Gentleman'ların Babalar Günü buluşması

Gentleman dergisi Türkiye'nin önde gelen işadamı ve yöneticilerini çocuklarıyla buluşturdu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL - Gentleman dergisi Türkiye'nin önde gelen işadamı ve yöneticilerini çocuklarıyla birlikte ağırladı. Babalar Günü nedeniyle Kandilli'deki DÜNYA Gazetesi yönetim binasında bir araya gelen Türk ekonomisini yön veren işadamları kendi babalarıyla ilişkilerini, çocukları ise nasıl bir baba olduklarını anlattı.

Aclan Acar: Aclan Acar başarılı bir yönetici olmasının yanında her zaman örnek alınacak bir baba. "Benim babamla baba-oğul ilişkimiz vardı ama Doruk'la ağabey kardeş gibiyiz" diyor. Kendi babasıyla olan ilişkisini "Aramız çok iyiydi fakat fazla vakit geçiremezdik. Çünkü o kuşak çok muhafazakardı. Bir de bizim büyüdüğümüz çevre, ortam falan farklıydı" sözleriyle anlatıyor. Doruk Acar ise her ikisinin de yoğun olmasına karşın babası ile ortak plan yaptıklarını, haftada iki üç defa buluştuklarını anlatıyor. Birlikte Galatasaray'ın maçlarına giden baba-oğulun ortak zevkleri oldukça fazla. Aclan Acar, "Benzer ortamlarda büyümemizin ve almış olduğumuz eğitimin bunda büyük bir rolü var. Hayata bakış açımız, işin uluslararası tarafını görebiliyor oluşumuz ortak özelliklerimiz" diyor. Aclan Acar babasını kaybedeli 4 sene olmuş ve hala Babalar Günü hediyesini aldığını ifade ediyor. Aclan beyi en çok mutlu eden hediye ise Doruk Acar'ın aldığı Vespa.

Ali Ağaoğlu: Gentleman Dergisi'nin Babalar Günü kapağı için kızı Sena Ağaoğlu ile çekime gelen Ali Ağaoğlu, "Ben Karadeniz kökenli bir ailenin çocuğuyum. Dolayısıyla ataerkil bir yapıya sahiptik" diyor babasıyla ilişkisini anlatırken. Öyle ki babası kızdığında hemen kaçacak bir yer ararmış küçüklüğünde. "Muhakkak severdi ama biz uyurken severdi" diye de ekliyor. Kızı Sena hanıma "Benim gerçek ve tek sevgilim kızımdır, biz arkadaş gibiyiz" diyecek kadar açık sözlü. Kızı ve oğlu ile ara ara ufak tefek çatışmalarolsa da bunların kendisini üzecek ya da kıracak boyutta olmadığını vurguluyor Ali Ağaoğlu. Sena Ağaoğlu ise babasını "Gayet ilgili ve her zaman destek olan bir baba" olarak tanımlıyor. Ali bey ve Sena hanım vakit buldukça birlikte yemeğe çıkmayı seviyorlar. Ali Ağaoğlu, kızını iş toplantılarına katmaya çalıştığını anlatıyor. Sena hanım gelecekte iç mimar olmayı planlıyor. Ali beyi en mutlu edecek hediye ise kızının sarılıp öpmesi....

Lucien Arkas: Denizcilik sektörünün önde gelen isimlerinden Lucien Arkas, babasıyla arasında 45 yaş fark olduğunu söylüyor. Bu da bir yerde baba oğul ilişkilerinin daha sevecen olmasına yol açmış. "Sevecen ve biraz şair bir babaydı. Şiir yazardı. Yaratıcı gücü çok kuvvetliydi. Herkes onu çok severdi. Çok alçakgönüllüydü" diye anlatıyonr babasını. Yatılı okulda okurken, her hafta bir mektup alırmış babasından. Lucien bey eşini çok genç yaşta kaybetmiş. O zamanlar 18, 16 ve 11 yaşlarında olan üç çocuğuna hem babalık hem de annelik yapmış. Bu, daha da yakınlaştırmış onları. Babasından kalan bir geleneği devam ettirmeye çalışıyor Lucien Arkas; birlikte yemek yemek. Oğlu Bernard Arkas da yatılı okuldan sonra arkadaş olmayı öğrendiklerini söylüyor. "Birbirimizin daha çok yetişkin halimizi biliyoruz. Arkadaşlık üzerine gelişti ilişkimiz" diyor Bernard Arkas. Lucien Arkas'ın kızı Diane Arkas da babasının en sevdiği özelliklerini iyi niyetli olması, sürekliliği, içinde uyandırdığı güven duygusu olarak anlatıyor.

