”Kerkük ile ilgili sorunlar uzlaşıyla çözülmeli”
Babacan, Portekiz Dışişleri Bakanı Luis Amado ile görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuştu
ANKARA - Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, "Irak'ın istikrarının bölgenin istikrarı demek olduğuna" dikkati çekerek, Kerkük ile ilgili sorunların uzlaşıyla çözümünü istediklerini belirtti.
Babacan, böylece kısa ve orta vadede neler yapılacağını hem AB'ye, hem de kamuoyuna açıklamış olacaklarını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Burada siyasi reformlar var ve tek tek tüm fasıllarla ilgili yapacağımız çalışmalar var. Tüm kurumların onayını almış durumdayız. Ulusal program taslağımızla alakalı, tüm bakanlıkların ve bakanlık olmayan diğer kurumların da tam mutabakatı var. En son siyasi karar aşamasına bu programı getirmiş durumdayız. Bu tabii önümüzdeki dönemde Türkiye'nin yapacaklarıyla ilgili son derece önemli bir adım olacaktır.
Biz kendi reformlarımızı yaptıktan sonra da kuşkusuz AB kendi değerlendirmesini, kendi kararlarını verecektir, hem sürecin ilerlemesiyle alakalı, hem de nihayetinde Türkiye'nin AB'ye tam üye olmasıyla alakalı. Bizim için öncelik kendi reformlarımızdır ve Türkiye'nin daha yüksek standartları, daha yüksek normları yakalayacağı bu süreçtir."
Babacan, "AB ile ilgili olarak bugün bir haberde, hükümetin başmüzakereci ile Dışişleri Bakanlığı koltuğunu ayırmayı düşündüğü yönünde yorumlar yapılıyor. Böyle bir plan yakın vadede gerçekleşecek mi? Böyle bir düşünce var mı?" sorusunu ise, "Bu konularla ilgili sürekli spekülasyonlar olur, bu konular sürekli konuşulur, ama bu konularda karar verecekler bellidir" diye yanıtladı.
Bölgesinde güçlü, istikrarlı, müreffeh bir Irak
Babacan, Türkiye'nin Kerkük'teki krizin durdurulması için bir adım atıp atmayacağı yönündeki soruya karşılık, Türkiye olarak Kerkük'teki gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini söyledi.
Kerkük ile ilgili konuların aslında Irak'ın tümünü ilgilendiren konular olduğunu ifade eden Babacan, "Kerkük adeta Irak'ın küçük bir modeli, küçük bir örneği gibi. Farklı gruplar orada temsil ediliyor ve Kerkük ile ilgili yaşanabilecek sorunların Kerkük'ün dışındaki bölgelere de sirayet etmesi riski her zaman var. Onun için Kerkük'ün istikrarını biz Irak'ın istikrarıyla direkt alakalı olduğu için önemsiyoruz" diye konuştu.
"Irak'ın istikrarının bölgenin istikrarı demek olduğuna" dikkati çeken Babacan, bölgelerinde güçlü, istikrarlı, müreffeh bir Irak görmek, bunun için de Kerkük ile ilgili sorunların uzlaşıyla çözümünü istediklerini belirtti.
Babacan, Kerkük'te tek taraflı alınacak kararlar ve tek taraflı atılacak adımların daha çok zorluk ve sıkıntı getireceğini belirtti.
Türkiye'nin Irak'taki tüm gruplarla rahat görüşen bir ülke olma şansı ve ayrıcalığına sahip olduğuna işaret eden Babacan, görüşmekte oldukları tüm gruplara, "Bir araya gelin, diyalog kurun, sorunlarınızı diyalog ve uzlaşıyla çözün" tavsiyesinde bulunduklarını anlattı.
"Bizim Kerkük için görmek istediğimiz tablo, tüm grupların üzerinde uzlaşıya vardıkları bir anlaşma" diyen Babacan, bu konuda geçen günlerde BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un talebi üzerine, kendisiyle uzun bir telefon görüşmesi yaptıklarını bildirdi.
Babacan, BM'nin Kerkük ve bazı başka birkaç şehirle daha yakından ilgilendiğini belirterek, "Biz de onları bu konuda cesaretlendiriyoruz. Irak'ta daha çok BM görmek istiyoruz. Kendilerinin yaptığı çalışmalar var. Bu çalışmaları desteklediğimizi ben kendisine ifade ettim" dedi.
Dışişleri Bakanı Babacan, bu konuların diyalogla ve istişareyle bir çözüme kavuşturulması umudunu dile getirdi.
Ahmedinejad Anıtkabir'i ziyaret etmeyecek iddiası
Babacan'a, Ankara'yı ziyaret eden Portekiz Dışişleri Bakanı Luis Amado ile düzenlenen ortak basın toplantısında, Ahmedinejad'ın Türkiye'yi ziyareti sırasında Anıtkabir'i ziyaret etmeyeceği ve ziyaretin çalışma ziyaretine dönüştürüleceği yönündeki haberler hatırlatıldı.
