”Gelenlerin hiçbiri herhangi bir suçtan aranmıyordu”

Bakan Atalay, Demokratik açılım süreci ve teslim olan PKK'lılarla ilgili olarak basın toplantısı düzenledi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - İçişleri Bakanı Beşir Atalay, konuyla ilgili olarak toplumu rahatsız eden çok sayıda iddia ortaya atıldığını belirterek, "Gelenlerin hiçbiri herhangi bir suçtan aranmıyordu" açıklamasında bulundu.

Atalay, İçişleri Bakanlığında düzenlediği basın toplantısında "demokratik açılım süreci" ve bazı terör örgütü üyelerinin teslim olmaları sırasında ortaya çıkan görüntülerle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Cumhuriyet savcılarının, yasal işlemler için terör örgütü üyelerinin teslim oldukları Habur sınır kapısına güvenlik gerekçesiyle gittiklerini belirten Atalay, daha korunmalı bir yerde özel olarak düzenlenen bir ortamda işlemlerin yapılmasının temin edildiğini söyledi.

Terör örgütü üyelerinin ön işlemleri güvenlik birimlerince yapıldıktan sonra işlemlerin tamamen yargının denetiminde yürütüldüğünü ifade eden Atalay, "Başka türlüsü düşünülemez de" dedi.

Muhalefetin süreç içindeki tutumunu eleştiren Atalay, muhalefet partileriyle konuyu paylaşmanın zorluğunu vatandaşların da bildiğini söyledi.

Hükümetin akan kanın durması, yeni şehitler verilmemesi ve yeni acılar yaşanmaması için çalıştığını vurgulayan Atalay, "Birileri 'bu sorunlar çözülmesin, hele hele AK Parti eliyle hiç çözülmesin, terör varsın devam etsin' diyorlarsa desinler. Biz yolumuza devam edeceğiz. Biz kararlıyız ve burada da güvencemiz milletimizdir, milletimizin desteğidir" diye konuştu.

"DTP, büyük bir sorumsuzluk örneği gösterdi"

Süreçte DTP'nin tutumuna ilişkin görüşlerini de açıklayan Atalay, şöyle konuştu:

"Süreci siyasi bir gösteriye dönüştürerek asla kabul edemeyeceğimiz görüntüler sergileyen DTP de büyük bir sorumsuzluk örneği göstermiştir. Gerçi şimdi kendileri de iki gündür yanlış yaptıklarını beyan ediyorlar. Ama yanlış yapmışlardır. Bunların yapılmaması için biz elimizden gelen çabayı gösterdik. Yanlış yapılmasın, bunlar yapılmasın. Biz pek çok şeyi göze alıyoruz. Sabrımızı sonuna kadar zorluyoruz. Fedakarlıklar yapıyoruz. 'Bu süreci tıkamayın, sabote etmeyin' diye elimizden gelen gayreti gösterdik, görüşmeler yaptık, anlattık ama bu sorumsuzluk örneği gösterilmiştir.

Acaba bunlar da davranışlarıyla, hükümet olarak büyük bir gayret ve iyi niyetle yürüttüğümüz bu süreci sabote etmek mi istiyorlar? Başka türlü anlamak da mümkün değil. Hepimizi rahatsız eden bu görüntülerin kabul edilmesi, onaylanması mümkün değildir. Bu tür görüntülerin tekrar sergilenmesini kimse aklından bile geçirmesin. Bu konuda asla müsaade ve müsamaha gösterilmesi düşünülemez. Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Herkes kanunların öngördüğü usul ve esaslara uymak zorundadır. Bu konuda kimsenin ayrıcalığı bulunmamaktadır. Çağrılarımıza uyarak evlerine dönmeye karar verenler, bu kurallara uymak zorunda olduklarını bilerek gelmelidirler. Çok hassas bir dönemden geçtiğimiz şu günlerde herkesi ve her kesimi bir kez daha sağduyulu ve sorumlu davranmaya davet ediyorum."

Vatandaşlara seslenen Bakan Atalay, Habur Sınır Kapısı'ndaki gösterilerin ardından CHP ve MHP başta olmak üzere diğer muhalefet partilerinin süreci "siyasi istismar" konusu olarak kullandıklarını ifade ederek, "Provokasyonlara, zihin bulandırma ve karalama kampanyalarına rağmen bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Vatandaşlarımız, provokasyonlara itibar etmesinler. Onların sağduyularına biz inanıyoruz" diye konuştu.

