Hurda traktör projesi 6 milyar TL katkı sağlar

Hurda traktörlerin aşırı akaryakıt sarfiyatı ve çevreye verdiği zararla ekonomiye getirdiği yükün 6 milyar liraya ulaştığını vurgulayan Tekbaş, "Yaşlı traktörlerin zararı, tarım destekleri için ayrılanı para kadar" dedi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Hurda traktörlerin Türkiye ekonomisine  verdiği zararın toplam boyutunun, 6 milyar liraya ulaştığını vurgulayan Tekbaş, "Yaşlı traktörler, devletin tarım destekleri için ayırdığı para kadar  zarar veriyor" dedi.
 
Hurda traktörlerin yenileriyle değiştirilmesini öngören yeni bir proje hazırladıklarını belirten Tekbaş, projenin eski traktörlerin piyasadan kadameli çekilerek yerine yenilerinin konulması esasına dayandığını açıkladı.
 
 
 
 
 
Hüseyin GÖKÇE
 
ANKARA - Türk Tarım Alet ve Makineleri İhracatçıları Birliği (TARMAKBİR) Başkanı Cahit Tekbaş, markalaşma desteği almaları halinde sektör olarak dünya devleriyle yarışabileceklerini söyledi. Yaşlı traktörlerin kullandığı fazla akaryakıt ve çevreye verdiği zararın ekonomiye yıllık 6 milyar lira yük getirdiğini belirten Tekbaş, eski traktörlerin devlet tarafından alınarak, makine parkının yenilenmesi halinde bu kaybın önlenebileceğini söyledi. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Cahit Tekbaş, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ile Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.
 
Tarım Bakanlığı'nın tarım makinelerine verdiği hibe destekleri ne gibi katkılar sağladı?
Tarım makineleri sektörünü en üst seviyelerde etkileyen bir proje bu. Kırsal Kalkınma Projesi 2011 yılında başladı ve 2015 yılı sonuna kadar devam edecek. Daha önce de benzer hibeler vardı. Son 6 yılda 725 milyon lira hibe dağıtılmak kaydıyla yaşlı ekipman parkının yenilenmesine katkı sağlandı. Tarım makinaları sanayine işgücü istihdamı ve verimlilik arttı. Sektörümüzde bir çok üretim tesisi  2007-2008 yıllarında kapanma noktasına gelmişti. Çıkış vermek durumunda kaldığımız işçilerimizi tekrar işbaşı yaptırdık.
 
Verimlilik konusunu biraz açabilir misiniz?
Tarımsal üretimde gelir ve kalite artışı oldu. Sayın Tarım Bakanımızın da konuşmalarında ifade ettiği gibi, 5 yıl öncesine göre 23 milyar lira satış hasılası elde edilirken, aradan geçen 5 yılda arazi artmamış olmasına rağmen, 62 milyar lira gibi bir tarımsal hasılamız olmuştur. Bu tamamen makineleşmenin ülkemiz GSMH'sına yaptığı katkı. Başta su olmak üzere doğal kaynaklardan sürdürülebilir yararlanma oranı arttı. Üreticinin rekabet gücü yükseldi. Tarımda çalışma koşulları iyileşmiştir. Tarım makineleri sanayinin gelişmesine katkı sağlamıştır. Biz makine üreticileri de buradan aldığımız cesaretle önümüzü görmeye başladığımız andan itibaren kullandığımız üniversal klasik tezgahları bir kenara bırakıp CNC diye tabir ettiğimiz veri kontrollü tezgahlara geçme ve yatırım yapma cesaretini kendimizde bulduk. Piyasada delil raporu, garanti belgesi gibi yasal izinleri olmayan tarım makineleri  sayısı azaldı. 
 
Bu kadar önemli işlevi olan sektörün büyüklüğü ne kadar?
Sektörümüz Türkiye ekonomisine ciddi katkı sağlamakta. Geçen yıl 62 bin civarında traktör satıldı. Bunu ortalama 50 bin TL ile çarparsak 3 milyar lira gibi bir pazardan söz edebiliriz. Buna paralel olarak bin civarında bulunan imalatçımızdan satışlarının da bu seviyeyi yakaladığından hareketle toplam pazar büyüklüğümüzün 6 milyar lirayı bulmaktadır.
 
Dış ticarette durumumuz nedir?
 
