Ergenekon'da Görüm'ün sorgusu tamamlandı

Görüm, Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından derneklerinin polislerce arandığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - "Ergenekon" davasının tutuklu sanıklarından Hüseyin Görüm'ün çapraz sorgusu tamamlandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Kahraman Şahin ile Abdullah Arapoğulları arasında geçen telefon görüşmesi kaydını okuyarak, Görüm'e, burada söz edilen eylemin kime karşı yapılacağını sordu.

Görüm de Arapoğulları'nı gazeteci olarak tanıdığını ifade ederek, Kahraman Şahin'in 'Adam kaldıracağız' şeklindeki konuşmalarını cezaevinde öğrendiğini, bu kişilerin bu tür konuşmaları kendi aralarında "şekil olsun" diye yaptıklarını kaydetti.

Savcı Pekgüzel'in, "Orhan Pamuk'a yönelik suikast planından haberi olup olmadığını" sorduğu Görüm, suikastı gerçekleştireceği iddia edilen Selim Akkurt'u bu dava sırasında tanıdığını ve bundan çok memnun olduğunu söyledi.

Savcı Pekgüzel'in, içinden pek çok doküman çıkan aracın Kuvayı Milliye 1919 Derneğine ait olup olmadığını sorması üzerine de Görüm, derneğe ait bir araba olmadığını, Fikri Karadağ'ın da derneğe yürüyerek gidip geldiğini savundu.

Savcının, dernek olarak katıldıkları miting ve gösterilerle ilgili bilgi vermesini istediği Görüm, 30 Ağustosta 20 otobüsle Ankara'ya gittiklerini ve Kızılay Meydanı'nda bildiri okuduğunu, 29 Ekimde de yine Ankara'ya gittiklerini anlattı.

Savcının, Erol Ölmez ile Kahraman Şahin arasında geçen bir konuşmayı hatırlatarak, Fatih Çarşamba'nın yanı sıra bazı yerlerde istihbarat amaçlı adam görevlendirip görevlendirmediklerini sorduğu Görüm, derneğin kartını alan bazı kişilerin "kafalarına göre takıldıklarını" söyledi.

Bir soru üzerine de Görüm, Hendek'te bir toplantı yapmadıklarını ifade ederek, burada Karadağ'a, "Sakın beni satma. Bir yola çıkıyoruz, bana baba ol. Birbirimize yanlış yapmayalım, kilitlenelim" dediğini, Hendek anlaşmasının bu olduğunu savundu.

Görüm, Hrant Dink'in öldürülmesinin ardından derneklerinin polislerce arandığını söyledi.

Savcı Pekgüzel'in, "İbrahim Şahin'le bağlantınız nedir?" sorusu üzerine de Görüm, bir davet üzerine Kadıköy'deki bir otelde iftara katıldığını ve İbrahim Şahin'i de burada gördüğünü belirtti.

Alparslan Arslan'a, kendi avukatlığını yapması konusunda teklifte bile bulunabileceğini söyleyen Görüm, "Tanıdığım, dürüst bir çocuktur. Asıl katil, bu fitneyi sokandır. Allah kurtarsın, ölenlerin de mekanı cennet olsun" dedi.

Savcı Nihat Taşkın'ın, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve grubunun Vatansever Kuvvetler Güç Birliği (VKGB) platformuyla bağlantısı konusunda bilgisi olup olmadığını sorduğu Görüm, "Bilmiyorum, ama Perinçek'i tanıdığıma memnun oldum. 'Siz ne ayaksınız?' dedim. 'Halk sizi PKK'nın adamı olarak biliyor, kendinizi anlatın' dedim" şeklinde konuştu.

Başka bir soru üzerine de Görüm, Alparslan Arslan'ın VKGB toplantısına gelmediğini ve Arslan'a VKGB kartviziti değil, Ulusal Haber kartı verdiğini söyledi.

Muzaffer Tekin'in kendisini Arslan'la hiçbir zaman yan yana görmediğini kaydeden Görüm, Arslan'ı "çanta gibi yanında taşımadığını", yanındaki kişinin İbrahim Özcan olduğunu söyledi.

Görüm, başka bir soru üzerine de Karadağ ile görüşen ABD'li yetkilinin gazeteci olduğunu ve Karadağ'ın bu yabancı gazeteciyle ne konuştuğunu bilmediğini anlattı.

"Alparslan Aslan'a içim yanıyor"

Osman Yıldırım'ı da Alparslan Arslan'ın yanında bir kez gördüğünü söyleyen Görüm, "Alparslan Arslan'a içinin yandığını" ifade etti.

Söz alan Oktay Yıldırım da daha önceden tanıdığı Hüseyin Görüm'ün çok değiştiğini belirterek, Görüm'ün geçmişte kelimeleri seçen, oturmasını kalkmasını bilen bir kişi olduğunu söyledi.

Yıldırım, basında birçok kez yayımlanan Şile'deki fotoğrafa ilişkin de "Bir fotoğraf bir insana bu kadar pahalıya mal olamaz" dedi.