"Şehit ailelerinin tepkisini anlayışla karşılıyoruz"

Şehit ailelerinin tepkilerini de anlayışla karşıladıklarını, aileleri istismar edenleri ise şiddetle kınadıklarını dile getiren Bakan Atalay, şehit ailelerini en iyi anlayan partinin AK Parti olduğunu söyledi.

Demokratik açılım sürecinin daha önceki yıllarda başlatılması durumunda Türkiye'nin kayıplarının daha az olacağına ve sorunların büyümeden çözüleceğine vurgu yapan Atalay, şöyle konuştu:

"(Savaşın hesabını soramayanlar şimdi adeta barışın hesabını sorarlar) diye bir söz var. Şimdi terörü bitiremeyenler 'Siz niye bitiriyorsunuz?' diye bize hesap soruyor. Bizden başkası terörü bitirmeye cesaret edemezdi. Bütün boyutlarıyla bu konuyu ele almaya devam edeceğiz. Süreci açık ve şeffaf olarak yürütüyoruz. Yapılanların siyasi propaganda aracı olmasını istemiyoruz." 

”Gelenlerin hiçbiri herhangi bir suçtan aranmıyordu”

Atalay, milli birlik ve beraberliği pekiştirmek, kardeşliği arttırmak ve terörü sonlandırmak için geniş bir çağrı yaptıklarını ifade ederek, şöyle konuştu:

@page@

''Silahı bıraksınlar eve dönsünler çağrısı yaptık. Bu çerçevede, terörün sona erdirilmesi yönünde hem içeride hem dışarıda çalışmalar yürütüyoruz. Başta komşularımız Irak, Suriye ve İran olmak üzere, Kuzey Irak ve ilgili bütün ülkeler olmak üzere yoğun bir diplomasi trafiği içerisindeyiz. Bu çerçevede yeni gelişmeler oldu. Bu bir süreçtir. Gelişmelerin bir kısmını uygulamalarla göreceksiniz. Demokratik açılım süreci, birlik ve beraberliğimize, derin kardeşliğimize katkı sunacak şekilde devam etmektedir. Büyük kardeşlik ve kalıcı huzura her gün biraz daha yaklaşıyoruz.''

Çağrıya uyarak teslim olmak için ilk grubun döndüğünü anımsatan Atalay, grupta dördü çocuk 34 kişi bulunduğunu, bu kişilerin 26'sının Mahmur kampından gelen çocuk ve kadınlardan oluştuğunu, 8'inin ise Kandil'den geldiğini belirtti.

Devletin ilgili birimlerince yapılan araştırmalar sonunda bu kişilerin başka bir suçtan dolayı aranmadıklarının anlaşıldığını, sınırdan geçiş yapan grupla ilgili hukuki işlemlerin sınır kapısında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı savcılarınca yapıldığını anlatan Atalay, hukuki işlemlerin Habur Sınır Kapısı'nda yapılmasına dair kararı Başsavcılığın verdiğini, bölgenin de terörle ilgili suçlarda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nın görev bölgesi içinde kaldığını kaydetti.

"Hukuka aykırılık yok"

Teslim olan kişilerin, adli işlemler tamamlandıktan sonra serbest bırakıldıklarını anımsatan Atalay, konuya ilişkin adli mercilere yönelik yakışıksız ve yanlı iddialarda bulunulduğunu, bu iddialara Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in cevap vereceğini söyledi.

Beşir Atalay, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun (CMK) ilgili maddelerinde konuya ilişkin hukuki kuralların düzenlendiğini ifade ederek, ''Mevzuat bakımından, konunun hukuka aykırılığına dair bir iddiada bulunulamaz'' dedi.

Siyasi parti liderlerinin, tamamen hukuk kuralları içinde gerçekleşen süreci sorumsuzluk örneği göstererek, siyasi istismar malzemesi haline getirdiklerini savunan Atalay, ''Bu yapılan tek kelimeyle sorumsuzluktur ve suçtur. Soruşturmanın gizliliğini ihlal etmeye teşebbüstür. Soruşturmanın içeriği hakkında hiçbir bilgisi olmadan anamuhalefet partisi genel başkanı konuyu çarpıtarak, vatandaşların kafasını karıştıracak yanlış ve yalan açıklamalarda bulunmuştur. Bu bir siyaset adamı ciddiyetiyle bağdaştırılamaz'' diye konuştu.

