Enerji ağlarıyla örülmüş Avrasya ve Türkiye'nin önemi

Serdar İSKENDER / Makine Yüksek Mühendisi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Sanayileşme, ekonomik kalkınma ve sürdürülebilir büyüme hedeflerine ulaşabilmek için tüm dünyada kabul edilmiş olan en önemli girdilerden biri de enerjidir. Enerji konusunda, uluslararası kuruluşların yapmış olduğu çalışmalar, dünya enerji ihtiyacının 2020 yılında yüzde 65 artacağını, petrol ve doğalgazın birincil enerji kaynakları içerisindeki paylarını koruyacağını ve artan enerji ihtiyacının karşılanması için yaklaşık olarak 16 trilyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç olduğunu göstermektedir.

Dünyanın büyük enerji talebine karşın, enerji arzı ise oldukça sıkıntılı. Enerji arzındaki en büyük problem, enerji kaynaklarının, dünya üzerinde coğrafi olarak eşitsiz dağılımından kaynaklanmaktadır. Rusya, Hazar havzası ve Ortadoğu, dünya enerji arz güvenliğinin ana merkezlerini oluşturuyor. Dünya petrol rezervlerinin yüzde 75'i, doğalgaz rezervlerinin yüzde 72'si Rusya, Hazar Havzası ve Ortadoğu'da bulunuyor. Dünyada bilinen petrol rezervleri açısından Suudi Arabistan, doğalgaz rezervleri açısından Rusya birinci sırada yer alıyor. Rusya petrol üretiminde, Suudi Arabistan'ın ardından dünyada ikinci sırada. Türkmenistan yaklaşık 3 trilyon metreküplük doğalgaz rezervi ile Rusya'nın ardından dünyada ikinci sırada bulunuyor. Basra Körfezi, İran ve Suudi Arabistan ile Afrika'nın enerji kaynakları da sıralandığında dünya enerji arz merkezi neredeyse yüzde 80'ler oranında Türkiye'nin etrafında şekilleniyor.

Batı Avrupa, ABD ve Çin gibi dünyaya yön veren gelişmiş ülkeler, 2025 yılında petrolde yüzde 70 oranında dışa bağımlı olacaklar. Diğer bir ifadeyle, Rusya, Hazar Havzası ve Ortadoğu'ya bağımlı olacaklar. Bu nedenle; Çin, Hindistan, Endonezya, Malezya, Tayland ve Singapur önemli doğalgaz projeleri geliştiriyor. Asya ülkelerinin petrol tüketiminin yüzde 85'i Basra Körfezi'nden karşılanıyor. Avrupa ülkeleri üzerindeki enerji hegemonyasını sürdüren Rusya, önümüzdeki dönemde Gazprom eliyle Doğu Asya'da en az dört boru hattı yapmayı planlıyor.

Bu boru hatlarından ilkinin yapımına 2006 yılında başlandı. Bu hat aracılığıyla, Japonya ve Pasifik ülkelerine, petrol taşınması planlanıyor. 2.000 kilometreyi bulan bu hattan yılda 30 milyon ton petrol taşınması hedefleniyor. Hattın yakın zamanda devreye alınması bekleniyor.

Avrasya'yı coğrafi olarak tamamen kapsayan Trans-Asyatik Boru Hattı Ağı da Rusya, Çin, Japonya, Güney Kore arasında yeni bir enerji köprüsü oluşturacak. 42.500 km'yi bulması beklenen bu enerji ağının içinde Kuzey Asya-Kuzey Pasifik (Doğu Sibirya-Rusya ve Pasifik ülkeleri arasında), Türkmenistan-Çin-Kore-Japonya, Rusya-Japonya, Malezya Tayland Körfezi-Vietnam-Çin ve Avustralya-Güneydoğu Asya hatları bulunuyor. 80 milyon ton/yıl kapasiteli Sibirya-Pasifik Boru Hattı 4 bin kilometreyi buluyor. Çin'in 1 milyar dolar kaynak ayırdığı projenin 2010'a kadar bitmesi öngörülüyor. Bu çalışmalar dışında, Çin'in Türkmenistan ve Kazakistan ile yürüttüğü projeler de ön plana çıkıyor. Türkmenistan-Özbekistan-Çin doğalgaz boru hattı anlaşması Temmuz 2007'de imzalandı. Çin'e 30 yıllığına, yılda 30 milyar metreküp doğalgaz sağlamak üzere inşasına başlanan hattın harcamaları tamamen Çin tarafından üstlenildi.

