İş başarısında kriz yönetimi
Dr. Murat SERT / Business Yönetim Danışmanı
Bir mal veya hizmeti ortaya çıkarmak, onu pazarlanabilir bir unsur haline getirmek ve bunun sürekliliğini sağlamak, şirketlerin büyük uğraşları ve emekleri sonucunda gerçekleşir. Oysa gösterilen tüm bu çabalar hiç beklenmedik bir anda olağanüstü bir durum sonucunda heba olup gidebilir.
Ülkemizin gündemi birçok beklenmedik olaya gebe, hâl böyleyken yaşanabilecek herhangi bir olumsuz gelişme şirketlerin pazarlarını, üretim süreçlerini, para akışlarını, kurumsal itibarını ve çalışanların güvenliğini tehdit edebilir. Özetle, beklenmeyen bir anda beklenmedik olumsuz bir gelişmeye veya yaşanan sorunlar yumağına kriz diyoruz.
İşletmeler için aniden gelişen beklenmedik durumlar karşısında iş süreçlerini devam ettirebilmek hayati önem taşımaktadır. Bu noktada kriz yönetimi, yöneticilerin can simididir. Kriz yönetimine sadece krizin meydana gelmesinden sonraki süreçler olarak bakmak yanlıştır. Burada krizden kaçmak ve etkileri ile mücadele etmekten daha ziyade, olası bir kriz durumunu önlemek ve bu durumdan maksimum fayda etmek daha önemlidir. Kriz yönetiminde asıl olan, olası bir krizin sinyallerini tespit etmek, erken uyarı, koruma ve önleme sistemlerini kurmaktır. Günümüzde pek çok işletme, bize bir şey olmaz mantığı ile kriz yönetim sistemi için ayıracağı kaynak ve zaman için kısıntıya gitmekte hatta ihmal etmektedir. Unutulmamalıdır ki, olası bir krizin mali külfeti ve sonuçları yanında, kriz yönetim bütçesi oldukça önemsiz kalmaktadır.
Şirketlerin yaşadıkları krizlerin büyük bir çoğunluğu işletme körlüğünden ya da yönetim zafiyetinden kaynaklanmaktadır. Geriye kalan kriz kaynakları ise kontrol edilemeyen faktörlerdir. Bu iki durum için Volkswagen örneğini ve Rusya ile olan uçak krizini verebiliriz. Aslında krizlerin birden patlak verdiğini söylemek tam olarak doğru değildir. Çünkü krizler aşama aşama gelişirler ve çeşitli evrelerden geçerler.
İlk aşama için işletmenin körlüğünden bahsedebiliriz. Yöneticiler olacaklardan ve olaylardan habersizdirler, gidişatın farkında olmazlar. İkinci aşama için bazı öngörüler doğrultusunda bir bilinç vardır ancak tedbir alınmaz, konu önemsenmez. Bir sonraki aşamada tedbirler ve önlemler söz konusudur ancak ya yeterli değildir yada yanlıştır. İlerleyen aşama, krizin oluşması ve son aşama şirketin büyük zararlara uğrama aşamasıdır.
Krizler her ne kadar istenmeyen bir durum olsa da değişim için baskı oluşturması ve işletmenin zayıf yönlerini ortaya koyması bakımından yararları mevcuttur. Bu yönüyle yöneticiler olumsuz bir durumu işletme çıkarları doğrultusunda olumlu sonuçlar elde edebilmek için kullanabilirler. Burada esas olan, olası bir zararı olabildiğince bertaraf etmek ve kazancı arttırmaktır.
Yaşanabilecek olumsuzluklardan başarılı sonuçlar çıkarabilmek için üst yönetimin liderliği ve duruma aktif katılımı son derece önemlidir. Başarının elde edilebilmesi, kriz öncesi durumunun öngörülmesine ve uygun zamanda harekete geçilmesine bağlıdır. Her kriz, gelişinden önce çeşitli belirtiler gösterir. Bu belirtiler yaklaşmakta olan bir durumun şiddeti hakkında bilgi verir. Kriz sinyallerinin anlaşılmaması ve değerlendirilememesi kaçınılmaz olarak krize sebebiyet verecektir. Bunun için gerekli eğitimler verilmeli ve akabinde erken uyarı sistemleri kurulup devreye sokulmalıdır.
Kriz sürecinin patlak vermesiyle tüm paydaşlar durumun gidişatı ve sorunun çözümü konusunda bilgi sahibi olmak isterler. Yaşanabilecek bir panik havası, stresin şirket geneline yayılmasına ve kontrol dışı davranışlara sebebiyet verecektir. Yöneticiler baskı altında sağlıklı kararlar alamayacaktır ve örgüt genelinde beklenilmeyen tepkiler görülecektir. Bu süreçte öncelikli olarak soğukkanlı olunması ve durumun bütününün görülmesi gerekir. Kurulacak bir kriz yönetim ekibi duyarlı ve gerçekçi açıklamalarla bilgi talep edenleri aydınlatmalıdır. Yaşanabilecek bir iletişim kaybı ve bilgi kirliliği durumu daha kötüye götürebilir. Bunun için kriz eylem prosedürleri kriz durumunda ne yapılacağı konusunda yol gösterecektir.
Kriz eylem prosedürleri normalleşme sürecinin anahtarıdır. Bu süreçte kriz kontrol altına alınır ve iş süreçleri istikrarlı hale getirilir. Yeniden yapılandırma ile değişen çevre koşullarına uyum sağlanır. Öğrenen bir örgüt olmak ve yaşananlardan ders çıkarmak, tüm bu sürecin olumsuz iklimini olumluya çevirecektir.
Krizin atlatılması ve normalleşme sürecinin ardından, bozulan bağların yeniden tamir edilmesi, iş düzeninin ve iş barışının sağlanması gerekir. Hedefl er yeniden gözden geçirilmeli ve kriz sürecinde katkıları ile çözüme destek sağlayanlar ödüllendirilmelidir.
Özetle diyebiliriz ki, yönetilemeyen bir krizin oldukça ciddi sonuçları vardır. Ancak her kriz kendi içinde bazı fırsatları da barındırır. Kriz yönetimi, çekilen cefanın sefasını sürme ve sürdürülebilir bir işletme yönetiminin tesisi için son derece önem arz etmektedir. Ülkemizde yüzyılını aşmış şirket sayısı oldukça azdır. Uzun vadeli düşünüyor ve hedefl erinizde başarısızlıklar yaşamak istemiyorsanız, sizin de gündeminizde kriz yönetimi mutlaka olmalıdır.