Gizli kapaklı çözüm süreci iflas etti

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, PKK'nın, Başbakanın tavrını gerekçe göstererek "Sınır dışına çekilmeyi durdurduğunu, çekilenlerin de geri dönebileceğini açıkladığını belirterek, "Hükümet, yanlış diplomasiyle ülkemizi bir savaşa yaklaştırırken, yanlış yönettiği çözüm süreciyle de terörün yeniden başlaması aşamasına gelinmiştir" dedi. 

Toprak yaptığı yazılı açıklamada Başbakanın "yalnız ve yanlış" politik yaklaşımıyla süreci yönetemediğini, ülkenin bir yanda savaş tehdidi altındayken, şimdi de yeniden terör ortamına dönüşle karşı karşıya olduğunu belirterek şunları söyledi: 
"Başbakanın ve emrindeki MİT Müsteşarının herkesi dışlayıp, kamuoyundan, TBMM ve muhalefetten gizli yürüttükleri pazarlıkların tıkandığı anlaşılmaktadır. PKK yöneticilerinin, hükümete mühlet vererek dayattığı tehditler, Başbakanı adım atmamakla, verdiği sözleri tutmamakla itham etmeleri, sonunda PKK'nın çekilmeyi durdurması noktasına geldi. Nisan ayında başlatılan ve birinci aşama olarak nitelendirilen, yurt içindeki PKK'lıların silahlarıyla sınır ötesine çekilmesi uygulamasının sonlandırılması, Başbakanın tek başına terör örgütü temsilcileri ve Abdullah Öcalan ile yürüttüğü müzakerelerin bozguna uğradığını göstermektedir. Sınır dışına çekilen PKK'lıların da geri dönebileceği, gerekirse yeniden savaşılacağı yönündeki açıklamalar, Başbakanın terörü ‘taviz vererek' sonlandırma tavrının yanlışlığını sergilemektedir. Hükümet, yanlış diplomasiyle ülkemizi bir savaşa yaklaştırırken, yanlış yönettiği çözüm süreciyle de terörün yeniden başlaması aşamasına gelinmiştir." 

"Başbakan Türkiye'nin sekiz ayını heba etmiştir"
Toprak, CHP'nin savunduğu çözüm ve uzlaşı amaçlı yaklaşımların doğruluğunun, son gelişmelerle somut biçimde kanıtlandığını öne sürerken şunları kaydetti: 
"CHP olarak, sürekli çözümün adresinin TBMM olduğunu söyledik. Sürecin en geniş katılımlı, en geniş tabanlı ve şeffaf bir şekilde yürütülmesini gündeme getirdik. Hükümete bu konuda her türlü desteği vereceğimizi, siyasi kredi açtığımızı duyurduk. Genel Başkanımız, Başbakana ‘Siyasi yaşamının bitmesi pahasına, çözüme ulaşılması için destek vereceğini' iletti. Demokratikleşme manifestomuzu açıkladık. Bu yönde yasa ve anayasa değişikliklerine desteğimizi ilan ettik. Başbakan tüm bunları reddetti. Tek başına, kapalı kapılar ardında, gizli bir süreç başlatıldı ve sekiz ay boyunca yürütüldü. Pazarlıklar yapıldı, sözler verildi, vaatlerde bulunuldu, mektuplar taşındı. Bunların ne olduğu halktan, TBMM'den, muhalefet partilerinden gizlendi. Başbakanın herkesi dışlayıcı tavrıyla ve tek adam-tek çözüm yaklaşımıyla, şimdi gelinen nokta, sürecin tıkanması ve iflasıdır. Başbakan böylesine kritik ve hayati bir konuda, barış ve kardeşlik adımlarının tüm kesimleri kavraması önerilerine kulak tıkayarak, Türkiye'nin sekiz ayını heba etmiştir. Başbakanın her seçim dönemi yaptığı gibi, barış ve çözümü, geniş tabanlı uzlaşıyı dışlayıp, yeniden milliyetçi söylemlere yönelmesi sürpriz olmayacaktır."