”Ergenekon'un kontrgerilla ile ilgisi yok”

Ergenekon Davası'nda İlsever, Savcı'nın sorularını yanıtladı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Birinci "Ergenekon" davasının tutuksuz sanıklarından İP Genel Başkan Yardımcısı, Talat Paşa Komitesi Genel Sekreteri ve Ulusal Kanal Genel Yayın Yönetmeni Ferit İlsever, "2001'de Mehmet Eymür'ün tezgahıyla kurulduğu söylenen Ergenekon terör örgütü ile kontrgerillanın hiçbir alakası yoktur" dedi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada çapraz sorgusu yapılan İlsever, Cumhuriyet Savcısı Nihat Taşkın'ın sorularını yanıtladı.

Bir soru üzerine İlsever, Enka'da gerçekleştirilen yemekte, "zor durumda olan Cumhuriyet Gazetesi'nin nasıl kurtarılacağı konusunun ele alındığını" ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bize de bu konuyu kamuoyuna duyurma görevi düşüyordu. Yemekte 'Ulusal Medya Grubu' kurulması gündeme gelmedi. Bu palavradır. Eğer böyle bir düşüncemiz olsa Gürbüz Çapan son görüşeceğim kişi. Ben çocuk değilim. Cumhuriyet Gazetesi'nin satılamayacağını bilirim. Her gazete satılır, ama Cumhuriyet Gazetesi satılamaz. Boşuna konuşuyoruz aylardır. Bütün çabamız, Yenigün A.Ş'nin hisselerini satıp, Cumhuriyet Gazetesi'ne gelir elde etmek."

Cumhuriyet Gazetesi ile Ulusal Kanal'ın birleşip, "Cumhuriyet Kanalı" kurulması düşüncelerini gerçekleştiremediklerini ifade eden İlsever, hiç kimsenin Cumhuriyet Gazetesi'nin yüzde 49 hissesine sahip olamayacağını vurguladı.

Savcı Taşkın'ın başka bir konuda soru sormaya başlaması üzerine İlsever, "Sayın Savcı, 'Çapan'a baskı yapıp, fikrini değiştirmeye çalıştığımı' sormayacak mısınız? 'Baba kim, 1 numara kim' diye soruyorsunuz da iddianamedeki büyük suçlamayı sormuyorsunuz? Buradan bir şey çıkaracaksanız, bunları da sorun. Ben ciddiye aldım geldim, gelin bunları deşelim" dedi.

Taşkın'ın, "İsterseniz sorarım" demesi üzerine İlsever, "O toplantının amacı, ulusal medya grubu kurmak değil, Cumhuriyet Gazetesi'ni kurtarmaktır. Diğerleri yalandır. Çapan'a baskı yaptığım, ifadesini değiştirdiğim iddiaları yalandır. İddianame ile tarihe not düşüyorsunuz, bunları değiştirin" diye konuştu.

"Mehmet Zekeriya Öztürk'ü Ulusal Kanal'dan gönderdiğiniz gibi neden Tuncay Güney'i de göndermediniz?" sorusunu İlsever, "Hangi yayın organı olsa dinler. Adam 10 bilgi getiriyor, 7 tanesi şaşırtma, 3 tanesi doğruya yakın. Onları doğrulatarak, araştırarak haber yapıyoruz" diye yanıtladı.

Taşkın'ın, Doğu Perinçek'in kitabından alıntı yaparak, "Orada yüz binlerce Ermeni öldürüldü. Onlarca, yüzlerce değil, yüz binlerce, demek ki bu soykırım" demesi üzerine İlsever, "Soykırım sizin görüşünüz mü, kitapta mı var?" diye sordu. Taşkın'ın "Benim görüşüm" yanıtı üzerine İlsever, Ermeni soykırımına inanmadıklarını, kimsenin de inanmaması gerektiğini kaydetti.

