KOBİ'ler 'mikro-ihracat'ı sevdi

Türkiye'de KOBİ'ler küçük ihracatlar için gümrük işlemlerini ortadan kaldıran 'mikro ihracat'ı sevdi. Geçen yıla göre rakamlar on kat arttı.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME

 

 

Handan Sema CEYLAN
 
İSTANBUL - Türkiye'de KOBİ'ler mikro ihracatı sevdi. 7 bin 500 euro ve 150 kilograma kadar olan gönderilerin hızlı hava taşımacılığı ile gümrük müşaviri hizmetine gerek kalmadan e-beyanat ile yollanmasını sağlayan sistem ile yapılan 'mikro ihracat', 10 katına çıkmış durumda. Mikro ihracat uygulaması 2012 yılında başlanmıştı. 
Yeni Gümrük Tebligatı ile sistemin Türkiye'de hazırlanmasında büyük emeği olan DHL Express Türkiye'nin bu rakamları KOBİ'lerin yeni pazarlara doğrudan yaptığı satışın arttığı anlamına geliyor. Bu sayede küçük ihracatlar için uzun zaman alan gümrük işlemleri ortadan kalkıyor. 
Türkiye'deki ilk röportajını gazeteniz DÜNYA'ya veren DHL Express Türkiye'nin yeni Genel Müdürü Markus Reckling, "Türkiye ekonomisi KOBİ ağırlıklı. KOBİ'ler profesyonel gümrük birimleri olmadığı için yeni bir pazara girme konusunda zorlanıyor. Bu nedenle DHL Express daima mikro-ihracat gibi programlar ortaya koyacak. Böylece KOBİ'lere daha cesur olmaları halinde mutlaka karşılığını alacaklarını anlatmak istiyoruz" diyor. Sohbetimize 14 yıl boyunca Türkiye ofisinin başında olan ve artık Fransa'daki DHL Express'in kaptan köşküne oturan Michel Akavi de katılıyor. 
Sohbette Markus Reckling, Türkiye'deki KOBİ'lerin fazla ve güçlü olmasının büyük bir avantaj olduğunun altını çiziyor. "Çünkü bu çok daha doğal bir ekonomik yapı. Büyük firmalara bağımlı olmuyorsunuz" diyor ve ekliyor: "Dolayısıyla tıpkı hayattaki gibi, bir motoru çalıştırmak çok daha uzun sürebilir ancak motor bir kez çalışmaya başladığında çok daha yumuşak ilerler. Yani birlikte ilerleyen birçok küçük tekeri yürütmek daha karmaşık olsa da, bir kez çalıştı mı öyle devam eder. Büyük tekerler ile hızlı bir başlangıç yapılabilir ancak tekerlerden biri tam çalışmazsa, tüm makinenin dengesi bozulur. Dolayısıyla büyük şirketlerin hakim olduğu bir ekonomi yerine KOBİ ekonomisi yönünde seçim yapabilirsiniz."
Türkiye ofisinin, tüm Avrupa'da büyük firmalardan elde edilen ciro konusunda en düşük, KOBİ'lerden elde edilen ciro konusunda ise en yüksek rakama sahip olduğunun da bilgisini veriyor Reckling ve "Bence bu bizim yararımıza oldu. Çünkü yalnızca üç ya da dört büyük firmaya bağımlı değiliz" şeklinde yorumluyor. "Sadece Alman ekonomisinin 70'ler ve 80'lerdeki trendlerine bakın, tamamı KOBİ'ler tarafından yönlendiriliyordu. KOBİ, ekonominin gerçek gücü" şeklinde konuşuyor Reckling, hızlı büyüme isteniyorsa çok uluslu şirketlerin yıllar süren karar alma kriterleri yerine vizyon sahibi KOBİ'lerin önemli olduğuna değinerek, şunu söylüyor: "KOBİ'lerde eğer firma sahibi o vizyona sahipse, işi yapıp geçer ve bununla ilgili kimseyle konuşmaya gerek duymaz."  
 
