Erdoğan ve Davutoğlu hakkında takipsizlik

CHP'li Oran'ın, Musul'da 49 kişinin rehin alınmasıyla ilgili Erdoğan ve Davutoğlu hakkındaki suç duyurusu üzerine açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran'ın, IŞİD’in 11 Haziran 2014'te Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğunda görevli 49 kişiyi rehin almasıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu hakkında "görevi kötüye kullandıkları" ve "Temel milli yararlara karşı faaliyette bulunmak için yarar sağladıkları" iddiasıyla bulunduğu suç duyurusu üzerine açılan soruşturma takipsizlikle sonuçlandı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Zeki Bayrak'ın takipsizlik kararında, Umut Oran ile birlikte rehine yakını Muammer Taşdelen'in, Erdoğan ve Davutoğlu ile birlikte, baskın tarihinde Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Asya Pasifik İşleri Müsteşar Yardımcılığı görevinde bulunan Ömer Önhon hakkında suç duyurusunda bulundukları belirtildi.

Parlamenter sıfatına haiz olmayan Önhon hakkındaki evrakın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının ilgili bürosuna gönderildiği bildirilen kararda, müştekilerin Erdoğan ve Davutoğlu'na yönelik şikayetinin başbakanlık ve bakanlık görevleri kapsamındaki iddia ve isnatlara ilişkin olduğu kaydedildi.

Anayasa'nın "Meclis Soruşturması" başlıklı 100. maddesi ile TBMM İç Tüzüğü'nün 107. maddesine göre, başbakan veya bakanlar hakkındaki görev suçlarını soruşturma yetkisinin TBMM'ye ait olduğu anlatılan kararda, başsavcılığın, başbakan ve bakanlar hakkında soruşturma ve kovuşturma yetkisi bulunmadığının anlaşıldığı, bu sebeple Erdoğan ve Davutoğlu hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtildi.

Suç duyurusu

Oran ile rehineler arasında kız kardeşi Nermin Taşdelen Yıldız, eniştesi Hakan Yıldız ve bebek olan yeğeni Kuzey Deniz Yıldız da bulunan Muammer Taşdelen'in Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına verdikleri suç duyurusu dilekçesinde, Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğuna yönelik tehditlere rağmen Davutoğlu ve bakanlık bürokratlarınca konuya duyarsız kalındığı ve başkonsolosluğun tahliye talebinin kabul edilmediği ifade edilerek, şu görüşler ileri sürülmüştü:

"Başbakan Erdoğan, Dışişleri Bakanı Davutoğlu ile Irak Büyükelçiliği ve Musul Başkonsolosluğunun bağlı olduğu Müsteşar Yardımcısı Önhon, rehin alma olayı ve sorunun çözülmeyerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin itibarının rencide edilmesine, devlet alametinin küçümsenmesine, aşağılanmasına yol açmışlardır. Şüpheliler zincirleme şekilde görevlerini ihmal edip, kötüye kullanmışlardır.

IŞİD terör örgütü ile hükümetimiz arasındaki ilişkiye dair zaman zaman çeşitli haberler ulusal, uluslararası basına yansımıştır. Erdoğan yönetimindeki hükümetin IŞİD'e lojistik destek sağladığı iddiası yaygınlık kazanmıştır. Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde IŞİD ile işbirliği yapıldığı seçim kampanyası kapsamında rehinelerimizin uygun bir şov zamanında salıverileceği öne sürülmektedir. Tüm bu ilişkiler TCK 305. madde kapsamındaki ulusal yararlarımıza karşı yapılan girişimler kapsamında değerlendirilmektedir."