İran'ın dünyanın gündeminde olan önemli bir ülke olduğuna, özellikle İran'ın nükleer programıyla alakalı dünyanın dört bir yerinde tartışmaların devam ettiğine işaret eden Babacan, çok önemli bir müzakere sürecinin tam ortasında olduklarına dikkat çekti.
Babacan, şöyle devam etti:
"Böylesine önemli bir süreçte ve böylesine önemli bir ziyaret öncesinde, ziyaretin böyle ufak tefek detayları, formatı, şurada olacakmış, burada olacakmış, bu tartışmaları ben son derece yersiz görüyorum. Ziyaretin özüne ve başarısına gölge düşürecek yaklaşımlar olarak görüyorum. Ziyaretin özüne odaklanmak gerektiğini düşünüyorum. Bunun haricindeki tartışmaların tamamen bu ziyareti gölgelemeye, ziyaretin başarısını şimdiden engellemeye yönelik çok tatsız, yersiz girişimler olarak görüyorum."
Bu konuların zaten iki ülke arasında görüşüldüğüne değinen Babacan, "İki ülke arasında ziyaretin yeri, zamanı, formatı değerlendirilir ve karşılıklı mutabakat oluştuktan sonra da tarih ve format konusunda gerekli açıklamalar yapılır" dedi.
Babacan, "Şekilden öte, öze dikkat etmenizi ben özellikle sizlerden rica ediyorum. Bu tür ziyaretlerin özü, içeriği, zamanlaması önemlidir. Hele hele Türkiye gibi hem 6 altı ülkenin hem de İran'ın ayrı ayrı güven duyduğu bir ülkede, kuşkusuz basın kuruluşlarımızın ve medya mensuplarımızın da Türkiye'nin önemli pozisyonunun bilincinde olarak ve Türkiye'nin bu önemli, ağırbaşlı, ciddi pozisyonuna gölge düşürmeyecek bir yaklaşımla bu ziyarete yaklaşmalarını tavsiye ediyorum" diye konuştu.
"İki ülke arasındaki ilişkiler mükemmel"
Babacan ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, iki ülke arasındaki ilişkilerin mükemmel olduğunu ifade ederek, bu ilişkilerin iki ülkenin NATO, Akdeniz ve AB süreci bağlamlarında daha da perçinleştiğini söyledi.
Türkiye ile Portekiz'in demokrasi, temel hak ve özgürlükler, serbest piyasa ekonomisi ve hukukun üstünlüğü gibi ortak değerleri de paylaştığını belirten Babacan, iki ülkenin bu değerleri bölgelerinde ve dünyanın dört bir köşesinde savunduklarını kaydetti.
İlişkilerin dostluk ve işbirliği temeline dayandığını ifade eden Babacan, özellikle Portekiz'in AB dönem başkanlığı sırasında Lizbon Anlaşması denilen önemli bir anlaşmaya imza atıldığını ve bu anlaşmanın AB'nin şiddetle ihtiyaç duyduğu kurumsal reformların temelini oluşturmasının Portekiz adına önemli bir başarı olduğunu söyledi.
"Portekiz'in AB sürecimize sürekli olarak vermekte olduğu destekten memnun olduğumuzu özellikle tekrar etmek istiyorum" diyen Babacan, "Portekiz'in Türkiye'nin AB sürecini samimi olarak destekleyen bir ülke olduğunu" kaydetti. Türkiye ile Portekiz arasında ekonomik ilişkilerin de geliştiğini söyleyen Babacan, iki ülke arasında 700 milyon avroluk ticaret hacminin bulunduğunu kaydetti.
Babacan, "Ancak her iki ülkenin ekonomisinin de bu rakamın çok daha üstünde bir potansiyele sahip olduğunu teyit ettik ve bu rakamı daha ileri boyutlara götürebilmek amacıyla neler yapabileceğimiz konusunda görüş alışverişinde bulunduk" dedi.
Bakan Babacan, eğitim ve kültür alanlardaki işbirliğini de artırmak için gelecek dönemde programlar yapacaklarını ve programların en kısa zamanda uygulanması için uğraşacaklarını ifade etti.
Görüşmelerde özellikle Orta Doğu'daki bazı sorunları ele aldıklarını belirten Babacan, ayrıca Türkiye'nin Afrika açılımının da değerlendirildiğini kaydetti.
Portekiz'in bazı Afrika ülkeleriyle tarihi ve kültürel yakın bağları olduğunu anımsatan Babacan, bu çerçevede Portekiz'in bu coğrafyadaki deneyimlerinin Türkiye için önemli olduğunu kaydetti. Babacan, "Özellikle yeni büyükelçilik açmayı düşündüğümüz bazı ülkeler konusunda Portekiz'le yakın istişare içinde olma konusunda görüş birliğine vardık" dedi.
