Erdoğan'dan 'temiz eller' benzetmesi

Başbakan, gayrı meşru arayışlardan, hukuk dışı yapılanmalardan Türkiye'nin er ya da geç kurtulması gerektiğini belirtti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

ANKARA - AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, soğuk savaş yıllarından kalma yanlış alışkınlıklardan, gayrı meşru arayışlardan, hukuk dışı yapılanmalardan Türkiye'nin er ya da geç kurtulması gerektiğini söyledi. 

Erdoğan, "Biz mafyanın, çetenin veya çetelerin avukatı değiliz. Türkiye'nin mutlu ve müreffeh yarınlara emin adımlarla ilerlemesi için, İtalya'da 'Temiz Eller' operasyonu yapıldığı zaman 'Bizde bu ne zaman yapılacak?' diye hayran hayran bakanlar, ülkemizde bu adımlar atıldığı zaman niçin rahatsız oluyorlar?" dedi. 

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, gündemdeki konulara değindi. "AK Parti olarak bizim işimiz, krizden beslenmek değil, problem çözmektir" diyen Erdoğan, sorunların çözümünün sahici siyasetten geçtiğini, demokratik siyaset dışında meşru bir çözümün olmayacağını bilerek demokratik siyaseti, hukuki meşruiyeti sonuna kadar savunduklarını ve savunacaklarını kaydetti. 

Kendilerinin bunu yaptıklarını, muhalefetten de bunu beklediklerini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu: 

"Siyasetin konusu olmayan meseleleri ısrarla siyasi çekişme konusu haline getirmenin, bu millete, bu memlekete hiçbir faydası yoktur. Esasen bu anlayışın, bunu yapmak isteyen, kavga, gerilim çıkarmak isteyenlere de hiçbir faydası yoktur, olmayacaktır. Yakın tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Soğuk savaş yıllarından kalma yanlış alışkınlıklardan, gayrı meşru arayışlardan, hukuk dışı yapılanmalardan Türkiye, er ya da geç kurtulmak durumundadır. 

Ortada böyle iddialar, olgular, olaylar varsa, bu konuda esas görev, yargıya düşmektedir. Yürütmenin görevi, bu konuda Anayasa ve yasalar çerçevesinde yargıya adli kolluk hizmeti vermektir. Biz bunu yaptık, bunu yapıyoruz. Bu hususta eskiden beri, eksikliğinden şikayet edilen siyasi irade, bizim hükümetimizde mevcuttur. Bu süreçte elbette muhalefete de medyaya da bütün topluma da sorumluluklar düştüğünü hatırlatmak durumundayım. Her şeyden önce kurumlarımızı korumak, haksız ve mesnetsiz tartışmaların konusu haline getirerek yıpratmamak çok önemlidir. Çünkü neticede kurumlarımız bizler için var, milletimiz için var. Bütün kurumlarıyla birlikte dayanışma içinde çalışan, özellikle geleceği bu şekilde inşa etmeye gayret eden bir devlet, işleyen bir demokrasi, hepimiz için olmazsa olmaz olmalıdır. 

Bununla birlikte 'şu araştırılmasın, bu soruşturulmasın' demek, bir şeylerin örtbas edilmesini istemek yerine, hepimizin iyiliği için demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan Cumhuriyetimizin geleceği için eksik araştırmayı, yetersiz soruşturmayı, yanlış uygulamayı eleştiren bir muhalefet anlayışına Türkiye'nin ihtiyacı var." 

 

"Biz milletin vekiliyiz"

 

Herkesin sorumlu ve sağduyulu olması gereken bir süreçten geçildiğini vurgulayan Erdoğan, "Bunu da özellikle milletimin dikkatine sunmak istiyorum. Burada hepimizin görevi var. Biz milletin vekiliyiz, aynı zamanda millet bize iktidar yetkisi verdi. Şu anda iktidarın gereği neyse, bunu yapmak durumundayız. Ama muhalefet de görevini aynen bilmeli ve bunun gereğini yerine getirmeli" dedi. 

AK Parti'nin bu anlayış içerisinde kurulduğu günden bugüne kadar demokrasiye bağlı, hukuka saygılı, önceliği insan ve Türkiye olan bir siyasi çizginin temsilcisi olduğunu kaydeden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Şartlar ne olursa olsun, bu çizgimizi bundan sonra da kararlılıkla sürdüreceğiz. Demokratik siyasetimize asla gölge düşürmeyeceğiz. Milletimizin bize olan güvenini asla boşa çıkarmayacağız. 70 milyon insanımızın hukukunu aynı dikkatle korumakta, 81 vilayetimizin ikbalini aynı ciddiyetle düşünmekte ısrar edeceğiz. Bu milletin asırlarca yaşattığı medeniyet birikiminden güç alarak, birlik ve beraberlik içinde hedeflerimizi kovalamaya, Cumhuriyetimizin değerlerini yaşatmaya devam edeceğiz. Türkiye'yi; çocuklarımızın gurur duyduğu, geleceğine umut ve heyecanla baktığı bir ülke haline getirmek için, insanımızın yüzünü güldürmek için çalışmaya devam edeceğiz. Bu ülkeyi seven, bu millete hizmet aşkını yüreğinde taşıyan herkesin ortak görev ve sorumluluğu da budur. Millet iradesinin yol göstericiliğini herkes içine sindirmeli." 

