İstanbul sanayi göçünde oluşacak rantlar yatırımlarda kullanılacak
İstanbul'da şehrin içinde kalan sanayi tesislerinin, taşınması konusunda çalışmalara başladıklarını belirten Ergün, sanayicilerin şehir içinde kalmış fabrika arazisinin imar değişiklikleriyle sağlayacağı ciddi kentsel rantlardan yararlanacağını açıkladı.
Hüseyin GÖKÇE
ANKARA - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, İstanbul'da şehrin içinde kalan sanayi tesislerinin, şehir dışına taşınması konusunda çalışmalara başladıklarını bildirdi. Marmara Bölgesi'nin içeride Adapazarı ve Bilecik'e kadar bir havza halinde değerlendirilmesi gerektiğini belirten Ergün, şehirdeki fabrikasını taşıyan sanayicinin, fabrika arsasının kazanacağı kentsel ranttan da yararlanabileceğini bildirdi. Kümelenmede yeni bir destekleme modeli getireceklerini ve bunun için fiziki yakınlık koşulu aranmayacağını söyleyen Ergün, yeni teşvik sisteminde yatırım indiriminin sektör ayrımı yapılmadan uygulanacağını söyledi. Ankara Sohbetleri'ne konuk olan Bakan Nihat Ergün, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe'nin sorularını cevaplandırdı.
İstanbul'da sanayi tesislerinin şehir dışına taşınmasıyla ilgili projenin gerekçelerini anlatabilir misiniz?
İstanbul adeta sanayiyi içine aldı. Kısa zaman önce dışarıda görülen sanayi kuruluşları, artık şehrin içinde kaldı. Bunlar için de tıkanıklık var. Türkiye ekonomisi büyüyor ama şehrin içinde sıkışmış olan sanayi büyüme imkanı elde edilemiyor.
Yeni bazı planlamalara ihtiyaç var. İstanbul'da 1/100.000'lik plan çerçevesinde bazı çalışmalar olmuş. Bu tabii sanayi alanlarını daraltıyor. Ama İstanbul dediğimiz yer artık kendi başına ele alınacak bir yer değil. Bir havza olarak planlama yapmak lazım. En azından Marmara bölgesi bütünlüğünde ele almak lazım. Daha da derinlere girilebilir. Eskişehir, Bilecik, Düzce, Karabük, Zonguldak istikametine doğru da çalışmalar yapılabilir. Ancak İstanbul ile ilgili sanayi planlaması yapılırken İstanbul çevresini de Marmara bölgesi ve Anadolu içlerine doğru düşünmek lazım. Zaten geçen bir ay önce İstanbul da konuyla ilgili Kalkınma Bakanı, Çevre ve Şehircilik Bakanı ve İSO ile birlikte bir çalışma yaptık. Bunun için planlamayı daha geniş ölçekte yapma düşüncesi var. Bunun sekreteryasını İSO yürütecek. İstanbul Büyüksehir Belediyesi ve bakanlıklar işin içinde. Böyle bir çerçeve oluşturmaya çalışıyoruz. Yoksa sanayiciye buradan git de nereye gidersen git demekle olmuyor bu işler. Bu planlama yol gösterici olmak lazım. Batı tarafında da Edirne'ye kadar bu istikamet Trakya bölgesinde entegre hale gelebilir.
Tekstil taşınması gibi bir şey mi olacak?
Özendirici unsur yeni yatırım teşviklerinde zaten olacak. Şehirde kalmış arazisinin kendisine sağlayacağı imar değişiklikleriyle sağlayacağı ciddi kentsel rantlar olacak. Bu rantları yatırımda kullanabilmesi için bir şekilde finansman imkanı oluşturulacak. Tüm bunlar hem sanayiciye hem de şehre yeni imkanlar getirecek.
Sanayiciler alternatif yerler için genellikle uzaklıktan şikayetçi oluyor...
Artık uzak diye bir şey yok. Demiryolu hatları, karayolu bağlantıları, uçuşlar. Türkiye'nin her yerine artık malını, personelini, istediği gibi götürüp getirebiliyor. Sanayi bölgeleriyle limanlar arasında ciddi demiryolu bağlantıları geliştirildi. Tüm bunları birlikte düşündüğümüzde iş öyle değil. Adapazarı ile Bilecik arasında gidebilmek için ciddi virajlı yoldan gitmeniz lazımdı. Artık bunlar ortadan kalktı ve 2 saatlik yol 20 dakikaya indi. İstanbul'da işine gitmek için 3 saatini yolda geçiren insanlar var. Oysa bu tür mekanlarda yerleşimler de ona göre yaygınlaşacak.