[PAGE]
 
Dış ticarette durumumuz nedir?
İhracatımız 2011 yılına nazaran 2012 yılında yüzde 17 artış gösterdi. 148 ülkeye 470 milyon dolara yakın ihracatımız oldu. Bunun 220 milyon dolarını traktör , 50 milyon doları traktör yedek parçası ihracatı, 200 milyon dolar da ekipman ihracatı oluşturuyor. Geçen yıl 470 milyon dolarlık ihracata karşılık bu yıl 9 aylık verilerin ışığında yıl sonuna kadar 600 milyon dolarlık ihracat yapacağımızı düşünüyorum.Türkiye traktör kullanımı bakımından dünyada 4'üncü büyük ülke konumunda. Geçtiğimiz yıl üretilen 63 bin traktörün çok önemli kısmı iç pazarda kullanıldı. Buna karşılık çok ciddi bir ithalat var. İthalatı belli madde grupları oluşturuyor. Yıllara göre değişmekle birlikte yarısını hasat makinaları oluşturuyor. Bazı özel toprak işleme makinaları dahil ithalatın yüzde 70'ini oluşturuyor.
Traktör ithalatımız geçen sene 345 milyon dolar iken bu sene ilk 6 ayda yüzde 23 azalmayla geçen seneki 6 aya göre 120 milyon dolar oldu. Dış ticarete baktığımızda 2011'de toplam ihracatımız uluslararası sınıflandırmada traktör yedek parçası hariç 420 milyon dolarmış. İthalatımız ise 741 milyon dolar seviyesindeydi. Yaklaşık 322 milyon dolarlık bir açık oluşmuş. Zaten sadece 2008-2009'da dış ticaret fazlamız oluştu. 
 
Türkiye'nin tarımsal mekanizasyon politikaları nasıl olmalı?
Sektörümüz GSMH'ya katkısı  kadar maalesef destek alamamakta. Biz imalat sanayi sektörü olarak ülkemiz çiftçisinin ihtiyacına cevap verebilecek teknik yeterlilikteyiz. Ancak nihai tüketicimiz olan çiftçinin topraktan elde ettiği geliriyle modern makinaya sahip olması mümkün değil.  Desteklerin başladığı 2011 yılında 276 milyon lira gibi bir pay ayrıldı. Bu pay gerçekten sektörümüzü nispeten memnun etti. Maalesef 2012 yılında tam tersine ayrılan kaynak 96 milyon lira civarında kaldı. Bunun da 25 milyon lira gibi kısmı GAP illeri diye tabir ettiğimiz 10 ile gitti. Geriye kalan 71 milyon liralık kısımdan 70 tane ile dağıtıldı. Hiç kimse memnun olmadı. Tarımsal sanayi hizmet eden imalat sanayi olarak yaptığımız katkının karşılığında devletten destek alamayan bir sektörüz. Bu da burada yine devletimiz bizim önümüzü açmalı, Ar-Ge desteklerinden faydalanmak kaydıyla bizler de önümüzü görmeliyiz diye düşünüyorum. 
 
Bundan sonraki aşamalarda sektöre yönelik olarak ne gibi çalışmalar yapacaksınız?
TARMAKBİR olarak çok önemli bir proje hazırladık ve ilgili makamlara sunduk. Otomobil ve kamyonlarda olduğu gibi hurda traktörlerin yenileriyle değiştirilmesini öngören bir proje. Bana göre bunun acilen 2013 yılından itibaren uygulanmaya başlanması lazım. Burada kademeli olarak 35 yıldan başlamak üzere belirli bir yaşın üzerindeki traktörlerin piyasadan çekilerek yerine yenilerinin konulması esasına dayanıyor.  Ancak bu proje daha önce uygulanan otomobil ve kamyonlara göre farklı unsurlar içeriyor. Biz piyasada yaşlı traktör kalmaması için bu uygulamanın sürekli devam etmesini öngörüyoruz.
 
Türkiye'de kaç traktör var?
 
