KOBİ’lerde denetim masrafına ‘faiz desteği’ni düşünüyoruz

Yeni TTK’da, KOBİ’lerin denetim yüküne dikkat çeken Yazıcı, sermayenin önemli kısmının bu işlerde harcanarak tüketildiğini belirtip, bağımsız denetimci için esnafa sağlandığı gibi, faiz desteği, zaman sağlamak yöntemleri üzerinde çalışıldığını söyledi.

YAYINLAMA
GÜNCELLEME


Ferit B. PARLAK -Mehmet KAYA

ANKARA - Yeni Türk Ticaret Kanunu’nda şirketlerin bağımsız denetim ve benzeri faaliyetler için üstlendikleri yükün şirket sermayesini erittiğine dikkat çeken Hayati Yazıcı, “Küçük ölçekli şirketler bakımından bir zamanlama yapılabilir. Bağımsız denetim istihdam edilmesine faiz desteği -esnafa sağlandığı gibi- biraz daha zaman bırakmak gibi yöntemler olabilir, tartışacağız” diye konuştu. Yazıcı, değişikliğin Meclis’teki parti gruplarıyla paylaşılacağını ve en geç haziran başında Meclis’e getirileceğini kaydetti. Türkiye’de tarımsal üretimde 42 milyon ton meyve-sebze üretildiğini bunun parasal değerinin 60 milyar TL’ye ulaştığını belirten Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, iç piyasaya arzedilen meyve ve sebzenin yüzde 25’inin ziyan olduğunu söyledi. Ziyan olan meyve ve sebzenin 19 milyar TL düzeyinde değeri olduğunu vurgulayan Yazıcı, “İnşallah hal kayıt sistemi ile sorunları minimize edeceğiz” diye konuştu. Yazıcı, ürün ihtisas borsalarına ilişkin uygulamaların ertelendiğini, lisanslı depoculuğun bir ileri aşaması olan ürün ihtisas borsalarının oluşturulması için müzakerelerin sürdüğünü bildirdi. Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ankara Sohbetleri’nde görüşlerini Ankara Temsilcimiz Ferit Barış Parlak ve arkadaşımız Mehmet Kaya’ya anlattı.

Ürün ihtisas borsaları uzun süredir tartışılan bir konu. Lisanslı depoculuk başlamasına rağmen bir türlü yaygın olarak hayata geçirilemedi?

Lisanslı depoculukla ilgili kanun bizim iktidarımız zamanında çıkarıldı. Ürün ihtisas borsalarına ilişkin de çeşitli düzenlemeler yapıldı. Ancak uygulamalar ertelendi çünkü, bununla ilgili altyapı çalışmaları gerekiyor. Sonuçta özel sektör lisanslı depoculuğa çok fazla ilgi göstermedi. Bizde borsacılığın geçmişi eski İzmir Ticaret Borsası gibi ama lisanslı depoculuk gibi konulara ilişkin çok fazla geçmişimiz yok. Oysa, Türkiye’nin üretimi açısından çok gerekli. 2011 yılı rekoltesi dikkate alındığında 20 milyon ton hububat üretimimiz var. Sonuçta TOBB ve TMO iştiraki ile oluşturulan bir şirket lisanslı depoculuk için kuruldu ve çalışmalara başladı. Kanunda öngörülen standartta depolarını oluşturdular. Şimdi ise lisanslı depoculuğun bir ileri aşaması, ürün ihtisas borsalarının oluşturulması gerekiyor. Onu henüz oluşturamadık. Konuyla ilgili TOBB, SPK diğer paydaşlar uzun süredir müzakere ediyor. Oluşturulacak şirketin hisseleri üzerinde tam mutabakat sağlanmadığı için gerçekleşemedi. Şimdi de SPK bir kanun teklifi var, bu alana girmek istiyorlar onu müzakere ediyoruz. Ürün ihtisas borsacılığının cazip haline gelmesi için lisanslı depoculuğun hububat üretiminin en az yüzde 10’unu kapsaması lazım. Yani en az 2 milyon ton lisanslı depoculuk kapasitesine erişmemiz lazım. Bu evrak ürün ihtisas borsasında tedavül edecek. Bunun da belirli bir işlem hacmine ulaşması lazım. Üzerinde çalıştığımız konu bu. Başka illerden başvurular var, ön izinleri verildi. İşletme lisansını alacak düzeye ulaşan ise henüz yok. Trakya’daki oluşum çok gayretli, çalışmalar sürüyor. Dolayısıyla ürün ihtisas borsaları henüz oluşmadığı için Polatlı Borsası’na geçici olarak ürün ihtisas borsası yetkisi de verdik, çalışmalarını sürdürüyor.

