Erdoğan: Enflasyonla daha sıkı mücadele gerekiyor
Kabine Toplantısı sonrası açıklama yapan Erdoğan, "Yıllık enflasyonun yükselmesi, hayat pahalılığı ile mücadelemizin daha sıkı yapmamızı gerektiriyor. Bu uzun ve sabır isteyen süreçtir" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslendi.
Deprem felaketi ve küresel ticarette yaşanan küçülmeye rağmen elde edilen büyüme başarısının, istihdam ve üretimin korunmasını sağladığını belirten Erdoğan, bu verilerin açıklanmasıyla pek çok uluslararası kuruluşun Türkiye'nin 2023 büyümesiyle ilgili tahminlerini yukarı yönlü revize etmeye başladığını bildirdi.
Esasen bunun gibi düzeltme çabalarıyla eskiden beri sıkça karşılaştıklarını ifade eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Uluslararası kuruluşların bazısı art niyetli olarak, bazısı da potansiyelimizi kavrayamadıkları için her alanda düşük değerlendirme rakamları açıklıyor. Ülkemiz içinden birileri de maalesef bu çarpıklığa, yaydıkları yalan yanlış malzemelerle destek veriyor, teşvik ediyor. Günün sonunda Türkiye'nin üretim ve istihdam gücüne uygun sonuçlar elde etmesiyle ortaya çıkan rakamlar, elbette bu oyunu bozuyor.
Buna rağmen ısrarla aynı yanlışı yapmayı sürdüren kuruluşların kendi itibarlarına zarar verdikleri bir gerçektir. Biz kimsenin ne dediğine bakmadan yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla ülkemizi büyütme hedefimize doğru kararlılıkla yürüyoruz. Elbette bu meşakkatli yolda kimi zaman beklenmedik durumlarla karşılaştığımız, hatta küçük de olsa gerilemeler yaşadığımız oluyor. Ama her seferinde hızla toparlanıp eskisinden de iyi neticelerle yolumuza devam ediyoruz."
"Enflasyonu da dize getireceğimize inanıyoruz"
Ekonomide son dönemde yaşanan hadiseleri, dünyayı ve Türkiye'yi doğru okuyarak tespit ve teşhis eden pek az objektif ve vicdanlı iktisatçıya da rastladıklarını kaydeden Erdoğan, "Niyetler ve yaklaşımlar farklı olduğu için ekonomiden diplomasiye hemen tüm alanlarda Türkiye'nin hayrına fikirler ortaya koyan teklifler sunan az sayıda aydın görüyoruz." ifadesini kullandı.
Türk siyasetinin muhalefet cenahındaki kifayetsiz ama bir o kadar da muhteris iklimin, maalesef bilim insanları, medya mensupları ve bunlardan beslenen kesimleri de zehirlediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Evine, arabasına, malına, hizmetine, ekonomik gerekçelerle izah edilemeyecek fahiş fiyatlar işleyerek enflasyonla mücadelemize zarar verenleri işte bu zehirli iklim yoldan çıkarmaktadır. Yalan yanlış çarpıtma eseri hezeyanların, cehaletin, en önemlisi de sinsi operasyonların kol gezdiği sosyal medyadan etkilenerek bu furyaya katılanların sayısı da az değildir.
Hayat pahalılığıyla mücadelemizin önündeki en büyük nakisa işte bu çarpık anlayışın, tıpkı zehirli bir hava gibi her yere yayılmasıdır. Ağustos ayı verileriyle birlikte yıllık enflasyonun yüzde 56'ya yükselmesi hayat pahalılığıyla mücadelemizi daha sıkı yürütmemiz gerektiğine işaret ediyor. Hiç şüphesiz bu uzun, zorlu ve sabır isteyen bir süreçtir. Nice badirelerin üstesinden gelen bir yönetim olarak Allah'ın izniyle enflasyonu da dize getireceğimize tüm kalbimizle inanıyoruz."
"Düşüşler görmezden geliniyor"
Erdoğan, hayat pahalılığının gerekçelerine bakıldığında ham madde, nakliyat, enerji, işçilik, kira gibi unsurların öne çıktığına dikkati çekerek, "Döviz kurundaki ve enflasyondaki yükseliş de fiyatları doğrudan etkiliyor. Ancak etiketlerde ve ilanlarda tüm bu faktörlerdeki değişimlerle izah edilemeyecek yüksek oranlarda fiyat artışları yapıldığına şahit oluyoruz." diye konuştu.
Çalışanların ücretlerine yapılan her artışın daha para insanların cebine girmeden katbekat fazlasıyla A'dan Z'ye her ürüne, her hizmete yansıtıldığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Petrol fiyatlarındaki her artış etiketlere aktarılırken düşüşler görmezden geliniyor. Üstelik aynı ürün veya hizmetin farklı yerlerdeki fiyatları arasındaki makasın çok açıldığı durumlar da var. Demek ki kurdaki ve enflasyondaki artış oranlarının ötesinde bir fiyatlama güdüsüyle karşı karşıyayız.
Bu da karşımızdaki sorunun ekonomik değil, psikolojik olduğuna, hayat pahalılığıyla, enflasyonun farklı gerçekleri gösterdiğine işaret ediyor. Devlet olarak bir yandan hayat pahalılığını körükleyen, psikolojik faktörler ve bu durumu fiyatlara yansıtan mekanizmalarla mücadele ediyor, bir yandan enflasyonu düşürecek programları kararlılıkla uyguluyoruz.