Her şey bir bavul ve gümrük optimizasyonu ile başladı
 
DHL'in yola çıkış hikayesine de vurgu yapıyor Markus Reckling, "Elinde 50.000 dolarla dolu bir çanta olan bir kişi Bangkok'a gidiyor, kendine Bangkok'ta bir otel süiti ayarlıyor, birkaç müşteri bulup operasyona başlıyor. Bu DHL'in yola çıkış şekli. Çok girişimci. Çok hazır ve atak" diyor ve hikayeyi şöyle özetliyor: "Türkiye'ye bile yalnızca bir ya da iki kişiyle ve bir belge çantasıyla gelmişler. Bavul ticareti gibi. 'İstanbul'a bir belge göndermek istiyoruz' deniyor, 'Tabii' diye yanıtlıyorlar. Posta bir çantaya konuyor, yola çıkılıyor. 15 yıl öncesine kadar DHL'de işe asla pasaportsuz gitmeme şeklinde bir kural vardı. Çünkü henüz kurulum yapılmamış bir yere gönderim yapılması gerekmesi halinde bunu fiziksel olarak uçağa götürmesi için birine ihtiyaç olurdu, gönderiyi teslim etmek üzere seyahat etmeniz gerekebilirdi. Bu adamların işinin arkasındaki temel fikir neydi biliyor musunuz; her şeyin ulaşımının deniz yoluyla sağlandığı ve gümrük belgelerinin de mallarla birlikte aynı gemide seyahat ettiğiydi. Dolayısıyla gemi limana varınca gümrük süreci başlardı. Gümrük süreçlerinin ne kadar karmaşık olduğunu bilirsiniz, işlemler bir hafta kadar sürer, gemi limanda beklerdi. Bu bekleyişin saçma olduğunu düşündüler, 'Gümrük belgelerini neden biz götürmüyoruz?' dediler. 'Uçağa biner, ilgili destinasyona uçar, gemi gelmeden iki ya da üç gün önce oraya varır, gümrük işlemlerini hallederiz. Böylece, gemi geldiğinde biz zaten orada oluruz ve gemi hemen boşaltılabilir, limanı terk edebilir' diye düşündüler.  İşin özü buydu, bir gümrük optimizasyonu. Dokümanlar bu nedenle hala bizim işimizin kalbini oluşturuyor. Şimdi bu iş çok daha ileri bir noktaya ulaştı ama DHL harflerinin temsil ettiği bu üç kişinin bu işe başlamalarının hikayesi böyle. Tıpkı bir KOBİ gibi." 
 
Türkiye'de ticaret dengesizliği azalıyor
 
Geçen yılki rakamlarına bakıldığı zaman dikkat çekici bir noktaya da parmak basan Reckling, "Yüzde 13 gelen gönderi artışına karşılık yüzde 18 giden gönderi artışı var. Bu ticaret dengesizliğinin azaldığını gösteriyor. Bu yıl beklenin altında da olsa hala bir büyüme görüyoruz. Bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre daha az iş günü var. Tüm dünyada tatil günleri farklılaştı örneğin Avrupa'da paskalya bu yılın ilk çeyreğinde gerçekleşmişken geçen yıl böyle değildi. Bu nedenle günlük rakamları incelemeniz gerek. İhracat ve ithalatlar da aynı hızda büyüyor. Gördüğümüz en büyük fark bu, ki bu ekonominin de açık bir göstergesi" diyor. Türkiye'nin geleneksel pazarlarında sıkıntılar olduğunun da altını çiziyor Reckling ve bu pazarların ötesine geçmek daha güçlü büyüyen pazarlara ulaşma konusunda Türkiye'deki ihracatçıları cesaretlendirmek istediklerini belirtiyor. 
 
