Fed’in sabrı taşacak
DÖRDÜNCÜ BOYUT / Erkin ŞAHİNÖZ - [email protected]
Geçen hafta yılın ilk Fed toplantısı vardı. Birçok ekonomi yorumcusuna göre içinde sürpriz barındırmayan bir Fed toplantısıydı. İşin gerçek yüzü pek öyle değil, çünkü toplantı sonrası yayımlanan 5 paragraflık bildiride oldukça önemli değişiklikler vardı. Bu değişiklikler hepimizi ilgilendiriyor. Geçen hafta dolar-TL kurunun yeni zirvelere yelken açtığına şahit olduk. Cuma günü Merkez Bankası’ndan gelen yazılı müdahale dahi kurun haftayı 2.44’ün üzerinde kapatmasına engel olamadı.
Fed’in ABD ekonomisindeki büyümeye bakışıyla başlayalım. Fed’te yıllarca çalışmış ve Fed bildirilerinin yazılı olan ve yazılı olmayan kısımlarını didik didik inceleyen bir iktisatçı olarak Fed’in ekonomiye olan güveninin böylesine yüksek olduğuna son yıllarda hiç rastlamadım. Son gelen veriler de Fed’i destekliyor. ABD ekonomisi 2014 yılının bütününde yüzde 2.4 büyüme yakaladı. 2013 yılında da yüzde 2.2 büyümüştü. Bu oranlar ABD için yüzde 2 olan potansiyel büyüme hızının (enflasyon yaratmaya başlayan büyüme eşiği) üzerinde. Üstelik 2105 yılında ABD ekonomisinin 2014’ten daha hızlı büyümesi kuvvetle muhtemel. Düşük petrol fiyatlarına rağmen üç yıl üst üste potansiyelinin üzerine çıkan bir ekonomide enflasyonun kıpırdanmaya başlaması kaçınılmaz. Zaten Fed de bu minvalde düşünüyor. Öyle olmasaydı, son bildiride petrol fiyatlarındaki düşük seyrin enflasyonu “geçici” olarak baskıladığından dem vurmazlardı. “Kalıcı” ifadesi kullanılmadığı gibi düşük enflasyondan endişe duyduklarına dahi tek bir işaret yoktu. Evet Fed ilk faiz artırımı konusunda kendi ifadesiyle “sabırlı” olmaya devam edecektir. Ancak verilerin güçlü seyretmeye devam etmesi halinde “sabır taşar” ve ilk faiz artırımının işareti somut bir şekilde verilir. Dünya ekonomisine kaynayan kazanlar Rusya veya Yunanistan negatif bir şok gelmezse Fedin ilk faiz artırımı için 17 Haziran toplantısını hedeflediğini söyleyebiliriz. Peki Fed’in ana senaryosunda haziran hedefken piyasalarda durum ne?
Piyasa profesyonelleri ve ekonomik birimlerin Fed takvimi konusundaki nabzını iki önemli göstergeden takip ediyoruz. Birincisi, herkesin malumu ABD 10 yıllık Hazine faizleri. Hazine faizlerinde mevcut ekonomik toparlanma göz önüne alındığında balon sayılabilecek düzeyde düşük bir seyir var. Hazine faizleri yüzde 1.70 seviyelerinde bulunuyor. Fed’ten 10 yıl sonra gelecek ilk faiz artırımına böylesine yaklaşmışken Hazine faizlerinin en azından yüzde 2.50-3 bandında olması gerekirdi. Olmadığına göre Hazine piyasası katılımcıları başka bir şeyi fiyatlıyor. Belki Yunanistan belki Rusya riskinin realize olacağına inanıyorlar. Hangi kötü senaryoya inandıklarını bulmamız imkansiz ama Hazine faizlerinin mevcut düzeyi Fed’in bu yıl içinde faiz artırabileceğini göstermiyor. İkinci önemli göstergeyse ABD’de vadeli piyasalar üzerine yazılmış opsiyonlar. Bu piyasadaki fiyatlar önemli bilgiler içeriyor çünkü bankaların faiz riskini hedge etmek için yoğun olarak kullandıkları bir piyasa. Buradaki fiyatlamalara göre piyasa oyuncularının konsensus beklentisi Fed’in ilk faiz artırımını 25 ekim toplantısında yapacağı yönünde. Hazine piyasası katılımcılarına kıyasla Fed’in takvimine biraz daha yakın olmakla birlikte Fed’in ana seryosuna göre takvimsel sapma yüksek.
Özetle ne borsa endeksleri, ne ABD Hazine faizleri ne de opsiyon piyasaları Fed’in olası Haziran hamlesini fiyatlıyor. Bu kopukluk ise büyük tehlike arz ediyor. Çünkü piyasa Fed’in takvimini ciddiye aldığında ya da farkettiğinde fiyatlamalardaki değişim oldukça sert olacaktır. Borsalara çok sert satış gelecektir. Başta biz olmak üzere gelişen ekonomilerde yabancı sermaye çıkışı yaşanacak ve para birimlerinde önemli değer kayıpları oluşacaktır. Dünya borsa endeksleri kriz sonrası dönemin zirvelerindeyken (risk alma iştahının çok yüksek olduğunun işareti) dolar-TL 2.44’lerdeyse dış dünyada işler tersine döndüğünde kur nerede olabilecektir? Bu yıl için kur öngörüm 2.50 idi. Son gelişmelerden sonra 2.65-2.70 bandına revize etme gereği gördüm. Özellikle dövizde yüksek açık pozisyon taşıyan reel sektör temsilcilerimizin bilançolarındaki kur riskini koruma altına almalarını tavsiye ederim. Bu oldukça düşük maliyete ve vade riski almaksızın yapmak mümkün.
Son söz: Göz odur ki dağın arkasını göre, akıl odur ki başa geleceği bile... Türk Anonimi