Gökova Akyaka'da turizmdeki hareket beklentileri karşılamıyor

Ufuk GERGERLİOĞLU

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Bu hafta da sizleri, Muğla'nın Ula ilçesine bağlı üç bin nüfuslu Akyaka bölgesine götürmek istedim. Tatil münasebetiyle bulunduğum bu bölgeden, turizm içerikli bir yazı yazmanın uygun olabileceğini düşündüm.

Akyaka, özellikle son yıllarda, yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmaya başladı. Gökova Körfezi'nin incisi olan bu bölge, yakın bir zamanda Muğla'nın en gözde yeri olmaya aday görünüyor. Havası, denizi, doğası ile Akyaka, bir süre sonra turistlerin vazgeçemeyeceği bir yer haline gelebilir.

Apart pansiyonlar diyarı

Akyaka bölgesinde, yaklaşık 200 apart ve pansiyon bulunuyor. Bölge, 80'li yılların sonunda çıkartılan kanunla özel çevre koruma bölgesi ve sit alanı ilan edilmiş. Burada, beş yıldızlı otellere ve çok katlı binalara rastlamanız mümkün değil. Apart ve pansiyonlar bile en fazla üç kata kadar çıkabiliyor. Aynı zamanda, toprak ve arazi sahiplerinin ellerindeki imara açık parsellere %10 ve %20 inşaat izni verilmektedir. Durum böyle olunca da, karşımıza çarpık ve yoğun bir yapı yığını çıkmıyor. Umarım bu doğal ortam, birtakım sebeplerle erozyona uğramaz.

Tabii ki bu bölgenin, turizm sektörünün içinde bulunmuş olduğu birtakım gelişmelerden etkilenmemesi mümkün değil. Turizm sektörünün lehine veya aleyhine çıkacak en küçük karar veya haber, bölgeyi derinden etkiliyor. İmara açık alanların genişletilmesi veya daraltılması, diğer bir ifade ile özel mülkiyet kullanım alanının sınırlarının büyütülüp küçültülmesi, yazılı ve görsel medya aracılığı ile belirli bölge veya alanlar için kamuoyu oluşturulması, bölgeye özel çıkarılan veya kaldırılan teşvikler gibi karar ve haberler, ilgili bölgede dengeleri değiştirebilir.

Akyaka bölgesini daha yakından tanımak ve turizm sektöründe yaşanan veya yaşanacak gelişmelerin bölgeye etkisinin neler olduğunu görebilmek için farklı sektörlerde faaliyet gösteren esnaf ve işletmelerin görüşlerini aldım. Apart ve pansiyon işletmeciliği bölge istihdamında önemli olduğu için görüşlerini alacağım kişiyi dikkatlice seçmeye çalıştım. Görüşlerine başvurduğum kişi, hem apart veya pansiyon sahibi olmalı hem bölgeyi yakından tanımalı hem de sektörde yaşanan gelişmelerin bölgeye etkilerini iyi okuyabilmeliydi. Bu düşünce ile küçük çaplı bir araştırma yaptım ve çeşitli vesilelerle konusunda uzman kişiyi buldum. Apart ve pansiyon ile ilgili detaylı kişi görüşüne geçmeden önce Akyaka beldesinin merkezinde yaşanan atmosferi esnafların ağzından sizlere aktarmak isterim.

Yabancılar, hesaplı harcama yapıyor

Bölgede ziyaret ettiğimiz esnaflardan biri Kocairi Mobilya oldu. Firma sahibi Mehmet Kocairi, kış mevsiminin kötü geçtiğinin ve son 1-2 aydır işlerde bir kıpırdanma olduğunun altını çizdi ve ekledi: "Bölgemizde bulunan yerli ve yabancılar çok zora girmedikçe harcama yapmıyorlar. Yerlilerin harcama eğilimi neredeyse durdu. Burada ikamet eden yabancılar, bir parça hareket sağlıyorlar. Fakat dünyada yaşanan mali kriz sebebiyle onların da alımlarında bir erteleme söz konusu oldu. Yine de yabancılar biraz daha fazla para harcıyorlar. Bu durumun elbette ki bazı sebepleri var. Sürekli müşterilerimden 68 yaşındaki İngiliz Merry, aldığı emekli maaşıyla İngiltere'de zor bela yaşam sürerken burada çok iyi imkanlarla yaşamını sürdürmektedir. Bunun yanında yerli ve yabancıların ürün satın alma tarzında da bir hayli farklılık var. Yabancılar, bir ürünü alırken çok yönüyle bir değerlendirme yapıyorlar. Bu değerlendirme ile aldıkları ürünleri sorunsuz bir biçimde kullanıyorlar. Fakat yerli müşterilerde böyle bir şey söz konusu değil. Tanıdığım birçok yabancı müşterim, markete gireceği zaman kesinlikle elinde bir listesi oluyor. Böylelikle hem zaman hem de para tasarrufu sağlanmış oluyor."

Mehmet Kocairi'nin bu açıklaması, sadece bölgedeki yerli ve yabancıların tüketim alışkanlıklarını ortaya çıkarmakla kalmıyor aynı zamanda bilinçli ve bilinçsiz müşteri ayrımına da ışık tutuyor.

