Grizu patlaması nedir, nasıl oluşur?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Kadem EKŞİ / Mimar Mühendisler Grubu  Yönetim Kurulu Üyesi

Grizu patlaması, jeolojik devirlerde kömür oluşumu sırasında meydana gelen metan gazının, havayla karışmasıyla ortaya çıkan patlamadır. Metan patlaması yeterli miktarda oksijenin ve patlayıcı gazın bir araya gelerek tutuşturucu kaynakla teması sonrası gerçekleşmektedir. Tutuşturma kaynakları açık ateş, fazla ısınan yüzeyler, sürtünme ve elektrikle oluşan kıvılcımlar olmaktadır. Patlamanın gerçekleşebilmesi için minimum %12 oranında oksijen gerekmektedir. Havada %5-6 oranında bulunan metan gazı ancak bir sıcaklık etkisiyle yanarken, metan oranının %5-16 olması durumunda patlayıcı özellik kazanır. En kolay patlama metan oranının %8, en şiddetli patlama ise %9,5 olduğu durumda gerçekleşir. Metan zehirli olmamakla birlikte, maden havzasında oksijen oranını yüzde 12'nin altına düşürecek kadar yoğunsa boğucu özellik göstermektedir.

Grizu patlaması  tahrip gücüne ve yıkım etkisine sahip bir patlamadır. Kömür madenlerinin kabusu olan grizu, ülkemizde de sık sık görülmektedir. Özellikle yaşlı kömür damarlarında grizu riski yüksektir. Yasalar doğrultusunda, metan'ın havada bulunma oranı, hacimce %1'dir. Bu seviyeye ulaşıldığında acilen önlem alınması gerekmektedir. Eğer %1 üzerine çıkarsa bu karışım, maden ocaği acilen boşaltılmalıdır. Ocak derinliği, eğimi, üretim yöntemi, fay ve çatlak yapılar grizu riskini değiştiren faktörlerdir. Metalin metale sürtmesi, ocakta her hangi bir ateş parçası veya kullanılan çelik ekipmanların ısınması sonucu patlama oluşabilir.

Kömür madenlerindeki galerilerde bulunabilen metan gazının belirli şartlar oluştuğunda patlaması durumunda ortamın genişliğine göre sıcaklığın 1850-2650 santigrat dereceye ulaşabildiği grizu faciaları, madencilerin en büyük korkuları arasında ilk sırada yer alıyor.

Ülkemizde yaşanan grizu patlamaları

Türkiye, iş kazalarında dünyada üçüncü, Avrupa'da ise birinci sıradadır. Maden kazaları son yıllarda belirgin olarak artmaktadır. Maden Mühendisleri Odası kayıtlarına göre, 2008 yılında 43 maden çalışanı iş kazası sonucu yaşamını yitirmişken, 2009 yılında bu sayı 92'ye çıkmıştır. 2010 yılında bu son kaza ile birlikte 66 kişi hayatını kaybetmiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün araştırmalarında, madenlerde kaza sonucu en fazla ölümün grizu patlamalarında oluştuğu belirtildi. Genel Maden İşçileri Sendikasının istatistik verilerine göre, Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) maden ocaklarında, Zonguldak'ta, 1875 ve 2009 yılları arasında 783 işçi yaşamını yitirdi. 1983'te 113 ve 1992'de 263 işçinin hayatını kaybettiği TTK'da, bilgisayarlı gaz izleme ve kontrol sistemleriyle, ani gaz boşalmaları dışında patlamaların önüne geçilebilmeye çalışılıyor.

17/05/2010 tarihli grizu patlaması

En son olarak 17/05/2010 tarihinde, takriben saat 13.10 sıralarında, -540 kotunda hizmet alımı suretiyle Yapı-Tek firması tarafından yapılmakta olan "Karadon Kuyusu Akrosaj İrtibat ve Su Kuyusu Yapım İşi" sırasında grizu patlaması gerçekleşmiştir. İlk belirlemelere göre, bir ateşleyici kaynağının sebep olduğu grizu patlaması sonucu oluşan kazada, 2'si Maden Mühendisi olmak üzere toplam 30 işçi ocakta mahsur kalmıştır. Patlamanın ardından yapılan kurtarma çalışmaları 4 gün sürmüştür. Dört gün boyunca yer altından iyi bir haber bekleyen yakınları 4. günün sonunda acı haberle yıkılmıştır.

TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından kaza ile ilgili tespitler şu şekildedir; "Kaza, 08.00-16.00 vardiyasında saat 13.27 civarında meydana gelmiştir. Kaza, grizu (metan gazı + hava karışımı) patlaması nedeniyle oluşmuştur. Grizunun patlaması ile oluşan yüksek sıcaklık, karbon monoksit (CO) gazı ve darbe etkisi ölümlere neden olmuştur. Galeri ilerlemeleri delme-patlatma yöntemiyle (patlayıcı madde kullanılarak) gerçekleştirilmektedir. Ana havalandırma emici yöntemle yapılmakta, bağlantı galerilerinin havalandırılması ise üfleyici pervanelerle gerçekleştirilmektedir. Patlamadan önce çalışma ortamındaki grizunun yükseldiği tespit edilmiştir. Patlamanın şiddetiyle Karadon Yeni Kuyu"nun vinç sistemi tahrip olmuş ve kafes kullanılamaz duruma gelmiştir. Bu nedenle ilk kurtarma çalışmaları Gelik"te bulunan 75. Yıl Cumhuriyet Kuyusundan sürdürülmüş, aynı zamanda Karadon Yeni Kuyuda da çalışmalar kurtarma vinciyle devam ettirilmiştir. Çalışan işçilerde gaz maskesinin bulunmadığı saptanmıştır. Kurtarma çalışmalarında başlangıçta organizasyon karmaşası yaşanmış olmakla birlikte, TTK Tahlisiye Ekiplerindeki meslektaşlarımız ve işçilerin özveriyle çalıştıkları gözlenmiştir. Gaz izleme sistemi bulunmasına rağmen bu sistemin erken uyarı sistemi ile desteklenmediği sürece işlevsel olamayacağı anlaşılmıştır. Kurum ve ilgili Bakanlıklar tarafından yapılması gereken denetimlerin yeterli olmadığı gözlemlenmiştir. Söz konusu ocakta bilirkişinin incelemesinin tamamlanmamış olduğu ancak kazanın nedenlerinin henüz netlik kazanmadığı belirtilen açıklamada, "Madencilik sektörü, doğası gereği özellik arz eden ve bu nedenle bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren dünyanın en zor ve riskli iş koludur. Maden kazaları incelendiğinde olayın; teknik, sosyal, ekonomik, eğitim, planlama ve denetim sorunları gibi pek çok nedeni olduğu görülmektedir."

Ne yapmalı?

Özellikle yeraltı kömür madenciliği, işçi sayısı başına düşen kaza ve ölüm sıralamasında bütün sektörlerin başında yer almaktadır. Bu nedenle, madencilik sektörü daha yakından izlenmeli, değerlendirilmeli ve kaza önleme çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmelidir.

Grizu patlamasına neden olan metan gazının birikimin önlenmesi

· Grizulu madenlerde doğal havalandırma yerine mekanik havalandırma yapılmalı.

· Ortamdaki metanın tahliyesini sağlamaya yeterli havanın geçişine imkan verecek kesitte taban, tavan yolları oluşturulmalıdır.

· Çalışma alanında havalandırma doğal havalandırmayla aynı yönde yapılmalı ve ters havalandırmadan kaçınılmalıdır.

· Maden, içerideki havanın dışarıya çıkacağı şekilde emici fanla havalandırılmalıdır.

Üretim panoları ana havalandırma sistemine bağlanmalıdır.

· Havalandırma kapıları düzgün ve sağlam kurulmalıdır.

· Hava kaçakları minimum seviyeye indirilmelidir.

· Sistematik ölçümlerle havalandırma ve gaz emisyonu takip edilmelidir.

Ülkemizde; yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz çalışan, mühendislik bilim ve tekniğinden uzak, teknik elemanın gözetim ve denetimi olmaksızın, tamamen ilkel koşullarda çalışan pek çok maden işletmesi bulunmaktadır. Bu işletmelerde her an kaza olma olasılığı mevcuttur. Bu nedenlerle; sektörün özelliği göz önüne alınarak kapsamlı bir risk haritasının ilgili Bakanlıklarca hazırlanması ve denetimlerin buna göre yapılması gerekmektedir.

Kaza sonrası organizasyon ve koordinasyonun, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde kurulacak bir birim tarafından yürütülmesi, buna ilişkin planlamaların bu birim tarafından geliştirilerek kaza sonrası yaşanan belirsizliklerin giderilmesi büyük önem arz etmektedir.

Kazaların oluşmasına neden olan etkenlerin; ilgili kurum ve kuruluşların koordinasyonu ile birlikte en kısa zamanda masaya yatırılması ve çözümlenebilmesi için acil olarak bir eylem planı hazırlanması gerekmektedir. Ulusal ölçekte oluşturulacak bu yapının; kazaların önlenmesi için gerekli risk haritalarını çıkarması, gerekli planlamaları ve eğitimleri koordine etmesi, ilgili yasa ve yönetmelikleri tekrar gözden geçirerek sahanın ihtiyaçlarına uygun olarak yeniden düzenlemesi ve iş güvenliği kültürünün geliştirilmesi için çalışmalar yapması gerekmektedir.

Kaynaklar:

· Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğünün ''Madenlerde Grizu Tehlikesi'' başlığıyla hazırladığı broşür

· TMMOB Maden Mühendisleri Odası tarafından 17/05/2010 tarihli açıklaması