"Kontrgerillanın kitabını yazdım"

İlsever, Savcı Taşkın'ın, "Kontrgerilla ile Ergenekon arasında bağlantı var mı?" sorusu üzerine de şunları söyledi:

"Kontrgerillanın kitabını yazdım. Alçak gönüllü olmaya gerek yok. Türkiye'de bunu en iyi bilen kişi benim. Kontrgerilla ile Göztepe'de Ziverbey Köşkü'nde tanıştım. Burada 'anayasa, babayasa yoktur' söylemleriyle karşılaştım. Bu nutuklar o tarihte oraya giren herkese çekildi. 1972'den beri bu örgütün peşindeyim, onlar da benim peşimde. Kontrgerilla, Türkiye'yi, Kemalist anlayışı yok etmeye çalışan bir örgüttür. Türkiye'nin 1952'de NATO'ya girmesiyle bu bela başımıza geldi. Kamuoyuna, 'Sovyetler Birliği Türkiye'yi tehdit ediyor, savunma hattı kuruldu, batıdan da destek geliyor' şeklinde sunuldu. Sol ve solcu akımlara karşı oluşturuldu. Ziverbey'de kurulan örgütün adı 'Seferberlik Tetkik Kurulu'ydu. 12 Eylül'den sonra kontrgerilla olarak yerleşti. Memduh Ünlütürk de Ziverbey Köşkü'nün başındaki kişiydi."

Taşkın'ın, "Erol Mütercimler 5 Ocak 1997'de Aydınlık Dergisi'nde yayınlanan bir röportajında, '12 Eylül'de Ergenekon adlı kontrgerilla örgütü kuruldu' diyor. Siz, kontrgerilla ile Ergenekon arasında bağlantı kurmadınız mı?" sorusu üzerine İlsever, "Erol Mütercimler'in bu görüşü yüzde 50 doğrudur, yüzde 50 yanlıştır. Mütercimler'i herkes tanıyor. Söyledikleri ilginçtir. İnanmak başka bir şey. Hadi 'inandım' diyelim, ne olacak? Bu tezi savunan ikinci bir kişi yok" diye konuştu.

"2001'de Mehmet Eymür'ün tezgahıyla kurulduğu söylenen Ergenekon terör örgütü ile kontrgerillanın hiçbir alakası yoktur" diyen İlsever, "2001'deki tertipçilerin, 1979'larda Ergenekon dediği düzenin yurtseverler, devrimciler ve ulusalcılara yafta olarak yapıştırıldığını" savundu.

"Fiili bağ yok"

Ergenekon ile kontrgerilla arasında fiili bağ bulunmadığını yineleyen İlsever, "1970-80'lerdeki kontrgerilla gitmiş, 2002'de yurtseverleri tutuklamak için bir örgüt imal edilmiş ve birçok suç yapıştırılmıştır" dedi.

İlsever, bir başka soruyu yanıtlarken de dönemin Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur ile kablolu yayın hakkına el konulan Ulusal Kanal'ın hakkını savunmak için görüştüğünü belirterek, o dönemde Dengir Mir Mehmet Fırat, dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, dönemin Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Burhan Kuzu, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile de görüştüğünü anlattı. İlsever, "Ama bana bunları değil, sadece Şener Eruygur'u soruyorsunuz" diye konuştu.

Cumhuriyet Savcısı Taşkın'ın, ikinci "Ergenekon" iddianamesinde yer alan "Cumhuriyet Çalışma Grubu"na yönelik sorusunu Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, dosyayla ilgisi bulunmadığı gerekçesiyle engelledi.

Taşkın'ın, "Milli Anayasa Taslağı konusunda Doğu Perinçek ile telefonda görüşmüşsünüz. Hazırladığınız sivil anayasayı nasıl yürürlüğe koymayı düşünüyordunuz?" sorusunu İlsever, "Burada İP'in sivil anayasa taslağının hesabı soruluyor. Burhan Kuzu gibi siviller anayasa yapamaz. BOP eş başkanları anayasa hazırlayamaz. Takıldık bir şeyin peşine gidiyoruz. Hazırladığımız anayasa taslağında darbe filan aramayın. İnanmayız biz bunlara. Türkiye darbe ile selamete çıkmaz. Her şeyde millet seferberliğine geliyoruz. Siz de zorluyorsunuz, zorlamayın, bulamıyorsunuz" diye yanıtladı.

İlsever, bir başka soru üzerine de dönemin Başbakan Yardımcısı ve Türk Tanıtma Fonu Başkanı Devlet Bahçeli ile Ulusal Kanal'a yardım amacıyla görüşmediğini, fondan 5 kuruş almadığını söyledi.

Bahçeli ile iddia edildiği gibi Veli Küçük'ün randevusu üzerine değil, kendi aldığı randevu sayesinde görüştüğünü anlatan İlsever, Bahçeli ile Kaynak Yayınları tarafından Atatürk'ün tüm eserlerini kapsayan, yaklaşık 25-30 ciltten oluşacak, 5-6 kişinin 15 yıldır çalıştığı esere kaynak istemek için görüştüğünü kaydetti. İlsever, Bahçeli'nin de yardım etmediğini, bunun için de eleştirdiğini ifade etti.