Gelen turist katma değer oluşturmalı           

Şimdi de apart-pansiyon işletmeciliği ile ilgili detaylara geçmek istiyorum. Konu ile ilgili görüşlerine başvurduğumuz Villa Marine'nin sahibi Kemal Odabaşı, kamuoyunu tatmin edecek bilgileri benimle paylaştı. Kendisinin ana mesleği makine mühendisliği. Odabaşı, aynı zamanda bölgedeki en lüks ve büyük apart-pansiyonlardan birine sahip ve bütün bunların yanında deneyimli bir müteahhit. 

Kemal Odabaşı, yaklaşık 30 yıldan fazla bir süredir Akyaka'da bulunuyor ve bölgedeki çoğu esnafı, sakinleri ve yetkilileri tanıyor.

Kemal Odabaşı'nın parmak bastığı en önemli konu ise, ülkemize gelen turistlerin gerçekten katma değer oluşturup oluşturmadığıyla ilgiliydi. Odabaşı bu noktada karamsar bir tablo çizdi ve ilave etti: "Her gün basında, şu kadar turist geldi, şu kadar döviz bırakacak diye birçok haber çıkar. Ama gelen turistin ülke ekonomisine katma değer sağlayıp sağlamadığı üzerinde çok fazla durulmaz. Bence bugünlerde ülkemize gelen turistler, ülke ekonomisi için pek de fazla katma değer oluşturmuyor. Bundan on sene önce ülkemize turistler hızla gelmeye başladığında çok sevinmiştik. Hatta bu vesile ile büyük getirilerin sağlanacağı hesap edilerek birçok kişi ve işletme çok büyük yatırımlara yöneldiler. Ben de bu ümitlerle 2004'te kendi arazime 4 milyon dolara yakın yatırım yaptım. İlk zamanlar gelişmeler umut vericiydi. Fakat 2007'den sonra gerek yerli gerekse yabancı turist potansiyelinde hissedilir derecede bir azalma yaşandı. Bölgemiz bir süre öncesine kadar zengin turistler için çokça tercih edilen bir yer konumundaydı. Orta ve orta altı gelir seviyesindeki turistler daha çok farklı bölgelerdeki her şey dahil otelleri ve alternatifleri tercih ediyorlardı. Bu gelişme bugün için de aynı biçimde devem ediyor. Fakat eski duruma göre çok önemli bir fark ortaya çıkmaya başladı. On senelik dilim içersinde Avrupa ülkelerinden gelen turistler ülkemizdeki şartlara ve doğal ortama hayran kalıp ülkemizden gayrimenkul aldılar. Gayrimenkul alım işi o kadar genişledi ki artık bu süreç işlerimizi olumsuz bir biçimde etkilemeye başladı. Bugün için, ev alan çoğu Alman veya İngiliz, özellikle bölgemizdeki apart-pansiyon sahipleri vatandaşlarımız için bir tehlike oluşturuyor. Örneğin; bir Alman turist, havaalanında iniyor ve kendisini çok büyük çoğunlukla bir alman karşılıyor. Alman, böylece kendi oturduğu evi vergi ödemeden kendi vatandaşına uygun fiyata vermiş oluyor. Bence bir turist, ülkemize girdiği andan itibaren kontrol altında tutulmalıdır diye düşünüyorum. Aksi takdirde ülkemiz vatandaşlarının aleyhine işleyen bir süreçle karşı karşıya kalabiliriz."

Kemal Odabaşı'nın bu noktadaki düşüncelerinden, kendisinin turistleri istemeyen bir yaklaşım içersinde olduğu izlenimi sezilebilir. Fakat bu yaklaşımı sergilerken onun turist çekmek adına yaptığı yatırımları da göz önünde bulundurmalıyız. Elbette ülke vatandaşımız da bir Avrupa ülkesine gittiğinde bir Türk'ten alışveriş etmeyi isteyebilir. Bu davranış biçimi tabii ki onun en doğal hakkıdır ve sorgulanamaz. Odabaşı'nın yukarıda yaptığı açıklamadaki vurgunun, adaletin sağlıklı bir biçimde işlemesiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.

Ortak mutabakat şart

Odabaşı, kendi meslektaşlarına da sitem ediyor ve ekliyor: "Birbirimizle uğraşmayı en kısa zamanda bırakmalıyız. Bunun yanında meslektaşlarımızın bir araya gelerek yeni bir şeyler üretmelerini çok istiyorum. Bu konuda da birçok girişimim oldu ve olacak. Akyaka ile ilgili olumlu bir kamuoyu oluşturmak için ortak bir mutabakat kesinlikle şart. Sektördeki gelişmenin önündeki en büyük engellerden birinin de mutabakatsızlık olduğunu düşünüyorum."

"Ortak mutabakatın" işletmeler ve kişiler arasında mutlaka sağlanması gerektiğini yazılarında birçok kez dile getirmişimdir. Elbette böyle bir mutabakatın en büyük organize edicisi devlet yetkilileri, sivil toplum kuruluşları ve aydınlardır. Ama önce ortak hareket etmeye kendi içimizden başlamalıyız. Bu süreci hayata geçirip başarılı olmaktan başka da çaremiz yok gibi  görünüyor.