[PAGE]
 
Türkiye'de kaç traktör var?
Türkiye'de 1.5 milyon traktör olduğu söyleniyor. Bunlar trafiğe kayıtlı olanların sayısı, yani inşatta kullanılanlar da dahil. Tarımda 1 milyon 150 bin tanesinin tarımda kullanıldığını tahmin ediyoruz. Ancak önemli bir kısmının da hurda niteliğinde olduğunu dikkate aldığımızda tarımda faal traktör yasının 1 milyon olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle hurda niteliğinde olanlar Türkiye ekonomisine çok büyük zarar veriyor.  Bunların ülke ekonomisine verdiği zarar, neredeyse Türkiye'nin tarım desteklemesine ayırdığı bütçe kadar. Gerek yakıt tüketimi gerekse çevreye verdiği zararın toplam boyutunun, 6 milyar liraya ulaştığı rahatlıkla söylenebilir. Başka bir ifade ile yaşlı traktörler, devletin tarım destekleri için ayırabildiği para kadar ülke ekonomisine zarar veriyor. 
 
Az önce hem verimlilikten bahsettiniz hem de sektörde faaliyet gösteren firma sayılarını söylediniz. 
Bu rakamlar sektörün kendi içinde verimlilik sorunu olduğunu göstermiyor mu?
Bir kere sektörde son derece fazla firma var. Sanayi Bakanlığı kayıtlarına göre 500, Tarım Bakanlığı kayıtlarına göre bin 100, bizim yaptığımız gözleme göre de (geçerli deney raporlarından çıkardığımıza göre) 850 tane firma var.  üyemiz olmayanlar içinde hiçbir şekilde kaydı yer almayan, vergi ödemeyen, dolayısıyla haksız rekabet oluşturan firmalar var.
TSE bir makineye ya da bir firmaya belge vermek için belirli bir üretim yeri büyüklüğü, eleman sayısı ve ekipman varlığı istiyor ve bunu denetliyor. Oysa öbür makine üreticisine yönelik herhangi bir yaptırımı yok. Türkiye'de her isteyen istediği makineyi üretebiliyor.
Bu konuda da hiçbir denetim yok. Bir firmada çalışan bir ustabaşı biraz sermaye bulunca hemen gidip o makineyi yapmaya başlıyor. Bizim ticari kültürümüz birleşmelere müsait olmadığı gibi kardeşler bile ayrılıyor. 
Sektöre özel destekten bahsetmiyorum ama daha kolay, basit uygulanabilir markalaşma desteği sağlanabilir. Yoksa İtalya Türkiye'den makine alıyor, kendi markasını koyup üçüncü ülkelere satıyor. Fransa, Almanya gibi firmaları geldi, piyasayı görüp bu kalite ve bu fiyatlarla rekabet edemeyeceklerini söylediler. Hasat makinelerinde rahatlıkla girebiliyorlar çünkü burada markamız yok. Pazar payımız çok rahatlıkla büyüyebilir. İtalya Hükümeti tarım makinesi üreticilerine ihracat yaparken çok büyük destekler veriyor. Türkiye'de bir çok firma ihracat yapıyor veya başka firmalar üzerinden gerçekleştiriyor. Sebebi de ihracata ayıracak teknik eleman yok.
 
Ziraat Bankası tarımdan uzaklaşıyor
-Finansman konusunda ne düşünüyorsunuz?
Ziraat Bankası giderek tarımdan uzaklaşıyor. Ancak Ziraat Bankası politika değiştiriyorsa başka bir kurum olmalı. Çiftçinin gerçekten desteğe ihtiyacı var. Şu an Ziraat Bankası'ndaki sistem "ben kredi vermeyeyim" üzerine kurulu. Faiz düşük ama dosya masrafı, sigorta zorunluluğu daha yüksek. Biz 2011, 2012'de elde ettiğimiz bilgilerle 2013 yılının daha sağlıklı olması için, önümüzü görmek adına önümüzdeki dönem hangi desteğin verileceğini görmek istiyoruz.
 
KDV yükü düşerse makine fiyatları düşer
 
[PAGE]
 
KDV yükü düşerse makine fiyatları düşer
Biz çok zor şartlarda öz kaynaklarımızla bu imalatları yaparken, en önemli hususlardan bir tanesi de bizim hammadde girişimiz yüzde 18 KDV'ye tabi olup, bunu çiftçimize fatura ederken yüzde 8 ile çıkış yapıyoruz. Arada yüzde 10 gibi ciddi bir yük imalatçının sırtında kalıyor. Bunu devletten mevzuat gereği her ne kadar evraklarımız düzgün de olsa 16 aya varan zaman içerisinde alamıyoruz. Diğer taraftan da ciddi bir rakamı beklerken, diğer taraftan da imalata devam etmek durumundayız. Bankalardan kaynak kullanmak durumunda kalıyoruz. Kullandığımız kaynakları da maliyetlere yansıtmak zorunda kalıyoruz. Bu konuda devlet ödemeyi zamanında yapsa biz de kaynak kullanım miktarını, maliyetlerimizin üzerine yansıtmayız. Dolayısıyla nihai tüketici olan çiftçi daha ucuza makine sahibi olur. 
 
