GDO'lu ürünlerin etiketlenmesi ve eşik değer

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Av. Aylin Şule SONGÜL / Av. Sera TOLGAY - '14 Yale University Political Science

27533 sayılı Resmi Gazete'de 26 Mart 2010'da yayımlanan 5977 numaralı Biyogüvenlik Kanunu'nun kabul edilmesiyle genetiği değiştirilmiş organizmalar (GDO) içeren ürünlerin etiketlenmesi zorunlu olurken, GDO içermeyen ürünlerin etiketlenmesi tercihe bağlı olmuştur. Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar Ve Ürünlerine Dair Yönetmelik'in 18'inci maddesinde "Yönetmelik kapsamında yer alan gıdaların bakanlık tarafından belirlenen eşik değerin üzerinde; onaylanmış GDO'dan elde edilmiş olması, onaylanmış GDO'dan elde edilmiş bileşen içermesi, GDO içermesi veya GDO'dan oluşması durumunda Türk Gıda Kodeksi'nde yer alan gerekliliklere ilave olarak; a) Etiketinde bileşen listesinin bulunması zorunlu olmayan gıdalar için 'genetik yapısı değiştirilmiştir' veya 'genetik yapısı değiştirilmiş ...... dan üretilmiştir' ibaresi etiket üzerinde açıkça görülecek şekilde belirtilir" ve "b) Gıdanın birden fazla bileşen içermesi durumunda; 'genetik yapısı değiştirilmiş ......' veya 'genetik yapısı değiştirilmiş ...... dan üretilmiştir' ibareleri bileşen listesinde parantez içinde ve söz konusu bileşenden hemen sonra gelecek şekilde aynı punto büyüklüğünde yer alır" ibareleri yer almaktadır.
Benzer bir şekilde yönetmeliğin 19'uncu maddesi, yemlerin GDO içermesi veya GDO'lardan oluşması veya onaylanmış GDO'lardan elde edilmiş olması hâlinde, 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu'nda yer alan etiket gerekliliklerine ilave olarak 18'inci maddeye benzer bir şekilde etiketlenmesini şart koşmaktadır. Fakat hayvansal ürünlerin üretiminde kullanılan hayvanların GDO içeren veya GDO'lardan oluşan yemle beslenmesi hâlinde bu hayvansal ürünlerin etiketlenmesine dair bir ibare kanunda ya da yönetmelikte yer almamaktadır.
Tercihe bağlı etiketlemeler için de Avrupa Birliği direktiflerine uygun olarak, yönetmeliğin 18 (g) maddesinde "GDO'suz eşdeğer gıdaların etiketlerinde GDO içermediğini, GDO'dan oluşmadığını, GDO'dan elde edilmediğini ifade eden beyanlar yer alabilir" ifadesi bulunmaktadır. Avrupa Birliği mevzuatında da aynı şekilde GDO içeren ürünlerin etiketlenmesi zorunlu olurken, GDO içermeyen ürünlerin etiketlenmesi tercihe bağlıdır. Fakat Avrupa Birliği ve Türkiye mevzuatlarının arasındaki en önemli fark eşik değerlerinin belirlenmesiyle ilgilidir.
