşın, yeni yasal düzenlemeler ile adil yargılanması sağlanmasını sağlayacak düzenlemeler yapılmalı ve onuru korunmalıdır.

Nihayet elektrik enerjisi ile ilgili teknik bilgi sahibi olanlarca ancak hazırlanabilecek dudak uçuklatacak yöntemlerle kaçak elektrik tüketiminin "Dışarıdan Müdahalelere Olanak Tanımayan Akıllı Elektronik Sayaçlar"ın kullanımının zorunlu hale getirilmesi ile çözümlenebileceği herkesçe bilinmektedir. Güncel Ölçüm Teknolojilerinden faydalanılarak geliştirilen modern akıllı elektronik sayaçların elektrik enerjisi tüketiminin ölçülmesinde kullanılması kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu sayaçlar bir yandan daha hassas ölçüm yaparken, diğer yandan " Yasa dışı" müdahaleleri zorlaştırmakta, hatta büyük ölçüde ortadan kaldırmaktadır. Bu tip sayaçlar yasa dışı müdahaleler yapıldığında, olayları hafızalarına kaydedebilmektedirler. Dağıtım/ Satış şirketleri hizmet verecekleri metropollerde yeniden yapılanmalı ve bilgi teknolojisi destekli altyapıları oluşturarak,. Şirket ile sayaçlar arasındaki iletişimi mutlaka güncel bilgi teknolojilerine dayanan araçlarla (Akıllı Kart / anahtar, PLC, RF, Optik) gerçekleştirmelidirler. Sorunun çözümü; yeni yatırım maliyetleri getirmekle birlikte, bilinen çözümlerin zaman geçirilmeksizin uygulanmasına bağlıdır. Tüketici ve satıcının yeni yasal düzenlemeler ile hukuksal platformda uzlaştırılması, elektrik hırsızlığının ekonomik suç haline dönüştürülmesi, ceza yargılamasında uzlaşma prosedürünün uygulanması ve halen kamu davası niteliğinde olan, borcun ödenmesinin sadece cezada indirim sebebi sayılan elektrik enerjisi hırsızlığı suçunun, takibi şikayete tabi suç vasfına sokularak şikayetin geri alınması ile davanın (cezanın) düşmesi sonucunun sağlanması, elektrik enerjisi dağıtıcı/ satıcısının da alacaklarının tahsilini hızlandırıcı ve artırıcı bir sonuç doğuracaktır.