Tayfun Bayazıt: Yapı Kredi Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Tayfun Bayazıt, iki çocuk babası... 18 yaşında bir oğlu ve 12 yaşında bir kızı var. Çekime kızı Deniz Bayazıt'la geldi Tayfun bey "Babamla ilişkilerim çok iyiydi çok yakındık" diyor. "Hiçbir zaman keskin bir şekilde beni yönlendirmedi ama ihtiyacım olan, destek olmasını istediğim konularda yardımcı oldu. Klasik nasihatları olan biri değildir babam" diyor. Çocuk sahibi olduktan sonra yaşamında çok değişiklik olmamış Tayfun beyin. "Çocuk sahibi olmanın fazla sorumluluk yüklediği özellikle destek ihtiyaçları olduğu zaman yanlarında olmanın ve onlarla vakit geçirmenin önemi açısından daha bilinçli oluyor insan" diyor. Tayfun Bayazıt'ın kızı Deniz Bayazıt, henüz 12 yaşında. Babasının çok çalışkan biri olduğunu düşünen Deniz hanım da Tayfun bey gibi bankacı olacağını söylüyor. Hediyesine henüz karar vermemiş ama "onu çok seviyorum" derken zaten en büyük armağanını vermiş oluyor.

Nazmi Durbakayım: Babasıyla kurduğu diyaloğu çocuklarıyla da kurmaya özen gösteren bir işadamı Nazmi Durbakayım. İki çocuk sahibi. Çocuklarıyla beraber yürütüyor işlerini. Babasıyla arasındaki yaş farkının az olması, ağabey kardeş ilişkisi yaşamalarını sağlamış. Kendisi baba olduktan sonra da babasının sevdiği özelliklerini örnek almış. Çocuklarına tek bir nasihati "Doğru bildiklerini yapsınlar. Bir tane doğru vardır başka doğru aramasınlar." Kızı Esra Durbakayım, babalarının "işkolik" olmasına rağmen kendilerini hiç ihmal etmediğini söylüyor. Esra hanım, babalar gününde hediyeden daha çok, onun doğum günü olduğu için özel bir pasta yapmayı düşünüyor. Nazmi  beyin oğlu Umut Durbakayım 1998 yılından bu yana bilfiil işin içinde. Şirketin her kademesinde görev yapmış. Babasıyla ilişkilerini arkadaş gibi olarak tanımlıyor.  Babasının en sevdiği özelliği dost olması. Babasına alacağı hediyeye gelince... Kalem merakı olan Nazmi beye özel ve sınırlı bir koleksiyon kalemi almayı planlıyor.

Mehmet Erbak: Mehmet Erbak'ın iki çocuğu var; kızı Ceylin ve oğlu Nuri Cem Erbak. Mehmet Erbak babasını "muhteşem bir babaydı" sözleriyle anlatıyor. Nuri Erbak, oğluna daha çok iyi insan, doğru yurttaş olma konusunda nasihat edermiş. Yıllarca beraber çalışmışlar, aynı evde oturmuşlar. Mehmet beyin çocuklarına nasihati de doğruluk: "Biz çocuklarımıza annesiyle beraber hep doğru insan olmalarını söyleriz. Bunu da başardığımızı tahmin ediyorum." 24 yaşındaki Nuri Cem Erbak da "Biraz klişe olacak ama" diyor "iyi bir babadır. Çocuklarına çok düşkündür. Dikkatli, üzerimize çok düşen, her konuda yardımcı olmaya çalışan bir babadır." Ama bir sorunları olduğunu da eklemeden geçmiyor: "Fazla mükemmeliyetçidir." Özel günlerde hediye alabilen bir insan olmadığını kaydeden Cem Erbak, "Özel günlerde aldığım hediyeler sıradan bir zamanda aldığım hediyelerden kötü olduğu için tercih etmiyorum. Annem ve kardeşimin aldığı hediyeye ortak olurum" diyor.

