”Fırat, kendince yanıt verdi”

Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Fırat'ın açıklamalarına ilişkin konuştu

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın, sorduğu soruların ikisine "kendince yanıt verdiğini", ancak 3. sorusunu görmezlikten geldiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, "Sayın Fırat, sizin iftira attığınızı, Başbakanın imzasıyla kanıtlarsam ne yapacaksınız? Televizyonlara çıkıp 'ben bir müfteriyim' diye açıklama yapacak mısınız?" dedi.

Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, dün Fırat ile tüm yazılı ve görsel basının önünde tartışmaya açık olduğunu söylediğini hatırlattı. Bu tartışmadan önce Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Fırat'a sorular sorduğunu, bu soruların yanıtlarını aldıktan sonra kendisiyle tartışmaya hazır olduğunu belirttiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, Fırat'ın bugün yaptığı basın toplantısında, Meclis'te tüm medyanın önünde bir gazetecinin yöneteceği  tartışmayı kabul etmeyeceğini açıkladığını bildirdi. Kılıçdaroğlu, Fırat'ın, bunun "çok aptalca bir öneri" olarak değerlendirdiğini belirterek, "Ardından da sözde bunu, benim 'Sayın Fırat ile tartışmayayım' diye kaçmanın bir yolu olarak gösterdi" dedi.

"Politikacılar topluma örnek olmalı"

Politikacıların, söylemleri ve hareketleriyle topluma, özellikle de gençlere örnek olması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Sayın Baron (Dengir Fırat) konuşurken, beyni ve ağzı adeta küfür ve hakarete koşullanmış durumda. Küfür ve hakaret, zavallılığın, çaresizliğin paniğin bir göstergesidir. Dün Sayın Başbakana ve Sayın Fırat'a sorduğum soruların ikisine Sayın Fırat, yaptığı basın toplantısında yanıt vermeye çalıştı. Ama 3. sorumu her nedense görmemezlikten geldi. 3. sorumu yineliyor ve Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat'a bir gün daha süre veriyorum. Sayın Fırat, sizin iftira attığınızı, Sayın Başbakanın yani Sayın Recep Tayip Erdoğan'ın imzasıyla kanıtlarsam ne yapacaksınız? Televizyonlara çıkıp 'ben bir müfteriyim' diye açıklama yapacak mısınız? Çarşamba gününe kadar yanıt gelmezse, Sayın Fırat'ı Perşembe günü saat 14.30'da burada (Meclis'te) Sayın Uğur Dündar'ın yöneteceği canlı yayında bekleyeceğim. Sayın Dündar'ı önerme gerekçemiz, 40 yıllık basın ve televizyon deneyimi yanında, tarafsızlığına inandığımız içindir. Şayet Sayın Fırat, bu önerimize evet diyorsa, Perşembe günü 14.30'da burada, yani milletin Meclisinde olur."

Bir Alman vakfından CHP'ye 85 bin euro para aktarıldığı iddiası bulunduğunu belirten bir gazetecinin "Sizin de adınız geçiyor. Bu parayı aldınız mı, almadınız mı?" sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

"Buna sadece gülünür. Bu iddiayı ortaya koyanlar neye dayandırıyorlar bunu? Bu konu defalarca yalanlandı. Eğer öyle bir paranın olduğu söylenirse, Sayın Özyürek'in açıklaması var, '10 katını ödemeye hazırız' diye...Yani bunu iddia edenler ispat ederse CHP Genel Merkezi 10 katını ödemeye hazır onlara. CHP'nin Saymanı söylüyor bunu. Hemen ispat edin, 10 katı para kazanın. Dün, sayın Zahid Akman bunu belge olarak gösterdi. CHP'yi suçlarken Alman vakıflarından CHP'nin para aldığı ifadesini kullandı. Şimdi bu belge sahte çıkarsa, RTÜK'ün başında Sayın Akman nasıl oturacak? Sahte bir belgeye dayanarak, RTÜK gibi önemli bir kurumun başında olan kişi, nasıl konuşma yapar, nasıl bir ithamda bulunabilir? O zaman o koltuktan, derhal ayrılması gerekecek. İkinci bir neden olarak bu ortaya çıkacak." 

"Belgenin sahte olduğu ortaya çıktı"

Fırat'ın kendisini suçlarken "Bay Müfteri" ifadesini kullandığını ve bunu nasıl değerlendirdiğini soran gazeteciye, "Kendi terbiyesine uygun bir açıklama" diyen Kılıçdaroğlu, "Baron tabirinden kastınız 'Uyuşturucu Baronu' mu?" sorusuna ise "Ben sadece baron sözcüğünü kullandım. Bir yorum yapmadım. Bakalım Sayın Fırat nasıl karşılayacak?" karşılığını verdi.

Kılıçdaroğlu, dünkü basın toplantısında gösterdiği Mehmet Gürhan'ın Türkiye'deki işlerini takip etmesi için Zekeriya Karaman'a vekalet verdiğine ilişkin belgeyle ilgili soru üzerine şöyle konuştu:

"O belgeyi size sunarken, bu belgenin hazırlandığı klavyenin Türkçe klavye olmadığını özellikle belirtmiş ve basın mensuplarının dikkatini çekmiştim. Çünkü, belge Türk klavyesinden çıkmış değildi. Bu belgenin sahte belge olduğu ortaya çıktı. Noter hakkında, Barolar Birliği ve Adalet Bakanlığı'na şikayet dilekçesi verip, konunun soruşturulmasını isteyeceğiz. Hiçbir noter, bir güven kurumu olan noter, yasa dışı belgeyi onaylayamaz. Hapishaneden bırakın dışarı, odasından çıkma izni olmayan bir kişinin, böyle bir vekaletnameyi vermek için Türkiye'ye gelmesi söz konusu değil. Merak ediyorum bu noterimiz nasıl bir yanıt verecek savcılara, Adalet Bakanlığı'na ve Barolar Birliği'ne..."