Gümrük Birliği Türkiye'ye ne kazandırdı?

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

İhap SUBAŞI / Subaşı Gümrükleme

Bu acaip birlik Gümrük Birliği, Tansu Çiller’in Başbakanlığı zamanında hazırlanıp, yürürlük kazanan bu birlik dış borç bakımından ülkeyi çok zor koşullarda bırakmıştır. Herkes Gümrük Birliği için bir yorum yapıyor, ne yazıktır ki esasa dayanan bir tespitte bulunamıyor. Dış borcumuz önemsenmeyecek rakamlarda seyrederken bu birlik yürürlük kazanınca, süper market vitrinlerini gravyer peyniri ve diğer Avrupa malları doldurunca dış borç astronomik rakamlara taşındı. Vitrinlerini dolduran yiyecek, giyecek, içecek, yabancı patentli eşyalar ve onlara ödenen dövizler, Ülkeyi borç batağına sürükledi.

Otomobil ihracatından, şu kadar döviz geldi deniyor ve gelen döviz miktarı ile öğünce duyduk. Montajı tamamlanan otoların, parçalarına ne kadar döviz gittiğini hiç kimse hesaplamamıştır. Buzdolabı, çamaşır makinesi, diğer ev eşyası 33. madde gereği “Bitirilmiş Mal” esasına göre hepsi dış mahreçli ithal firmasının ismi üstüne işlenerek, sanki o firma imal etmiş gibi, yurda getirilip müstehliğin emrine sunulmuştur.

Bu mudur, Türk sanayinin kalkınma şeklindeki, ekonomik muvaffakiyeti? Belki otomobil montajında istihdam yönlü iyi düşünebiliriz. Gerçekçi olarak düşünürsek, otomobilden başka alanlarda diğer eşyaların yapılmasındaki fabrikaların istihdamı, yok denecek şekilde azalmıştır.

Neden ve ne için, ideolojik seyirden çıkarıp düşünmeliyiz. Bir zamanlar “Yerli malı kullanmalıyız” diye kampanyalar yapılırdı. Şimdi öyle bir şey yok, yabancı eşyalar dört bir yanımızı doldurmuş. Acaba bu yabancı mala tutkumuz nedendir?

Biz ekonomimizi Gümrük Birliği’nden çıkarsak yerine ne koyacağız diye bir serzeniş yapıldı. Bir defa bu birlikten çıkarsak aç obur olma yolunda toplum olarak kendimize geleceğiz. Eğer çıkabilirsek, kendi kendimize yetme imkânlarımızı zorlayacağız ve Avrupa’nın bizi sömürmesini önleyeceğiz,
Aç obur bir toplum felaketinden kurtulacağız. Ne olursa olsun dışarıya bağımlı global ekonomi safsatasıyla, ülke insanını fakirleşmiş, yoksul bırakmayacağız. Ne olursa olsun, yerli sanayimizi, kalkındırmak için, ilk olarak yan sanayimizi, güçlendirmeliyiz. Sovyetler Birliği, montaj sanayisiyle yola çıkmıştır.

Montajın ilk on senesi %90 ithal %10 yerli olarak üzere ünitelerdeki parça ithaline, başlamış. On yıl sonunda %10 İthal %90 yerli sanayii tatbikatıyla, bu gündeki sanayi devrimini yapmıştır. Sorarım sizlere bizdeki, sanayicilerimiz, yerli olarak ne yapıp, imalatlarında kullanıyorlar. Bu hususların çok ince detaylardan, geçirilerek, dizayn edilmesini şart görüyorum.