Avrupa'yı boru hatlarıyla saran Rusya'nın, Avrupa'ya yönelik yeni boru hattı projeleri de var. Rusya, Ukrayna ve Baltık ülkelerinden geçen boru hatlarından rahatsızlık duyuyor ve bu problemi ortadan kaldırabilmek için Avrupa'ya yönelik yeni boru hatlarının inşasına da başladı. Rusya'nın, Avrupa'ya yönelik ikisi doğalgaz, ikisi de petrol olmak üzere 4 büyük boru hattı projesi var.

Rusya, 2005 yılında yapımına başlanan Kuzey Avrupa Doğalgaz Hattı Projesi (NEGP) ile Baltık Denizi ve Almanya'yı birleştirmeyi hedefliyor. Kuzey Avrupa Doğalgaz Hattı, 1.300 km uzunluğunda ve yıllık 55 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip. Ukrayna ve Baltık ülkelerinden geçen doğal gaz boru hatlarına alternatif olan bu hat, İngiltere'ye kadar uzanıyor. Proje aşamasındaki Güney Akım Doğalgaz Hattı ile Rusya, Karadeniz'in altından Bulgaristan ve İtalya'ya doğal gaz satmak istiyor. 3.200 km'lik, 10 milyar Euro'luk bu hattın asıl amacı Türkiye'nin merkezinde yer aldığı Nabucco Projesi'ne alternatif oluşturmak.

Rusya'nın, Drujba ve Burgaz-Dedeağaç olmak üzere iki petrol boru hattı projesi var. 4.000 km'lik uzunluğa sahip Drujba Petrol Boru Hattı aracılığıyla Rusya ürettiği petrolü, Polonya, Macaristan, Almanya üzerinden Adriyatik'e göndermeyi planlıyor. Türkiye'nin Samsun-Ceyhan Boru Hattı Projesi'ne alternatif olarak ortaya çıkan Burgaz-Dedeağaç Petrol Boru Hattı Projesi ile Rusya, petrolünü Yunanistan ve Bulgaristan üzerinden limana çıkarmayı hedefliyor.

Boru hatlarının ortasındaki kritik ülke: Türkiye

Dünyada bulunmuş ham petrol rezervlerinin yüzde 75'i ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 72'si Türkiye'yi çevreleyen Hazar Havzası ve Ortadoğu ile Rusya'da bulunuyor. Türkiye'nin bu jeostratejik konumu, enerji kaynakları açısından zengin bölgelerle, enerji ithalatı için yılda ortalama 300 milyar Dolar harcayan Avrupa arasında, ülkemizi bir köprü haline getiriyor. Bu nedenle, ülkemiz Hazar Bölgesi, Ortadoğu ve Orta Asya enerji kaynaklarının Avrupa ve dünya pazarlarına taşınması, diğer bir ifadeyle "Doğu-Batı Enerji Koridoru" olma yönünde hızla ilerliyor.

Türkiye'nin, "Doğu-Batı Enerji Koridoru" olabilmek için Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı olmak üzere iki büyük projesi bulunuyor. 2005 yılında devreye alınan BTC Boru Hattı'nın uzantısı olarak, Kazak petrollerinin de bu hatta bağlanarak dünya pazarlarına ulaştırılması hedefleniyor.

Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı ya da daha çok bilinen ismiyle Şahdeniz Projesi "Doğu-Batı Enerji Koridoru" olabilme çalışmalarında ülkemizin ikinci büyük prestij projesidir. Şahdeniz Projesi'yle Azerbaycan'a ait doğalgazın önce ülkemize, daha sonrada Avrupa ülkelerine ulaştırılması hedeflenmiştir. Ayrıca, Türkmen gazının da Şahdeniz Projesi'ne bağlanmasıyla üretici konumundaki Hazar ülkelerinin, Rusya'nın etkisinden kurtularak enerji kaynaklarını dış pazarlara ulaştırabilmelerinin de önü açılmış olacaktır.

