”Kalıcı bir iyileşme için erken”
Maliye Bakanı Şimşek, Küresel anlamda iyileşmenin bir miktar zaman alacağını belirtti
ANKARA - Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel anlamda toparlanmaya rağmen, kalıcı bir iyileşmeye, sürdürülebilir, güçlü bir büyümeye dünyanın ulaşması için vaktin erken olduğunu söyledi.
Küresel anlamda iyileşmenin bir miktar zaman alacağını belirten Şimşek, ''kimisine göre 3 yıl, kimisine göre 5 yıllık süreçte dünya tekrar potansiyel büyümeye doğru ulaşacak'' dedi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Maliye Teftiş Kurulunun 130'uncu kuruluş yıldönümü nedeniyle Ankara Rixos Otel'de düzenlenen ''Küresel Kriz Sonrası İktisat Politikaları'' konulu panele katılarak bir konuşma yaptı.
Maliye Teftiş Kurulunun 130 yıllık köklü bir geçmişe sahip, öncü bir kuruluş olduğunu belirten Şimşek, kurulun hem genel devlet denetleyicisi olarak görev yaptığını hem de nitelikli eleman yetiştirerek bir okul görevi üstlendiğini söyledi.
Bugün itibariyle çağdaş ve teknolojik imkanlarla donanımlı yeni bir teftiş anlayışı uygulamasının sürdürüldüğünü anlatan Şimşek, bu kapsamda uygulanan e-teftiş ile de sistemin etkinliğinin üst düzeye çıkarıldığını ifade etti.
Konuşmasında küresel kriz konusunda da bir değerlendirmede bulunan Maliye Bakanı Şimşek, küresel krizin dünyadaki bütün şirketleri ve bireyleri etkilediğini belirtti.
Şimşek, kriz ile birlikte büyüme oranlarında sert düşüşler yaşandığını, küresel ticaret hacminin daraldığını, bütçe açıklarının ve borçların arttığını, işsizliğin yükseldiğini ifade etti.
Gelişmiş ülkelerin sermaye girişinin de bundan çok olumsuz etkilendiğine işaret eden Şimşek, ''2009 yılı net sermaye çıkışlarının yaşandığı bir yıl'' dedi.
Ancak son dönemde dünyanın bütün önemli bölgelerinde de bir toparlanmanın başladığına dikkati çeken Şimşek, ''muhtemelen başlangıçta toparlanma çok daha güçlü bir şekilde hissedilecektir''diye konuştu.
Bu toparlanmada, para ve maliye politikalarında alınan tedbir ve çabaların da çok önemli bir role sahip olduğunu vurgulayan Şimşek, toparlanmanın arka planına bakıldığında, faizlerin sıfırlara kadar düşürüldüğünü, bütçe açıklarının kontrolü noktasında bir çok tedbirler alındığını söyledi.
Dünya ticaretinde ve güven endeksinde de yavaş da olsa bir toparlanma görüldüğüne ve risk iştahının giderek arttığına dikkati çeken Şimşek, şunları kaydetti:
''Ancak kalıcı bir iyileşme için, sürdürülebilir güçlü bir büyüme için tekrar 2002-2007 döneminde yaşanan potansiyel büyümeye dünyanın ulaşması için henüz vakit çok erken. Muhtemelen iyileşme bir miktar zaman alacak, kimisine göre 3 yıl kimisine göre 5 yıllık süreçte tekrar trend büyümeye, potansiyel büyümeye doğru dünya ulaşacak, oraya doğru çıkacak''
"İstihdam yaratılmadan ortaya çıkan toparlanma önemli bir sorun"
''Tabi istihdam piyasasının ekonomik toparlamayı geç takip edecek, bu tipik olarak böyledir, bu krizde de muhtemelen böyle olacaktır'' diyen Şimşek, başlangıçta istihdam yaratılmadan ortaya bir toparlamanın çıkacağını ve istihdamsız bir büyümenin gündeme geleceğini söyledi.
Bunun çok ciddi bir sorun olduğunu belirten Şimşek, bu sorunu aşmak için önümüzdeki dönemde ülkelerin bir çaba içerisine gireceğini ifade etti.
Küresel mali sistemdeki sıkıntıların henüz tam anlamıyla giderilmediğine işaret eden Şimşek, genel olarak iyileşme, bankaların karlılıklarında bir düzelme olmasına rağmen, bazı bölgelerde bankacılık sektöründe bilanço tahribatlarının sadece kendi iç dinamikleriyle giderilecek türde tahribatlar olmadığını kaydetti.
Benzer şekilde bazı önde gelen ülkelerin hane halkı servetlerindeki erimenin de ciddi boyutlarda olduğuna dikkati çeken Şimşek, bunun da çok kısa bir sürede giderilmesinin mümkün olmadığını belirtti.
