”İnsanların birbirine etnik kimlikle bakmalarını kabul edemeyiz”
MHP'li Vural, 'Ne Mutlu Türk'üm Diyene' sözünün silinme isteğiyle ilgili olarak "Böyle bir tavır Türkiye'de etnik fesadı oluşturmaktır" dedi
ANKARA - MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Türkiye'de yaşayan insanların birbirine farklı etnik kimlikle bakmalarını kabul edemeyeceklerini belirterek, "(Ne Mutlu Türk'üm Diyene) sözünü sileceklermiş. Böyle bir tavır doğrudan doğruya Türkiye'de etnik fesadı oluşturmaktır ve hepsi insanlık suçudur" dedi.
Vural, TBMM'de gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birlik ve beraberlik içinde kurulduğunu bildirdi. Son günlerde "Kürt meselesi ve Kürt açılımı" adı altında bir takım konuların gündeme getirildiğine dikkati çeken Vural, "Böyle bir şey olamaz. Bu milletin insanlarını birbirlerine farklı etkin kimlikle bakmasını, ayırmasını ve ayrışmasını kabul edemeyiz. Demokratik bir hukuk devleti için birlik ve beraberlik içinde çalışmalıyız. Daha güçlü bir Türkiye için çalışmalıyız. Çok dikkatli olmamız gereken bir evredeyiz" diye konuştu.
"Bu Türkiye'nin çözülmesidir"
Oktay Vural, "Bir konuyu sorun olarak gösterip, sonra kendi çözümlerini Türkiye'ye dayatmak isteyenler neyi çözüyor? Türkiye'yi mi çözmek istiyorsunuz?" diye sorarak, sorunu çözmek yerine Türkiye'nin çözülmesini isteyenlerin olduğunu savundu. "(Ne Mutlu Türk'üm diyene) sözünü sileceklermiş. Böyle bir tavır doğrudan doğruya Türkiye'de etnik fesadı oluşturmaktır ve hepsi insanlık suçudur" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin zaten kültürel bir kimlik oluşturduğunu vurgulayan Vural, şunları kaydetti:
"Avrupalılık ekseninde birlik ve beraber olmak isteyenler özellikle milli kültürümüzü neden ayrıştırmak istiyorlar. Etnik kimliğin siyasi olarak çözüme kavuşturulması doğru değildir. Siyaset uğruna insanları etnik kimliklerine göre ayrıştıralım, okullarımızı ayıralım, alış veriş yaptığımız yerleri ayıralım öyle mi? Böyle bir şey olamaz. Böyle bir sorun yoktur. Böyle bir sorunu dayatarak insanları ayrıştırmak isteyenler elbette vardır. Bunu da terörle, şiddetle ve baskıyla yapmak isteyenler elbette olmuştur. Onların oluşturduğu sorunu, onların istediği gibi çözmek demokrasiye tehdittir. Doğu ve Güneydoğu bölgeleri olmak üzere asıl yapılması gereken, şiddet, tehdit ve şantajla o insanların üzerinde baskı kurmayı devletin engellemesi gerekir. Demokrasinin neresinde baskıyla, şiddetle milletin iradesini değiştirmek. Silahı mazur görenler, onların doğurduğu sorun ekseninde Türkiye'ye çözüm dayatanlar demokrat oluyorlar. Bunun neresi demokrasi. Burası bizim evimizdir. Evimizi, odalarımızı ayırmak isteyenlere karşı milletin dik durması gerekir. Bu bir oyundur, tuzaktır."