Henüz proje aşamasındaki Karadeniz Kızıldeniz Petrol Boru Hattı Projesi ile Rus-Kazak petrol ve doğalgazının Karadeniz altından boru hatlarıyla Samsun'a getirilip, Samsun'dan Ceyhan'a Ceyhan'dan da denizin altından İsrail üzerinden Kızıldeniz'e taşınması planlanıyor. BTC Projesi'nde olduğu gibi KKB Projesi'nde de, Türkiye'nin Ceyhan petrol terminali kilit rol oynuyor. Kuzey Irak'tan çıkarılan petrolü Kerkük-Yumurtalık ve Hazar Denizi'ndeki Azeri petrolünü Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hatlarıyla Akdeniz'e indiren Ceyhan terminali, Samsun-Ceyhan Petrol Boru Hattı'nın inşasıyla Karadeniz'e ulaşan Rus ve Kazak petrolleri için de bir çıkış olacaktır. Bu nedenle, Karadeniz-Kızıldeniz Boru Hattı Projesi, Karadeniz, Hazar, Akdeniz, Kızıldeniz ve Hint Okyanusu olmak üzere beş denizi birbirine bağlayan kritik bir proje olacaktır.

AB ülkelerinin 2010 yılından sonra doğal gaz arz açığı yaşayacağı tahmin edilmektedir. Önümüzdeki dönemde Avrupa'da ortaya çıkacak gaz açığının kapatılmasında, Hazar ve Ortadoğu bölgelerinin gazına ihtiyaç duyulacaktır. Hazar ve Ortadoğu ülkelerine ait doğal gaz kaynaklarının Avrupa'ya taşınması Türkiye'yi, kritik ülke konumuna getirmektedir. Bu amaçla, ülkemizin de içerisinde bulunduğu iki büyük proje geliştirilmiştir. Bunlar, Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğal Gaz Boru Hattı ve Bulgaristan, Romanya ve Macaristan üzerinden Avusturya'ya bağlayacak olan Nabucco projeleridir.Avrupa'ya doğal gaz iletimi çalışmaları kapsamında gündeme gelen Nabucco projesi, Türkiye'yi Bulgaristan, Romanya ve Macaristan üzerinden Avusturya'ya bağlayarak, Orta Avrupa'da bulunan Doğal Gaz Dağıtım Merkezi'ne ulaştıracaktır. 4,4 milyar Euro'ya mal olması planlanan, 3.400 km uzunluğunda ve yılda 30 milyar metreküp doğalgaz taşıma kapasitesine sahip olacak Nabucco Boru Hattı, 2010-2030 yılları arasında Avrupa'nın ihtiyaç duyduğu doğalgaz açığının karşılanmasını sağlayacak en önemli projedir.

Nabucco projesinin gerçekleşmesinde büyük belirsizlikler olmasına rağmen, bu iki projeden birisinin gerçekleşmesi halinde Rusya'nın Avrupa üzerindeki enerji nüfuzu ciddi ölçüde azalacaktır. Her iki projede de, geçiş noktasında bulunan ülkemizin, bu projelerin hayat bulmasıyla birlikte Rus gazına olan bağımlılığı da azalmış olacaktır. Türkiye'nin Rus gazına bağımlılığını azaltacak Mısır-Türkiye ve Irak-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projeleri'de gündeme gelmiştir. Irak-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı Projesi ile Irak'ta bulunan doğalgaz sahalarının ıslah edilip geliştirilmesiyle üretilecek olan yıllık 10 milyar metreküp doğal gazın bir boru hattı ile Türkiye'ye getirilmesi amaçlanmaktadır.

Türkiye, devreye giren BTC ve Şahdeniz projeleriyle birlikte Doğu-Batı Enerji Koridoru olma yönünde hızla ilerlemektedir. Türkiye-Yunanistan-İtalya Doğal Gaz Boru Hattı, Nabucco, Mısır-Türkiye Doğal Gaz Boru Hattı ve Irak-Türkiye Doğal Gaz Projeleri'yle yakın gelecekte ülkemiz Doğu-Batı Enerji Koridoru olmasının yanında, Kuzey-Güney Enerji Koridoru olmaya aday, Avrupa ülkelerini gaz krizinden kurtaracak kilit ülke konumuna gelecektir. Türkiye'nin, son yıllarda "enerji nakil merkezi, enerji köprüsü" şeklinde dile getirilen konumu, yeni enerji hatlarıyla desteklemeli ve somutlaştırılmalıdır.