Kamuda lojman, sosyal tesis ve taşıt saltanatı devam ediyor
Ahmet ARSLAN / Muhasebat Başkontrolörü/Maliye Bakanlığı
Bazen kamuoyuna özel sektörce işletilmesi daha rasyonel olan devletin elindeki bazı imkânların elden çıkarılmakta olduğu ve tasarruf tedbirleri çerçevesinde bir takım politikaların uygulanmakta olduğu yansımaktadır. Bununla birlikte aşağıda analiz edeceğimiz rakamlar böyle bir politikanın realize olmadığını ve birçok şeyin halen eskisi gibi işlemekte olduğunu göstermektedir.
Bu yazımızda son on yıl itibariyle kamudaki lojman ve taşıt sayılarındaki artışlar, söz konusu imkânların kullanımında kurumlar arasındaki dengesizlikler irdelenecek ve bu imkânlara ilişkin bazı maliyet değerlendirmelerinde bulunulacaktır.
Yıllar itibariyle lojman ve taşıt sayıları
Tablo 1: Lojman ve sosyal tesis sayıları
Kurumlar 2006 2007 2008 2009 2010 2006-2010 Değişim (%)
Genel bütçeli idareler 196.640 197.753 209.663 209.678 211.102 7
Yüksek öğretim kurumları 7.549 8.007 7.618 8.072 8.607 14
Özel bütçeli diğer idareler 14.676 16.399 14.646 14.587 18.090 23
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar 389 245 245 378 396 2
Toplam 219.254 222.404 232.172 232.715 238.195 9
Kaynak: 2007-2011 yılları Merkezi Yönetim Bütçe Gerekçeleri
Yukarıdaki tabloda (Tablo1) görüldüğü üzere "lojman ve taşıt saltanatına son verilmekte" söylemlerine rağmen 2006 yılından 2010 yılına kadar toplamda lojman ve sosyal tesis sayıları sürekli artarak yaklaşık 238 bin âdete ulaşmıştır. Bütçe türleri itibariyle en fazla artış %23 oranıyla Orman Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, MTE ve TUBİTAK gibi üniversiteler dışındaki özel bütçeli idarelerin sahip olduğu lojman ve sosyal tesislerinde olmuştur. Tablodan görülmemekle birlikte, kamuya ait sosyal tesislerin sayısı 2976'dır.
Bununla birlikte buradaki sayı kamu idarelerinin sahip oldukları sosyal tesislerin tamamını kapsamamaktadır. Çünkü kamudaki sosyal tesislerin özel sektöre devri politikasını bertaraf etmek için birçok kamu kurumunca daha önce misafirhane, konukevi gibi adlarla ifade edilen sosyal tesislerinin tabelalarının "eğitim ve dinlenme tesisi" gibi adlarla değiştirildiği fakat buralarda herhangi bir eğitim yapılmadığı, eğitimlerin "seminer" adı altında Antalya ve diğer sahil yerlerinde yapıldığı bilinmektedir.
Tablo 2: Kamu kurumlarına ait taşıt sayıları
Kurumlar 2006 2007 2008 2009 2010 2006-2010 Değişim (%)
Genel bütçeli idareler 70.818 75.221 78.144 79.609 77.608 10
Yüksek öğretim kurumları 2.567 2.565 2.607 2.859 2.812 10
Özel bütçeli diğer idareler 4.467 4.970 4.965 4.956 4.822 8
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar 177 162 114 149 141 -20
Toplam 78.029 82.918 85.830 87.573 85.383 9
Kaynak: 2007-2011 yılları Merkezi Yönetim Bütçe Gerekçeleri
Tablo2'de görüldüğü üzere kamu kurumlarının kullandıkları taşıt sayısı yıllar itibariyle sürekli şekilde artarak 2010 yılında 85.383 âdete ulaşmıştır. Taşıt sayısında oransal anlamda en fazla artış genel bütçeli idareler ile yükseköğretim kurumlarında %10 oranıyla meydana gelmiştir. Düzenleyici ve denetleyici kurumların taşıt sayılarında azalış ise dikkat çekicidir. Tablo 2'de görülmemekle birlikte, düzenleyici ve denetleyici kurumlar arasında en fazla binek otomobile sahip kurum ise 17 adet taşıtla Rekabet Kurumu'dur.
2010 yılında taşıt alımı için bütçeden yapılan harcamaların tutarı 256 milyon TL'dir.
