Enerji verimliliğini artırıcı vergisel teşvikler

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Nazmi KARYAĞDI / Eski Gelir İdaresi Daire Başkanı Emekli Baş Hesap Uzmanı

Enerji kaynaklarında meydana gelen azalma (basında çıkan haberlere göre petrol rezervlerinde yaklaşık 40 yıllık, doğal gaz rezervlerde ise yaklaşık 60 yıllık bir miktarın kaldığı ifade edilmektedir), enerji fiyatlarındaki artış ve küresel ısınma ülkeleri enerji verimliliği konusunda yeni arayışlara yöneltmektedir. Ekonomi çevrelerince, fiyatlardaki artışların bir kısmı rezervlerin azalmaya başlaması ya da hızlı büyüyen Çin'in dünya petrol talebinde büyük bir artışa yol açmasından kaynaklandığı ifade edilse de bir diğer önemli nedenin de finans çevrelerinin petrol fiyatları üzerinde yarattıkları spekülasyonlar olduğu düşünülmektedir.

Petrol fiyatlarındaki artış önce kişilerin bütçesinde ardından işletmelerin bütçesinde daha sonra ülkelerin bütçelerinde büyük yük oluşturmuş ve ödemeler dengesini olumsuz yönde etkilemeye başlamıştır. Enerji faturasında meydana gelen bu artış gerçek kişileri, işletmeleri ve devletleri enerji verimliliği konusunda teknik ve mühendislik alanında ya da vergi alanında çalışmalar yapmaya zorlamıştır.

Dünyanın her yerinde olduğu ülkemizde de "teşvik" konusu gündeme geldiğinde ilk akla gelen doğal olarak "vergisel teşvikler" olmaktadır. Vergisel teşvikler, sade bir anlatımla, alınması gereken bir vergiyi almayarak (örneğin; dolaylı vergilerde verginin alınmaması, satış ya da işlem anında vergi alınması ancak daha sonra iade edilmesi, vergi oranlarının düşürülmesi, doğrudan vergilerde ise ödenmesi gereken gelir ya da kurumlar vergisini azaltıcı indirimler belirlenmesi) maliyetleri azaltmak suretiyle finansal kaynak sağlamaya yönelik olarak gerçekleşebilmektedir.

Enerji alanındaki vergisel teşvikleri "yeni" -ya da şu anki öncelikler itibariyle "yenilebilir"- enerji kaynaklarına ulaşmak için yapılan yatırımları desteklemek ya da mevcut kaynakların daha etkin kullanılmasını sağlamak gibi iki ana başlık etrafında toplamak mümkündür (rüzgar, jeotermal, güneş enerjisi…). Birincisi petrol ya da doğal gaz arama faaliyeti yapan şirketlere, yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapan şirketlere getirilen vergisel teşvikler, ikincisi ise enerjiyi daha verimli kullanabilmek amacıyla ürünler geliştirilmesine (elektrik ve benzin ile çalışan hibrid otomobillerin üretilmesi, daha az enerji tüketimi sağlayan A sınıfı araç ve gereçlerin geliştirilmesi, binaların ısı yalıtımını artırıcı çalışmalar, tasarruflu ampuller vb.) yönelik vergisel teşviklerdir.

Birinci grup teşvikler yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarını keşfetmek için çalışan şirketlere sağlanırken ikinci grup teşvikler ise hem bu araçları üreten firmalara hem de tüketicilere farklı yöntemlerle sağlanmaktadır.

Bu yazımızda, ülkemiz açısından da ihtiyaç duyulan ve Amerika Birleşik Devletleri'nde 2009 yılında yürürlüğe giren, enerji verimliliğini artırma amacıyla ev sahiplerine, bireysel işletmelere ve şirketlere sağlanan vergisel avantajlar ile yenilenebilir enerji üretim tesislerine yönelik vergi teşvikleri hakkında bilgi verilecektir.

ABD'de enerji verimliliği konusunda yapılan vergisel düzenlemeler

ABD'de 1 Ocak 2009 ile 31 Aralık 2017 tarihleri arasında enerji verimliliğini artırmaya yönelik yapılan yatırımlar ve harcamalar vergisel kolaylıklardan yararlanma imkanına sahip bulunmaktadır.

Konutlarda enerji tasarrufuna yönelik teşvikler

· Evlerinde yalıtım, enerji tasarrufu sağlayan pencereler, ısıtma ve klima sistemleri yatırımlarını gerçekleştiren ev sahiplerine yaptıkları harcamanın maliyetinin %30'u oranında ve 1.500 ABD Doları'nı geçmemek kaydıyla vergi indirimi sağlanmaktadır.

Bu yasa ile birlikte enerji tasarrufu sağlayan bina yalıtımı, pencere, kapı, güneş ışığının daha dazla alınmasını sağlayan çatı pencere sistemleri, merkezi klimalar, doğal gaz, sıvılaştırılmış likit petrol gazı, motorin vb. ile çalışan ısıtma sistemlerine ilişkin standartlar da yükseltilerek bu konuda daha tasarruflu yeni teknolojinin üretilmesi ve kullanılması teşvik edilmiştir.

· Konut sahiplerinin alternatif enerji kaynaklarına yönelik olarak yaptıklara yatırımlara getirilen bu indirim güneş enerjisiyle çalışan su ısıtma sistemlerini, jeotermal ısıtma sistemlerini ve rüzgar tribünlerini vb.ni kapsamaktadır. İndirim, bu araçların maliyetlerinin %30'u oranında gerçekleşmektedir.

