”İşkence ve kötü muamele” toplantısında protesto
Bir protestocu, kendisine müdahale edildiği sırada "Beni de şimdi terörle mücadele şubesine götürüp bana işkence yapacaklar" diye bağırdı
ANKARA - Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, İnsan Hakları Başkanlığı tarafından Hakimevi'nde düzenlenen "İşkence ve Kötü Muameleyle Mücadele" toplantısına katıldı.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, "Herkes gibi biz de yargı makamlarından işlenen bir suç varsa bunun bir an evvel ortaya çıkarılmasını istiyoruz" dedi.
Çiçek, toplantıda yaptığı konuşmayı bitirdiği sırada kürsüden inmeden önce, "işkence ve kötü muamele" sonucu öldüğü iddia edilen Engin Çeber'in Avukatı Taylan Tanay, soru sormak istediğini ifade etti. Çiçek, Taylan'ın sorusunu beklemeden kürsüden indi.
Bu sırada, toplantı salonunda bulunan ve ellerinde "Özür Değil Adalet İstiyoruz, TAYAD'lı Aileler" yazılı dövizler açan birkaç kişi, Engin Çeber olayını protesto etti.
Tuncel Gümüş adlı bir kişi, bağırarak protestosunu sürdürünce, önce polisler tarafından engellenmek istendi, ancak sonra müdahaleden vazgeçildi. Protestocuların taşıdıkları dövizler görevlilerce alındı.
Gümüş, kendisine müdahale edildiği sırada "Beni de şimdi terörle mücadele şubesine götürüp bana işkence yapacaklar" diye bağırdı. Müdahale etmekten vazgeçilmesinin ardından, gazetecilere açıklamalarda bulunan Tuncel Gümüş, kendisinin de "kötü muamele ve işkenceye maruz kaldığını ve bunun sürdüğünü" savundu.
Çiçek protestoyu değerlendirdi
Toplantının çıkışında, basın mensuplarının protestoyla ilgili değerlendirmesini sorması üzerine Çiçek, Engin Çeber soruşturmasıyla ilgili yayın yasağı bulunduğunu hatırlattı. Çiçek, şöyle devam etti:
"Benim söyleyeceğim bir şey yok. Herkes gibi biz de yargı makamlarından işlenen bir suç varsa bunun bir an evvel ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Bu türlü taleplerin, provokasyonların da bir an evvel sona erdirilmesi lazım. Hükümet adına ne denmesi gerekiyorsa Sayın Bakan söyledi. Kendi yönünden alması gereken tedbirleri aldı. Bundan sonraki kısım, yargıya aittir ve süratli yargılamaya tabii bir iştir. Biz de yargı makamlarından, herkes gibi bir an evvel bu işin neticelenmesini istiyoruz."
Bir gazetecinin, Engin Çeber'in avukatı ve babasının bu toplantıya davet edilmedikleri yönünde serzenişleri olduğunu belirtmesi üzerine Çiçek, şunları kaydetti:
"Bu türlü toplantılar şöyle yapılır; bir konuşmacı olarak davet edilenler var, ilgi duyup alaka duyup gelenler var. Dolayısıyla alaka duyup gelmesine bir engel yok. Kimse de 'Senin elinde davetiye yok, davet edilmedin' diye salondan çıkarılmadı.
Ben şimdi konuşan arkadaşı, İstanbul'daki bir toplantı sebebiyle tanıyorum. Yani içeri girmesine engel olunabilirdi, engel olunmadı. Fikrini söylemek istiyordu onu da söyledi. Tabii ki biz bu noktada iyi niyetliyiz ve herkes gibi bize düşeni biz yapmaya çalışıyoruz. Başkaları da kendi üzerine düşeni yapsın."
Çiçek, bir gazetecinin "Yayın yasağıyla olayın örtülmeye çalışıldığı savunuluyor" sözlerine, "Yargıya düşmüş bir iş varsa yargının işini bana niye soruyorsunuz. Ben de onu söylemeye çalışıyorum. Yargı, yargı görevini yapacak. Biz şimdi yargıyla ilgili bir şey söylediğimiz zaman 'Yargının işine müdahale ediliyor' diyenler de siz oluyorsunuz. Ben yargının işine müdahale etmem. Yargının anayasa ve yasalardan doğan görev yetki ve sorumluluğu belli, onlar kendi işlerini yapacaklar, biz de kendi işimizi yapacağız. Buna riayet edilmediği takdirde, herkesin işini herkesten sorarsınız, o da doğru olmaz" yanıtını verdi.
'Kol kırılır yen içinde kalır'
İnsan haklarını tanıma konusunda çok fazla sıkıntı olmadığını, zaman zaman yasal düzenlemelerin bu konuyu belli bir noktaya getirdiğini ifade eden Çiçek, "Başta Anayasa'nın temel haklar ve özgürlükler bölümündeki düzenlemeler ve son olarak da Anayasa'nın 90. maddesindeki değişiklik, uluslararası sözleşmelerin yasalardan önce geleceği ve uygulanacağı hükmü, aslında bu konuda önemli bir değişikliği içeriyor ve bu anlamda da fazla bir boşluk bırakmıyor" diye konuştu.
"Eğer fiili dışarıdan biri işlerse 'niye işledi', o mesleğin içinden biri olursa 'şimdi bunun sırası mı?' 'kol kırılır yen içinde kalır' Mühim olan kolu kırmamaktır. Kol kırıldıktan sonra ister yenin içinde, ister dışında kalsın. Bizim, sonucu tartışmak yerine kolu kırdırmamanın üzerinde ön yargısız durmamız lazım. Aksi takdirde hem insana ve insanımıza, hem insani değerlere hem de Türkiye'ye büyük kötülük yapıyoruz. Bir ülkenin dışarda işkenceci, kötü muamele yapılan bir ülke olarak algılanması o ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Buna katkı verecek her türlü davranışa karşı nereden gelirse gelsin yek vücut olmamız lazım. Bu işin sana göre bize göresi yok. Kim ki bu işlerle himayekar bir tavır içerisinde olur, kim ki bu işlere mazeret bulmaya çalışır gün gelir bu kötü muameleye kendisi de muhatap olur. Onun için köklü bir zihniyet değişiminin bu yasalardan beklenen faydanın hasıl olabilmesi açısından şart olduğunu gözüküyor. Onun için bu toplantılar önemli.
Değinilen konular
Bu toplantıların Türkiye'nin her yerinde yapılması lazım. İlla devlet eliyle organize edilmemesi lazım."dedi.
Çiçek, insan hakları konusunda belli mesafeler alındığını ancak "tamam" denemeyeceğini, bunun dinamik bir süreç olduğunu ifade etti.
Çiçek, İnsan Hakları Başkanlığına gelen bütün bilgilerin aynen kamuoyunun bilgisine sunulduğunu bildirdi.
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanı Tahsin Fendoğlu da insan hakları alanında yapılan çalışmalardan, çıkarılan kanunlardan ve yapılan değişikliklerden söz etti.
Yapılan çalışmalar sonucu ihlallerde azalma olduğunun söylenebileceğini belirten Fendoğlu, ancak bunun ihlal olmadığı anlamına gelmediğini, bugünkü toplantının amacının da bu olduğunu söyledi.
Fendoğlu, Türkiye'de insan haklarına daha da önem verilmesi gerektiğini söyleyerek, "Her kurum kendini insan hakları açısından sorgulamalıdır" dedi.
Konuşmaların ardından toplantı basına kapatıldı.