Hedefimiz dünyanın ilk 10 markasından biri olmak
Hikaye Toroslar'da bir köyde başlıyor. Kardeşleri ile birlikte 1980'li yılların başında küçük çaplı mobilya üretimi yapan Hüseyin Tosunoğlu, bugün günde 2 bin adet mobilya üretim kapasitesine sahip, 35 ülkeye ihracat yapan ve 2012 cirosu 80 milyon liraya
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
Şirketin 2014 yılı ciro hedefi 100 milyon lira. "100 milyon lira barajını aştıktan sonra halka açılmayı planlıyoruz" diyen Bürotime Yönetim Kurulu Başkanı Tosunoğlu, aynı zamanda Turquality marka destek programında yer alan ilk ofis mobilyası markası olduklarının da altını çiziyor. Bürotime, aldığı siparişleri 12 yıldır 72 saat içinde teslim ediyor. Tosunoğlu, "Dünyada en hızlı teslimatı gerçekleştiren şirket konumundayız. Çin'den herkes korkar, biz korkmuyoruz. Çin proforma hazırlarken, biz ürünü gönderiyoruz" derken, son dönemde tasarıma büyük yatırım yaptıklarına dikkat çekiyor. Bunun nedeni, Bürotime'ın sektörde dünyanın ilk 10 markasından biri olmayı hedeflemesi. Bürotime Yönetim Kurulu Başkanı Tosunoğlu'ndan bir dünya markası olma yolunda attıkları adımları dinleyelim:
Feyzan E. TOP
Didem E. ÜNLÜ
İSTANBUL - Bürotime'ın hikayesi nasıl başlıyor?
Karaman Toroslar'da bir köyde doğdum. Doğum tarihimi beş yıl öncesine kadar bilmiyordum. Dört kardeşiz. Üçü erkek, biri kız. Babam ilk gurbetçilerden. Benim doğduğum sene, 1962'de Almanya'ya gitti, 70'li yıllarda ise geri döndü. Madende çalışmaya başladı. Daha sonrasında ise Gentaş Verzalit'in kurucuları arasında yer aldı. Ben ve kardeşlerim 1980'li yılların başından 2000 yılına kadar ticaret ve küçük çaplı mobilya üretimi yaptık. 90'lı yılların sonuna geldiğimizde ise sektördeki açığı fark ettik ve daha aktif bir rol üstlenerek, Konya'da kendi üretim tesislerimizi kurmaya karar verdik. 1999 yılında MÜ- SİAD'ın fuarına katıldık. Fuarda, Tosunoğlu isminin marka olamayacağını söylediler ve biz de Büroline ismini uygun gördük.
Fuarın ilk günü tüm standı sattık. O günlerde biz de buna inanamamıştık. Fuar sonrasında da bu ilgi azalmadı.
Bu ilgiyi neye bağlıyorsunuz?
Fuara katılan sadece bir iki tane ofis mobilyası şirketi vardı. Bu nedenden dolayı büyük bir ilgi gördüğümüzü düşünüyorum. Bunun ardından dünyadaki birçok fuara katıldık. Bugün ise senede iki fuara katılıyoruz. Bunlardan birisi Almanya'daki dünyanın en büyük mobilya fuarı. Fuarların bizim için bir kırılma noktası olduğunu söyleyebilirim. 2001 krizi ise bizim açımızdan şans oldu. Herkes ağlarken biz gülmeye başladık. Nereye fiyat versek tutmaya başladı. İş yetiştiremez duruma geldik. Son krizin ise
pek yaradığını söyleyemem. Ama şöyle bir faydası oldu; çok hızlı koşmaya başlamıştık. Bu kriz sayesinde masamızın üzerini topladık, fazlalıklardan kurtulduk. İnsana dayalı bir şirket olduğumuzu gördük ve kurumsallaşma adına çok önemli adımlar attık.
Kardeşleriniz de şirkette mi? Kardeşler arası çekişme olur mu?