 

"Başbakan'ın bildiği bir şeyler olması lazım zaten"

Erdoğan, konuşmasında "bir ilkeyi" ifade etmek isteğini vurgulayarak, şöyle konuştu: 

"Bir ilke olarak söylüyorum, farklı güncel gelişmelere dayalı olarak söylemiyorum. Biz mafyanın, çetenin veya çetelerin avukatı değiliz. Bunu özellikle vurgulamam lazım. Ama yargının, savcının yürütmeye verdiği görevi de yerine getirme görevimiz var. Ancak bu görevi de yerine getiririz. Olay budur... Türkiye'nin mutlu ve müreffeh yarınlara emin adımlarla ilerlemesi için, İtalya'da 'Temiz Eller' operasyonu yapıldığı zaman 'Bizde bu ne zaman yapılacak?' diye hayran hayran bakanlar, ülkemizde bu adımlar atıldığı zaman niçin rahatsız oluyorlar? Burası önemli. Niçin? 

'Acaba Başbakanın bildiği bir şey mi var?' Başbakanın bildiği bir şeyler olması lazım zaten. Çünkü hesap ondan soruluyor. Nereden ne geliyor, ne gidiyor, tabii ki bir şeyler bilmesi lazım. En az senin kadar bilmesi lazım. Aklıselimin gereği Türkiye için doğru olanı yapmaktır. Biz bunu yapıyoruz. 

Türkiye ekonomisine ilişkin millet olarak herkesi sevindiren umutlandıran haberler almaya devam ediyoruz. Ancak yalan yanlış hala haberler uydurmaya devam eden bir anlayış, bir muhalefet var. Ben bunu da özellikle bilmenizi istiyorum." 

"Takdir beklemiyoruz, teşekkür beklemiyoruz" 

 

Muhalefetin milletin meseleleriyle ilgili, güncel sorunlarıyla ilgili bir programının, projesinin olmadığını ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Engellemek üzerine, yavaşlatmak üzerine, gerilim üzerine, durdurmak üzerine bir siyaset tarzı tutturmuş gidiyorlar. Takdir beklemiyoruz, teşekkür beklemiyoruz, katkıdan da vazgeçtik. Milletimiz zaten günü vakti saati geldiğinde takdirini de teşekkürünü de sandıkta ifade ediyor. Yine edecektir. Niye telaş ediyorsun. Ancak diyoruz ki bari engel çıkarma. Bari milletin sevincini gölgelemeyin. Milletin moralini bozmayın. Ekonomi söz konusu olduğunda birtakım mesnetsiz iddialarla ortaya çıkıyorsunuz. Hele hele şu devletin kamu net borç stoku noktasında açıkladıkları rakamlar, öyle komik, öyle komik ki inanın ben kendilerinin buna inandığına ihtimal vermek istemiyorum. Biraz insaflıyım. Onlar kadar değilim. Neler söylüyorlar. Defalarca izah ettim. Devletin resmi rakamlarıyla konuyu defalarca ortaya koydum. Bu rakamlar ulaşılamaz rakamlar değil. Açın TÜİK'in, Hazine, Maliye, Dış Ticaret Müsteşarlığının web sayfalarını. Resmi rakamlar orada var. Türkiye'nin kamu net borç stoku 2005 yılından itibaren tarihinde ilk kez gerilemeye başlamıştır. 2004 yılındaki 274 milyar YTL'lik kamu net borç stoku, 2005 yılında 270 milyar YTL'ye geriledi. 2006'da 258 milyar YTL, 2007 yılında da 248 milyar YTL oldu. Geçen hafta içinde ilk 3 aylık rakamlar açıklandı. 2008 yılının ilk çeyreğinde de gerileme devam etti. Net borç stokumuz 247 milyar YTL'ye geriledi. 'Borç stokunun Gayrisafi Yurt İçi Hasılaya oranına bakacaksınız' diye bilimsel olarak ifade ettim. 2002'de bu oran yüzde 42,9'du. Şimdi ise yüzde 29'a kadar geriledi. Diyoruz diyoruz, anlamak istemiyorlar. 'Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.' Ne yapalım. Anlamıyorlar. Bunlar Türkiye'nin gerçek, resmi rakamları."