Kılıçdaroğlu'ndan Erdoğan'a 'çırak' yanıtı

CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisine yönelik olarak 'çırak' eleştirisi sonrası, 'Ben Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Bülent Ecevit'in çırağıyım' şeklinde konuştu.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuşarak "Bana sataşmayı ihmal etmiyor. O çıraktır, çırak; diyor. Buradan söyleyeyim. Ben Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Bülent Ecevit'in çırağıyım. Sen de hırsızların ustasısın. Arada fark var. Hırsızlık konusunda kimse eline su dökemez. Gayet açık, gayet net söylüyorum. Aile boyu hırsızlık yaptılar, aile boyu" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM'deki grup toplantısında hitap etti. Diyarbakır'ın Hani İlçesi'nde dün gece PKK'lı teröristlerin İlçe Jandarma Komutanlığı ile bitişiğindeki askeri lojmanlara yönelik düzenlediği ve 2 askerin şehit olduğu bombalı saldırıya değinen Kılıçdaroğlu, "Dün gece bomba yüklü bir araçla teröristler saldırdı. 2 şehidimiz ve 46 yaralımız var. Emin olun her şehit haberi yüreğimizi yakıyor. Düşünün hükümettesiniz, hükümet olduğunuz tarihte Türkiye'de terör yok. 14 yıl geçmiş ben bu sorunu çözeceğim, diye oturdular. Oturmadık masa kalmadı. Şimdi her gün neredeyse şehitlerimiz geliyor. Bunun hesabını bu iktidar verecek. Şehitlerin, gazilerin hesabını verecek bu hükümet. Şehirler silah deposu haline getirilirken aman sakın dokunmayın, diyenler bunun hesabını verecek. Kamyonda kalaşnikof silahlar Nusaybin'de dağıtılırken seyrediyorlardı. Bunun hesabı sorulmayacak mı?" ifadelerini kullandı.

Son günlerde Kilis'te Suriye'nin IŞİD denetimindeki bölgeden ateşlenen mermiler nedeniyle meydana gelen patlamalar üzerinden hükümeti eleştiren Kılıçdaroğlu, "Vatandaşlar Kilis'te, düşünün ilçemiz, her gün onlar da diken üstünde. Acaba bomba nerede patlayacak, diye. Yazık, günah. Bu memleketi bu hale kim getirdi? Sabah akşam CHP'yi suçluyorlar. İnsaf denen bir şey var. İnsanda biraz vicdan olur vicdan. İktidarda sizsiniz kardeşim. Bütün belalardan kendinizi sıyırıyorsunuz. Ne kadar sorumluluğunuz varsa sorumluluğu bir başka yere yıkıyorsunuz. Şehitlerimiz geliyor, sorumlusu PKK. Sen nesin kardeşim? Sen Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni onunla meşru hale getirmedin mi? Aynı masaya oturmadın mı?" diye konuştu.

a731f3daf1f4db13dcdbf7b709686710.jpg

Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü;

'Benim vicdanım rahat'

Siyasi Ahlak Yasası'nın çıkarılması gerektiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Bunlar sabah akşam din üzerinden siyaset yapıyorlar değil mi? Allah, peygamber diyorlar değil mi? Din, iman diyorlar değil mi? Kendi hırsızlarını korudular mı, korumadılar mı? Hırsızların altına yattılar mı, yatmadılar mı? Biliyorum. Yine kıyameti koparacaklar. Kılıçdaroğlu bunu niye söyledi? Kim hırsızın önüne yatarsa karşısında beni bulur. Benim vicdanım rahat. Sevgili Peygamberimizin güzel bir hadisi vardır. Ben güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim, der. Ahlak bu kadar önemlidir. Ahlaka bu kadar değer veriyoruz biz. Adamına göre muamele değil, eşit muamele istiyoruz" 

Erdoğan'ın sözlerine cevap verdi

"Bana sataşmayı ihmal etmiyor. O çıraktır, çırak; diyor. Buradan söyleyeyim. Ben Mustafa Kemal Atatürk'ün ve Bülent Ecevit'in çırağıyım. Ama o zata da söyleyeyim. Sen de hırsızların ustasısın. Arada fark var. Hırsızlık konusunda kimse eline su dökemez. Gayet açık, gayet net söylüyorum. Aile boyu hırsızlık yaptılar, aile boyu. Bir hırsızlar çaldıkları malı açıklamazlar, iki bu tür sarayda oturanlar açıklamazlar. İkisinin de felsefesi aynıdır. Evet, Müslüman adam sözünde durur. Hele hele namusu ve şerefi üzerine yemin etmişse kesinlikle durur. Peki bu zat, namusu ve şerefi üzerine yemin etti. Niye peki durmuyorsun kardeşim sözünde? Hangi gerekçeyle durmuyorsun? Bu hırsızların ve tecavüzcülerin din maskelerini kesinlikle indireceğim"

'Söz veriyorum gelip seni kutlayacağım'

