"Gerçek kalkınma hamlesi için eğitimde fırsat eşitliği şart"
Rekabetçi kalmak için çeşitli kültürel, ekonomik ve düzenleyici ortamların paydaşı olmak gerekiyor. Yenilikçiliği teşvik etmek, operasyonel verimliliği artırmak ve yine rekabette önde kalmak için bunları etkili bir şekilde kullanmak da şart.
Zeynep Bodur Okyay / Kale Grubu Başkanı ve CEO’su
Gerçek bir kalkınma hamlesi için eğitimde fırsat eşitliğini ve yüksek yetenek inşasını mutlaka gerçekleştirmeliyiz. Bu konuda şirketlere ve liderlere düşen çok önemli bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Günümüz iş ortamında şirketler, teknolojideki ilerlemeler, değişen iş gücü dinamikleri ve değişen müşteri beklentileri nedeniyle çeşitli zorluklarla karşı karşıya. Ayrıca küresel bir pazarda varlık göstermeye çalışıyoruz. Rekabetçi kalmak için çeşitli kültürel, ekonomik ve düzenleyici ortamların paydaşı olmak gerekiyor. Hızlı teknolojik gelişmeler endüstrileri değiştirmeye ve iş modellerini yeniden şekillendirmeye devam ediyor. Yenilikçiliği teşvik etmek, operasyonel verimliliği artırmak ve yine rekabette önde kalmak için bunları etkili bir şekilde kullanmak da şart.
Modern iş gücü çeşitleniyor
Modern iş gücü daha çeşitli hale geliyor; birden fazla nesilden, uzakta çalışanlardan ve esnek ekonomi katılımcılarından oluşuyor. Yöneticilerin, nesiller arası farklılıkları ele alırken ve uzak ekipleri yönetirken iş birliğini ve katılımı teşvik ederek, bu çeşitliliği etkili bir şekilde yönlendirmesi ve gerçek bir güce dönüştürmesi önemli. Yine günümüz iş dünyasının önemli bir sorunu, gerekli becerilere sahip en iyi yetenekleri bulmak ve elde tutmak. Yöneticilerin etkili yetenek yönetimi stratejileri geliştirmesi, vasıflı çalışanları elde tutarken eğitim ve geliştirme yoluyla beceri açığını kapatması gerekiyor. Örneğin Türkiye önemli bir yapısal problem yaşıyor. İşsizlik ve özellikle genç insan kaynağına iş yaratamamak ve sanayinin ihtiyacı olan teknik ve dijital beceri konusundaki açık. Bu durum, üretim ve ihracat yapımızı, düşük ve orta düşük teknoloji içerikli yapıya sıkıştırıyor. İş gücü piyasasındaki yapısal sorunlar yüksek katma değerli üretime geçişi zorlaştırıyor. Gerçek bir kalkınma hamlesi için eğitimde fırsat eşitliğini ve yüksek yetenek inşasını mutlaka gerçekleştirmeliyiz. Bu konuda şirketlere ve liderlere düşen çok önemli bir sorumluluk olduğunu düşünüyorum. Şirketlerimizde gerekli yetenek dönüşümü için yol haritaları hazırlamak ve çalışanlarımızın yeni yetkinlikler kazanmalarına odaklanan yatırımlar yapmak zorundayız. Tüm bu zorluklar, yöneticilerin becerilerini sürekli olarak güncellemelerini, büyüme zihniyetini benimsemelerini ve 21’inci yüzyıl iş ortamının karmaşıklıklarını başarılı bir şekilde yönetmek için çevik ve uyarlanabilir liderlik yaklaşımlarını benimsemeleri gerektiriyor.
Kuzey Yıldızı olmalı
Her şey ‘amaç’la başlıyor; her düzeydeki ve farklı işlevlerdeki insanları ‘neden’ konusunda temellendiren, yönlendiren ve motive eden bir Kuzey Yıldızı olmalı. “Şirketimiz neden var ve bu amacı her gün kişisel olarak nasıl destekleyebilir ve katkıda bulunabilirim?” Bu sorunun cevabına odaklanmalıyız. Hayatta değişmeyen tek şey değişim ve hiç şüphe yok ki hızla değişen bir dünyada yaşıyoruz. Önde kalmak ve pazara yeni fikirler sunmak için inovasyon kültürüne yatırım yapmak artık her zamankinden daha önemli. Ancak yenilik, geride kaldığımızda yapabileceğimiz bir şey değil; uzun vadeli bir oyun. Bunu da akıldan çıkarmamak gerekiyor. Bir şirket yenilikçi zihinler olmadan yenilik yapamaz. İnsan kaynağı, en değerli yatırım alanlarımızdan biri. Doğru yeteneğe sahip olmak, fırtınayı atlatmakla her zamankinden daha güçlü çıkmak arasındaki fark anlamına gelebilir. Bu nedenle çalışanlarımızın eğitimine, gelişimine ve refahına yatırım yapmayı mutlaka öncelikli görmeliyiz.
Aktivist olmamızın zamanı geldi de geçiyor
Şirketlerin temel misyonu, kârlı ürün ve hizmetler üretmek. Ancak artık hiçbir şirket sosyal meselelere, özellikle de iş faaliyetleriyle daha da yakından iç içe geçmiş meselelere seyirci kalamaz. Çünkü dünya çapındaki müşterileri, çalışanları, kamu paydaşları ve sivil topluluklar bir gün mutlaka ona bu soruyu soracak. İklim değişikliğiyle mücadele, ekonominin işleyişini değiştirebilecek seçimler gerektirecek. Bu tablo belki de bugüne kadarki en büyük, hatta varoluşsal bir değişimi beraberinde getirecek. Türk iş dünyası olarak önümüzdeki eylem planlarımızda buna mutlaka özel bir yer vermeliyiz. Dolayısıyla bugünden itibaren hepimizin birer teknoloji elçisi, jeopolitik risk yöneticisi ve sosyal aktivist olmamızın zamanı geldi de geçiyor. Kale Grubu olarak yeni yatırımlarımızı fiziksel, beşeri, doğal ve sosyal sermayemize dayanarak inşa ediyoruz. 66 yıldır sahip olduğumuz sanayici, yatırımcı, işveren gibi pek çok şapkayla bu ülkenin gelişmesi ve insanların refahı için katkı sunuyoruz.