Kapatılan DTP'nin milletvekilleri Diyarbakır'da
Kapatmayla milletvekilliğinin düşmesine karar verilen Tuğluk ile Türk, Diyarbakır'da halka hitap etti
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
DİYARBAKIR - Anayasa Mahkemesinin DTP'yi kapatmasıyla milletvekilliğinin düşmesine karar verilen Aysel Tuğluk ile Ahmet Türk, Diyarbakır'da halka hitap etti. Konuşmaların ardından dağılan gruplar, polis ile AK Parti İl binasını taşladı.
Ankara'dan uçakla Diyarbakır'a gelen, kapatılan DTP'nin milletvekillikleri düşürülen Genel Başkanı Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk ile milletvekilleri, hava alanından üzerinde parti amblemi olan otobüsle parti il binasının yakındaki Turgut Özal Bulvarı'na geçti.
Türk ve Tuğluk, burada toplanan sempatizanlarına hitap etti. Türk, Tuğluk ve milletvekillerinin alandan ayrılmasından sonra dağılan gruplar, terör örgütü lehinde slogan atarak, güvenlik önlemi alan polise taşlı saldırıda bulundu. Başka bir grup ise AK Parti İl Başkanlığı binasını taşladı.
Uyarılara rağmen taşlamanın sürmesi üzerine polis tazyikli su ve biber gazıyla gruplara müdahalede bulundu, bazılarını gözaltına aldı.
Türk: Kürtlerin varlığına tahammül edemediler
"Bizim için önemli olan halkımızın özgürlük mücadelesidir" diyen Türk, şöyle devam etti:
"Bugün özgürlük mücadelesi için yürekleri çarpan milyonlarca insanı görüyoruz. Ve inanıyoruz ki bu özgürlük mücadelesi başarıya ulaşacaktır. Değerli kardeşlerim çok şey istemedik, insanca yaşamayı istedik, özgür olmak istedik, özgür yurttaş olmak istedik. Evet gecenin karanlığında uzaktan yanan bir mum ışığını önemsedik, o mum ışığı bile bazen yüreğimizi ısıttı, bazen yolumuzu aydınlattı ama bir mum ışığının yanmasına bile izin vermediler. ABD'de siyahların mücadelesini veren Martin Luther King şunu söylüyordu 'benim de bir rüyam var' diyordu. Evet bizim rüyamız Martin Luther King'in rüyasından farklı değil. Bizim de rüyamız özgürlük rüyasıdır. Bizim de rüyamız Kürt halkının özgürleşme rüyasıdır. Onu gerçekleştireceğiz. Çünkü inancımız sonsuz, mücadelemiz sonsuz."
Ahmet Türk, her yönüyle halka layık olmak için sonuna kadar barışta, demokraside, çözümde, her mücadelede kararlı olacaklarını bildirdi.
Anayasa Mahkemesi'nin kararını tartışmadığını öne süren Türk, şunları söyledi:
"Farklı bir şey de beklemiyorduk. Çünkü, onlar Kürtlerin varlığına hala tahammül edemediler. Özgürleşmemize tahammül edemiyorlar, kimliğimize tahammül edemiyorlar, dilimize tahammül edemiyorlar. Ancak, şöyle bir mesaj veriyorlar. 11 üye ortak bir kararla partimizin kapatılmasını gündeme getirdiler ve 11 üyenin ortak kararı ile bu parti kapatıldı. Şimdi bundan bir mesuliyet, ortak bir hukuku çıkarmaya çağırıyorlar. 11 üyenin ortak kararının aynı şekilde olması insanlarımızı da demokrasiyi bilenleri de hukuku bilenleri de çok iyi düşündürüyor aslında.
Hangi hukuk davasında tüm üyelerin aynı kararı var. Bir örnek vermek istiyorum eğer Diyarbakır'ın yüzde 100'ü oylarının tamamını DTP'ye verseydi, ben doğrusu 'burada bir hile var, burada bir diktatörlük var, mutlaka farklı seslerin düşüncelerin farklı çıkması gerekirdi' derdim. O nedenle 11 üyenin kullandığı oyun aynı olması hukuki bir karar anlamına hiçbir zaman gelmeyecektir. Geleceği en iyi şekilde yürütmek için sizlerle hep beraber olacağız, sizlerle tartışacağız, kararlarımızı sizlerle paylaşacağız. Ben özellikle milletvekili arkadaşlarımıza, partimizin tüm yöneticilerine teşekkür etmek istiyorum, kararlılıklarını ortaya koydular. Milletvekilimiz, 'partimize dokunulduğu zaman hepimize dokunulmuş olurlar" dediler. Kendilerini kutluyorum arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu kararlığı her zaman sürdüreceğiz."
Aysel Tuğluk
Milletvekilliği düşürülen Aysel Tuğluk da barışı getiremedikleri için özür dilediğini söyledi.
Kendilerinin, "Abdullah Öcalan muhataptır. Halen dağlarda çocuklarımız gençlerimiz ölüyor, bunu kabul edemeyiz" dedikleri için partilerinin kapatıldığını ileri süren Tuğluk, şöyle devam etti:
"Böyle bir kararın meşrutiyeti olabilir mi? Biz bu kararı tanımıyoruz. İstedikleri gibi yasaklasınlar, partimizi kapatsınlar. Ama ben burada halkımızla siyaset yapıyorum. Kürtlerin politik iradesine saygı göstermek, çözüm için diyalog kurmak zorundasınız. Baskıyla, tutuklamayla, öldürmekle bizi yıldıramazsınız. Bu yolda gidecek bir yer de kalmamıştır. 1994 yılında da aynı şeyleri bize yaptılar. 20 bine yakın insanımızı kaybetmedik mi? Sormak istiyorum hiç ders çıkarmadınız mı? Daha kaç bin insanımızın ölmesini istiyorsunuz. Ey devlet biz sizden çok şey istemedik, dilimizle konuşmak, kültürümüzle yaşamak, irademize saygı duymanızı istedik. Sevincimize bile tahammül edemediniz."
Kongre incelenecek
Öte yandan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, kapatılan DTP'nin Diyarbakır İl Başkanlığı'nda yapılan Demokratik Toplum Kongresi ile ilgili inceleme başlattı.
Edinilen bilgiye göre, savcılık önceki gün başlayan ve 2 gün süren sözkonusu toplantı ile ilgili görüntü dökümlerini Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü'nden istedi.
Burada konuşan kapatılan DEP'in eski milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi sözcüsü Hatip Dicle, terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın "İmralı'da nefessiz bırakılarak öldürülmek istendiğini" iddia ederek, Öcalan için ilk aşamada "ev hapsi"nin düşünülmesi gerektiğini savunmuştu.
Söz konusu toplantıya aralarında DTP'li belediyle başkanlarının da bulunduğu çok sayıda kişi katılmıştı.