Cüneyt Güçlü: Eurodecor'u Anadolu'dan çıkarıp, Türkiye'nin hatta Avrupa'nın iddialı mutfak üreticileri arasına sokmayı başaran Cüneyt Güçlü, Babalar Günü çekimlerine üç çocuğunun en büyüğü Birkan ile geldi. "Birkan yaşı itibarıyla daha büyük olduğu için paylaşımlarımız onunla daha fazla" diyerek anlatmaya başlıyor Cüneyt bey. Birkan da her yönüyle babasını örnek alan bir genç. "Nasıl bir babadır" diye sorduğumuzda "Çok iyi, onunla gurur duyuyorum. Babamın da benimle gurur duymasını istiyorum" diyor içtenlikle. Cüneyt Güçlü'nün de babasıyla ilişkileri gayet iyiymiş. Ama o dönemlerde insanlar daha yoğun bir hayat mücadelesi içinde olduğundan çocuklarına pek vakit ayıramazmış. Cüneyt bey basketbolda, Birkan ise go-card'ta daha iddialı. Derslerinden arta kalan zamanlarını bilgisayar başında geçirmeyi seven Birkan Güçlü'nün ileride babasının işine devam etmez ise bilgisayar mühendisi olma planları bile var.

Nafi Güral: Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Nafi Güral, aile yaşantısına büyük önem veren babalardan biri. Nafi beyin babasıyla ilişkileri çok iyiymiş. Babası her zaman "planlamadan katiyen yola çıkmayın" dermiş. "Satranç öğrenin derdi babam, çünkü satrançta çok sonraları gelecek hamleler ve sizin yapacağınız hamleler hesaplanır." Babasıyla arasında hiç çatışma olmamış, çünkü çok değerli bir öğretmen olduğunu ifade ediyor Nafi Güral. Kızlarından Sema hanım da babaları için benzer şeyleri söylüyor. Çocuklarıyla iletişim sıkıntısı yaşamadığını anlatan Güral, "Hiç çatıştığımızı hatırlamıyorum" diyor. Babalar Günü hediyesiz olmaz elbette. Sadece Babalar Gününe özel değil, hediyeleşmek anlamında Nafi beyin ne ihtiyacı varsa anneleri söylermiş, çocukları da alırmış. "Bizi en çok mutlu eden nüfusumuzun artmasıdır" diyen Güral, "Yakın zamanda ailenin 15'inci ferdini karşıladık. Hedeflerimiz 20'li 30'lu rakamlara ulaşmak" sözleriyle heyecanını anlatıyor.

Azmi Ofluoğlu: Universal Hospitals Group Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Azmi Ofluoğlu Karadenizli bir aileden geliyor ve ailesinde geleneksel yapıyı sürdürmeye gayret ediyor. Babasıyla ilişkilerini anlatırken; "Biz hala büyüklerimizin yanında bacak bacak üstüne atmayız. Aramızda büyük bir saygı vardır" diyor. Baba olduktan sonra çocuklarını hiçbir zaman kendi hallerine bırakmadığının da altını çiziyor ve ekliyor "Hepsini de doktor olun ninnileriyle büyüttük. İlişkilerimiz çok güzel." Azmi beyin beş çocuğu var. Üç oğlu ve bir kızı doktor. Ali Nihat Ofluoğlu göz doktoru ve Azmi beyin en büyük oğlu. Babasının insanlara çok değer verdiğini söylüyor. Hasan Ofluoğlu 44 yaşında ve genel cerrahi uzmanı. Sedat Ofluoğlu nükleer tıpta uzman. Elif Ofluoğlu Tıp Fakültesi mezunu ve şu an radyolojide çalışıyor. Aslı Ofluoğlu evin en küçüğü... 20 yaşındaki Aslı hanım iç mimarlık okuyor. Babasının çocuklarıyla ilgilenen bir baba olduğunu düşünüyor ve Azmi beyin hayata bakışını seviyor. Tek çatıştıkları konuysa, doktorluk konusunda olmuş.

 

Bu konularda ilginizi çekebilir