Taşınma konusunda finansal destek sağlanması düşünülüyor mu?
Bunlar üzerinde henüz konuşulmuş şeyler değil. Taşınma desteğinden ziyade... Sanayicinin büyümek için yeni yatırımlara ihtiyacı var zaten. Hatta birtakım maliyet avantajları elde etmesi için maliyet avantajını elde edeceği yere gitmesi lazım. Mutlaka taşınmayı zorlayan maddi destekle olması gerekmiyor. Zaten taşınmasını gerekli kılan zorunluluklar meydana gelmiş. Biz ona uygun altyapı, sanayi bölgesi, arazi, uygun ulaştırma imkanları hazırlayarak zaten yapması gereken şeyleri kolaylaştıracak çalışmalara öncelik veriyoruz.
Kümelenme tarzı bir model mi oluşacak?
Bizim bakanlığımızda kümelenmeyle ilgili de bir çalışma sürüyor. Ama bu kümelenme dediğimiz şey aynı tip sanayi kuruluşlarının bir yerde toplanması değil. Değer zinciri oluşturan, birbirleriyle irtibatlı olan kuruluşların birlikte ortak çalışmalar yapabilmeleri. Mekansal beraberlik değil, bir işbirliğinden bahsediyoruz. Mekanlar farklı olabilir. O modele de destek verme imkanı var. İstanbul'daki sanayi kuruluşları, Trakya ve Anadolu içine doğru yaygınlaşırken planlama yapılırken, birbiriyle değer zinciri oluşturan sanayi tesislerinin da birbirine yakın bölgede odaklanması planlamanın içinde olacaktır.Magazin yapmıyoruz. İşin biraz da mantığına, felsefesine bakmamız lazım. Vatandaşa, sanayiciye işin mantığını, felsefesini, gidişatını göstermemiz lazım.
Girişimcilik konusunda verilen destekler nasıl ilerliyor?
KOSGEB'de önem verdiğimiz en önemli desteklerin başında girişimcilik geliyor. 20 yıl içinde 6 bin kişi eğitim almış. Biz bunu son 2 yıl içinde 60 bin kişiye yükselttik. Üniversitelerle işbirliği yaptık, üniversitelerde dersler ve yarışmalar düzenlenmeye başlandı. Girişimcilikle ilgili iş fikri kabul edilenlere hibe destekler vermeye başladık. 27 bin lira olan alt sınırı icra komitesi toplantısında 30 bin liraya çıkardık. Girişimciye daha işine başlarken iş kurma maliyetlerini karşılamak amacıyla, ofis dizaynı, telefon faks desteği veriyoruz. Sonra işini geliştireceklere 70 bin lira faizsiz destek veriyoruz 4 yıl vadeli. 2 yılı ödemesiz olmak üzere. Eğitim alan girişimcilerden yaklaşık 5 bin tanesi kendi işini kurdu. Yakında bu yıl içinde iş fikri kabul edilenlerin hepsiyle bir toplantı yapacağız, motivasyon olsun başkalarına örnek olsun diye. Bakanlık bünyesinde teknogirişim desteklerinde başvuruda bulunan 2 bin 500'e yakın proje içinden 500 tanesine destek vereceğiz. Teknogirişimciler için 50 milyon liralık kaynağımız var. Yani her girişimciye 100 bin lira hibe olmak üzere toplam 50 milyon lira destek sağlayacağız. TÜBİTAK çalışıyor, işini biraz daha geliştirene teknoloji firmalarına 500 bin liraya kadar ikinci faz destek modelleri getiriliyor.
81 ilde Bilim, Teknoloji merkezleri kurulacak
Anlaşıldığı kadarıyla TÜBİTAK yeni dönemde daha farklı bir konumda olacak?
