Kalkınma ajansları bölgenin kalkınma potansiyellerini ortaya çıkarabiliyorlar mı?

Kenan SAKALLI - Uşak Üniversitesi Öğretim Görevlisi

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

Ulusal kalkınma için bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesi gerekiyor. Bu amaçla bölgesel ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılması hedefleriyle, ‘2006 yılında 5449 sayılı yasayla 26 kalkınma ajansı kuruldu. 

Kamu, özel ve sivil toplum kuruluşları arasındaki işbirliğini geliştirmek, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını sağlamak esasına dayandırılmıştır. Ajanslar, söz konusu hedeflerine ulaşılabilmesi için mali ve teknik desteklerle KOBİ’lere, sivil toplum örgütlerine, kamu ve üniversitelere katkı sağlamaktadır. Bugüne kadar AB uyum sürecinde kalkınma ajanslarının katkıları da yadsınamaz bir gerçek. Ancak ajanslar kurulmadan önce ‘2004 yılından bugüne kadar AB desteğiyle sürdürülen bölgesel kalkınma programlarıyla, AB projeleri, ajans vb. çok çeşitli hibe programları kapsamında proje hazırlama ve yönetimi konusunda önemli deneyimler yaşadık. 

‘14 yılında Devlet Denetleme Kurulu’nun "Türkiye'nin Kalkınma Ajansları Uygulamasının Değerlendirilmesi" hakkında hazırladığı ‘14/3 sayılı raporunda sorunlar irdelenmeye çalışılmıştır. Buna göre kalkınma ajanslarının gerçek durumu, amaçlarıyla uygulamalarının uyumlu olup olmadığı saptanmaya çalışılmıştır. Bugünlere geldiğimizde de; ajansların yapılanmasıyla ilgili değerlendirilmesi gereken bazı konuların olduğu da ortaya çıkıyor. Burada KOBİ’lere yönelik ajansın işleyişiyle ilgili düşüncelerimi belirtmek isterim.

Burada sorgulanması gereken, ajanslar bölgesinin gerçek kalkınma potansiyelini ortaya çıkarabiliyorlar mı? 

1) Ajanslar özellikle KOBİ’lere yönelik %50’ye varan oranlarda eş finansman hibe desteği sağlamaktadır. Ajansların çağrıya çıkmasıyla destekten yararlanmak isteyen işletmeler projesini belirlenen tarihte ajansa sunmak zorundadır. Sunulan bu projeler bağımsız değerlendiriciler tarafından puanlanmaktadır. Bu projeler gerçek bir iş planı olarak, kopyala-yapıştıra imkan vermeyecek bir yapıya dönüştürülmelidir. 

2) Proje hazırlama danışmanlığı yapan çok sayıda firma daha önce başka firmalar için hazırlamış oldukları projelerde küçük değişiklikler yaparak proje sunulabilmektedirler. Kalkınma ajanslarında proje değerlendirmesinde seçilen bağımsız değerlendiricilerin çoğunluğu üniversitelerde görevli kişilerdir. Bir kısmıysa diğer kamuda görevlidirler. Dolayısıyla fabrika işleyiş süreçlerini bilmeyen, tamamen teorik bilgili kişiler, yurtiçi ve yurt dışında rekabet edecek süreçlerden uzaktırlar. Projeler, işletmelerin gerçekte yaşadığı problemlerden uzak olarak, standart ve güçlü KOBİ’lerin lehine olan puanlama tablosuyla değerlendirmekte ve işletmelerin gerçek durumunu ortaya koymamaktadır. Bu durum adil olmayan bir yarışma sürecine neden olmaktadır. Bu yapının proje değerleme sürecinde 2. aşamada projedeki firma yapısıyla firma gerçek durumunun karşılaştırılıp projenin amacına ulaşılıp ulaşılamayacağının belirlenebileceği yeni bir değerlendirme süreci geliştirilmelidir. 

