Fatura tutarlarına ilişkin gecikme bedellerinin durumu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ERDAL KOYUNCU
İstanbul Vergi Dairesi Başkanlığı Grup Müdür Vekili

Mal ve hizmet satışları sebebiyle düzenlen faturalardaki tutarların zamanında ve tam olarak ödenmesi, işletmelerin faaliyetlerini sürdürmeleri açısından hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle, fatura tutarları vadesinde ödenmediği takdirde; uygulamada işletmelerce gecikme faizi/zammı gibi bir takım ilave bedeller tahakkuk ettirilerek müşterilerden talep edilebilmektedir.

Bu yazımızda mal ve hizmet faturalarının vadesinde ödenmemesi sebebiyle işletmeler tarafından talep edilen gecikme bedellerinin kurumlar ve katma değer vergileri karşısındaki durumu ana hatlarıyla ele alınacaktır.

Kurumlar vergisi yönünden

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6’ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükellefl erin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı; safi kurum kazancının tespitinde ise, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı, hüküm altına alınmıştır.

Ülkemizde ticari kazancın tespitinde “tahakkuk esası” ve “dönemsellik esası” olmak üzere iki temel ilke geçerlidir. Tahakkuk esasında, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibarıyla kesinleşmiş olması yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Dönemsellik esası ise, bu gelir veya giderin ilgili olduğu döneme intikalinin sağlanmasıdır.

Söz konusu ilkeler çerçevesinde, fatura tutarlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan gecikme faizi/zammı gibi ilave bedeller, işletmeler tarafından hak kazanıldığı (“tahakkuk ettirildiği”) dönemde hasılat yazılmalıdır. Nitekim Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulu’nun benzer bir konuda verdiği 19.10.1998 tarih 1997/22 Esas, 1998/242 No.lu Kararda; “Sonradan ortaya çıkan vade farklarının, alacak olarak doğdukları dönemde elde edilmiş sayılarak vergilendirilmesi gerekir.” denilerek bu doğrultuda hüküm verilmiştir. Dolayısıyla, fatura tutarlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan gecikme faizi/zammı gibi ilave bedellerin işletmelerce tahakkuk ettirildiği dönemde faturaya bağlanması ve ilgili dönem hasılatına kaydedilerek kurumlar vergisi beyanına konu edilmesi gerekir.

Katma değer vergisi yönünden

Bilindiği üzere, Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 20’nci maddesinde teslim ve hizmet işlemlerinde matrah, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olarak tanımlanmıştır. Aynı maddeye göre bedel deyimi ise, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade etmektedir.

Yine Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 24’üncü maddesi uyarınca; vade farkı, fiyat farkı, faiz, prim gibi çeşitli gelirler ile servis ve benzer adlar altında sağlanan her türlü menfaat, hizmet ve değerler katma değer vergisi matrahına dahildir.

Buna göre, fatura tutarlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle ortaya çıkan gecikme bedelleri her ne ad altında alınırsa alınsın KDV matrahının bir unsuru olup bu bedellerin teslim ve hizmetin tabi olduğu oran üzerinden katma değer vergisi hesaplanarak fatura edilmesi gerekmektedir.

Fatura tutarlarına ilişkin gecikme bedellerinde vergiyi doğuran olay, bunların işletmelerce tahakkuk ettirildikleri tarihte meydana gelmektedir. Buradan hareketle, söz konusu bedellerin tahakkuk ettirildikleri dönemin KDV beyannamesine dahil edilmesi gerekir. Keza konuyla ilgili olarak Danıştay 7. Dairesi’nin 13.11.1990 tarih ve 1987/3346 Esas ve 1990/3521 No.lu kararında; “Elektrik tesliminde vergiyi doğuran olay, bedellerin tahakkuk ettirildiği tarihte meydana geldiğinden elektrik bedellerine ait olarak ödenen KDV’nin bedelin ödendiği dönemin değil, bedelin tahakkuk ettirildiği dönemin KDV beyannamesine dahil edilmesi gerekir.” denilmiştir.

Dolayısıyla, fatura tutarlarına ilişkin gecikme bedellerinin işletmelerce tahsil edildiği değil tahakkuk ettirildiği dönemde asıl işlemin tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanarak müşterilere fatura edilmesi gerekmektedir. Ayrıca gecikme bedellerine ilişkin düzenlenecek faturalarda işletmelerce satışı yapılan ilk mal veya hizmete ait faturaya atıfta bulunan bir şerhin konulması da yerinde olacaktır.

Bu yazıda yer alan görüşler tümüyle yazarına ait olup herhangi bir kişi ve kurumu bağlamaz; yazarın görev yaptığı kurumun görüşü olarak değerlendirilemez ve kullanılamaz

Bu konularda ilginizi çekebilir