Babam vefat etmeden önce bizden birlikteliğimizi bozmamamızı istedi. Biz de bunu asla bozmadık. Hep çalışıyoruz. Banka cüzdanımız kabarıyor, ama yaşamımızda bir şey değişmiyor. Biz bir makinenin dişlileri gibiyiz. Kardeşler birbirini tamamlıyor.
Önce Büroline olan isim sonra neden Bürotime oldu?
Fuardan sonra markayı tescil ederken, isim Bürotime olarak değişti. Bu kadar basit aslında. Fakat asıl önemli olan, o dönemde kimsenin yapamadığı bir şeyi yapmış olmamız. Genellikle 6-8 haftadır mobilyanın teslim süresi. Biz siparişi bir hafta içinde teslim etmeyi hedefledik. Daha sonrasında ise bunu 72 saate çektik. 12 yıldır siparişlerimizi 72 saatte teslim ediyoruz. Dünyada en hızlı teslimatını gerçekleştiren şirket konumundayız. Çin'den herkes korkar biz korkmuyoruz. Çin proforma hazırlarken, biz ürünü gönderiyoruz.
Ürünleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Bireysel ofis koleksiyonlarının yanı sıra, mekanın akıllıca kullanımını gerektiren kalabalık ofis ortamları için de istenildiği şekilde uygulanabilen pratik, işlevsel, konforlu mobilyalar üretiyoruz.
Bürotime'ı rakiplerinden ayıran başlıca özellikler neler?
Eğer bir ofis çalışanıysanız, günde 8 saat, haftada 5 gün çalıştığınızı ve çalışma hayatınızın 30 yıl süreceğini varsayalım. Bu hesaba göre, 62 bin 400 saatinizi ofiste geçireceksiniz demektir. Bu süre içerisinde başarılı olmak, kariyer yapmak, kendiniz ve sevdikleriniz için iyi bir gelecek hazırlamak da isteyeceksiniz. Bunun için, işin önündeki güçlüklerin ortadan kalkması gerekir. Biz, Bürotime olarak, kendimize bunu amaç edindik. İş kolaylaştırma vaadimiz kapsamında, dünyadaki tasarım trendlerini yakından takip eden, insan sağlığına değer veren, ofis yaşamını konforlu, keyifli ve kolay hale getirmeyi amaçlayan ürünler üretiyoruz.
Günlük üretiminiz ne kadar?
Konya Organize Sanayi Bölgesi'nde yer alan üretim tesisimiz 70 bin metrekare kapalı alan olmak üzere toplamda 140 bin metrekarelik bir alan üzerine kurulu. Günde 750 adet koltuk,bin 250 adet ünite mobilya olmak üzere toplamda 2 bin adet ürün üretme ve satma kapasitesine sahibiz. Türkiye'nin en büyük ofis mobilyası üreticisi konumundayız. Perakende müşterilerimizin ağırlıklı olduğu ve SOHO olarak adlandırılan small office ile home office'lere, KOBİ'lere, büyük işletmelere ev ve kamu sektörüne üretim yapıyoruz.
Taklit edilmiyor musunuz? Ürünlerinize nasıl bir imza koyuyorsunuz?
Taklit ediliyoruz. Bunu engellemek için kolay üretilemeyecek, katma değerli ürünler üretiyoruz. Bunun için bir Ar-Ge merkezimiz var. Burada kalıplarımızı kendimiz yapıyoruz. Beş tasarımcımız var. Beş ayrı firmadan da tasarım satın alıyoruz. Her sene bir üniversite ile proje gerçekleştiriyoruz.
Tasarıma ve yabancı mobilyalara nasıl bakıyorsunuz?
Yabancı tasarımcılarla çalışmaktan kaçınıyorum. Yurt içinden tasarımcılarla çalışıyoruz. Tasarımda öncelikle işlevselliğe bakıyorum. IKEA gibi markalara gıpta ile baktığımı söyleyebilirim. İyi iş yapıyorlar. Umarım Türkiye'den de öyle markalar çıkar. IKEA bizimle çalışmak istedi ama biz istemedik. Kurulduğumuz ilk günden bu yana fasonculuk yapmıyoruz. Ürünlerimizi kendi tabelamız altında satmaktan yanayız.
