İş kaybının maddi zararı cezadan büyük

30 Haziran 2012 tarihli Resmi Gazete'de 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu yayınlanmış ve yürürlüğe girmiştir. Yasanın yürürlüğe girmesi neredeyse bir yıl olacakken İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hakkında sorular ve sorunlar devam ediyor.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

 
İSTANBUL - İçinde bulunduğumuz Sağlık ve Sosyal Güvenlik Haftası nedeniyle 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu tartışmaları cezai yaptırımlarla birlikte arttı. Kanunun yayım tarihinden itibaren en çok konuşulan ve tartışılan maddesi de, 26. maddedeki idari para cezalarının uygulanması üzerine oldu. Özellikle çalışan sayısı 50'nin altında olan yerlerde işverene ekonomik olarak çok fazla maliyet getirdiği ifade edilmesi tartışmaların odak noktası halini aldı. Oysaki araştırmalara göre iş günü ve iş kaybından dolayı oluşan zararların direk ya da dolaylı olarak işverene ve devlete maliyeti çok daha fazla olduğu görülmektedir.
 
Türkiye'de çalışmakta olduğu işten memnuniyetsizliği yüksek olan milyonlarca insan var ve bu memnuniyetsizlik karşımıza ciddi oranda iş kazası ve meslek hastalığı olarak çıkıyor. Yapılan araştırmalara göre işini severek yapmayan kişilerde iş motivasyonu neredeyse yok ve konsantrasyon eksikliği, dikkatsizlik ve tedbirsizlikle beraber karşımıza iş kazası ve meslek hastalığı olarak çıkıyor. Ayrıca, iş disiplinine aykırı şekilde özensiz davranıldığı için ciddi bir verim kaybına sebep oluyor. Araştırmalara göre, iş kazalarının % 98'i, meslek hastalıklarının ise neredeyse tamamı önlenebilir. Fakat şimdiye kadar mevcut çalışma hayatında gerek kanunlar gerekse yönetmelikler doğrultusunda maalesef bu oranlar düzeltilememiştir. Kanun tüm çalışma hayatını bütün yönleriyle değerlendirip çalışma hayatına yeni bir düzen getirerek "Çalışma Kültürü" 
oluşturmayı hedefliyor.
 
Orhan Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Bozkurt: "Kanun, çalışan sayısı 50'den az olan iş yerlerini ilgili maddesi ile birlikte "sorumlu" hale getirmiştir. Keza bu iş yerleri, şimdiye kadar İş Sağlığı ve Güvenliği kapsamında hiçbir bilgi ve tecrübeye sahip değildir. Bu noktada asıl iş Ortak Sağlık ve Güvelik Birimleri'ne düşmektedir. Birimler, kanun ve beraberinde çıkan yönetmeliklerin tamamını işveren adına uygulama ya da uygulatma yükümlülüğüne sahiptir. Bu kanun kapsamında, işletmelerin acilen uyması gereken, kanunun 10. maddesi 'Risk Değerlendirmesi, Kontrol, Ölçüm ve Araştırma' ilkesidir. Keza işverenler, Risk Değerlendirmesi'ni yaptırmadıkları her ay için 4500 TL idari para cezası ödemek durumunda kalacaklardır. Bir sonraki adım, çalışan sayısının 50'nin altında olduğu işletmelerde tehlikeli ya da çok tehlikeli statüsünde olanlar 1 Temmuz 2013 tarihinden, az tehlike sınıfında olanlar ise 1 Temmuz 2014 tarihinden itibaren kanuna karşı 'tam sorumlu' olacaklardır. Bakanlığın yayınladığı nice kodundan bakılarak tehlike sınıfı öğrenilebilir. İşletmeler sorumluluklarını yerine getirmek adına, iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanını kendi kadrolarında bulundurabilecekleri gibi, dışardan hizmet alımını Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimleri'nden de gerçekleştirebilirler.