”Eleştiriler siyasi”

Cumhurbaşkanı Gül, Meclis'e iade ettiği 2 yasaya ilişkin konuştu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, göreve geldiğinden beri iki yasayı Meclis'e iade etmesine yönelik eleştirilerin "siyasi olduğunu" söyledi. Gül, "Benden önceki Cumhurbaşkanı ve 9. Cumhurbaşkanı bir yılda kaç veto etmiş? Benden önceki Sayın Cumhurbaşkanı bir veto etmiş, ondan önceki iki veya üç" dedi. 

Gül, Cumhurbaşkanlığına seçilmesinin üzerinden geçen bir yılı NTV'ye değerlendirdi. Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından yapılan yorumlar hatırlatılarak, "Siz herkesin Cumhurbaşkanı olma hedefine ulaşabildiniz mi?" sorusu üzerine, Gül, "Her şeyden önce ben konumumun farkındayım" dedi. Anayasal sorumluluklarını, TBMM'de yaptığı yemini bildiğini anlatan Gül, TBMM'deki konuşmalarında neler yapacağını, nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağını paylaştığını anımsattı. Görevde olduğu bir yıldır bunlara bağlı olduğuna dair inancını dile getiren Gül, "Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamı siyasal bir makam değildir. Cumhurbaşkanı Türkiye Cumhuriyeti'nin, Türk milletinin birliğini, bütünlüğünü temsil eder. Ben, Cumhurbaşkanı olarak devletin başıyım ve bu sıfatla bütün bunları yapıyorum" dedi. 

"Kendimi başkalarının yerine koyarım" 

 Gül, Türkiye'de son bir yılda toplumda gerginlik ve kutuplaşma yaşandığına ilişkin yorumların hatırlatılması üzerine, şunları kaydetti: 

"Türkiye'de bölünme ya da farklı düşünceler, olduğunun ötesinde yansıtılıyor. Çok ayrı düşüncede olan insanlar, birbiriyle mücadele eden siyasi gruplar var. Bu işin doğasının gereği. Bazı ülkelerdeki amansız bölünmüşlük. Bunlar söz konusu değil. Buna inanmıyorum. Hepimizin çok büyük ortak paydaları var. Bunlar söz konusu olduğunda herkesin nasıl birleştiğini, nasıl bir nefes, bir soluk olduğunu gösteren çok çok anlar olmuştur. Bölünmüşlük denen şeyi olduğunun ötesine geçirmemek gerekir. Ben bütün vatandaşlarımı temsil ediyorum. Onların düşüncelerini, hissiyatlarını anlamam gerekir. Ben zaman zaman kendimi başkalarının yerine koyarım. O açıdan vatandaşlarımın farklı düşüncelerini gayet iyi anlıyorum ve görüyorum. Cumhurbaşkanı olduğum süre içinde de temas kurarken, davet yaparken hiçbir ayrım yapmadım. Kimi geldi, kimi gelmedi ama gelenler çok oldu. Ben, acaba onlarla ilgili farklı düşüneceğimi hissederler mi diye özellikle davet ettiğim çok sivil toplum örgütü temsilcisi olmuştur. Benim hiç bir zaman ön yargım söz konusu olamaz. O zaman ben bu makamı hak etmemiş olurum." 

"Kimseye bir dışlanmışlık hissi vermedim"

Görevinin herkese eşit mesafede durmak ve herkesi kucaklamak, anayasal kurumlar arasında uyum sağlamak olduğunu anlatan Gül, devlet kademeleriyle düzenli görüşmelerinin yanında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal dahil TBMM'deki bütün partilerin genel başkanlarıyla görüşmeler yaptığını dile getirdi. Türkiye'nin önemli konuları söz konusu olduğunda TBMM'deki ve TBMM dışında kalan, ancak Türk siyasi hayatında önemli rol oynamış parti genel başkanlarıyla baş başa görüştüğünü ya da yuvarlak masa toplantıları yaptığını anlatan Gül, "Ben doğrusu üzerime düşenleri gayet dikkatli şekilde yapmaya çalışıyorum davetlerimde ayrım yapmadım. Kimseye bir dışlanmışlık hissi vermedim" dedi. 

Gül, anamuhalefet partisi CHP Genel Başkanı Baykal'ın yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ile görüşmelerinde açık, net ve içerikli bir şekilde görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti. 

"YÖK içinde bir bölünmüşlük vardı" 

 Gül, YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ı atamasıyla ilgili eleştiriler konusunda da şunları söyledi: 

"YÖK Başkanı'nı atadıktan sonra ona şunu söyledim: YÖK'te bölünmüşlük olmamasını... Çünkü daha önce YÖK içinde bir bölünmüşlük vardı. Bunun giderilmesini istedim. Üniversitelerin kalitesinin, rekabetin artırılmasını, ilim, bilime yönelmelerini, asla bir ayrımcılık, herhangi bir ideolojik beklemediğimin altını çizdim. Daha önceki yönetim tarafından bırakılan strateji belgesinin çok iyi olduğunu biliyorum. Onu rehber edinmelerini söyledim. Uygulamaya baktığımızda bölünmüşlüğün giderildiğini, eski yeni yöneticilerin beraber kararlar aldıklarını görmek beni memnun etti. Performanslarına baktığımda yanlışlarını görmedim. Başörtüsü ile ilgili kendi aralarında hukuki bir şey yapmışlarsa; doğru, yanlış... Onu savunacak halim yok. Üniversitelerin ülkenin gelişmesine, kalkınmasına katkısına bakarım."