"Bana verilen görev çerçevesinde elimden geleni yaptım"

Ülkenin en önemli sorununu çözme konusunda muhalefetin hiçbir katkı sağlamadığını, yapılan her işe karşı çıktığını ve önyargılı davranmayı adet edildiğini savunan Atalay, şöyle devam etti:

''Bu anlayışın ülkeye ne yarar sağlayacağını merak ediyorum. Çok da üzülüyorum. Türkiye büyük bir ülke. Dünyanın en önemli ülkelerinden biri haline geliyor. Ama bir muhalefet var, bu kadar olumlu gelişme içinde bugüne kadar 'Teşekkür ederiz. Bu da iyi olmuş' demeyen bir muhalefet var. Böyle bir şey olabilir mi? Sürecin başından beri muhalefet partilerine çağrıda bulunduk, ortak bir zeminde sorunun çözümünü aramak istedik. Bana verilen koordinatörlük görevi çerçevesinde elimden geleni yaptım, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a diyalog kanallarını açık tutması için ısrarcı oldum, hiçbir polemiğe girmedim.

Muhalefet 'her gün ne bahaneler bulurum, hangi eksiği bulurum, nasıl baltalarım, nasıl sabote ederim, vatandaşları nasıl ajite ederim, nasıl provoke ederim ve nasıl zihinlerini bulandırırım' şeklinde yaklaşım sergiliyor. Vatandaşları tahrik edici konuşmalar yapılıyor. 'Silah bıraksınlar hepsini kucaklarız, icabında af çıkartırız' diyen muhalefet şimdi kendi ifadeleriyle taban tabana zıt bir tavır sergiliyor. Hiçbir konuda çözüm üretmeyen Sayın Baykal, baş tacımız olan şehit ailelerimiz ve gazilerimizin temiz duygularını istismar etme gayreti içine girmiştir. Şehit ailelerimiz ve gazilerimiz bizim mukaddes emanetlerimizdir. Onların incitilmesine asla müsaade etmeyiz. Şehitliğin ne demek olduğunu biz gayet iyi biliriz. Onlar bizim kadar bilmez. Onun derecesini, mertebesini ve şehit ailelerinin konumunu biz çok iyi biliriz.

Provokasyonlara, zihin bulandırmalarına ve karalama kampanyalarına rağmen ülkemizin ve vatandaşlarımızın hayrına olduğuna inandığımız bu yolda kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Halkımızın sağduyusuna güveniyoruz ve bu en büyük desteğimiz.''

"Yeni gelişmeler olacak"

Atalay, demokratik açılım bundan 10 yıl önce yapılmış olsaydı çözümün daha kolay olacağını, kayıpların az olacağını ifade ederek, Başbakan Erdoğan'ın açılım yapılmayıp beklenirse sorunların daha da büyüyeceğine ilişkin sözlerini anımsattı.

@page@

AK Parti hükümetinden başka bir hükümetin demokratik açılıma cesaret edemeyeceğini, konuya bütün boyutlarıyla el atamayacağını belirten Atalay, yeni gelişmeler olacağını sürecin açık ve şeffaf olarak yürütüldüğünü söyledi.

DTP'ye seslenen İçişleri Bakanı Atalay, ''Teslim olma hadisesini bir zafer hadisesi ve şova dönüştürenlere bu tutumlarla çözüm sürecine hiçbir katkı vermediklerini, büyük bir zarar verdiklerini hatırlatıyorum. Teslim olan kişiler üzerinden siyasi kampanya başlatmak isteyenlere tekrar hatırlatıyoruz. Bu kişileri herhangi bir ad altında siyasi propaganda malzemesi yapmayınız. Hiçbir provokatif eylem ve davranışa izin vermeyeceğimizi tekrar ve son olarak açıklıyorum'' dedi.

"Bizim yolumuz çok net"

Atalay, bakanlıkta düzenlediği basın toplantısında, "demokratik açılım süreci" ve bazı terör örgütü üyelerinin teslim olmaları sırasında ortaya çıkan görüntülerle ilgili değerlendirmelerde bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.

İçişleri Bakanı Atalay, bir gazetecinin, "Yolunuzun ne olduğu açık değil. Yol ile ilgili detay vermediniz" sözleri üzerine, "Bizim yolumuz çok net: Demokrasinin standardını geliştirmek ve terörü bitirmek. Bunun için de pek çok şey uygulanarak devam ediyor. Bu bir paket değil, süreçtir. Sürecin birinci kısmı çok başarılı geçti" dedi.

Avrupa'dan Türkiye'ye gelerek teslim olacak terör örgütü üyelerine de İstanbul'da karşılama töreni yapılmasının planlandığı ve Habur Sınır Kapısı'nda görevli hakim ve savcılar hakkında Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (HSYK) inceleme başlattığı yönünde haberler bulunduğunun anımsatılması üzerine de Atalay, kesin olmadıkça gelişlere ilişkin tarih vermediğini söyledi.