Çin, Türkiye için önemli bir pazar olacak
 
[PAGE]
 
Çin, Türkiye için önemli bir pazar olacak
 
Türkiye'nin bu yıl için 160 milyar dolarlık ihracat hedefi koyduğunu da anımsatıyor Reckling, "Ben bu hedefe yaklaşılacağına inanıyorum. 2014 ve 2015'te yeni bir fırsat var. O da Çin'de sayısı şu anda az da olsa orta sınıfın varlığı. Bizim 'sayısı az' dediğimiz Çin'in büyüklüğü göz önünde bulundurarak düşününce büyük rakamlara karşılık geliyor. Bence, Çin Türkiye için önemli bir pazar olacak. Çin'de gelişen orta sınıf Avrupalı ve Batılı malları istiyor ancak klasik lüks markalara güçleri yetmiyor. Bu durumda istenen ucuz Asyalı ürünler değil. Bence bu da LCW gibi bazı Türk markalarının giriş yaptığı iyi noktalardan biri Çin" diyor. 
 
Tekstilde Latin Amerika fırsat
 
Reckling, Türkiye için Afrika ve Latin Amerika'nın da önemli olduğunu anımsatıyor ve "Biliyorsunuz ki Türkiye'de tekstil sanayisi son derece önemli ve bence Latin Amerika bu konuda genç bir yetenek ve büyük bir fırsat. Afrika'yı da hafife almamak lazım, çünkü Afrika'nın 20 yıllık bir zaman dilimi içinde gerçek bir ekonomik güç haline geleceğine inanıyorum. Örneğin Çin Afrika'ya yoğun bir şekilde yatırım yapıyor. Şu aşamada Latin Amerika'ya kıyasla daha genç bir yetenek diyebiliriz" şeklinde konuşuyor. Reckling, şöyle devam ediyor: "Genç yetenekleri geliştirmemiz gerekse de, bunların yanı sıra büyük, geleneksel rotalara da yatırım yapmaya devam etmeliyiz. Türkiye için psikolojik olarak da önemli olan Almanya, İngiltere, İspanya, ABD gibi. Çünkü ana hacmin geldiği yerler hala bu ülkeler. Dolayısıyla mevcut ürünlerimizi toplama ve büyüyen pazarlara ilginç ürünler için yatırım yapma şeklinde çok dengeli bir yaklaşıma sahibiz."
 
İstasyonlar yenileniyor çalışanlara eğitim veriliyor
 
Markus Reckling, DHL Express Türkiye'yi de değerlendirerek, "Düzenli olarak uçak kapasitemize yatırım yapıyoruz. Öte yandan yerel altyapımıza yatırım yapmaya da devam edeceğiz. Örneğin bazı şehirlerde yerel istasyonlarımızı, geçtiğimiz birkaç yılın büyümesinden hareketle, önümüzdeki birkaç yıldaki büyümeyi kaldırabilecekleri şekilde geliştirme konusuna eğiliyoruz" açıklamalarını yapıyor. Reckling, "Hizmet endüstrisindeki en önemli unsurunuz çalışanlarınız" ifadelerini, şöyle sürdürüyor: "Bu konuda iki şey yapıyoruz. Bir tanesi 'Sertifikalı Uluslararası Uzman' programı. Türkiye'de işe aldığımız her bir çalışan bu programdaki çeşitli modülleri tamamlamak zorunda. Onlara ihracatın özelliklerini; uluslararası bir firma olmanın, ihracatın ve ithalatın ne demek olduğunu anlatacağız. Bu çok büyük bir çaba demek, zira Türkiye'deki neredeyse 1.000 çalışanımızın hepsi bu programdan geçecek. İkinci yaptığımız şey ise liderliğini teşvik etmek. İnsanları nasıl motive edeceğiniz de önemli bir konu. Ayrıca kaliteye odaklanacağız." 
 
