İhtilallerden hesap sormak

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

Burak Kuntay / Bahçeşehir Ünv. Öğr. Gör. Foundation for defense of Democracies Kıdemli Analisti

Cumhuriyet tarihimizin büyük bölümü Türkiye'de yapılan darbelerin verdiği zararı telafi ile geçti. Tam çok partili rejime geçtik kazasız belasız, Demokrasi'yi sindiriyoruz derken, İhtilal.

Tam hadi bir hataydı oldu, bundan sonrası güzel olacak derken, muhtıra. Şimdi atlattık, parlak günler bizim derken, bir ihtilal daha.

Demokrasimizin önü hep kesildi. Kimileri buna ülke, millet selameti için, kimileri ise ülke kötüye gidiyordu deyip mazeret ürettiler. Sonunda ise olan hep aynı oldu: Geriye gidiş.

Darbeler, Türkiye'ye hiç ama hiçbir şey kazandırmadı, sadece yılların emeğini bir çırpıda silip geri götürdü. Neresinden bakarsak bakalım darbelerin eleştirilecek çok tarafı var. Ancak, asıl eleştirim darbeyi yapanlar kadar, o darbeleri yapanlardan hesap sormayanlara.

Ben vatandaşım. Bu devlet yönetiminde söz sahibi olduğum tek zaman oy verdiğim ve yöneticimi seçtiğim zaman. Bir tek oy. Ama benim, sadece benim. Seçim sistemimizi tartışsam da, eleştirsem de yine de o oy benim her şeyim.

Birine oy veriyorum ve sonra o parti ya da başkası gelip iktidar oluyor. Buraya kadar normal. Ancak, birileri benim oyumu iptal edip, darbe yapıp, beni hiçe sayıyor. Sebep? Ülke selameti onu gerektiriyor.

Kime göre menfaat? Sana mı, bana mı?

Hangi sıfatla ihtilali yapanlar ülke menfaatlerine karar verebiliyor? Bu büyük ve onların olmayan kararı verme cüretine nasıl kalkışabiliyorlar? Kalkışıyorlar, çünkü, daha önce yapanlardan hiç hesap sorulmadı ki. Nasıl olsa benden de sorulmaz diye yapıyorlar darbeyi.

Demokrasi zor bir fikir, zor bir anlayış. Hele sindirilmesi çok daha zor. Sindirdin mi ondan güzeli, anladın mı ondan mantıklısı, tattın mı ondan lezzetlisi yok. Ama meşakkatli iş. Zor iş.

1960 ihtilali yapıldı. İki bakan, bir başbakan idam edildi. Yüzlerce namuslu insan yıpratılarak, damgalanarak Yassıada'da, Sivas'ta, Kayseri'de hapis yattı. Aileleri mağdur oldu.

Niye? Ülke selameti içinmiş.

Hadi canım!..

Ülkeyi geri götüren,ekseriyeti masum insanları mağdur ve mahkum eden, üstüne üstlük bir de insanları yasaklayan ve haklarını ellerinden alan bir müdahalenin neresi ülkeye menfaat getiriyor, sorarım.

1980 de aynısı.

Peki neden hiç bu antidemokratik müdahaleyi yapanlardan hesap sorulmadı? Neden benim oyumu gasp edenlerden hukuki bir cevap aranmadı? O da mı ülke selameti için?

Sanmam.

Kanun mu müsaade etmiyor?

Bahane değil.

Bu ülke hukuk, adalet, eşitlik ve demokrasi üzerine inşa edildi. Sindirmesi zaman alsa da temelimiz bu. Bu gün demokrasi yerine antidemokrasiyi, hukuk yerine hukuksuzluğu, adalet yerine adaletsizliği, eşitlik yerine eşitsizliği savunarak ülke selameti korunmaz.

Belki 1960'ın hesabı hukuken sorulabilse 1970, onunki sorulabilse 1980, 1980 sorula bilse sonrasındaki antidemokratik beklentiler toplum dimağına yerleşmezdi. Türkiye'nin yılları heba olmazdı.

Yazık oldu

Hâlâ geç değil. Asılan o kıymetli insanların neden asıldığını, mağdur edilen insanların neden yıllarca süründürüldüğünü, 1980'de sağ-sol birçok kıymetli namuslu ismin niçin yasaklandığını ve toplumsal haklarının ellerinden alındığını anlatın bana? Ülke selameti demeyin ama.

Daha da kötüsü sivil irade görevi ele alınca neden hukuki olarak hesap sorulmadı? Onu da anlatın bana. Siz de ülke selameti demeyin ama.

Ne zaman ki demokrasiyi sağlamlaştırmak için demokratik yollara, hukuk bulmak için hukuki yollara, eşitlik aramak için eşit şekillere ve adalete kavuşmak için ise adaletli olmak gerektiğini içimize sindiririz, o zaman demokrasiyi anlar ve demokrasimizi keyifle ve kesintisiz yaşarız.