"Sayın Davutoğlu 'Edep yahu' demiş. Bana yollama yapıyor. Edep nedir? Yasalarla verilen görev yerine getiriliyorsa edep de vardır ahlak da vardır. Kurallara uyuluyorsa edep de vardır ahlak da vardır. Edebin özü insan-ı kamildedir. Şimdi kalkıyor. İstanbul'da konuşuyor. Nereden çıktı bu gökdelenler, diyor. Bu adam gerçekten başbakan mı? Türkiye'de yeni mi yaşıyor? İstanbul'u 20 küsür yıldır siz yönetiyorsunuz. Eğer sen edepten, ahlaktan, yasalara uymaktan söz ediyorsan yapacağın tek şey var. Sultanahmet Camii'nin silüetini bozan 16/9 gökdelenleri var. Onları mahkeme kararına göre tıraşlarsın. Söz veriyorum ben de geleceğim, seni kutlayacağım. Sağol Sayın Başbakan, diyeceğim. Edep budur ve sizi kutluyorum, diyeceğim" 

'Çocukları değil derneği savundular'

"Karaman'da bir olay oldu. Lut Kavmi'nde olan bir olayın 21'inci yüzyılı versiyonudur bu. Kadın milletvekili arkadaşlarımı, avukat arkadaşlarımı Karaman'a gönderdim. Olayı büyük bir soğukkanlılıkla takip edin, dedim. Kimsenin ismini ifşa etmeyin. Bu çocukların hakkını biz korumak zorundayız. Gittiler raporlarını yazdılar. Olay medyada yer aldığı anda öyle şeyler oldu ki aklım, vicdanım kabul etmedi. Bütün AKP camiası, Cumhurbaşkanı, Başbakan, bakanlar, milletvekilleri koro halinde çocukları değil, Ensar Vakfı'nı ve derneği savunmaya kalktı. Çocukların haklarını kim savunacak? Sevgili anneler hiç meraklanmayın. Sonuna kadar o çocukların haklarını biz savunacağız" 

'Sonuna kadar takip edeceğim'

"Aileden sorumlu bakan şunu söylüyor. 'Bir kez rastlanmış olması hizmetleriyle ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz'. Bu lafa kimse itiraz etmiyor. AKP camiasından kimse itiraz etmiyor. Vatandaşlarıma sesleniyorum. Samimi Müslümanlara sesleniyorum. Kendi çocuklarını düşünsünler. Onlara sesleniyorum. Ne demek bir kere rastlanmış olması? Kaç kere rastlanmış olması gerekirdi de senin vicdanın rahatsız olsun? Ensar Vakfı'nın önüne neden yatıyorsunuz, dedim. Koro halinde itirazlar. Siyah çelenkler. Sen o çelenki götüreceksin, Ensar Vakfı'nın önüne koyacaksın o çelenki. Bunlar kadını insan olarak görmüyorlar. Kadını cinsel obje olarak görüyorlar. Asıl hastalık burada. Ruh hastalığı bu. Kadın bir insandır. Bakan da bakandır. Kadın olur, erkek olur. Aldılar olayı başka bir mecraya soktular. Ne yaparlarsa yapsınlar, ne söylerlerse söylesinler. Kimin önüne yatarlarsa yatsınlar sonuna kadar takip edeceğim"

'Sandılar ki biz geri adım atacağız'

"Ensar Vakfı bir sefer 'ensar' sözcüğünü çıkarması lazım. Ensar saygı duyduğumuz bir sözcüktür. Korumak demektir, Arapçada. Siz ensar diye bir vakıf kuruyorsunuz güzel itirazımız yok. Ancak kurallara uyacaksınız. 'Bir kere' diyor. Olay bir olay değil. Birden fazla olay var. Sicili kötü, bozuk olan bir vakıf bu. Eğer sicili düzgün olsaydı bizim zaten söyleyeceğimiz bir şey yoktu. Ama bütün bu olayların kaynağı insanı insan olarak görmemeleridir. Ben onların anlayacağı dilden konuştum. Anlasınlar, öğrensinler diye konuştum. Koro halinde, Bremen Mızıkacıları vardır ya, öyle bağırmaya başladılar. Sandılar ki biz geri adım atacağız. Yok kardeşim yok. Ben bu çocukların hakkını sonuna kadar savunacağım. Bu benim vicdani, insani görevimdir" 

'Sosyal Güvenlik Kurumu'nu kim batırdı?'

"Çocuklara yapılan istismar karşısında sustular. Hani haksızlığa karşı direnmek gerekiyordu? Mazlumun hakkını aramak gerekiyordu? Ensar olunca niye vazgeçiyorsunuz? Siz dilsiz şeytan mısınız? Evet bunlar dilsiz şeytanlar. Ensar'a gelince sustular. Susan dilsiz şeytandır. Bunlar dilsiz şeytandır" 

"Bu meşhur zat var ya. Geçen diyordu ya 'CHP Genel Başkanı'nı artık muhatap almayacağız'. Çok şükür ağzından çıktı. Ben de sevindim. Biz zaten sen bizim muhatabımız değilsin, dedik. Fakat dayanamıyor. Ertesi gün gene kalkmış. Sosyal sigortalardan bahsediyor. Arkadaş, sevgili zat sen başbakanlık yapmadın mı? Yaptın. Benim genel müdürlük yaptığım dönemde bütün dosyaları inceledin mi? İnceledin. Müfettiş ordusu görevlendirdin mi? Görevlendirdin. 5 kuruş açık buldun mu? Bulamadın. Çünkü ben kul hakkı yemem, sen yersin. Söyle bakayım sevgili Erdoğan, bu Sosyal Güvenlik Kurumu'nu kim batırdı? Sen başbakandın, bakanların vardı. Kim batırdı? Senin bütün kirli çamaşırlarını açığa çıkarmak benim görevim olacak, hiç meraklanma"