Tüketici talebi şirketlerin Ar-Ge departmanı gibi çalışıyor
 
[PAGE]
 
Tüketici talebi şirketlerin Ar-Ge departmanı gibi çalışıyor
 
Gönderi teslimatında artan e-ticaret ürünlerini de yorumlayan Markus Reckling, "Bu trend şu an dünya genelindeki tedarik zincirlerinin ve bunlarının yönetiminin kökten bir şekilde değişmesine neden oldu. Eskiden tedarik zincirleri pazara ve tüketicilere imkanlarını dayatırken, şu an bireysel talepler tedarik zincirlerine şekil veriyor. e-ticaret, tüketicilik/consumerism trendinin bir parçası oldu. Yani artık durum, seri üretim gibi değil. Örneğin Nike koşu ayakkabılarına bakarsanız, artık internetten kendi Nike koşu ayakkabınızı oluşturmanız mümkün. Sonuçta bu ayakkabıdan bir tane olacak, çünkü özel olarak yapılmış olacak" şeklinde konuşuyor. Bu alandaki örneklerini de artırıyor Reckling: "Mesela oyuncak şirketi olan Lego'ya bakarsanız, şu an yaptıkları, internete bir biçimlendirici koymak. Burada kendi Lego oyuncağınızı tasarlayabiliyorsunuz, böylece sizden başka kimsede bu oyuncaktan olmuyor. Üstelik onlar bir adım daha öteye geçmiş. Siz oyuncağınızı biçimlendirir biçimlendirmez internete koyuyorlar, insanlar en sevdikleri oyuncakları oylayabiliyor ve en başarılı olanlar da yeni koleksiyonun bir parçası haline geliyor. Gördüğünüz üzere giderek daha fazla şirket tüketicilerini 'iş ortağı' yapıyor.  Tüketici giderek daha da güçleniyor, talepleri ile şirketlerin üretim hatlarına aktif olarak katılıyorlar ve bu suretle aslanda şirketlerin Ar-Ge departmanları gibi çalışıyorlar." 
 
3 çocuğu da var Türkçe de öğreniyor
 
Almanya'daki görevinin ardından Türkiye'ye gelen Markus Reckling hızla Türkçe öğrenmeye başlamış. 3 çocuğu var. 1968 doğumlu genç bir yönetici. Reckling'i öne çıkarın özelliği ise lojistiğin geleceğine kafa yorması. 2050 stratejileri ve lojistik endüstrisinin geleceği konusunda "Delivering Tomorrow-Logistics 2050 isimli kitabın ortaya çıkmasında önemli katkıları olmuş. 2000 yılında katıldığı Deutsche Post DHL'de, üst düzey görevler de bulunmuş. Bu görevine gelmeden önce Kurumsal Gelişmeden Sorumlu Başkan Yardımcılığı'nı yürütüyormuş. Almanya'nın yanı sıra Kuzey Amerika, Kanada ve Avusturya'da da çeşitli görevler alan Markus Reckling, şimdi İstanbul'daki görevine odaklanmış durumda. 
 