Yeni modelde destekleme paraları elimize geçmez
Biz TARMAKBİR tarafı olarak 2013 yılında  şu beklentilerimiz var: Ülkemizde 130 tane farklı makine ve ekipman tarafımızdan üretiliyor. Çiftçi bu makinelerden istediğini alabilmeli diye düşünüyoruz. Ama nasıl? Daha önce de ifade ettiğimiz gibi imalatçının belgesi olacak, garanti belgesi olacak. Çünkü ülkemiz fiziki, demografik bakımdan 7 bölgeye ayrılmış durumda. Birisi lazer küreği kullanırken, birisi traktör arkası küreği olsa işini görecek. Adil olması bakımından çiftçimiz istediği makineyi alabilmeli diye düşünüyoruz. Destek görecek makineler erken açıklanmalı. Zaten bunun yasal bir zemini var. Erken açıklanması lazım ki hangi makineye destek var ise o makineyi üreten imalatçı firma şimdiden pozisyon alabilmeli. Yıl içerisinde arz talep dengesini oluşturabilmeliyiz diye düşünüyoruz. 
2011 yılında başvuruda bulunan her 10 kişiden 1 tanesi makine sahibi olabildi. Yüzlerce, binlerce sayfa evraklar, mevzuat gereği alınması gereken evraklar zayi oldu. Fakat makine alamayan insanlar beklentisini 2013 yılına öteledi. Çünkü 2012 yılında topraktan alınan verim de düşük oldu.  Çiftçilerimiz beklentisini 2013 yılına öteledi. Bunun için kaynaklar yeterli olmalı diye düşünüyoruz.
Hibe destekleri ödemesinde bu yıl çok ciddi bir değişiklik oldu. 2012 yılında yapılan değişiklikle ödemenin doğrudan çiftçi adına Ziraat Bankası'na yatırılması ve çiftçinin de bu parayı bize ödemesi esasına dayanan bir sisteme geçildi. Fakat bu çok sakıncalı bir durum.  Makineyi teslim eden, faturayı kesen biziz. Devletimiz yatırımcı pozisyonunda olan çiftçiye ödeme yapacak. Henüz daha siftahımız da olmadı. Çiftçi zaten muhtelif yerlere borçlu insan. O alacağı rakam bize gelmez. Bize olan borcunu ödemez yönünde çok ciddi endişeler taşıyoruz. Ben faturayı kesiyorsam bu makinenin bedeli bana dönmeli diye düşünüyorum. Bunu özellikle Ziraat Bankası'na sorduk. Banka, "çiftçiden alacağım varsa önce ben el koyarım" diyor. O paranın bana gelmesi mümkün değil.
 
 
Cahit TEKBAŞ'ın dikkat çektikleri
 
Ferit B.PARLAK
 
Cari fazlanın, bütçe fazlasının konuşulması gereken bir ülkede yaşıyoruz. AmaÖ.
Potansiyelin varlığından haberdarız. AmaÖ. 
Bazı sektörleri hiç hesaba katmadığımız da açıkça ortada.
Geçtiğimiz hafta ormanı, deriyi, zeytinyağını konuştuk örneğin. 5'er, 10'ar milyar dolarlık getiri sağlayabilecekken, durup diğer ülkeleri seyrettiğimizi anladık.
Tarım makineleri sektörümüz de öyle.  TARMAKBİR Başkanı Cahit Tekbaş anlattı: "Yaşlı traktörler yıllık 6 milyar lira zarar veriyor, hurda projesi ile bu önlenebilir", "Markalaşma desteği alırsak dünya devleri ile yarışabiliriz", "Destekler geç açıklandığı için sektör önünü göremiyor", "Sanayicinin önünü açmak için 5 yıl sonra hangi makineye destek verileceği şimdiden belli olmalı", "Sanayicilere özel pasaport verilmeli", "Bu yıl 148 ülkeye ihracat gerçekleştirdik. Destekle kısa sürede 5 milyar doları geçebiliriz."
Ya açıkları konuşmaya devam edip, sorun büyüteceğiz; ya da eli taşın altındakilere destek verip, sorunu çözeceğiz.