Her ne kadar tablo kurumların sahip oldukları taşıt sayılarını göstermekte ise de kullandıkları gerçek taşıt sayılarını yansıtmamaktadır. Çünkü kurumların taşıt edinimindeki bütçesel ve idari zorlukları aşmak amacıyla taşıt satın almak yerine hizmet ihalesi suretiyle taşıt kiraladıkları ve bu taşıtları makam aracı olarak da kullandıkları bilinmektedir. Resmi plaka taşımadığı halde aracın ön tarafına yapıştırılan "Görevli" levhalı araçlar bu tür bir uygulamayı ifade etmektedir. Örneğin 2010 yılında taşıt kiralamaları için bütçeden yaklaşık 110 milyon TL ödeme yapılmıştır.
2. Lojman ve taşıtların kurumlar arasındaki dağılımında adaletsizlikler
2010 yılı itibariyle kurum bazında en fazla lojman ve sosyal tesis bakımdan birinci sırayı 46.241 adetle Emniyet Genel Müdürlüğü almaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü'nü 44.561 adetle Milli Eğitim Bakanlığı, 43.482 adetle Adalet Bakanlığı ve 20.356 adetle Sağlık Bakanlığı izlemektedir. Spesifik olarak sosyal tesise sahip olma bakımından Milli Eğitim Bakanlığı 828 adet sosyal tesisle (Öğretmenevi) ilk sırada yer almaktadır. Onu 363 adetle Orman Genel Müdürlüğü, 327 adetle Milli Savunma Bakanlığı, 163 adetle İçişleri Bakanlığı, 156 adetle Emniyet Genel Müdürlüğü, 127 adetle Jandarma Genel Komutanlığı, 111 adetle Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve 108 adet sosyal tesisle Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü izlemektedir. Üniversiteler arasında en fazla sosyal tesise sahip kurum ise 69 adet sosyal tesisle İstanbul Üniversitesi'dir. Düzenleyici ve denetleyici kurumlar arasında en fazla lojmana sahip kurumlar 252 adetle Rekabet Kurumu ve 142 adetle Sermaye Piyasası Kurulu'dur.
Sosyal tesis ve lojmanların kurumlar arasındaki dağılımında birçok kriter (coğrafi güvenlik, bulunulan yerin gelişim düzeyi gibi) düşünülmekle birlikte hemen hemen her kurumun taşrada birimi olduğu dikkate alındığında toplam kurum personeli sayısı bir kriter olarak kullanılabilir. Bu açıdan bakıldığında, personel başına düşen lojman ve sosyal tesis sayısı sosyal tesis ve lojmanların dağılımındaki adalet konusunda bize yol gösterebilir. Örneğin Milli Eğitim Bakanlığı'nda her 16 personele; Başbakanlıkta her 2 personele, Adalet Bakanlığı'nda her 9 personele; Sağlık Bakanlığı'nda her 13 personele, Tarım Bakanlığı'nda her 5 personele, Gümrük Müsteşarlığı'nda her 6 personele, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nda her 3 personele, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü'nde her 1.5 personele, Karayolları Genel Müdürlüğü'nde her 2 personele, Orman Genel Müdürlüğü'nde her 1.5 personele, Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü'nde 3 personele 1 lojman ve sosyal tesis düşmektedir.
Bu oranlamalarda dikkati çeken bir husus özel bütçeli idarelerde personel sayısına düşen lojman oranının yüksekliğidir.
Düzenleyici ve denetleyici kurum olarak, Rekabet Kurumu'nda ise 320 adet personel ve 252 adet lojman bulunmakta ve neredeyse her bir personele 1 lojman düşmektedir.
Taşıt sayısına bakılacak olursa, güvenlik ve savunmayla ilgili birimler dışında genel bütçeli kurumlar arasında en fazla binek otomobile sahip kurum 952 adet taşıtla Milli Eğitim Bakanlığı görünmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı'nı 928 adet taşıtla Adalet Bakanlığı ve 759 adet taşıtla Tarım Bakanlığı izlemektedir.
Yükseköğretim kurumları arasında en fazla binek otomobile sahip kurum 26 adet taşıtla Akdeniz Üniversitesi gelmektedir. Akdeniz Üniversitesi'ni 25 adet taşıtla Trakya Üniversitesi ve 24 adet taşıtla Dokuz Eylül Üniversitesi izlemektedir.
Düzenleyici ve denetleyici kurumlar arasında en fazla taşıta sahip kurum 17 taşıtla Rekabet Kurumu'dur.
Özel bütçeli idareler arasında en fazla binek otomobile sahip kurum ise 119 adet Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'dür.