Her türlü yalanla ve iftirayla idari kurumlar ve yargı nezdinde mücadelemizi sürdürürken vatandaşlarımızı bu zehirli iklimin yol açtığı zararlardan korumak için gereken adımları da atıyoruz. Son olarak taşınmaz malların ve ikinci el araçların ticaretiyle ilgili bir düzenleme yaptık. İlan sitelerinde sahte hesaplar üzerinden fiyatları şişirenleri ve bilgi kirliliğine yol açanları engellemek amacıyla ilanlarda kimlik doğrulaması mecburiyeti ve para cezası müeyyidesi getirdik."
Otomobil bayisi ve galericilere 221 milyon lira ceza
Erdoğan, sektörde arz talep dengesini bozacak şekilde hareket eden otomobil bayisi ve galericilere bugüne kadar 221 milyon lira idari para cezası kesildiğini, fahiş fiyat ve stokçuluk yaptıkları tespit edilen perakendecilere kesilen ceza miktarının da 188,5 milyon lirayı geçtiğini bildirdi.
Tüketici şikayetleri üzerine yapılan denetimlerde de 163 milyon lira idari para cezası uygulandığını belirten Erdoğan, "Yılbaşında tüketicilerin şikayetleri doğrultusunda hazırladığımız yeni düzenlemeler yürürlüğe girecek." dedi.
Erdoğan, elektronik ticaret platformlarının işleyişinin de hem tüketiciler hem küçük ölçekli işletmeler bakımından yakından takip ettikleri hususlar arasında bulunduğunu kaydetti.
Tüm bu denetim ve cezaların önemli olduğunu, bunun yanında idari para cezaları, kapatma ve men gibi cezaların daha caydırıcı hale gelmesi gerektiğini anlatan Erdoğan, hazırlıklarına başlanan 2024 bütçesinde bu doğrultuda gereken adımları atacaklarını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bununla beraber milletimizi karamsarlığa sürükleyerek çalışma, üretme, mücadele azmini kırmak isteyenler, aklımıza gelen gelmeyen her mecrayı kullanıyor. Öyle ki mesele siyasi ve ekonomik manipülasyonları aşan, insanlarımızın günlük hayatlarındaki hak ve özgürlüklerini hedef alan nobranlıklara kadar varmıştır. Otobüslerde, metrolarda, mağazalarda, yolda insanlarımızı taciz etme noktasına varan küstahlıklarla daha çok karşılaşmaya başladık.
Kültür-sanat gibi, spor gibi hepimizi müşterek değerlerimiz, sevinçlerimiz, gururlarımız etrafında birleştirmesi gereken alanları ne yazık ki bozgunculuk aracı haline getirmeye kalkanlar olduğunu görüyoruz. Hiç kimse kusura bakmasın, bu ülkeyi bir avuç azınlığın malı, bu milleti de aynı azınlığın kölesi olarak gören müstekbirlerin devri çoktan kapanmıştır."
"Kibir kuleleri beyhude uğraş içinde"
Sandıkta yaşadığı hezimetin faturasını 28 milyon vatandaşa kesmeye çalışan kibir kulelerinin, tamamen beyhude bir uğraş içinde bulunduğunu söyleyen Erdoğan, "Herkes, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olsun olmasın, tüm bireylerin var olma, yaşama, kendini ifade etme hakkına ve oy tercihlerine saygı göstermek mecburiyetindedir." dedi.
Erdoğan, sırf yabancı diye, sırf başka bir dil konuşuyor diye, sırf başı örtülü, çarşaflı, takkeli ve sakallı diye insanlara laf atmanın, hakaret etmenin, hele hele el uzatmanın asla kabul edebilecekleri bir davranış olmadığını vurguladı.
"İşine geldiği zaman başörtülüyü yanına al, yakasına kalk bir de partinin rozetini tak, ama öbür tarafta Marmaray'da veya otobüslerde bu hanımefendilere hakaret et." diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kendi özgürlük alanını diğerlerinin haklarının eşiğinde sınırlamayı bilmeyen faşist zihniyet, hem milletimiz nezdinde hem yargı önünde hesap vermeye mahkumdur. Ülkemizde zaman zaman hortlayan bu tür azgın azınlık vakalarının gerisindeki zihniyetle, siyasi istismarla ve sosyal sapkınlıkla mücadelemiz ilanihaye sürecektir. Açık konuşuyorum, kim olduğunuzu biliyoruz, niçin böyle yaptığınızı biliyoruz, neyi amaçladığınızı da biliyoruz, bunun için neleri kullandığınızı biliyoruz.
Biz hala aynı şeyi söylüyoruz, aynı yerde duruyoruz, başaramayacaksınız. Bu millet sizin mandacı zihniyetinize de sapkın heveslerinize de sinsi yöntemlerinize de eyvallah etmedi, etmeyecek. İşte bunu 14 Mayıs'ta gördük, 28 Mayıs'ta gördük ama milletin size attığı bu şamardan hala ders almadınız, akıllanmadınız ve hala akıllanmıyorsunuz."