Gazze'den dönen 28 kişi hastanede

İsrail saldırısının ardından Türkiye'ye dönenlerden 28 kişi adli tıptaki sağlık konrolünden sonra hastanelere sevkdildi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İSTANBUL - İstanbul Valiliği, İsrail'in Gazze'ye insani yardım götüren gemilere saldırısının ardından Türkiye'ye dönen ve Adli Tıp Kurumunda sağlık kontrolünden geçirilen yardım gönüllülerinden 17'sinin ateşli silah yaralanması, 9'u darp travması, 2'sinin de dahili aciller nedeniyle çeşitli hastanelere sevk edildiklerini bildirdi.

Valilikten yapılan açıklamaya göre, İsrail'den Atatürk Havalimanı'na gelen yardım gönüllüleri, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının müzekkeresiyle adli muayenelerinin yapılabilmesi için Adli Tıp Kurumuna sevk edildi.

İlgililerin adli muayeneleri, İstanbul Protokolü'ne uygun bir şekilde adli tıp uzmanı, psikiyatri uzmanı ve adli tıp asistanından oluşan 3'er kişilik gruplar halinde 30 heyetle yapıldı.

Protokol kaydı yapılan 433 kişinin muayeneleri saat 04.00 itibariyle başlayıp 12.00 itibarıyla tamamlandı. Bu süre içerisinde 368 kişinin muayene işlemleri yapıldı. 65 kişi ise kendi istekleri üzerine muayenelerini yaptırmayarak Adli Tıp Kurumundan ayrıldı.

Kişilere, İstanbul Protokolü çerçevesinde fizik muayene, psikiyatri muayene yapıldı, kan ve idrar tahlili için numune alındı, yüzeysel radyasyon taraması gerçekleştirildi. Muayene sonucunda 28 hastanın, hastanelere sevk edilmesi gerektiği belirlendi. Bu hastaların 17'si ateşli silah yaralanması, 9'u darp travması, 2'si de dahili aciller nedeniyle çeşitli hastanelere sevk edildi.

Sevklerin 12'si Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesine, 5'i Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesine, 5'i Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesine, 2'si İÜ İstanbul Tıp Fakültesine, diğer 4 kişi ise İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Gebze Farabi Devlet Hastanesi ile Özel Avicenna Hastanesine yapıldı.

Gerekli muayene ve tetkikler sonucu yaralılardan 6'sının Bağcılar Eğitim ve Araştırma Hastanesine, diğer 3 yaralının ise İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi, Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile Gebze Farabi Devlet Hastanesine yatış işlemi yapıldı.

Adli Tıp Kurumu tarafından olayda hayatını kaybeden 9 cenazeye otopsi yapıldı. 8'i Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı, bir tanesi Türk uyruklu Amerikan vatandaşı olan gönüllülerin, ateşli silahla yaralanma sonucu hayatını kaybettiği tespit edildi.

"Bana benzediği için bir Türkü öldürdüler"

İsrail'in Gazze'ye yardım taşıyan gemilere saldırısı sırasında kendisine benzeyen bir Türk'ün yanlışlıkla yerine öldürüldüğünü belirten İsrail'deki İslam Hareketi sorumlusu Şeyh Raid Salah, İsrail askerlerinin Türk'ü öldürdükten sonra telsizle komutanlarına "Salah'ın işini bitirdik" dediklerini söyledi.

İsrail'in Gazze'ye yardım taşıyan gemilere saldırıdan sonra gözaltına alının İslam Hareketi'nin kuzey şubesi sorumlusu Şeyh Raid Salah, serbest bırakıldı.

El Cezire televizyonu muhabirine İsrail'in "Mavi Marmara" gemisine düzenlediği saldırısıyla ilgili bilgi veren Şeyh Salah, "İsrail'den yardım gemilerine müdahale bekliyorduk, ancak bu düzeyde bir saldırı beklemiyorduk" dedi.

"İsrail'in Akdeniz'deki uluslararası sularda açıkça savaş suçu işlediğini" kaydeden Şeyh Salah, gemide kendisine benzeyen bir Türk'ün tek kurşunla vurularak şehit edildiğini söyledi.

İsrail askerlerinin asıl hedeflerinin kendisini öldürmek olduğunu belirten Şeyh Salah, "Bana benzeyen Türk kardeşimi şehit ettikten sonra İsrail askerleri telsizle komutanlarına 'Salah'ın işini bitirdik' dediklerini duydum" diye konuştu.

Şeyh Salah, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın İsrail'e tüm tutukluların bir an önce serbest bırakılması çağrısında bulunması sayesinde İsrail makamlarının kendisini de salıverdiğini söyledi.

Birçok Arap ülkesinin saldırıyı "cılız bir sesle kınamasını" eleştiren Şeyh Salah, ve Mısır ile Gazze sınırındaki Refah kapısının geçici değil, daimi olarak açık tutulmasını istedi.

Bağış: İsrail'in özür dilemesini bekliyoruz

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, İsrail'in Gazze'ye yardım götüren gemilere saldırısı hakkında, "Türkiye olarak bu işin peşini bırakmayacaklarını, bundan sonraki siyasetlerini  İsrail'in tavrının belirleyeceğini" söyledi.