3) Ajanslar; destek verdiği projelerde özellikle istihdam, Ar-Ge, yenilikçilik içeren projelere önem vermektedir. Oysa verilen desteklerle yeni makine-ekipman alan KOBİ'lerde istihdam artmamaktadır. Bu gerçeği şu göstergeden anlayabilirsiniz; Ajansın faaliyet gösterdiği bölge için ajansın kurulduğu ve destek vermeye başladığı dönemdeki işsizlik oranlarıyla ile bugünkü işsizlik oranlarında yaklaşık aynı sonuçların çıkacağı görülebilecektir. Çoğu zaman projeye sadece puan kazandıran gerçekçi olmayan istihdam sayısı konmaktadır. Proje puanlamasında da önemli bir role sahip olan bu durum, firma tarafından öngörülen istihdam hedefi gerçekleşmediği takdirde toplam hibe tutarı üzerinden %5 ceza yaptırımı uygulanmaktadır. Hibe üzerinden bu oranı ödemek firmalar için ödül gibi algılanmakta ve caydırıcı bir yaptırım olmamaktadır. 

4) Ajanslarının verdiği desteklerle ilgili bir adaletsizlik de destek verilen sektörlerle ilgilidir. Örneğin CNC makineler ile metal işleyerek yedek parça üreten ve toplam 7 çalışanı olan bir işletmeye yeni CNC makinesi almak için 400 bin TL hibe desteği verilirken, böylece 7 çalışanın bir kısmı teknolojik yenilenmeyle işinden olabilmektedir. Diğer tarafta, toplam 20 kişi istihdam eden bir sürücü kursu işletmesine hizmet sektöründe olduğu için mali destek verilmemektedir. Bu nedenle daha fazla eleman istihdam eden hizmet sektöründeki işletmeleri de destek kapsamına alınmalıdır.

5) Destek içeriğine bakıldığında makine-ekipmanla birlikte kurumsal gelişim, eğitim, danışmanlık, belgelendirme vb. rekabetçi temel işletme fonksiyonları desteklenen kalemler arasında yer almaktadır. Ancak işletmeler tarafından projede bürokratik olarak algılanan puan sağlayan, hantal mekanizmalar gibi görülmektedir. Bu algı projenin sürdürülebilirliği için en büyük risktir. Bu yüzden bu çalışmaların daha özenle üzerinde durulması firmaların bu çalışmaları yapmaları teşvik edilmelidir. 

6) Öte yandan hizmet satın alma sürecinde de sorunlar gözlenmektedir. Hizmet alımında en düşük fiyat politikası alınan hizmetin amaca uygun sonuçlanmasını da zora sokmaktadır. Ajans tedarik sistemini ve hizmet satın alma sürecini gözden geçirmek ve danışman firma havuzunu güçlendirmek zorundadır. Çünkü ajansın önerdiği bedellerle nitelikli hizmet sunumu gerçekleştiren firmaların hizmet vermesi mümkün olmamaktadır. Ajans programları arasında yer alan teknik destek programını KOBİ’lere yönelik geliştirilerek uygulanması firmaların insan kaynaklarının ve yönetsel kapasitelerinin geliştirilmesine önemli bir katkı sağlayacaktır. Firmaya sağlanan desteğin bölgeye yaratacağı katma değerin çarpan etkisinin kalıcılığının sağlanabilmesi için kurumsal kapasiteyi geliştirecek programlar önem kazanmaktadır.

7) Proje çıktılarının proje bütçesiyle karşılaştırılarak maliyet/etkinlik değerlendirilmesine daha çok önem verilmelidir. Projede harcanan kaynağı ortaya çıkan ürün ya da hizmetin karşılamadığı görülebilmektedir. Kaynak yönetimi üzerinde ajansın daha özenle irdelemelidir.

Ajansların hibe desteğinde sorunlar herkesin dillendiremediği apaçık ortada. Ancak ülke kalkınması için önemli rolü olan ajansların yaşanılan sorunların çözümü için hızla adım atılması gerekiyor. Aksi halde ülke kaynakları israf olmaktadır. Bölgeler arası gelir eşitsizliğinin azaltacak ve ulusal kalkınma için rol model olan ajanslar sorunlarını çözerek yerel ve ulusal kalkınmanın gerçek potansiyelleriyle geliştirilmesini sağlayabilecekler mi? Esas sorgulanması gereken budur.