İhtisas borsaları cezbedici olmalı

Bu asgari düzeylere ne zaman ulaşılır, kararlar ne zamana kadar verilir?

Konuyu görüşüyoruz, belki Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na da gelecek. Hisse paylaşımı sıkıntısı var, SPK bu alana girmek istiyor, İMKB bu alana girmek istiyor. Ürün senetlerinin menkul değerler kapsamında tedavüle alınması için bu kurumların müdahil olma arzularını doğal karşılıyorum. Ama nihayetinde bu senetlerin gerçekten değer kazanmaları, lisanslı depoculuğun belli seviyeye gelmesine bağlı. Diğer bir konu, ürün senedi alındıktan sonra üretici ile ürünü arasında bağ kesilmiyor. Lisanslı depo bir nevi emanet hizmeti veriyor. Yeri geldiği zaman, senedi götürüp lisanslı depocudan ürününü geri alma hakkı var. Bu esneklik nedeniyle ürün senetlerinin diğer menkul değerler gibi piyasada dolaşmasını çok farklı unsurlar içerdiği şeklinde bir yaklaşımımız var. Ürün ihtisas borsaları TOBB bünyesinde olursa , emtia borsalarının dahil olduğu bir yapı tarafından mı, yoksa SPK-İMKB bünyesinde bir yapı mı olur onları tartışıyoruz.

İMKB bünyesinde bir piyasa-yeni borsa mı, yoksa TOBB deneyimiyle mi hareket edilmeli?

Aslında bugüne kadar kararın verilmiş olması gerekiyordu. Belki de, kurulmamasının bir nedeni de arkadaşlarımızın işi yavaştan alması. Vaktinde kurmazsanız başka unsurlar devreye girer. Ama ne olursa olsun esas olan bu alanı düzenlemek, canlı, dinamik bir yapıya kavuşturmak ve elbette ki o ürünleri temsil edecek senetleri de gerçekten menkul değerler piyasasında arz-talep içinde önemli bir konuma kavuşturmak.
Tarım rekoltemiz önemli. Bu alana ilişkin yapıların güçlü olması lazım. Lisanslı depoculuk, ürün ihtisas borsalarının
işleyişi o alanda faaliyet gösteren üreticileri ve tüccarları cezbedici olması lazım, şevklerini kırıcı, “bu da neymiş” diyecekleri noktaya getirmemek lazım.

Meyve-sebzede kayıtdışı yüzde 70

Bu alandaki kayıt dışılık çok şikayet ediliyor aslında

Evet, kayıtdışılık ve zaiyat çok fazla. Mesela 2011 rakamları, Türkiye’de 26 milyon ton sebze, 16 milyon 200 bin ton meyve, topluyorsunuz 42 milyon ton meyve-sebze.. Bunun parasal değeri 2011 rakamları ile 60 milyar TL. Türkiye bunun yüzde 5’ini ihraç ediyor. Yüzde 95’i iç piyasada. İç piyasaya arz edilen yüzde 95’in, yüzde 25’i telef oluyor. Ambalaj, sevkiyat, saklama sorunları nedeniyle. Yüzde 25 kayıp demek 19 milyar TL kayıp demek. Geriye kalanın yüzde 30’u kayıtlı, geri kalan da kayıtdışı. Bu kadar büyük bir miktarlardan söz ediyoruz. İnşallah hal kayıt sistemi ile sorunları minimize edeceğiz.

Türk Ticaret Kanunu’nda değişiklik taleplerini aldınız, sorunu siz nasıl tanımlıyorsunuz, değişiklik olursa nasıl bir takvim öngörüyorsunuz.

Bugünkü kanun 1957 tarihli. 55 model bir araç. Ekonominin bütün aktörleri ticari faaliyetlerini 55 model araçla sürdürüyor. Bütün partilerin mutabakatıyla çıkarıldı. Bu kanun 1.535 maddeden oluşuyor. Kanun TBMM’de ittifakla görüşülmeseydi çıkamazdı.

Diğer konu, TBMM’de önergelerle değiştirme yolu açılsaydı, kanunun bütünlüğünün bozulma ihtimali çok yüksekti. Küresel rekabete girmek için güçlü ve şeffaf yapınız olmalı, hızlı hareket edebilmelisiniz. Kanun buna imkan tanıyor. İç boyutu itibariyle kayıt dışılığı da önlemeye çalışıyor. Denetimi göstermelik olmaktan çıkarılıyor.

TTK’da değişiklik haziranda

Denetim için öngörülen sistem eleştiri konusu ama...