Ofis mobilyasında öne çıkan markaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rakiplerimi çok seviyorum, çünkü onlardan faydalanıyorum. Bizi hırslandırıyorlar. Tasarım noktasında kamçılıyorlar bizi. Fakat diğer alanlarda zaten bütün rakamlar bizi lider olarak gösteriyor.
Pazarlama kanallarınızdan bahseder misiniz?
Geniş tüketici kitleleriyle buluşmak açısından Türkiye ve dünya genelinde güçlü ve etkili bir satış ağı oluşturmak ve ürünlerinizi sergileyerek satışa sunmak büyük önem taşıyor. Markalar bu noktada bayilik ve franchising gibi yolları tercih ediyorlar. Bayiler markanın yüzünü temsil ediyorlar. Dolayısıyla belli kriterler gözetilerek seçilmeleri gerekiyor. Yurt içinde 70, yurt dışında 35 satış kanalımız var. İstanbul'da 5, Ankara'da 3 bayimiz var. Tüm bayilerimiz konsept bayi niteliğinde. Yani sadece Bürotime bayiliği yapıyorlar. Bilinen, güçlü markaların bayiliğini yapmak önemli avantajlar sunuyor. İstikrarlı bir şekilde büyümeye devam eden bir marka olarak, Türkiye'den ve hedef ülkelerden bayilik başvurularını değerlendirmeye devam ediyoruz. Bu arada yurtdışında 35 olan bayi sayımızı, 50'ye çıkarmayı hedefliyoruz.
Marka stratejiniz nedir?
Marka danışmanımız var. Şu ana kadar PR yapmamıştık. Yakında buna başlayacağız. Tasarımda ne kadar güçlü olduğumuzu anlatacağız. Yazılı ve görsel medyada, sosyal medyada marka bilinilirliğini artırmayı amaçlıyoruz. Üç ay içinde Facebook izleyicimizi 300'den 3 bin 700'e çıkardık.
İhracat üretiminizin ne kadarını oluşturuyor?
İhracat bizim için çok büyük bir öneme sahip. Üretimimizin yüzde 30'unu 35 ülkeye ihraç ediyoruz. Bu ülkeler arasında İtalya, Fransa, Almanya, İngiltere, Yunanistan, Bosna Hersek, Mısır, Libya, Fas, Kamerun, Güney Afrika, Angola, Nijerya, Kazakistan, Mozambik, Moritanya, Kenya, Suudi Arabistan, Türkmenistan, Irak, Katar, Lübnan, İsrail, Kuveyt, Umman, BAE, Azerbaycan, Ukrayna gibi ülkeler yer alıyor. Ürünümüzün gittiği her ülke bizim için çok önemli. Uluslararası arenada ürünlerimiz büyük beğeni topluyor. Yılda yaklaşık 100 bin adet ürün ihraç ediyoruz. 2012'nin ilk yarısında 5 milyon dolar tutarında ihracat geliştirdik. İhracat oranını yüzde 15 artırıp, ülke sayısını da 50'ye çıkarmayı hedefliyoruz. 2012 yılında yaptığımız ihracatla Orta Anadolu İhracatçı Birlikleri (OAİB) tarafından yılın en başarılı mobilya üreticisi seçildik.
