Felsefî problemlere İslami cevaplar
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
İSTANBUL - Neden dünyaya geldim? Bir yaratıcı var mı? İnsanoğlu var olmaya başladığından beri hep bir arayış içerisindedir ve bu arayış bir çok soru ve çözülemeyen problemleri de beraberinde getirir.
100 yıl sonra yeniden kağıda dökülen Doğu'nun filozofu Muhammed İkbal'in satırları, modern insanın varoluşsal problemlerine yeni çözümler sunuyor.
Muhammed İkbal, Timaş Yayınları'ndan çıkan İslam'da Dini Düşüncenin Yeniden İnşası isimli eserinde modern insanın varoluşsal problemlerine ancak dine, daha doğrusu mistik dinî anlayışlara sığınarak çare bulunabileceği tezini savunuyor. "Din Mümkün müdür?" sorusunu, Immanuel Kant'ın genelde metafizik bilginin ve dolayısıyla dinî bilginin imkânına yönelttiği eleştirilerden hareketle tartışmaya açan İkbal, sarsıcı ve sıradışı açılımlar yapıyor.
Dinî tecrübenin, insanın entellektüel, aklî yönlerinin getirdiği problemleri çözmesi ve dengeyi bulması için zorunlu olduğunu söyleyen İkbal, modern insanın entellektüel, aklî faaliyetlerinin insanı bir çatışma haline soktuğunu belirtiyor. İnsanın bu çatışmadan çıkaracak tek yolun din olduğunu anlatan İkbal, dinin modern insanın yaşadığı problemleri çözebilmesi için zorunlu olduğu ortaya koyuyor.
İkbal, Tanrı'nın varlığını ispatlamak üzere ortaya konulan argümanları inceleyip argümanların başarısızlığını belirterek yola çıktığı eserinde bilimsel teorilerle dinî öğretiler arasında zorunlu olarak bir çelişki aramıyor.
İkbal'in Tanrı ve âlem, daha özelde de Tanrı ve insan ilişkisini kuruşunda, klasik teistik anlayıştan, süreç teizmine bir geçiş olduğunu söylemek mümkün. Tanrı'nın yaratıcı, bilgi ve kudret sahibi ve ezelî şahsî bir varlık ya da kendi tabiriyle Ego olarak tasavvur edilmesinin, hem eşyanın yaratılmasına hem de idare edilmesine dair kapsam açıklığa kavuşturuluyor.
İkbal'in Tanrı'nın sıfatlarına dair müzakerelerini Whitehead'in süreç felsefesi ile ve daha sonra şekillenen "açık teizm" yaklaşımı ile ilişkilendirmek mümkün. İnsanın özgürlüğü ve ölümsüzlüğü konusunda ise İkbal kendi çağındaki nefs ve ölümsüzlük tasavvurlarını inceleyerek, dinî öğretinin husûsiyetini tespit ediyor.
Müslüman düşünürlerin Kur'an'ın gösterdiği istikamet ile klasik felsefe arasındaki karşıtlığı farketmesinin 200 yıldan fazla zaman aldığını ortaya koyan İkbal, bu kitapta Felsefî problemlere bir müslüman olarak çok farklı cevaplar veriyor.
Bir dönem okunma rekorları kıran Sofi'nin Dünyası kitabında, küçük kızın posta kutusuna bırakılan zarflarda olmayan soruların yanıtlarının da bu kitapta yer aldığını söyleyebiliriz.