Bakan Şimşek, ''dolayısıyla ekonomik kriz öncesine dönüş bir miktar zaman alacaktır'' dedi.
Üç aşamalı toparlanma
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel krizden çıkışta Türkiye ekonomisinde üç aşamalı bir toparlanmanın söz konusu olabileceğini bildirdi.
Şimşek, bu aşamaları ise, "stokların tekrar inşa edilmesi, özel tüketimde ve yatırımlardaki toparlanma" olarak özetledi.
Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Maliye Teftiş Kurulunun 130'uncu kuruluş yıldönümü nedeniyle Ankara Rixos Otel'de düzenlenen "Küresel Kriz Sonrası İktisat Politikaları" konulu panelde yaptığı konuşmada, küresel kriz hakkında değerlendirmede bulunurken, krizin dünya finansal mimarisinde de köklü değişiklik ihtiyacını ortaya koyduğunu söyledi.
"Eğer bankacılık sisteminin veya finansal sektörün denetim ve gözetiminde daha global perspektif olsaydı, belki kriz bu boyutlarıyla ortaya çıkmazdı" diyen Bakan Şimşek, son 2 yılda ortaya çıkan gelişmelerin hepsinin kaçınılmaz olmadığını, bir kısmının, farklı bir finansal mimari ortada olsaydı belki engellenebileceğini ifade etti.
Krizden çıkışta ülkelerin işbirliği içinde hareket etmelerinin zorunlu bir hal aldığını vurgulayan Şimşek, G-20 toplantılarının da bu anlamda ön plana çıktığını ve bundan sonraki finansal mimarinin şekillenmesinde çok büyük katkıları olacağını söyledi.
G-20 toplantıları ile artık masada Türkiye gibi ülkelerin olduğunu ve ortak çözümler üzerinde durulduğunu belirten Şimşek, "küresel krizin olması, gelişmiş ülkelerin bu yeni durumu hazmetmelerini kolaylaştırmıştır. Önümüzdeki dönemde bazı bölgelerin çok önemli ölçüde zemin kaybedeceği, Çin, Hindistan gibi ülkelerin bununla birlikte Türkiye, Rusya, Brezilya gibi ülkelerin önemli ölçüde zemin kazandığı ülkeler olacaktır" diye konuştu.
G-20 zirvesinde kriz tedbirlerinden çıkış stratejilerinin de tartışıldığını ve buna ilişkin çerçeve ve temel prensiplerin ortaya konulduğunu anlatan Şimşek, ülkelerin uyguladıkları krizden çıkış stratejilerinin güçlü, sürdürülebilir ve dengeli ekonomik büyüme için zemin oluşturması gerektiğinin altının çizildiğini kaydetti.
"Tipik bir kriz yaşamadık "
Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye'nin kendi iç dinamiklerinden kaynaklanmasa da bu krizden önemli şekilde etkilendiğini söyledi.
Kriz öncesinde de Türkiye ekonomisinde bir yavaşlama, mali performansta göreceli bir zayıflamanın söz konusu olduğunu anlatan Şimşek, "ama Eylül 2008'den itibaren krizin derinleşmesi çok ciddi bir şok olmuştur" dedi.
Türkiye'de bu krizde bankacılık sektörünün çok büyük bir dayanıklılık gösterdiğini anlatan Şimşek, ancak aynı şeyi reel ekonomi açısından, imalat sanayi ve istihdam açısından söylemenin zor olduğunu ifade etti.
Bunda dış talebin etkisinin de büyük olduğuna işaret eden Şimşek, kriz öncesi döneme bakıldığında Türkiye'nin ihracatı yıllık düzeyde yüzde 30 dolayında artarken, krizin derinleşmesi ve dış talepteki çökmeyle birlikte artışlar bir yana, ihracatta yüzde 30'luk düşüşler yaşandığını hatırlattı. Bakan Şimşek, dış talepteki daralmanın da beraberinde stokları eritmeyi getirdiğini söyledi.
Krizle birlikte bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de işsizlik sorununun yaşandığına işaret eden Şimşek, fakat başka krizlerle karşılaştırıldığı zaman, bu krizde ortak noktanın, büyümedeki daralma, işsizlikteki artış olduğunu ancak, faiz ve enflasyon oranları açısından farklılıklar görüldüğünü kaydetti.
