Heykel tartışmasına CHP de katıldı
Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Koç: Apo heykeli, Selahattin Demirtaş'ın saçmalamaları onun umurunda falan değil. Bilinç altındaki Atatürk heykellerine dönük ifadesini kullanıyor.
ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "Türkiye'nin 2012 yılında idam cezasını tekrar tartışması bir ilkelliktir, bir siyasi çaresizliktir" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlığında toplandı.
Koç, toplantı sürerken açıklamalarda bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın dün partisinin grup toplantısında ve bugün Genişletilmiş İl Başkanları toplantısında yaptığı açıklamaları değerlendiren Koç, "sürekli saçmalama hakkını kullanan bir başbakanla karşı karşıya olunduğu" ifadesini kullandı.
Erdoğan'ın idam cezasına ilişkin açıklamalar yaptığını, ancak Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in ise sürekli Erdoğan'ın açıklamalarını düzeltmeye çalıştığını ileri süren Koç, "Türkiye'nin 2012 yılında idam cezasını tekrar tartışması bir ilkelliktir, bir siyasi çaresizliktir" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın ülkede yarattığı yüksek gerilim ve kutuplaşma politikasına devam ettiğini ileri süren Koç, "Bu politikası Başbakanı hayalindeki başkanlığa hiçbir zaman taşımayacak olan bir yoldur" ifadesini kullandı.
Koç, Avrupa Konseyi'nin Denetleme Komisyonu'nun toplantısına katıldığını aktararak, Erdoğan'ın batıda siyasi çevrelerce "bir siyasi karikatür olarak algılanmaya başlandığını, dünyaya nizam verme rüyası içinde olduğunun, ancak kendi ülkesini yönetemediğinin herkes tarafından görüldüğünü ileri sürdü.
Adalet Bakanı Ergin'in idam cezasının siyasi malzeme yapılmamasını istediğini belirten Koç, "Bu konuyu gündeme getiren kim? İç kamuoyuna hamaset dolu bu saçmalıkları pazarlayan kim? Muhalefetin bir kanadıyla ip kapmaca oynayan kim?" diye sordu. Ergin'in bu sorulara yanıt vermesi gerektiğini belirten Koç, "Bu konuyu gündeme getiren kendi başbakanı" dedi.
Koç, idam cezasının koşullarının hafifletilmesi ve tamamen kaldırılmasına ilişkin süreci de anlattı.
Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'nun kendisine yönelik "patolojik vaka" sözlerine yanıtını da değerlendirerek, "Bir hekim olarak gözlemimi belirtmek istiyorum, Başbakan'ın siyasi davranışları sağıklı, tutarlı değil. Gerçek bir siyasi patoloji ile karşı karşıyayız" dedi. Koç, Erdoğan'ın ortak tarihten husumet çıkarma gayreti içinde olduğunu da ileri sürdü.
Korkusu Atatürk'ten
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın heykel dikmeye yönelik sözleri ve Erdoğan'ın buna yanıtına da değinen Koç, "Selahattin Demirtaş'ın ipe sapa gelmez önerisini gerekçe göstererek yine kafasının arkasındaki kusmaya çalışıyor" dedi.
Erdoğan'ın heykel dikmeye ilişkin sözlerinin "karşı çıkma gibi gözükmekle birlikte bir iki yüzlülüğü yansıttığını ileri süren Koç, "Çünkü Başbakan heykel denince, gözünü kapatınca Atatürk'ü görüyor. Kafasının arkasında Atatürk var. Korkusu Atatürk'ten. 29 Ekim'i, 10 Kasım'ı hatırlayınca meydanlarda Atatürk'le karşılaşıyor. Sürekli Başbakan'ı rahatsız eden gerçek bu. Korkuyor, hakareti bundan. Başbakan'ın heykel sanatına bakış açısı ortada. Sanata genel olarak bakışı ortada. Apo heykeli onun umurunda falan değil, Selahattin Demirtaş'ın saçmalamaları onun umurunda falan değil. Bilinç altındaki Atatürk heykellerine dönük ifadesini kullanıyor."
Tarihten bahsediyorsun, işte sana tarih sorusu
Koç, Erdoğan'ın geçmişte bir konuşmasında dedesinin 1914'de 93 Harbi'nde şehit olduğunu söylediğini aktardı. Buna ilişkin araştırmalar yapıldığını belirten Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Milli Savunma Bakanlığı tarafından yayımlanan 'Şehitlerimiz' isimli 5 ciltlik kitap dizisinde Başbakan Erdoğan'ın şehit olduğunu söylediği büyük dedesi Kemal Mutlu'nun adı yok. Nerede şehit oldu? Belgelesene Sayın Başbakan. Bir başka dedesinin kümese saklandığını söylemişti. Millet bu ülkenin kurtuluşu için çoluğunu, çocuğunu, tarlasını, tarlasını, ekinini, evini, barkını bırakıp canını ortaya koyup cephelerde mücadele edecek, senin deden ya da baban niye kümese giriyor, niye saklanıyor? Tarihten bahsediyorsun, işte sana tarih sorusu açıklasana."
Açlık grevleri
Koç, konuşmasında cezaevlerindeki açlık grevlerine de değinerek, olaya vicdani ve insani boyutuyla baktıklarını, insanın kendi yaşamı üzerinden hak talep etmesini doğru bulmadıklarını söyledi. Koç, Erdoğan'ın bu konuyla ilgili kullandığı üslubu da doğru bulmadıklarını da belirtti.
Savunma hakkının kutsal ve adil yargılamanın ön koşulu olduğunu ifade eden Koç, her türlü kısıtlanmasına karşı olduklarını, ancak bu hakkın hukuk ekseninden koparılıp, siyasi mücadele arenasına taşınmasının da bu hakkın bir başka ihlal yolu olduğunu söyledi.
Koç, bir gazetecinin Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ın terörle mücadele konusunda CHP'ye çağrısı olduğuna ilişkin sorusu üzerine ise partisinin teklifinin herkes tarafından bilindiğini söyledi. Koç, CHP'nin konunun meşru zeminde, meşru siyasi aktörlerle tartışılmasından yana olduğunu hatırlatan Koç, toplumsal uzlaşmanın böyle sağlanabileceğini belirtti.
Suriye'de esir tutulan gazeteciler Cüneyt Ünal ve Beşar Kadumi'yle ilgili CHP'nin girişimine yönelik soruyu da yanıtlayan Koç, iki gazetecinin de sağlıklı bir şekilde dönmesi için CHP'li milletvekillerinin girişimleri olduğunu söyledi ve bir an önce ülkelerine dönmeleri dileğinde bulundu.
Koç, bir başka gazetecinin "Neden CHP'li milletvekilleri getiriyor?" sorusuna ise "Kim getirecek? Başbakan İsrailli asker Şilad'ın Filistin'in elinden kurtarılması için elinden geleni yaptığı zaman İsrail ile Başbakan'ın ilişkisini sorgulamayacaksınız, Türkiye'de iki gariban muhabir arkadaşımızın hayatının söz konusu olduğu yerde CHP eğer sorunu çözebilecek bir adım atıyorsa bu sorgulanacak. Demek ki geçmişe dönüp bakmak azım Şilad nasıl getirildi, Filistin'den İsrail'e" karşılığını verdi.