Eşik değerinin belirlenmesi
Ürünlerin biyoteknoloji kullanılarak GDO'lu hale getirilmesini, teknik olarak önlenemeyecek bulaşmalardan ayırt etmek için bir eşik değerin belirlenmesi gerektiği birçok ülkenin mevzuatında yer almaktadır. GDO'lu ürünlerin üretilmesine ilişkin olarak ülkelerin politikaları ne olursa olsun dünyada GDO'lu ürünlerin üretildiği gözardı edilemeyecek bir gerçektir. Dolayısıyla gelişmiş ülkelerin standartlarına uygun bir şekilde eşik değer tespit etmek uluslararası ticaretin bir gereği ve gerçeğidir; çünkü bir ürün tamamen GDO'suz bir şekilde üretilmek istense bile üretim, işleme ve nakliyat sırasında bulaşma gerçekleşebilir ve GDO'suz ürünlerde GDO izlerine rastlanabilir. Bu durumdan Avrupa Komisyonu'nun 1829/2003/EC sayılı Yönetmeliği'nin (1)  24'üncü maddesinde şöyle söz edilmiştir: "Bazı üreticiler genetiği değiştirilmiş gıda ve yem kullanmaktan kaçınmalarına rağmen, bu tür malzemelerin izleri tohum üretimi, ekim, hasat, taşıma ve işleme sonucu tesadüfi veya teknik olarak kaçınılmaz bir şekilde geleneksel gıda ve yemlerde mevcut olabilir." Bu bulaşma engellenemeyeceğinden Avrupa Birliği'nde %0.9 eşik değerinin altında kalan ürünler GDO'suz kabul edilmektedir ve buna göre tercihe bağlı etiketlenmeye tabi tutulmaktadır. Bazı AB ülkeleri farklı eşik değerler tespit etmişlerdir, ancak her üye ülke mutlaka bir eşik tespit etmiştir ve bu değerler %0.9 veya %0.9'a yakın rakamlardır.
Türkiye'de ise Biyogüvenlik Kanunu madde 8 (1) (h)'ye göre bakanlık "Biyogüvenlik Kurulu'nun görüşleri doğrultusunda GDO ve ürünlerinin özelliklerine göre eşik değerini belirlemek"ten sorumludur. Daha önce Resmi Gazete'de 26.10.2009 tarihinde yayımlanan 27388 numaralı Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol Ve Denetimine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'inin 5. maddesinde "(6) Gıda veya yem GDO'lardan biri ya da birkaçını toplamda en az %0.9 oranında içeriyor ise, GDO'lu olarak kabul edilir" ve "(7) gıda veya yemin %0.5 ten fazla izin verilmeyen GDO içermesi halinde ithalatına, işlenmesine, nakline, dağıtımına ve satışına izin verilmez" hükümleri yer almaktaydı. Fakat kanunun kabulüyle bu eşik değerler yürürlükten kalkarak yerine bu değerin Biyogüvenlik Kurulu'nun görüşleri doğrultusunda bakanlık tarafından belirlenmesi kabul edilmiştir. GDO kalıntıları organik gıda ve yemlerde bile tespit edilebilmektedir. Bu nedenle GDO eşik değerini belirlemek ve buna bağlı olarak gıdada kullanılabilecek GDO'ları onaylanmak bir zorunluluktur; çünkü eşik değer ancak onaylanmış GDO'lar için söz konusudur. Ayrıca GDO eşik değerinin bir mevzuat düzenlemesiyle tespit edilmesi hem iç hem dış ticaretimiz için daha belirgin bir ortam yaratacaktır.
GDO tolerans seviyesini (eşik değer) "0" olarak uygulamak ve ürün etiketlerinde GDO içermediğini, GDO'dan oluşmadığını, GDO'dan elde edilmediğini ifade eden beyanları kullanmak oldukça karmaşık birçok teknik sorunun cevaplanmasını gerektirir. Türkiye'nin şu andaki GDO eşik değeri ile ilgili politikasının Dünya Ticaret Örgütü ("WTO") ile yapmış olduğu anlaşmalar çerçevesinde hassasiyetle değerlendirilmesi gerekir. GDO'lardaki teknik olarak önlenemeyen bulaşmalar şu andaki mevzuata göre üreticiyi, ithalatçıyı ve ihracatçıyı cezai sorumluluk riski ile karşı karşıya bıraktığı gibi, özellikle ithalatta uzun süredir tedirginliğe yol açmaktadır.
(1) http://eur-lex.europa.eu/
Regulation (EC) No 1829/2003 of the European Parliament and of the Council of 22 September 2003 on genetically modified food and feed