İKV'den Paris İklim Anlaşması değerlendirmesi
İKV, "ABD Başkanı Donald Trump’ın, ABD’nin Paris İklim Anlaşmasından çekildiğini açıklaması, iklim değişikliği ile mücadelede gerek ABD gerekse tüm dünya için geriye atılmış bir adımdır" dedi.
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), ABD Başkanı Donald Trump’ın, 1 Haziran 2017 tarihinde küresel fosil yakıt yakmada karbondioksit oranı yüzde 15 olan ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekildiğini açıklamasının iklim değişikliği ile mücadelede gerek ABD gerekse tüm dünya için geriye atılmış bir adım olduğunu bildirdi.
İKV açıklamasında, Paris İklim Anlaşmasının bu yüzyıl sonuna kadar küresel emisyonların 2 derece hatta 1,5 derece ile sınırlandırılmasını ve temiz enerjiye geçilmesini öngören önemli bir süreci başlatmasıyla beraber, 190'ın üzerinde ülkenin imzasını, 145'in üzerinde ülkenin onayını taşıyan küresel bir amaca hizmet eden ortak bir değer olduğu ifade edildi.
Açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump’ın, 1 Haziran 2017 tarihinde küresel fosil yakıt yakmada karbondioksit oranı yüzde 15 olan ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan çekildiğini açıklamasının iklim değişikliği ile mücadelede gerek ABD gerekse tüm dünya için geriye atılmış bir adım olduğu vurgulandı.
"AB ve Çin gibi taraflar liderlik yarışında öne çıkma gayretlerini sürdürecek"
Bu karar sonrasında, Avrupa Birliği (AB) ve Çin gibi tarafların liderlik yarışında öne çıkma gayretlerini sürdüreceği öngörüsüne yer verilen açıklamada, her iki tarafın Paris İklim Anlaşmasına bağlılıklarını Brüksel'de 1-2 Haziran 2017'de yapılan 19'uncu AB-Çin Zirvesi kapsamında ortaya koyduğunu ve iklim değişikliği ile mücadelede ve temiz enerjiye geçiş sürecinde ileriye dönük iş birliği sözü verdikleri bildirildi.
Her iki tarafın anlaşmayı istihdam, ekonomik büyüme ve yatırımlar için bir fırsat olarak gördüğünü ve tüm paydaşlar ile ortak çalışmaya hazır olduklarını beyan ettikleri dile getirilen açıklamada, küresel emisyonlarda ilk üçte yer alan AB ve Çin tarafından yapılan bu tür bir ortak açıklamanın küresel iklim değişikliği ile mücadelenin devam ettiğinin açık bir göstergesi olduğu kaydedildi.
Anlaşmanın 28'inci maddesi uyarınca, bir ülkenin anlaşmadan çekilmesi için, 3 yıllık bir sürenin ve bu sürecin ardından 1 yıl içinde de bu kararın açıklanma süresinin olduğunun dikkate alınması gerektiği belirtilen açıklamada, "Bu süre içinde diğer tüm ülkelerin Paris Anlaşmasının uygulanmasını destekleyici tavır sergilemesi ve anlaşma için sundukları ulusal beyanlarına sadık kalması, küresel amaca bağlılık için oldukça önemlidir." ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Obama hükümeti tarafından kabul edilen ABD’nin anlaşma için sunduğu uzun vadeli hedefte, 2025 yılına kadar 2005 yılına kıyasla emisyonlarda yüzde 26 ila 28 oranında azaltım öngörülmektedir. Çin, bu yıl ulusal karbon pazarını uygulayacağını ve 2030 yılına kadar emisyonlarda yüzde 60 azaltacağını açıklamıştır.
2030 gündeminde düşük karbonlu ekonomiyi destekleyici ek tedbirleri tüm sektörlerde uygulamaya başlamakla beraber, 1990 yılına kıyasla yüzde 40 oranında azaltım olacağını tekrarlamaktadır. Brexit süreci öncesi Birleşik Krallık’ın ise tek başına 2050 yılına kadar 1990 yılına kıyasla emisyonlarda en az yüzde 80 oranında azaltım hedefi bulunmaktadır. Türkiye'nin de küresel iklim ve enerji politikalarındaki temel amaç ve eğilimleri dikkate alarak, iklim değişikliği mücadelesindeki yerini alması elzemdir."