Eskiden kriz yaşandığında faizlerin Türkiye'de kat kat artarak astronomik rakamlar görüldüğünü, enflasyon oranlarının yüzde 100'lerin üstüne çıktığını hatırlatan Şimşek, şöyle devam etti:
"Bugün Türkiye'de her ne kadar reel ekonomide bir daralma varsa da bizim bildiğimiz anlamda tipik bir kriz yaşanmamıştır. Bugün faiz belki de açık piyasa ekonomisinin uygulandığı dönemi kastediyorum en düşük faiz seviyesine sahiptir. Enflasyon son 40 yılın en düşük seviyesinde yüzde 5'ler düzeyinde. Dolayısıyla geçmiş krizlere oranla burada kırılmış bir bağ var. Bu farklılığın temelinde Türkiye'nin son döneminde yapılan çok köklü reformlar ve uygulamalar var.
Krizin daha da derinleşmesini engelleyen faktör olarak, bankacılık sektörünün 2001 krizi sonrası atılan adımlarla güçlendirilmiş olması ve sonradan yapılan iyileştirilmelerle çok iyi düzenlenmiş ve denetlenmiş olması bence önemli bir katkı sağlamıştır. Yine tabi kamu borç dinamiklerinde çok ciddi iyileşmeler sağlandı. Türkiye'de risk primindeki değişim, bir çok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere göre daha az artmıştır."
Krizdeki avantajlar
Krizden çıkışın Türkiye için çok önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, bu kapsamda da ülkenin bazı avantajları bulunduğunu söyledi.
Bunların bir tanesinin bankacılık sisteminin sağlam yapısı olduğunu anlatan Bakan Şimşek, "önümüzdeki dönemde bankacılık sektörünün ekonomiyi destekleme potansiyeli, imkanı son derece gelişmiştir. Bankacılık sektörü önümüzdeki dönemde reel sektöre kaynak aktarabilecek ve destekleyebilecek bir durumdadır" dedi.
Türkiye'nin, başka ülkelere göre, hane halkı başına borçluluk durumundan bakıldığında çok ciddi bir kötüleşme yaşanmadığına dikkati çeken Şimşek, kredi verebilecek bir bankacılık sektörü olduğunu ve düşük faiz oranları nedeniyle de yüksek ödeme kapasitesine sahip bir hane halkının söz konusu olduğunu söyledi.
Şirketlere bakıldığında da diğer ülkelerde olduğu gibi çok büyük iflaslar yaşanmadığına işaret eden Şimşek, Merkez Bankası rezervlerinde de da çok ciddi bir azalma yaşanmadığını, bankanın faizi dünyada en fazla indiren Merkez Bankalarından biri olduğunu kaydetti.
3 aşamalı toparlanma
Önümüzdeki döneme bakıldığında Türkiye için 3 aşamalı bir toparlanmanın görüldüğünü belirten Mehmet Şimşek, şöyle devam etti:
"Birinci aşama, ki başladığımız kanısındayım, muhtemelen Ekim- Kasım ayı itibariyle bunun emareleri görülecek, stokların tekrar inşa edildiği bir aşamadır. Çünkü gerek dış talepteki daralma, gerek iç talepteki daralmayla stoklarda çok büyük bir erime başladı ve bu reel büyümeye çok ciddi şekilde yansıdı. Dikkat ederseniz ihracatta da göreceli bir toparlanma var. Kapasite kullanım oranında da az da olsa toparlanma var.
İkinci aşamada da ben, özel tüketimin, bankacılık sektörünün kendisinin rahat hissetmesiyle beraber kredi vermelerinin daha da artmasıyla toparlanacağını öngörüyorum. Bu Avrupa'dan farklı. Avrupa'da belki özel tüketimden önce yatırımlarda toparlanma bekleniyor. Türkiye'de muhtemelen önce özel tüketimde bir toparlanma söz konusu olabilir."
Üçüncü aşamada ise yatırımların toparlayacağı kanısında olduğunu ifade eden Şimşek, "ama muhtemel yatırımlardaki toparlanma, belki önümüzdeki yılın başını bulacaktır" dedi.
Kredilerde toparlanma için de hükümetin önemli adımlar attığını, kredi garanti fonuna çok ciddi bir destek sağladıklarını hatırlatan Şimşek, yatırımlara dönük de teşvik sistemi ve kurumlardan alınan vergi yükleri gibi çeşitli düzenlemelerle önemli adımlar attıklarını kaydetti.
İşgücü piyasası reformu zorunlu
İstihdam konusunun çok önemli olduğunu vurgulayan Şimşek, zamanla işgücü piyasasında bir toparlanma beklediklerini ancak, bu toparlanmanın zeminini hazırlamak için de işgücü piyasası reformunun zorunluluk halini aldığını söyledi.
Bakan Şimşek, "Çünkü bu tür dönemlerde işverenlere esneklik sağlanması lazım. Maalesef Türkiye'de işgücü piyasası son derece katı" diye konuştu.