TÜBİTAK Türkiye'nin en önemli bilimsel kurumu. Hükümetin bilim ve teknoloji politikalarının en önemli etkin uygulama araçlarından birisi. bütçesini artırdık. Bir şey bulunmuş ama ticarileştirme safhasına geçememişiz. Şimdi bunları hayata geçirmeye çalışıyoruz. TÜBİTAK'tan daha çok ticarileşen teknolojiler çıkma potansiyeli ortaya çıkacak. Kamu kurumlarına, şirketlerine ve üniversitelere daha farklı hizmet sunma imkanı ortaya çıkacak. Örneğin çok ihmal ettiğimiz bir konu. Gençler ve çocuklarda bilime merak uyandıran mekanlar olacak. Bunlar bir çok ülkede önceden yapılmış. Potansiyeli bunlar doğuruyor. Top sahası yapalım dediğin zaman herkes koşuyor yardım yapıyor. Kapalı spor salonu, yüzme havuzu yapımı çok önemli ama bilim ve teknoloji merkezi yapalım dediğimiz zaman ilgi duyanlar azalıyor. Kurumlardan ve belediyelerden az sayışa ilgi duyuyor. Bundan ne çıkacağını soruyorlar. Oysa ne çıkacaksa buralardan çıkacak.
Yeni bir çalışma başlattık. Nisan ayının 11'inde bütün büyükşehir belediye başkanlarını bir araya getireceğiz. Bu yıl 16 büyükşehirde bilim teknoloji merkezleri açacağız. Çocuklar çok canlı şekilde bilimi, teknolojiyi yaşayarak görerek, içinde bulanarak görebilecekler. 3-4 yıl içinde de 81 ilde bilim teknoloji merkezlerini hayata geçirmiş olacağız. Örneğin 400 tane sergi alanı olacak. Yeryüzünden hortumun nasıl olduğunu orada görecek, hortumun cisimleri nasıl çektiğini görecek. Yerçekimini, mıknatıslardaki çekimin nasıl olduğunu, sesin odak noktasında nasıl toplandığını canlı olarak görecek. TÜBİTAK çok daha önemli projeleri hayata geçirme potansiyeline sahip. Uzay Enstitüsü'nde haberleşme, görüntü alma uyduları orada gerçekleştiriliyor. TSK'ya güdümlü füzeler dahil çok önemli projeleri hayata geçirebilecek birikimlere sahip enstitülerimiz var.
Yeni teşvik sisteminde, mevcut düzenlemede olmasına rağmen pek kullanılmayan faiz desteği var bu devam edecek mi?
Belli yatırımlarda kredi faiz desteği olacak. Stratejik, teknolojik ürün yatırımlarında kredi faiz desteği de olacak. TL ve döviz desteği var. Şimdikinde olmayıp da yeni gelecek bir şey yok. Cari açıkla ilgili eksiği gideren, teknolojik dönüşümü sağlayacak yatırım yapacak işletmeler kredi faiz desteğinden yararlanabilecekler.
Mevcut sistem bölgesel gelişmişlik farklarının giderilmesi konusunda katkı sağlayacak mı?
Biraz daha iyi olur, bölgesel gelişmişlik farkları bir günde ortaya çıkmadığı gibi bir günde de giderilemez. Bu bir süreç meselesi. Önemli olan bunu başlatmak. Bazı yatırımların illeri nasıl değiştirdiğini canlandırdığını görüyoruz. Herkes istiyor ki her il birden yararlansın. Bundan da her il birden yararlanamayacak. Potansiyeli en uygun olan en önce yararlanacak. Biz teşvik verirken bunlar önce yararlansın, bunlar sonra yararlansın diyemezsin. İnsanlar potansiyel iyi olan yere gider. Türkiye'deki bütün teşvikleri kaldırıp, hepsini sadece bir bölgeye verseniz, eğer potansiyeli yoksa oraya yine yatırım gelmeme ihtimali çok yüksek. Bütün teşvikleri oraya yığsan bile yatırım yapılmayacak noktalar olabilir. Buradaki dengesizlik ne olacak? Bunun için biraz daha zamana ihtiyaç olacak. Ancak her teşvik sistemi bölgesel dengesizlikleri biraz daha gideriyor.
Enerji verimliliği konusunda düşük verimle çalışanlara yönelik bir yaptırım olabilir mi?
Yaptırım olmaz ama verimlilik teşvik edilir. Enerji verimliliğini sağlamak için ısı yalıtımını teşvik edersiniz. Isı yalıtımını yapan daha ucuza ısınır. Isı yalıtımı yapmayanı cezalandırabilirsiniz ama kaba bir yöntem, bana göre teşvik daha uygun bir yöntem. Hiçbir teşvik vermeseniz bile elde edeceği faydayı göstermek de önemli bir teşviktir. Elektrikli motorlar makineyi çalıştırıyor fakat 20 yıl önceki teknolojiyle yapılmış motor var. Motoru yeni teknolojiyle değiştirirsen makinen yine çalışır ama kullandığın elektrik yarısı kadar tasarruf edersin dersen, adam hesabını yapıp motorunu değiştirir. Değişim için cezadan çok teşvikler önemli.