Bağış, İsveç Sarayı'nın açılışının ardından İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt ile birlikte, basın mensuplarının İsrail saldırısına ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir soru üzerine, Türkiye'nin tavrının İsrail halkına karşı olmadığını kaydeden Bağış, bu tür konularda Türkiye'de partiler arasında görüş farkı bulunmadığını, nitekim bu olayda da farklı siyasi parti liderlerinin yaptığı açıklamaların doğulu-batılı, Alevi-Sünni, genç-yaşlı ayrımı yapmadan hemen hemen herkesin açıklamalarında benzer noktalar bulunduğunu ifade etti. Bağış, "Çünkü yapılan saldırı gerçekten terör korsanlığı, son derece insanlık dışı. Uluslararası sularda sivil gemilere yapılan bir saldırıdır. Türkiye'deki 72 milyon vatandaşımızın tamamının vicdanını yaralamış, hepimizin moralini bozmuştur" diye konuştu.

Bağış, olaydan birkaç saat sonra Türkiye'deki Musevi cemaatinin lideri ile Hahambaşı'nın kendisini arayarak üzüntülerini ilettiğini, İsrail'de de birçok insanın ve siyasetçinin bu olaydan büyük üzüntü duyduğuna ilişkin kendilerine bilgi geldiğini söyledi.

Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Bağış, dün de TBMM'de uzun bir süreden sonra ilk defa bütün partilerin katılımı sonucu oy birliğiyle bir kınama mesajının yayınladığını ve bunun da toplumun hassasiyetini çok net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Egemen Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bundan sonra siyasetimizi İsrail'in tavrı belirleyecektir. Türkiye olarak biz bir an önce oradaki yaralı ve şehitlerimizin Türkiye'ye iade edilmesini talep etmiştir. Orada rehin tutulan insana hakları savunucularının da ülkemize gönderilmesini istemiştik. Bu sabah erken saatlerde bu talebimiz gerçekleşti. İsrail'in özür dilemesini bekliyoruz. Hayatını kaybedenlerin yakınlarının tazmin edilmelerini bekliyoruz. Uluslararası camia, İsrail'in yapacağı bir araştırmayı gerçekçi bulmayacaktır, ama Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve uluslararası kurumların denetiminde, konunun çok net bir şekilde incelinmesini bekliyoruz."

Bağış, şu anda kendilerine gelen, ancak inanmak istemedikleri duyumlara göre, gönüllülerin çok kötü muamele gördüklerinden bahsedildiğini, gelen görgü tanıklarının hem Adli Tıp Kurumu hem de yardım mekanizmaları tarafından görüşlerine başvurulduğunu kaydetti.

Egemen Bağış, "Türkiye olarak biz bu işin peşini bırakmayacağız. Eğer her ülke kafasına estiği zaman uluslararası sularda sivil gemilere teknelere saldırı yapma, insanları öldürme hakkını kendinde görmeye başlarsa, bu dünya çekinilmez olur. Bu yüzden uluslararası hukukun mutlaka korunması ve bunu ihlal edenlerinde cezalandırılması gerekiyor" dedi.

Bir gazetecinin, bundan sonraki sürecin ne olacağına ilişkin sorusu üzerine Bağış, devletler arası ilişkilerin hep sürdüğünü, ama kimi zaman iyi ilişkilerin, kimi zaman da daha iyi ilişkilerin olduğunu söyledi.

Kendilerinin İsrail halkı ve devletine karşı bir tavırlarının olmadığını kaydeden Bağış, İsrail'in, 32 ülkeden insan hakları savunucularının bulunduğu gruba uluslararası sularda saldırdığını vurguladı. Bunun bir dünya meselesi olduğunu ifade eden Bağış, "Bu küresel diplomasi krizidir. Hiçbir kriz sonsuza kadar sürmeyeceği gibi bu kriz de sürmeyecektir. Eğer İsrail devleti bu haleti ruhiyeyle devam ederse, eminim onlar da bunun neticelerini iyi kötü takdir ederler" diye konuştu.

Bakan Bağış, yeni bir devlet olmayan Türkiye'nin, bin yılı aşkın bir süredir devlet olma geleneği bulunduğunu ve herkesin bu işin nereye varacağını iyi kötü takdir ettiğini söyledi.

Bağış, bir başka soru üzerine, AB adına yapılan yazılı açıklamanın çok net bir şekilde İsrail'i kınadığını, bu olayın tarafsız ve bağımsız kişilerce incelenmesi talebini dile getirdiğini vurgulayan bir metin olduğunu söyledi. Egemen Bağış, "Bazı bölge ülkelerinin, Müslüman ülkelerin beklediğimiz tepkiyi vermemesi de bizi üzen bir yaklaşımdır. Artık yıllardır söylediğim, iki devletli bir çözümün bir an önce gerçekleşmesinin vakti gelmiştir. Filistinlilerin başka bir ülkenin iradesine bağlı olamayan, egemenliğinin sorgulanmadığı, dünya ile rahat ulaşım ve iletişim sağlayabileceği, ihtiyaç duyduğu gıda, ilaç, inşaat malzemelerini rahat girip çıkabileceği bir devlete kavuşmasının vakti artık gelmiştir. Bu aşamada ilk yapılması gereken iş Gazze'ye ambargonun kaldırılması ve oradaki insanların ihtiyaç duydukları gıda ve ilaca bir an önce kavuşması, daha sonra da Orta Doğu'da kapsamlı barışı sağlayacak iki devletli çözümün gerçekleşmesi gerekiyor. Bu konuda uluslararası camianın da üzerine düşeni yapmasını bekliyoruz" şeklinde konuştu.

Bu arada, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ın akşam saatlerinde gerçekleştirileceği ABD Kongre üyesi William Delahunt'u kabulünün iptal edildiği bildirildi.