Ali Babacan, "Önümüzdeki dönemde ikili ilişkilerimizi her alanda daha ileriye götürme kararlılığı hem Türkiye hem Portekiz'de mevcut. Bu görüşmelerimizde bunu teyit ettik" diye konuştu.
Amado'dan Türkiye'nin AB sürecine destek
Portekiz Devlet ve Dışişleri Bakanı Luis Amado, Türkiye-AB ilişkilerinin devamlılığından yana olduklarını ve ilişkilerin kötüleşmesini engellemek için üzerlerine düşen tüm sorumlulukları yerine getirdiklerini söyledi.
Portekizli Bakan, Amado, iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirmek konusundaki isteği vurgulamak için Ankara'da bulunduğu bildirdi.
Türkiye'nin AB'ye tam üyelik bağlamındaki çalışmaların uzun süredir devam ettirildiğini ifade eden Amado, Türkiye ile Portekiz arasındaki mükemmel düzeydeki ilişkilerin, bu ziyaretle ve gelecekte yapılacak ziyaretlerle de kültürel, sosyal ve ekonomik bağlamlarda güçlendirme hedefini taşıdıklarını kaydetti.
Konuk Bakan, Türkiye ile Portekiz'in birçok soruna birlikte çözüm aradığını da ifade ederek, iki ülke olarak geleceğe birlikte bakmak istediklerini söyledi.
Türkiye'nin bölgede oynadığı role dikkat çeken Amado, Türkiye'nin bölgede barış ve istikrarın korunması için önemli sorumluğu bulunduğunu belirtti.
Türkiye'nin bölgede önemli gündem maddelerini üstlendiğini ve adımlar attığını kaydeden Amado, bu bölgenin Avrupa için çok önemli hale geldiğini söyledi. Büyük Orta Doğu konusunun Avrupa'nın da konusu olduğunu belirten Amado, barışın ve istikrarın gelecek yıllarda bu bölge istikrara kavuşmadığı sürece mümkün olamayacağını kaydederek, Türkiye'nin bölgedeki rolünün önemini bir kez daha vurguladı.
Türkiye-AB ilişkileri
Portekiz Dışişleri Bakanı Amado, AB-Türkiye ilişkilerinde ise, ülkesinin Türkiye'nin AB sürecini desteklediğini ve desteklemeye devam edeceğini söyledi.
Amado, şu anki sürece ilişkin görüşmelerin devam edeceğini ve ilişkilerin gelişmesi için neler yapılacağının daha derinlemesine konuşulacağını ifade etti.
Ekonomik, kültürel ve sosyal konularda daha yapılacak çok şeyin olduğunu belirten Amado, işbirliği yapılması gerektiğini, bu ziyaret ve bundan sonraki ziyaretlerin ikili ilişkilere ivme kazandıracağını düşündüklerini kaydetti. Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Amado, "Türkiye'yi destekleyen AB üyeleri Fransız engelini aşmak konusunda Türkiye'ye nasıl yardımcı olacaklar?" yönündeki bir soruya, şu yanıtı verdi:
"AB içindeki siyaset şu günlerde çok karmaşık. Siyasi açıdan durum karmaşık. Sistem geniş bir sistem. Bizler AB içindeki sorunları siyasi düzeyde, prensipler çerçevesinde çözmeye çalışıyoruz."
AB içindeki dinamiklerin çok karışık ve kapsamlı olduğunu ve bazı konuları anlamanın zor olduğunu ifade eden Konuk Bakan, AB'nin kendi içinde zorluklar yaşadığını bildirdi. Amado, bu çerçevede Türkiye'nin sorunları çok fazla abartmaması ve şu anki duruma takılıp kalmaması gerektiğinin altını çizdi.
Amado, Türkiye'nin AB sürecinde alınan yolun uzun olduğunu ifade ederek, AB sürecinin canlı tutulmaya çalışılması gerektiğini, kendi dönem başkanlıklarındaki önceliğin de bu olduğunu kaydetti. Konuk bakan, AB içinde dengelerin devamlı değiştiğine de işaret ederek, bu çerçevede Türkiye'nin AB gözündeki rolü ile Türkiye'nin AB'ye yaklaşımının da değişebileceğine işaret etti.
Türkiye-AB ilişkilerinin devamlılığının ve sürdürülebilirliğinin önemini de vurgulayan Portekizli Bakan, "Türkiye-AB ilişkilerinin devamlılığından yanayız ve ilişkilerin kötüleşmesini engellemek için üzerimize düşen tüm sorumlulukları yerine getiriyoruz" dedi.