KOBİ desteğini, 600 milyon hatta daha yüksek düzeye çıkartabiliriz
Peki yeni dönemde KOSGEB'in işlevi nasıl olacak?
KOSGEB'de bir destek modeli değişikliğine gittik. Proje bazlı destekler daha ağırlıklı hale gelmeye başladı. Bu desteklerle KOBİ'ler proje yapmayı öğrendiler. Daha dünyaya açık, daha nitelikli hale geldiler.
KOBİ'nin işine yarayacak destek, günü geldiğinde finansal destek de işine yarayacaktır. Ekonomik çıkmazların abluka altına aldığı zamanlarda kredi faiz desteği açıklıyoruz ve bütçeyi biraz daha genişletiyoruz. 2012 bütçesi 440 milyon lira oldu. Yıl içinde yeni projelerle destek vermek gerekirse bu 440 milyon lirayı 600 milyon liraya veya gerekirse çok daha büyük seviyeye çıkarma esnekliğine sahibiz. Hazine ve Maliye ile olan görüşmelerimizde bu esnekliğimiz var. Ancak işin özünü proje destekleri oluşturuyor. AR-Ge, işbirliği güçbirliği, borsaya açılma harcamalarına destek veriyoruz, kendilerini nitelikli KOBİ haline getirmek için bağımsız denetim kuruluşu raporlarına sahip olsunlar gibi destekler veriyoruz. Fuara katılım, internet ortamında yer alsınlar, nitelikli eleman istihdam etsinler gibi modellere ağırlık veriyoruz.
'Teknoloji Transfer Ofisi' ve 'Bilgi Lisanslama Merkezleri' geliyor
Yabancılarla ortak Ar-Ge çalışmaları yapılabilecek mi?
Bu tür imkanlar da var. Yurtdışından değişik üniversiteler var. Mevcut üniversitelerin birlikte araştırma çalışması yapması, TÜBİTAK'ın çeşitli üniversitelerle ortak araştırma merkezi kurma çalışmaları devam ediyor. Türkiye'de devletin desteklediği araştırma merkezleri var. Bilkent'te UNAM, Sabancı Üniversitesi'nde Nanoteknoloji Merkezi var. Binasına destek verildi ama sürdürülebilirlik açısından da desteklenme çalışmaları sürüyor. Bunlarla TÜBİTAK'la entegre biçimde önemli sonuçlar alınacak. Araştırmalar buluşlar patente ve lisansa dönüşmüyorsa bir işe yaramaz. Bunun da patent, lisans ve üretimle gösterilmesi lazım. Bunlardan birisi bütün üniversitelerde teknoloji transfer ofisi ve bilgi lisanslama merkezleriyle ilgili kanun çalışması yaptık. Kısa zamanda parlamentoya sevk edeceğiz.
Patent Kanunu değişiyor, akademisyenler de para kazanacak
Patent kanununda da önemli değişiklik getiriyoruz. Üniversiteler ve hocalar, yaptıkları buluşlardan gelir elde edebilecek, patent sahibi olabilecek. Üniversite ve hoca bundan yararlanabilecek. Patent koruması çok zor bir şey. Bunda son aşamaya geldik.
Patentlerin korunmasıyla ilgili daha güçlü yaptırımlar gerekiyor. Eğer buluşu korumak yerine kolayca taklit edilirse bunun kazançlarını başkası elde ederse umutları kırılır. O zaman buluş yapma arzusu azalır. Patent mevzuatımız Avrupa mevzuatıyla uyum içinde ama bazı yenilikler de gerektiriyor. Patent cezalarında yeni yaklaşım, ekonomik suça ekonomik ceza olsun. Hapis cezası gibi yaptırımlar olmasın, ekonomik yaptırımlar artsın ve insanların gözü korksun. Patenti çalma teşebbüsünde bulunan ekonomik açıdan ciddi yükün altına gireceğini görsün.
Yıl sonunda, 'Girişimci Bilgi Sistemi' ile sektörel analizler yapılır hale gelecek
Yıllardır konuşulan GBS hangi aşamada?
