Eski Ekonomi Bakanı'ndan yüksek faiz eleştirisi

Eski Bakan Zeybekçi, enflasyonla mücadelede faizi yüksek tutarak başarıya ulaşmanın mümkün olmadığını savundu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Eski Ekonomi Bakanı ve AK Parti Denizli Milletvekili Nihat Zeybekci, yaptığı yazılı açıklamada, 2000'li yılların başlarında uygulanmaya başlanan IMF destekli enflasyonu düşürme programlarında sıkı para politikalarının ana eksen olarak kullanıldığını, bu yöntemin halen geçerliliğini koruduğunu ifade etti. 

Bu politikanın, kriz dönemindeki bir ülke için faydalı olsa da en az yüzde 5'lik büyüme hedefi olan, dinamik bir ülke için geçerliliğini yitirdiğini ileri süren Zeybekci, şöyle devam etti:

"Hastalığın tespiti doğrudur; enflasyon. Ancak uygulanan tedavi yanlıştır; yüksek faiz. Uygulanan yüksek faiz politikası kendi enflasyonunu üreterek Türkiye'yi içinden çıkılmaz bir faiz-enflasyon sarmalına sokmaktadır. 

Türkiye'de enflasyonun sebebi talebin çok yüksek olması değil üretimin yetersiz olmasıdır. Bu sebeple enflasyonla mücadelede yapmamız gereken en önemli şey, arzı, üretimi, büyümeyi teşvik etmektir. Üretimi artırmak için yapılması gereken şey enflasyonla mücadele politikamızı değiştirmektir. Bunun da ilk adımı, faiz oranlarını düşürerek yatırımları teşvik edecek ucuz finansmana erişimi kolaylaştırmaktır."

'Kalıcı tedavi üretim artışıyla sağlanabilir'

Zeybekci, 2010-2014 döneminde ortalama faiz oranının yüzde 5,8, yıllık enflasyonun ise yüzde 7,8 olduğunu, 2014'den sonra görece yüksek faiz döneminde enflasyonun ortalama yüzde 8,3 düzeyine yükseldiğine vurgu yaptığı açıklamasında, "Enflasyonla mücadelede faizleri yüksek tutarak başarıya ulaşmanın artık mümkün olmadığını görüyoruz. İki dönemi kıyasladığımızda açıkça görülüyor ki faizlerin yukarıya çekilmesi ve söz konusu dönemlerdeki ekonomik gelişmeler, enflasyonu düşürmemiş aksine yükseltmiştir" ifadelerini kullandı.

Japonya ve Euro Bölgesi'ndeki gelişmelere bakıldığında faiz politikalarının enflasyon üzerindeki başarısızlığının görülebileceğini bildiren Zeybekci, enflasyonda kalıcı ve gerçek tedavinin ancak üretim artışıyla sağlanabileceğini kaydetti.