Burada yeniden düşünülmesi gereken nokta, KOBİ’lerin bağımsız denetim için üstleneceği yük. TTK ile 10 bin TL sermaye ile şirket kurabiliyorsunuz. Şirket kuruluşuna 2-3 bin TL harcamışsınız, bir de bağımsız denetime belirli miktarda para ödüyorsunuz, sermayenin önemli kısmı bu tür işlerde harcanarak tüketilmiş gibi oluyor. Dolayısıyla bu küçük ölçekli şirketler bakımından bir zamanlama yapılabilir. Bunu tartışacağız. Ancak, biz yasanın yürürlüğe girmesini istiyoruz. Sermaye şirketi
dediğimizde 95 bin anonim, 700 bine yakın limited şirket var. O alanlarda çok eleştiriler var. Bağımsız denetimci istihdam edilmesine faiz desteği -esnafa sağlandığı gibi- biraz daha zaman bırakmak gibi yöntemler olabilir, tartışacağız. Biz en geç Haziran’ın ilk haftası değişikliği getiririz. Diğer parti gruplarıyla da paylaşacağız, bize söylüyorlar, “destekleriz” diye. Ekonomi Koordinasyon Kurulu’na getireceğim. Bu hafta EKK’ya gelir diye düşünüyoruz.

Kaçakçılıkla ilgili yakalama haberleri yoğunlaştı.

Teknik kapasitenin artmasıyla ilgisi var ama küresel kriz ortamında bu türden faaliyetler de arttı mı, hayali ihracatı da duymaya başladık. Dış ticaretimizin aşağı yukarı yüzde 60’ı dahilde işleme rejimi kapsamında yapılıyor. Hayali ihracatın en önemli ayağı da bu. Kaçakçılık, özellikle hayali ihracat yeni başlamış değil. Rahmetli Turgut Özal döneminde duyulmuştu. Bu da doğaldı çünkü Türkiye ilk kez o dönemde ihracat ile tanıştı. O dönemde belki de o dönemde hayali ihracat tolere edildi, Şimdi ise böyle bir şey mümkün değil, amansız bir takip içindeyiz. Her zaman oluyordu ama biz daha fazla yakalıyoruz. Çünkü daha fazla teknik araçları devreye koyduk, beşeri kaynağımızı daha güçlü hale getiriyoruz, eksikliğimizi gideriyoruz.

Kararlı görünürseniz, o algıyı oluşturursanız, birlikte çalıştığınız insanlar da motive olur. Bir de bilgi akışı, ihbar arttı. O da güvene dayalı. Şahsen bize, bakanlığa, Başbakanlığa geliyor, bize aktarılıyor.

Halkalı 'amiral gemizi' olacak

Gümrüklerimizin, fiziki durumları da bu alandaki eksikliklerimizden biri?

Evet, iyileştirilenler var ama bazıları sorunlu. TOBB ile yap-işlet-devret modeli kapsamında bir paket halinde, bütün kapıları kapsayan anlaşma üzerinde çalışıyoruz. Verimli olan var, verimi düşük olan var. Keşke ilk başta Kapıkule ile birlikte yapsalarmış. Kapıkule’ye amiral yapıp, hepsini paketin içine koysalarmış ama denmemiş. Şimdi böyle yaklaşım içindeyiz. Anlaşmaya varabilirsek kapılar, Çıldır-Aktaş, Esendere, Dilucu ve Halkalı. Halkalı’yı amiral gemisi yapacağız, bunlar da onun içinde yer alacak.

İstihbarat ve yetki alanında bir düzenlemeye ihtiyaç var mı?

Eskiden yetki ve istihbarat konusunda sözkonusu olan karmaşa yaşanmıyor. Kaçak akaryakıt mücadelesi koordinasyonu da bizde.

Daha çok teknik imkanı devreye sokuyoruz. Risk değerlendirme birimini tek çatıda topladık. Risk Yönetimi ve Kontrol Genel Müdürlüğü kuruldu. Bütün değerlendirme ve faktörler tek birimde topluyoruz. Taşıyıcılarla, ürün sahipleriyle vs. risk değerlendirmeleri mavi-yeşil hat uygulamalarını merkezden otomatik olarak yapar hale geliyoruz. Yeni binamızda çok güçlü bir bilgi işlem merkezi ve komuta kontrol merkezi oluşturuyoruz. Bütün gümrük kapılarını merkezden canlı olarak izleme daha güçlenecek. Yeni merkez montajı yapılıyor birkaç aya taşınırız, uzay üssü gibi merkez oluşturuyoruz. Bütün kapıları  örüntüleyeceğiz.

Risk merkezi maliye ile irtibatlı mı?

Hayır ama bu konuda bilgi alışverişi yapıyoruz. Bizim yaptığımız araştırma ve soruşturmalarda kara para izine rastlarsak MASAK’a bildiriyoruz, terör örgütü.
faaliyeti verilere ulaşırsak veya güçlü şüphe oluşursa onu da MİT’e bildiriyoruz..