Program ihalesi yapıldı. 19 Ağustos'a kadar esas analizleri yapacağımız yazılım tamamlanacak. Bir taraftan da kurumlar arası veri akışında var olanlar sorunlar gideriliyor. Bu yılın sonunda GBS (Girişimci Bilgi Sistemi) verilerini paylaşabilecek duruma geleceğiz. Daha önce kamuoyuna yansıyan veriler, manuel yapılmış analizler. Arkadaşların mevcut veri akışından yazılımını kurguladığımız sisteme göre yapılmış analizler. Kafamızda tasarladığımız analizleri otomatik yapacak yazılım ortaya konuluyor. Gelen verilerden de analiz yapabiliriz ama manuel olur. Sürekli veri akışı olan bir konu. Bir sektörde ne kadar ciro var, aldığı krediler, sektörel bazda kamuoyu ile paylaşılacak. Veriler sistemin kullanabileceği formatta aktarılacak. Bana sektörel analiz verisi lazım. Daha önce yayımlanan veriler bugün çok değişmiş olabilir. Belki de borçluluk oranı azalmıştır, cirolar artmıştır, ihracat azalmış olabilir.
TSE, uluslararası pazardan daha çok pay alacak
TSE'nin elini daha güçlendirecek misiniz?
TSE veya özel belgelendirme kuruluşlarımız var. Bunların önemleri geç kavrandı. Bu kurumların uluslararası pazardan büyük pay alması gerekirken, başka ülkelerin kuruluşları bizden pay almışlar. Bizim kuruluşumuzun olmadığı ülkede firmalar gidip oradan belge alıyorlar. Türkiye'ye de bu şekilde çok mal geliyor. Orada sertifikasyon kuruluşu olsa bizim ülkemize gelen veya yakın ilişkide olduğumuz ülkelere giden malları kendi şirketlerimiz belgelendirirdi, bundan ciddi paralar kazanılırdı. TSE, Çin, Almanya gibi değişik ülkelerde şubeler açarak belgelendirme yapıp para kazanacak.
Yatırım indirimi yeni teşvikte geri geliyor
Yatırım indirimi hangi unsurlarıyla geri gelecek?
Mevcut işletmesi olan kişi yeni bir yatırım yaptığında bunu buradaki gelirinden indirebilecek. Şimdi yatırım indirimi geri gelmiş oluyor. İstanbul'da yatırımı olan birisi Van'da rahatlıkla yatırım yapabilecek ve buraya harcayacağı parayı İstanbul'da elde ettiği gelirden indirme imkanı olacak.
Yatırım indiriminde herhangi bir sektör sınırlaması olacak mı?
Burada bölgesel teşvikten de yararlansa İstanbul'da inşaat işi olan adam Van'da makine yatırımı yapıyorsa, İstanbul'daki gelirinden, yatırımında yaptığı harcamaları indirme imkanına sahip olacak. Bu da orada yatırım yapmaya teşvik etmiş olacak.
Ayrıntılardaki Nihat Ergün
Ferit B.PARLAK
"İyi teşkilatçılık" ve "İyi belediyecilik"...
Teşkilatçılık ve belediyecilik iyiyse siyasetin kabul görüyor/kabul görecek demektir.
Her iki görevi de yaşayarak/yaparak öğrenen; son kabinede Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı görevini üstlenen; tutarlı ve çelişkisiz açıklamaları ve ekonominin yanısıra iç ve dış siyasetteki deneyimi ile farklı bir siyasi portre çizen Nihat Ergün ile TSE, KOSGEB, Patent Enstitüsü, TÜBİTAK gibi bakanlığa bağlı kurumlardaki yeni dönemi konuştuk.
Ergün'ün, "Şehirdeki fabrikasını taşıyan bu arsanın kentsel rantından yararlanabilecek", "Kümelenmede yeni destekleme modeli geliyor, farklı illerdeki kuruluşlara ortak destek verilecek", "Yatırım indiriminde sektör sınırlaması olmayacak", "Teşvik sistemi gelişmişlik farkını bugünden yarına çözemez, zamana ihtiyaç var", "İhtiyaç olursa KOSGEB bütçesini 440 milyon liradan 600 milyon veya daha üzerine çıkarabiliriz", "81 ile bilim merkezi kuracağız.", "faiz desteği devam edecek" gibi cümleleri ise yeni teşvik sistemi hakkında ipuçları veriyor.