Elektrikle çalışan taşıtlara yönelik vergi indirimi

· 31 Aralık 2009 tarihinde sonra satın alınan yeni üretim, 4 ya da daha fazla tekerlekli ağırlığı yaklaşık 6.363 kg'dan az olan, dışsal elektrik kaynaklarından yeniden şarj edilebilme imkanına sahip akü ile çalışan ve saatte en az 4 kilovatsaat elektrik kullanan taşıtlar bu kapsama girmekte olup akü kapasitesine göre mükelleflerin yararlanabileceği vergi indirimi minimum 2.500 ABD Doları ile maksimum 7.500 ABD Doları arasında değişmektedir.

· Düşük hızlı ya da iki, üç tekerlekli elektrikle çalışan aracın satın alınması durumunda maliyetinin %10'u oranında vergi indirimi uygulanmakta olup maksimum indirim oranı 2.500 ABD Doları'nı aşmayacak şekilde düzenlenmiştir.

Hibrid (hem elektrikle hem benzinle çalışan) araçların bedelinin indirim konusu yapılması

ABD vergi sisteminde hem gerçek kişiler hem de kurumlar vergisi mükellefleri için alternatif minimum vergi söz konusudur. Hesaplanan vergi tutarı ne olursa olsun hem gerçek kişi mükellefler hem de tüzel kişi mükellefler alternatif minimum vergiden azını ödeyememektedirler.

2009 yılından başlamak üzere mükelleflere satın aldıkları hibrid yani hem benzinle hem de elektrikle çalışan taşıtların bedellerini alternatif minimum vergiden indirim imkânı getirilmiştir. Bu sayede hibrid araç alan vergi mükellefleri diğer mükelleflere nazaran daha az alternatif minimum vergi ödeyeceklerdir.

Yenilenebilir enerji üretim tesislerine yönelik vergi indirimi

Rüzgâr ya da diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik üretimine yönelik tesis kuran işletmeler için 3 farklı vergisel seçenekten birini seçme imkânı getirilmiştir. Bunlar;

1) Üretim için yapılan yatırım tutarına sağlanan vergi indirimleri

2) Üretilen enerji miktarına göre verilen vergi indirimleri

3) Parasal destek

uygulamasıdır.

Buna göre bitkisel kaynaklardan üretilen bioyakıtlar ve bioenerji, hayvansal atıklardan, rüzgardan, kentsel atıklardan üretilen enerji, enerji üreten hidroelektrik baraj ve tesisleri, deniz ve dalgalardan yararlanmak üzere hidrokinetik enerji üretim tesislerinin kurulması ve işletilmesine yönelik vergi indirimleri yeniden belirlenmiştir.

Mükellefler seçimlik haklarını eğer yatırım tutarından hareketle vergi indirimini seçmek suretiyle kullanırlarsa bu durumda enerji yatırımları için yaptıkları harcamanın %30'unu vergi indirimi olarak kullanabilmektedirler.

Yenilenebilir enerji kaynaklarından yararlanarak enerji üreten işletmeler üretim miktarından hareketle vergi indiriminden yararlanmak isterlerse her bir kilovatsaat enerjide 2,1 sente kadar bir üretim vergi indiriminden yararlanabilmektedirler.

Üçüncü seçenek olan parasal destek verme seçeneğini seçen mükellefler ise 2009 ya da 2010'da inşaatına başladıkları ve 2014'ten önce inşaatını tamamladıkları yenilenebilir enerji tesisleri için yaptıkları yatırımının %30'unu bir defada parasal destek olarak geri alabileceklerdir.

Ancak mükellefler bu üç seçenekten sadece bir tanesini seçme imkânına sahiptirler.

Yenilenebilir enerji üretim tesislerinin finansmanına ilişkin vergisel teşvikler

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapacak olan yatırımcıların finansman gereksinimlerini karşılamak amacıyla çıkarılacak tahvillerin gelirlerinin tamamının ya da bir kısmının vergi dışı bırakılması da bir başka vergi teşvik olarak karşımıza çıkmaktadır.

Sonuç

Gittikçe azalan ve azaldıkça da fiyatı sürekli artma eğilimi gösteren geleneksel enerji kaynaklarının yerine çevre kirliliğine yol açmayan, sürdürülebilir enerji kaynaklarına yönelmek yakın gelecek için tüm ülkeler açısından vazgeçilmez bir strateji haline gelmiştir.

ABD'nde yapılan çevre korumaya, enerji verimliliğini artırmaya ve yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeyi teşvik edici uygulamaları ülkemizin de ciddi bir şekilde gündemine alması gerekmektedir. Ülkemizin cari açığının oluşumuna en büyük etki yapan unsurlardan biri, ülkemizin enerji bağımlılığıdır. Bu bağımlılığı azaltmanın bir yolu yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek ve enerji kaynaklarımızı bu yöne doğru kaydırmak diğeri ise mevcut kullandığımız enerjiyi daha verimli kullanmak suretiyle enerji faturamızı azaltmaktan geçmektedir.

Bu kapsamda olmak üzere bio enerji, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, dalga üzerinden enerji üretimi ve jeotermal enerji kaynakları açısından ülkemizin kaynaklarının değerlendirilmesinin ve bu yatırımların vergisel ve finansal yönden teşvik edilmesinin ülkemiz açısından önemli ve stratejik bir dönüşüme katkı sağlayacağı kanısındayız.