Bütün bunlardan çıkarabileceğimiz sonuç; kurumların bütçesel anlamda özerkliği ve Başbakanlık'la ilişkili olma durumu arttıkça kaynak kullanımı yönünden daha avantajlı oldukları veya bu kaynaklardan vazgeçme konusunda daha fazla dirence sahip olduklarıdır.
Hâlbuki Başbakanlıkça her yıl yayımlanan tasarruf genelgesine öncelikle bu tür kurumlarda uyulup uyulmadığı kontrol edilmelidir.
Yükseköğretim kurumları arasında en fazla lojmana sahip üniversite ise 1042 adet lojmanla Atatürk Üniversitesi ilk sırayı almaktadır. Onu sırasıyla 581 adetle Karadeniz Teknik Üniversitesi, 499 adetle Dicle Üniversitesi, 483 adetle ODTÜ, 393 adetle Çukurova Üniversitesi, 387 adetle İnönü Üniversitesi ve 338 adetle Abant İzzet Baysal Üniversitesi izlemektedir. Yaptığımız incelemede diğer kamu idarelerinde olduğu gibi üniversitelerde lojman ve sosyal dağılımının personel (öğretim üyesi) sayısı ile orantılı olmadığı anlaşılmıştır.
Bu konuda analizimizi tamamlamadan önce kamu idarelerindeki cep telefonu sayısı ve kullanımına da bakmakta fayda bulunmaktadır. 2010 yılı itibariyle faturaları devlet bütçesinden ödenen, Genel Bütçe kapsamındaki kamu idarelerinde 262.482, özel bütçeli idarelerde 427, yükseköğretim kurumlarında 220 ve düzenleyici ve denetleyici kurumlarda 221 adet cep telefonu görünmektedir. Bu yüksek sayıların cep telefonlarının sadece belli bazı makamlara tahsis edilmesini öngören Başbakanlık Tasarruf Tedbirleri Genelgesi'yle uyuşmadığı aşikârdır. Bu konuda etkili bir denetimin varlığı zorunlu görünmektedir.
3. Maliyet değerlendirmesi
Lojman ve taşıtlara sahip olmanın gerektirdiği satın alma bedelinin yanı sıra bunları işletmenin gerektirdiği bir takım maliyetler de bulunmaktadır. Örneğin lojmanların elektrik, su ve yakıt giderleri ile küçük bakım onarım giderleri lojman sakinleri tarafından karşılanırken büyük bakım ve onarım giderleri ise devlet bütçesinden karşılanmaktadır. Taşıtların yakıt ve her türlü bakım ve onarım giderleri ile diğer her türlü giderleri ise devlet bütçesinden karşılanmaktadır. Bu taşıtların şahsi amaçlar için kullanımını engelleyen etkili bir iç kontrol sisteminin olduğu söylenemez.
2010 yılı bütçe sonuçlarına göre 2010 yılında kamuya ait araçlar için yaklaşık 1 milyar TL tutarında akaryakıt ve 121 milyon TL tutarında taşıt bakım onarımı gideri yapılmıştır. Her ne kadar bu tutarların tamamı makam araçları için ödenen akaryakıt bedelini göstermese dahi kamunun elindeki taşıtların büyük bir kısmının binek otomobillerden oluştuğu ve binek otomobillerin genelde makam aracı olarak kullanıldığı dikkate alındığında rakam bize taşıtların işletim maliyeti konusunda bir fikir verebilir. Bununla birlikte bu rakamlara makam şoförlerine verilen aylık ve yapılan diğer ödemeler dâhil değildir. Kiralanan taşıtlar için firmalara yapılan ödeme tutarı ise yaklaşık 110 milyon TL ödenmiştir.
Aynı dönemde "servis" olarak adlandırılan kamu personelinin işyerine-eve taşıma gideri olarak hizmet sunucularına ödenen tutar ise 225 milyon TL'dir.
Bu durum kamuda servis olarak kullanılmak ve zorunlu hallere münhasır olmak üzere makam için taşıt kiralamanın taşıtın mülkiyetine sahip olmaya nazaran daha az maliyetli olduğunu göstermektedir. Üstelik servis çok sayıda personele belli zamanlarda hizmet verirken makam için kullanılan araçlar gün boyu hizmete hazır halde bulundurulmaktadır.
Buradan hareketle makam için bile olsa araç kiralamanın makam aracı ve şoförü tahsisinden daha az maliyetli olduğunu söyleyebiliriz. Bununla birlikte bu tür kiralamaların ihtiyaçla orantılı olarak ve usulüne uygun şekilde yapılması konusunda kontrol mekanizmalarının bulunması gerekmektedir.