"Bu vesile ile gazeteciliği öğreniyoruz"

Cumhuriyet Savcısı Taşkın'ın, üzerinde "yayınlanmaz", "kesinlikle yayınlanmasın" yazılı bilgi notları ele geçirildiğini belirterek, "Bunlar ne anlama geliyor?" sorusu üzerine İlsever, "İşte bomba gibi soru. Biz bilgileri sorarız, yayınlarız ya da yayınlamayız. Millete zararını görmüşüm ve 'yayınlanmasın' demişim. Ne var bunda? Türkiye'de basın özgürlüğü nereye gelmiş. Böyle soru olur mu? 'Ergenekon terör örgütü çıkar mı?' diye zorluyorsunuz" şeklinde konuştu.

İlsever'in bu sözleri sinirlenerek söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Şengün, "Sakin olun. Bu vesileyle gazeteciliği de öğreniyoruz" dedi.

Taşkın'ın, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in, Danıştay saldırısının ardından düzenlediği basın toplantılarında anlattığı konuları anımsatarak, "Bu bilgileri nasıl temin ettiniz?" sorusu üzerine İlsever, "Perinçek'e sorun. Bilgim yok. Doğru olsa ne olur, olmasa ne olur?" diye konuştu.

İlsever ile Öztürk arasında tartışma

Tutuklu sanık Mehmet Zekeriya Öztürk, İlsever'in sorgusunda kendisine yönelik sarf ettiği sözlere tepki gösterdi.

İlsever ile Öztürk arasında kısa süreli tartışma yaşanırken, Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, sanıkları "Hiç biriniz sütten çıkmış ak kaşık değilsiniz" diyerek uyardı.

Ferit İlsever'in çapraz sorgusunun tamamlanmasının ardından söz alan avukatı Mehmet Cengiz, Cumhuriyet savcılarının çapraz sorgularda yönelttikleri sorularla davanın mahiyetini gayet özlü şekilde anlattıklarını ifade etti.

Cengiz, "Biz aylardır anlatıyoruz, beceremedik. Onlar sorularıyla esas itibariyle neyi hedeflediklerini, kişilerin bireysel faaliyetlerinin değil, İP ve Ulusal Kanal'ın yargılandığını gördük. Onlara teşekkür ediyorum" diye konuştu.

"Niyet yargılaması" yapıldığını, müvekkilinin varsayımlarla suçlandığını savunan Cengiz, "Bu bir engizisyon yargılamasıdır" dedi.

"Çapraz sorguda Cumhuriyet savcılarının devlet kurumlarına değil, Tuncay Güney'e itibar ettiklerinin görüldüğünü" öne süren Cengiz, şöyle konuştu:

"Savcılar müvekkilime, 'Başbakanlık Tanıtma Fonu'ndan Ulusal Kanal'a yardım aldınız mı?' diye soruyorlar. Oysa Başbakanlık Tanıtma Fonu'na konu sorulmuş ve gelen yanıtta Ulusal Kanal'a yardım yapılmadığı belirtilmişti. Bu yanıta itibar edilmiyor, Güney'in anlatımıyla sorular yöneltiliyor.

Bugün ortaya çıkan manzarada, burada siyasi parti ve basın özgürlüğü olmadığını somut bir şekilde yaşadık. Bir siyasi parti milli anayasa tasarısı hazırlıyor, bunu kamuoyuna açıklıyor. Başka bir siyasi parti dışarıdan beslenen argümanlarla sivil anayasa taslağı hazırlıyor. Onlar hazırlayacak, muhalefetin hazırladığı milli anayasa taslağı suç kabul edilecek. Bu nasıl mantık?"

Avukat Cengiz, 21 Mart 2008'de İP ve Ulusal Kanal'a yapılan baskınlarda arşiv belgelerinin, notların ele geçirildiğini belirterek, "Şimdi buradan kalkalım gidelim AK Parti Genel Merkezi'ne ve Kanal 7 bürosuna. İddia ediyorum, binlerce istihbarat belgesi göreceksiniz. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın Deniz Feneri yolsuzluğunda aramakta olduğu ve ulaşamadığı belgeleri buralarda bulacaksınız" diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Köksal Şengün, duruşmaya ara verdi.