Genel olarak sektörü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türk ofis mobilya sektörü 1960'ların başında sanayileşmeye geçti. 1980'lerde ise gelişmeye başladı. Ticaretin gelişmesi, yeni özel şirketlerin kurulması, bankacılık sektörünün yükselişe geçmesi ve lüks iş merkezlerinin inşa edilmeye başlaması sektörün büyümesine yardımcı oldu. Son yıllarda iş dünyasında çalışma tarzlarının değişmesiyle birlikte yöneticiler, çalışanların verimliliğini artırmak için, işyeri tasarımında estetiğe önem veriyor ve yeni yaklaşımları benimsiyor. Ayrıca telekomünikasyon ve internet gibi sektörlerdeki gelişmeler, dünyada olduğu gibi, Türkiye'ye de iş potansiyelinin sanayiden ofislere kaymasına neden oluyor. Bu da ofis mobilyaları sektörüne hareketlilik getiriyor. Ofis mobilyaları üzerinde uzmanlaşan şirketlerin sayısında artış görüldüğü gibi, ev mobilyalarında üretim yapan birçok markanın da bu alana yöneldiğini görüyoruz. Sektörde 18 civarında firma faaliyet gösteriyor ve 250 bin civarında istihdam sağlanıyor.
Türkiye'nin ofis mobilyaları sektöründeki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye ofis mobilyasında Avrupa'nın en önemli üretici ülkelerinden biri olarak kabul ediliyor. Üstelik yatırımların son yıllarda yapılmış olması nedeniyle, en genç üretim teknolojisine sahip olan ülkelerden birisi. Bu özelliği ile Avrupa'nın ilk beş ülkesi arasında yer alıyor. Türkiye'de mobilya sektörünün büyüklüğü 8 milyar dolar. Ofis mobilyaları ise toplam mobilya sektörü içinde yüzde 30 büyüklüğe sahip.
Bundan sonrası için hedefleriniz neler?
Pazarlama üssümüzü İstanbul'a taşımak dünya markası olma hedefimize ulaşmak açısından çok büyük bir rol üstleniyor. Müşterilerimize özel çözümler sunmak için 5 milyon dolar yatırım yapacağımız yeni bir hat geliştiriyoruz. Tasarım ve katma değeri yüksek ürünlerle karlılığımızı artırmayı hedefliyoruz. Bunun için her yıl 2 milyon dolar tutarında yatırım yapıyoruz. Biz tasarımda sadece işin görselliğine değil, insanların işini kolaylaştırmaya odaklanıyoruz. Hedefimiz Bürotime olarak sektörümüzde dünyanın ilk 10 markasından biri olmak. Bu doğrultuda gerek yurtdışı, gerek yurtiçinde yeni yatırım ve çalışmalarımızı hızla sürdürüyoruz. 2011 yılı ciromuz 70 milyon lira olarak gerçekleşti. Aynı zamanda Turquality marka destek programında yer alan ilk ofis mobilyası markasıyız. Turquality hedefleriyle kolları sıvadık ve dünya markası olmak için var gücümüzle çalışıyoruz. 2013 yılı ciro hedefimiz 90 milyon lira. 2014 hedefimiz ise 100 milyon lira. 100 milyon lira barajını aştıktan sonra halka açılmayı planlıyoruz. Bir diğer hedefimiz de Türkiye'nin en büyük ikinci 500 sanayi kuruluşu sıralamasında yükselerek, ilk 500 şirket arasında yer almak.
Refakatçi koltuğu tasarlamak gerekiyor
"Her hasta odasında bir refakatçi koltuğu var. Ama bu koltuklar rahat değil. Sektörde hiç kimse bu konuyla ilgilenmemiş. Dolayısıyla bunun önemli bir pazar olduğunu düşündük. Ama bu ürünü tasarlamak için hasta ve refakatçi arasındaki ilişkiyi izlemek gerekiyordu. Ünlü bir tasarımcı ile görüştük. İTÜ ile bu konuyu konuştuk. Ama bu süreç proje aşamasından ileri gitmedi."
En hızlı teslimat bizde
"Türkiye'de ofis mobilyaları sektörüne yönelik net bilgiler vermek mümkün değil. Sektörde irili ufaklı birçok firma faaliyet gösteriyor. Çok fazla merdiven altı üretim var ve marka bağımlılığı düşük. Biz ürotime olarak sektörün en yaygın satış kanalına sahip, en çok ihracat ve en hızlı teslimat yapan firmasıyız. Son 12 yıldır, siparişlerimizi 72 saat içinde teslim ediyoruz."