Lojman ve sosyal tesis giderlerine gelince; 2010 yılında lojman ve sosyal tesislerin bakım ve onarımları için bütçeden yaklaşık 35 milyon TL ödeme yapılmıştır. Kiralanan lojman binaları için de 17 milyon TL ödenmiştir. Ancak bu rakam lojman ve sosyal tesislerin kamuya olan gerçek maliyetlerini yansıtmamaktadır. Çünkü kamu görevlisi olan ve maaşı devlet bütçesinden ödenen birçok personelin kendi görevlerini yapmak yerine lojmanlarda kapıcı ve sosyal tesislerde resepsiyon görevlisi, servis veya mutfak elemanı olarak görevlendirildiği bilinmektedir. Ayrıca kamu idaresi binasının temizlik hizmetlerini yürütmek üzere ihale yoluyla firmalardan temin edilen elemanların -firmanın hak edişleri devlet bütçesinden ödenmekte olmasına karşın- sosyal tesislerde resepsiyon görevlisi, servis veya mutfak elemanı olarak çalıştırıldığı da bilinmektedir.
Bütün bu kural dışı uygulamaların kamuda lojman, sosyal tesis ve taşıt sayılarının azaltılmasına yönelik politikaları bertaraf amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Etkili bir denetim mekanizması bu tür uygulamaları tespit edebilecek ve ilgililerin sorumluluklarına işaret edebilecektir.
Son olarak yeniden yapılanmayla birlikte isimleri değiştirilen kamu kurumları için Ankara'da inşa edilen ve adeta holding merkezleri görünümünü alan hizmet binalarına da değinmekte fayda bulunmaktadır. Örneğin ülke topraklarının sadece %25'i ormanlarla kaplı ülkemizde Orman Bakanlığı ve milli gelir içindeki payı sadece %15 civarında olan tarım sektörü için Tarım Bakanlığı olarak inşa edilmekte olan lüks hizmet binalarının fayda maliyet analizlerinin yeterince yapılmadığı düşünülmektedir.
2010 yılında büro mefruşatı için ödenen 168 milyon TL okul mefruşatı için ödenen paradan daha yüksektir.
Buraya kadar yaptığımız analizler sadece merkezi yönetime dâhil kamu idareleri açısından geçerlidir. Mahalli idarelerin sahip oldukları lojman, sosyal tesis ve taşıtların dağılımına ilişkin henüz elimizde bir veri bulunmamaktadır.
Sonuç
Kamudaki lojman, sosyal tesis ve taşıt saltanatı uzun yıllardan beri bilinen bir gerçektir. Bu durum kamunun elinde bulunan söz konusu kaynakların verimli bir şekilde kullanılmaması, bu kaynakların özel sektördekilere nazaran daha yüksek maliyetlerle işletilmesi ve bu kaynaklardan yararlanacak personel arasında adaletin gözetilmemesi gibi sonuçlara yol açabilmektedir.
Ülkemizde hizmet sektöründeki hızlı gelişme lojman, sosyal tesis ve kamu taşıtı edinilmesini zorunlu kılan zamanın şartlarının çok ötesindedir. Bu nedenle bütün kurumların iştirak etmeleri şartıyla kamunun elindeki bu imkânların özel sektöre devrinin maddi anlamda kamu personelinde mağduriyet yaratmayacağı düşünülmektedir. Kamu personelinin aynı tutardaki ödemeyle bu alanda daha kaliteli hizmet alabilmesi söz konusu olabilecektir. Bu konuda yetkili makamlarca yapılacak ekonomik ve sosyal analizler önemli olacaktır.
Yaptığımız analizler bütçe politikaları ve tasarruf tedbirlerine ilişkin mevzuat hükümlerini bertaraf etmek amacıyla kamu idareleri tarafından kural dışı çözümler geliştirilmekte olduğuna işaret etmektedir. Bu alanda etkili bir denetim mekanizması bu "çözümleri" tespit edebilecek hem de bu konuda caydırıcı bir rol oynayabilecektir.
Ancak sorunun çözümü her kamu idarecisinin sırf idareci olduğu için kendisini çok önemli hissetme ve kaynakları hesapsızca kullanması alışkanlığından vazgeçmesinden başlamaktadır.
Yararlanılan Kaynaklar
1- Muhasebat Genel Müdürlüğü Kamu Hesapları Bülteni (www.muhasebat.gov.tr)
2- Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü web sitesi (www.bumko.gov.tr)
3- Devlet Personel Başkanlığı web sitesi<http://www.dpb.gov.tr/dpb_istatistikler.html>)