İnsanlar rakiplerinden de çok şey öğrenirler

20. Kalite Kongresi'ne katılan ekonominin patronları Sabancı ve Eczacıbaşı Türkiye'nin ekonomi hedeflerine ulaşmada inovasyonun önemine dikkat çekti.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

İSTANBUL -20. Kalite Kongresi'ne katılan Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı,ve Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı  Türkiye'nin ekonomi hedeflerine ulaşmasında inovasyonun önemine dikkat çekti.

Türkiye Kalite Derneği (KalDer) tarafından Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (TÜSİAD) katkılarıyla düzenlenen "20. Kalite Kongresi", Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı'nda başladı.

Sabancı, "20. Kalite Kongresi"nde Uğur Dündar'ın yönettiği oturumunda, Brisa'nın AB'den kalite ödülünü alan ilk şirket olmayı nasıl başardığına ilişkin olarak, Brisa'nın 1988 yılında Japon Bridgestone ile ortaklık kurduğunu, bunun bir ihtiyaçtan doğduğunu, çünkü 1980'li yıllara baktıklarında, dünyadaki akımların, liberalleşme, serbestleşme olduğunu söyledi.

Güler Sabancı, şunları belirtti:

"Daha teknolojik ürünlerle büyümek ihtiyacından Brisa 1988 yılında Japon Bridgestone ile ortaklığa girdi. Bu aslında Sabancı Topluluğu'nun da kalite yolculuğunun bir başlangıcı oldu. İnsanlar ortaklarından çok şey öğrenirler, ama ben inanırım ki insanlar rakiplerinden de çok şey öğrenirler. Brisa'nın bir büyük avantajı da Brisa'nın Goodyear, Pirelli gibi güçlü rakipleri vardı. Daha büyümek, teknoloji uygulamak için ortaklığa girdik."

Brisa'nın Avrupa Kalite Büyük Ödülü'nü kazanmadan önce Türkiye'de 1993 yılında Avrupa'dan önce yapılan Ulusal Kalite Ödülü'nü kazandığını anımsatan Sabancı, "Yani biz ülke olarak Avrupa'dan daha önce bu konuya adım attık. Öncülük ettik, fark yarattık" dedi.

Bunun bir evre olduğunu söyleyen Güler Sabancı, "Ben ilk çalışma hayatıma başladığımda kalite kontrol edilirdi. Bizim ekiplerimiz vardı, üretimden sonra gidilir kontrol edilirdi. Daha sonra bu kontrol edilmekten çıkıp 'kalite üretilir' anlayışına geçtik. Daha sonra 'iş mükemmelliği' dediğimiz, artık bütün şirket, herkesin kaliteden sorumlu olduğu evreye geçtik. Şimdi de başka evreleri yaşıyoruz" diye konuştu.

Fark yaratmak ve farkılıklara fırsat vermenin önemine dikkat çeken Sabancı, inovasyonun sosyal politikalara yerleşmesinin ortak paydasında çok ciddi bir eğitim hamlesi yattığını vurguladı. Sabancı, "Eğitim hamlesinde de mevcut eğitim sistemimizi devam ettirmek değil, ciddi bir reform yatıyor. Farklılıklara fırsat veren bir eğitim yapısı..." dedi.

Yeni teknolojiler yaratma konusunda son yıllarda oldukça yatırım yapıldığını, ancak henüz daha meyvelerini almadıklarını belirten Sabancı, sadece teknoloji üretmenin de yeterli olmadığını, uygulanabilir teknolojinin önemli olduğunu, önümüzdeki süreçte bu konuların üstünde durmak gerektiğini, yoksa fark yaratmanın devam ettirilemeyeceğini kaydetti.

E-7, G-7'yi geçecek

Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı da konuşmasında, Türkiye'nin içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerin yer aldığı E-7 grubunun G-7'nin üçte biri oranında bir üretim gücüne sahip olduğunu, ama E-7'nin G-7'yi 2050 yılına gelindiğinde geçeceğinin bugünden hesaplandığını anlattı.

Eczacıbaşı, toplam kalite yönetiminin özelliğinin hem yol gösterici bir felsefe niteliğinde hem de sonuç almaya yarayan bir araç niteliğinde olduğunu dile getirerek, çok sayıda Türk kuruluşunun toplam kalite yönetimini benimsediğini ve yönetim kalitesine çok önemli katkılar sağlandığını söyledi.

Eczacıbaşı, "Toplam kalite bize neler getirdi diye özetlersek, rekabette müşteri odaklı bakış açısını getirdi. İkincisi insan kaynaklarının en önemli değer olduğu anlayışını getirdi. Bu anlayış ve bilincin yerleşmesiyle ülkemizin bundan sonra ihtiyaç duyduğu atılımların yapılması için elverişli zemin oluştu" dedi.

 İnovasyon liginde sıçrama yaparsak öne çıkarız

Değişimin itici gücünün önlerindeki dönemde küreselleşme değil sürdürülebilir kalkınma olduğunu belirten Eczacıbaşı, bunun en önemli aracının ise inovasyon olduğunu söyledi.

Eczacıbaşı, inovasyonda 69 sırada yer alan Türkiye'nin ekonomik büyüklükteki yeri ile inovasyondaki yeri arasındaki farkın önemli bir fırsat sunduğunu vurgulayarak, şunları ifade etti:

"İnovasyon odaklı ekonomik ve sosyal politikalar izleyebilirsek, politikalarımızın ortasına bunu yerleştirebilirsek, Türkiye inovasyon liginde sıçrama yaparsa, hem ekonomimiz büyüklük sıralamasında çok daha önlere çıkacak, hem de sürdürülebilir bir ekonomik büyümeye kavuşacağız. Bu son derece önemli. Çünkü dünya politikası bize gösteriyor ki büyümede sürdürülebilirlik ancak inovasyona bağlı olursa gerçekleşiyor. Biz de ihracatın ve iç talebin çekişiyle önemli bir atılım gerçekleştirdik. Cari açığa ilişkin uyarı sinyalleri bize gösteriyor ki yeni bir büyüme modeline ihtiyacımız var. Ancak inovasyona dayalı olursa büyüme sürekli olabiliyor. Türkiye'de bu atılımı gerçekleştirirse bu sonucu elde edebilir, bu hayallerimizi gerçekleştirebiliriz."

Bu konularda ilginizi çekebilir