"Teslim olma şartları belli"

Atalay, "Teslim olma şartları belli, şartları hukuk, devlet belirliyor. Bu şartlarda gelenlere kapımız açık. Hukuki zemini belli. Bundan sonraki gelişmeler için herhangi bir tarih yok. HSYK ile ilgili konu, Adalet Bakanlığının alanı. İncelemeyle ilgili konunun hukuki boyutları değerlendirilir" diye konuştu.

Konuya ilişkin yasal düzenlemeleri Kasım ayının ilk haftasında yapmayı planladıklarını ifade eden Atalay, yönetmeliklerin devreye konulacağını, Meclis'e gidecek yasaların da Kasım ayı içinde gönderileceğini belirtti.

Bir soru üzerine, DTP'nin Meclis'te bulunan legal bir parti olduğunu anımsatan Atalay, şu an için DTP ile görüşme planı olmadığını ama gerektiğinde görüşebileceğini kaydetti.

Yurt içinde ve uluslararasında çok boyutlu çalışmaların devam ettiğini, Kuzey Irak ile yoğun çalışma içerisinde olduğunu ifade eden Atalay, Mahmur Kampı'na ilişkin Birleşmiş Milletlerden ziyade Irak hükümetiyle görüşmeler yapıldığını söyledi.

Terör örgütü üyelerinin Türkiye'ye girişlerinde yapılan gösteriler üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "Sil baştan düzenlemeler yapılabilir" uyarısında bulunduğunun anımsatılması üzerine de Atalay, "Bu ileri bir uyarıdır. Başka şeyler de var. Olayları bütünlük içinde ele aldığımızda uyarıdır" dedi.

Atalay, Mahmur Kampı'yla ilgili Dışişleri Bakanlığına dün görüş ve talepler geldiğini, üçlü mekanizma içerisinde konunun 1 yıldır gündeme geldiğini anlatarak, Mahmur Kampı'yla ilgili bütün bilgilerin ellerinde olduğunu, bazı çalışmaların kurumlar arasında devam ettiğini belirtti.

"Biz illegal yapılara görüşmüyoruz"

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile gizli bir görüşme yapılıp yapılmadığına ilişkin soruyu Atalay, şöyle yanıtladı:

"DTP bir partidir, legal bir kuruluştur. Biz illegal yapılarla görüşmüyoruz. Gizli görüşme diye de bir şey yok. DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile Cumartesi günü Tarım Bakanımız Mehdi Eker'in Atatürk Orman Çiftliği'ndeki makamında açık görüştük. Bütün personel oradaydı, bütün çalışanlar. Ben açık görüştüm. Kendisi de arkadaşlarıyla geldi. Ben de Mehdi Eker ile birlikteydim. Görüşmede, 'bu şovları yapmayın, bu provokasyonları yapmayın. Süreci tıkarsınız, sürece zarar verirsiniz' diye kendilerini uyardık. Ahmet Türk de bu konuda çaba sarf etti ama önleyemedi. Biz, bu sürecin her boyutunu açık yürütüyoruz. Birileri kendince böyle mizansenler falan dizmesinler. Bu işi ciddiyetle, devlet ciddiyetiyle yürütmek istiyorum. Biz karanlık işler içinde değiliz, eskiden karanlıkta kalanları AK Parti hükümeti olarak aydınlatıyoruz. İstiyoruz ki muhalefet de sorumlu davransın. Muhalefetin Anayasa'da önemli bir yeri vardır, bunlara sorumlu yaklaşsın."

Bir gazetecinin, "teslim olanlar pişman olmadıklarını ifade ediyorlar" demesi üzerine Atalay, "Nereden biliyorsunuz? Dosyalar gizli. Yazılanların hepsi tahmin, dedikodu. Sayın anamuhalefet liderinin de bu manada söylediği dedikodu" dedi.

Konuya ilişkin hukuki zeminin Türk Ceza Kanunu'nun 221. maddesi olduğunu, başka bir hukuki mevzuat bulunmadığını ifade eden Atalay, söz konusu maddede, hangi durumdakilerin nasıl geleceğine ilişkin tanımlar bulunduğunu söyledi.

Atalay, "Teslim olacaklar buna uyarak gelecekler. Her şey hukuk içinde olacak, gelenler de hukuk içinde davranacak" diye konuştu.

Teslim olan terör örgütü üyelerinin "etkin pişmanlıktan" yararlanıp yararlanmadıklarının sorulması üzerine de Atalay, "Yargı, yargı, yargı... Bunlar gizli, şu anda benim bildiğim tek zemin o, başka bir hukuki zemin yok" yanıtını verdi.