Akavi: Fuarlarda öne çıkan alternatif pazar Güney Amerika 
 
Bir süredir DHL Express'in hem Türkiye hem Fransa CEO'luğunu yürüten Michel Akavi, şimdi sadece Fransa'ya odaklanmış durumda. Akavi, Fransa'daki işini geliştirirken 14 yıl boyunca katkı sunduğu sahada birlikte çalıştığı ihracatçıları da unutmuyor. O hala Türkiye'nin ihracat elçisi gibi, birlikte çalıştığı Fransız şirketlerine, Türkiye'den örnekler veriyor. Sohbetimiz sırasında Türkiye ve Fransa karşılaştırması da yapıyor Akavi, ve "Fransa'da ekonomi ve ihracat gibi Türkiye'de sahip olmadığımız büyüklükte şirketlerin hakimiyeti altında. Ancak Fransa'da KOBİ'ler, büyük firmaların gölgesi altında kaldı ve yok oldu. KOBİ'ye gittiğinizde İngilizce konuşamıyorlar, Avrupa dışına ihracat yapmayı bilmiyorlar. Türk KOBİ'leri için Avrupa bile yabancı bir ülke. Çünkü gitmek için vizeye ihtiyaç duyuyorlar, dolayısıyla karmaşık bir pazar. Bunlar her iki tarafın eksileri. Ancak THY'ye şu an herkes baskı yapıyor ve Afrika'da 20 farklı ülkeye, tuhaf yerlere uçuyor. Devlet bunun için ilk adımları attı ancak alternatif pazarlar oluşturmak o kadar kolay değil. Zira hala Avrupa'ya, Avrupa pazarlarına fazlasıyla bağımlıyız" diyor. 
Türkiye'nin bu yıl 155 milyar dolarlık ihracat gerçekleştireceğini öngördüğünü kaydeden Michel Akavi, "Bence ihracat anlamında, büyük bir farkla olmasa da, geçen yıldan daha iyi bir yıl geçireceğiz. Peki bunu nasıl yapacağız? Öncelikle Avrupa geçen yıl zaten yavaştı. Dolayısıyla bu yıl daha da yavaşlamayacak. ABD'de, gelişmekte olan ülkelerde ve Asya'da hareketlenme görüyoruz. Onlara bazı aracı malları da satıyoruz. Örneğin tişört yapmak üzere tekstil satıyoruz. Tişörtleri onlar yapıyorlar ama malzemeyi biz satıyoruz. Evet Ortadoğu'da hep sorun var. Ancak Körfez ülkelerinde büyüme güçlü. Çünkü petrol fiyatları hala güçlü. Fuarlarda gördüğümüz üzere Türkiye için yeni bir pazar da Kolombiya, Brezilya başta olmak üzere Güney Amerika. Tabi ki esnek üretim ve hızlı lojistik nedeniyle Avrupa'dan da hala Uzakdoğu'nun payını çalıyoruz" değerlendirmesini yapıyor.  
 
Tüketici talebi şirketlerin Ar-Ge departmanı gibi çalışıyor
 
[PAGE]
 
İki CEO bir büyüme değerlendirmesi: Şampanya, şarap ve su
 
Michel Akavi: DHL Türkiye'de neredeyse aralıksız 14 yıl geçirdim. Yüzde 7, 8 gibi ya Çin'e yakın büyüme rakamları gördüm. Tabii ki Türkiye'de geçtiğimiz 10 muhteşem yıldan çok keyif aldık. Şimdi ise bir şekilde, geçen yılın sonuçlarına bakarsak, 2.2 son 10 yılın en düşük büyüme oranı. Şimdi ise orta derecede bir büyümenin gerçekleşeceği bir yıla girdiğimizi hissediyorum. Aynı zamanda belki daha da sürdürülebilir bir yıl. Markus'un işler biraz daha normalken göreve geldiğini söyleyebilirim. 
 
akavi_reckling.jpg
 
Markus Reckling: Çok teşekkürler! (gülüyor) Şimdi biz tabii ki pazarın üstünde bir büyüme gerçekleştirmek ve pazar payımızı artırmak istiyoruz. Beklentilerimiz hırslı. Beklentimiz, çift haneli rakamlar. Ancak buna ulaşması biraz zor. Bana sorarsanız yılsonunda DHL Express olarak çift haneli büyüme rakamlarına ulaşmışsak bir şişe şampanya açıp kutlama yaparken, tek haneli rakamlarda bir kadeh şarap, yüzde 5'in altında yalnızca su içeriz! 
 
Michel Akavi: Bence yüzde 17 kötü olmaz. (gülüyor) Çünkü Markus'un da ifade ettiği üzere, temeldeki unsurlar, çok daha iyi bir yıl geçirmek için oldukça güçlü. Benim öngörüm yüzde 11-12'lik büyüme gerçekleştirmemiz.
 
Markus Reckling: Çift haneli rakam olursa harika olacak.
 
Michel Akavi: Fransa'da bu yıl yönetime sunduğum yüzde 2'lik bir büyüme beklentisi. Türkiye'deki çift haneli büyümelerden sonraÖ Yüzde 2'lik bir büyümede bir şampanya açacağım. 
 
Markus Reckling: Malum şampanya Fransa'da daha ucuz! Ama biz buna alışmalıyız, yani yılda yüzde 15-16-17'lik büyüme gerçekleşirse tabii ki iyi, ancak iş planınızı bunun üstüne kurgularsanız mutsuz olursunuz.