Sanıklardan Muzaffer Tekin de daha önce tanıdığı Hüseyin Görüm'ün şimdikinden çok farklı bir insan olduğunu ifade ederek, "Savcıların Görüm'e yönelttiği sorularla Muzaffer Tekin kirletilmek isteniyor. Bu hadise Tekin'in suçluluk olayı değil. Görüm'ü tanıdığımda çok saygılı, terbiyeli ve itaatkardı" şeklinde konuştu.

Tekin, Görüm'ün konuşmasında Nedim albaydan söz ederken "Jitemci albay, istihbarat" olarak anlattığını, ancak JİTEM denilen şeyin burada jandarma olduğunu ve JİTEM denilerek o kurumun özellikle yıpratılmak istendiğini kaydetti.

Hüseyin Görüm, Muzaffer Tekin'in "Alparslan Arslan ile kendisini yan yana gördüğü" şeklindeki beyanından dolayı Danıştay olayından sonra sorgulandığını ifade etti.

Bunun üzerine Muzaffer Tekin, VKGB toplantısında Arslan ile Görüm'ü yan yana görmüş olabileceğini söylediğini ifade ederek, Görüm'le görüştüğü dönemde Arslan'ı tanıdığını bilmediğini kaydetti.

Tekin, Kuddisi Okkır'ın "Ayrık Otu" adlı çalışmasından haberi olmadığını, Okkır'ın bu dosyadan bahsettiğini, ancak dosyayı hiç incelemediğini söyledi.

Fikri Karadağ'la okul döneminden dost olduklarını ve cezaevinde karşılaştıklarında Görüm için "Tanıdığım güne lanet olsun" dediğini anlatan Tekin, ifadesinde bu tertibi açıklamasını beklediği Karadağ'ın bunu yapmadığını kaydetti.

Tekin, "Hüseyin Görüm, ne mekruh, ne deli. Burada Görüm'le karşılaştığımızda, 'O olaylardan sonra Karadağ'la nasıl bir araya geldiniz' dedim. 'Bana bir asker lazımdı' dedi. Zaten burada amaç Türk Silahlı Kuvvetlerini, onun üzerinden de rejimi yıpratmak" diye konuştu.

Kemal Kerinçsiz de Görüm'e, Kuvayı Milliye Derneğiyle ilgili yaptıkları toplantılarda ya da dernekte kendisini hiç görüp görmediğini sordu. Görüm de görmediğini söyledi.

Oğuz Alpaslan Abdülkadir de Görüm'e, "konuşmalarıyla, insanlara, derneğin arkasında asker var izlenimini niye verdiğine" yönelik sorular yöneltti.

Bu sorulara sinirlenen Görüm, "Ne geldiyse tarihten beri hep askerden geldi be. Askerden hain çıkmazsa, vatandaştan çıkmaz" dedi.

Tutuklu sanıklardan Murat Çağlar da Görüm'e, Vahit Özkaya'yı tanıma derecesini ve Saffet Çerçi'nin kim olduğunu sordu.

Görüm, Çerçi için Özkaya'nın kendisine, "PKK adına çalışan insanlardan biridir" dediğini ifade etti.

"Görüm'ün bizden daha zeki olduğunu iyi biliyorum"

Vahit Özkaya'nın el yazısının bir örneğinin dosyaya girmesini talep eden Çağlar, "Görüm, konuşmasının başından beri 'ben deliyim, benim için deli diyorlar' diyor. Biz onun hakkında hiç böyle bir şey konuşmuyoruz. Çünkü Görüm'ün bizden daha zeki olduğunu çok iyi biliyorum. Bu agresif hareketleri doğal değil. Dışarıda tanıdığımız Hüseyin Görüm, bu Hüseyin Görüm değil" şeklinde konuştu.

Tutuklu sanıklardan Ali Kutlu da gizli tanık 17'nin anlattığı Mersin'deki bayrak yakma olayında kendi adının da geçtiğini hatırlatarak, "Bu doğru mu?" diye sordu.

Görüm de "Türkiye Cumhuriyeti'nde en son bayrak yakacak insan sensin" yanıtını verdi.

Niyazi Kıyak'la aralarında husumet bulunduğunu belirten Kutlu, Görüm'e, gizli tanık 17'nin kim olduğunu sordu. Görüm de bu tanığın Niyazi Kıyak olduğunu iddia etti.

Görüm, mahkeme heyeti üyelerinden Hasan Hüseyin Özese'nin sorusu üzerine, derneklerine aylık 1, yıllık da 12 TL karşılığında üye olunduğunu ifade ederek, üyelerin talebi üzerine yaklaşık 200 kişiye kart verdiklerini kaydetti.

Özese'nin, "Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç Paşa derneğe gelir miydi?" şeklindeki sorusu üzerine de Görüm, hiçbir zaman derneğe paşaların gelmediğini söyledi.

Görüm, başka bir soru üzerine de Veli Küçük ile Fikri Karadağ arasında bir irtibat olup olmadığını bilmediğini ve Küçük'ün de derneğe gelmediğini kaydetti.