Koç beklenen açıklamayı yaptı
CHP'li Haluk Koç, Oslo görüşmelerinde MİT ile PKK'nın, hakem devlet İngiltere gözetiminde mutabakata vardığını öne sürdüğü hususları içeren "AKP- PKK mutabakat metni" başlıklı bir metin açıkladı.
YAYINLAMA
GÜNCELLEME
ANKARA - CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, "PKK-AKP işbirliğinin milletimizin önüne tüm çıplaklığı ile koyacağız. Sahte milliyetçilerden bu millet çok çekti" dedi.
CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.
Koç, MYK devam ederken düzenlediği basın toplantısında, açıklamalarda bulundu soruları yanıtladı.
"Oslo görüşmelerine" ilişkin geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sorduğu soruları hatırlatan Koç, aradan 5 gün geçmiş olmasına rağmen tatmin edici yanıtlar alamadıklarını söyledi.
Erdoğan'ın Bosna-Hersek gezisinden dönerken uçakta gazetecilerin konuya ilişkin sorularına verdiği yanıtların da "itiraf niteliğinde" olduğunu ileri süren Koç, şöyle devam etti:
"Ve yanıt: Bunları soran namert. Bunlara verseniz 3-5 koyun güdemezler. Milletin önünde CHP adına soruyorum. Şunu hatırlatmakta fayda var Sayın Başbakana. Biz hayatımız boyunca namert olmadık. Hiçbir zaman namertlerin oyuncağı da olmadık. Namert sofralarında da oturmadık. Hiçbir CHP Genel Başkanı dün de bugün de BOP projesinin eşbaşkanlığını yürütmedi. Burada koyundan, keçiden bahsetmiyoruz; ciddiyet istiyoruz. Açıklık istiyoruz. Son 4 ayda 116 şehidimiz var. Türkiye kan gölüne döndü."
Mutabakat metni İngiltere tarafından taraflar adına imza altına alındı
Başbakan Erdoğan'ın "Oslo görüşmeleri"ne ilişkin uçakta verdiği yanıtta, "Benim gönderdiğim istihbarat teşkilatının başındaki müsteşarımın veya onun yardımcısının altında imzası var mı yok mu? Bunu ispat edemeyen namerttir" dediğini ifade eden Koç, şöyle konuştu:
"Ben de kendisine şunu soruyorum: Senin PKK ile yaptığın mutabakat protokolünü hakem devlet, iki taraf adına imzalayıp muhafazasına aldı mı almadı mı? Bu mutabakat metni taraflar arasında arabuluculuk yapan hakem devlet temsilcileri tarafından, yani İngiltere tarafından taraflar adına imza altına alınmış ve aslı hakem devlet merkezinde arşive alınmıştır. Sen iradeni İngiltere'ye teslim etmişsin, senin adına imza attığı resmi protokolle belirlenmiş. 'Benim altında imzam var mı yok mu?' diye soruyorsun."
"Oslo görüşmeleri"ne ilişkin mutabakat metni olduğunu iddia ettiği bir metni basın mensuplarına da dağıtan Koç, metinde "taraflar" diye bahsedilenin Türk devleti ve terör örgütü PKK olduğunu da söyledi.
Oslo ve İmralı süreci
Oslo ve İmralı süreci
Koç, üzerinde mutabakata varıldığını savunduğu ve metinde hiçbir değişikliğe gidilmediğini vurguladığı maddeleri şöyle sıraladı:
"-Taraflar, süregelen Oslo ve İmralı süreci bağlamında Kürt sorununun çözümü konusundaki kararlılıklarını koruduklarını bir kez daha belirtmişlerdir.
-Taraflar, bugüne kadar Oslo ve İmralı süreçlerinde vurgulanan Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik temasların sürdürülmesi ve yürütülecek çalışmaların anayasal ve yasal çerçevede sonuçlandırılmasının esas alınmasının gerekliliği konusunda varılan mutabakatları teyit ederler.
-Taraflar, 10 Mayıs 2011 de İmralı'da yapılan görüşmede Sayın Öcalan tarafından sunulan, 'Türkiye'de Temel Toplumsal Sorunların Demokratik Çözüm İlkeleri Taslağı', 'Türkiye'de Devlet ve Toplum İlişkilerinde Adil Barış İlkeleri Taslağı' ve 'Kürt Sorununun Demokratik Çözüm ve Adil Barışı İçin Eylem Planı Öneri Taslağı' adı altındaki taslaklar konusunda en geç haziranın ilk haftasına kadar görüş ve önerilerini sunarlar. Kürt tarafı, sözü edilen taslakları memnuniyetle karşılar, prensip ve ilkesel olarak kabul eder.
-Taraflar, aynı süre içinde yukarıda adı geçen taslaklarda zikredilen Anayasa Konseyi, Barış Konseyi, Hakikat ve Adalet Komisyonu için isim düzeyinde çalışma yaparlar ve netleştirdikleri isim önerilerini sunarlar.
-Türk tarafı, seçimlerden sonra en kısa zamanda örgütü temsilen iki kişinin Sayın Öcalan'ı ziyaret etmesi, yukarıda adı geçen konsey ve komisyonlar kurulduktan sonra, birer alt komisyonlarının da Sayın Öcalan'la ilişkilendirilmesini taahhüt eder.
İlk adım; Nevroz ve tutuklanan Kürt siyasetçilerin serbestliği
-Kürt halkının siyasi ve legal temsilcileri, basın yayın organları ve çalışanlarına yönelik uygulanan baskı, tutuklama ve çalışmalarını engelleme ve benzeri yönelimlere son verilmesi ve KCK adı altında gerçekleşen siyasi operasyonlarda tutuklananların serbest bırakılması, sürecin yumuşatılması ve çözüm yönünde ilerlemesi için önemli bir adım olacaktır. Bu çerçevede Türk tarafı ilk adım olarak Nevroz ve sonrasında tutuklanan Kürt siyasetçileri bırakmayı taahhüt eder.
-Taraflar, seçimlerin güvenli bir ortamda geçmesi ve ortamın normalleşmesi için en üst düzeyde kamuoyuna açık çağrı yapacaklardır.
-Kürt sorununun nihai çözümünün, ancak çatışmasızlık zemininde gerçekleşebileceğinden hareketle tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması ve uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesi esastır. Bu çerçevede taraflar, 15 Haziran 2011'e kadar her türlü operasyon ve askeri eylemlerini durdururlar.
-Taraflar, müzakereleri derinleştirmek ve gündemdeki konuları tartışmak üzere hazırlıklarını yaparak 2011 Haziran ayının ikinci yarısında biraraya gelmeyi kararlaştırmışlardır."
Terörü çözüm arama çağrısı yaptık
Koç, okuduğu metinde terör örgütü elebaşına ilişkin nitelemeleri aynen aktardığını, bu ifadelerin metinde yer alan nitelemeler olduğunu vurguladı.
Koç, CHP olarak terör sorununa TBMM çatısı altında meşru aktörlerle çözüm arama çağrısı yaptıklarını, ancak hükümetin buna yanaşmadığını ileri sürerek, "Mücadele etmen gereken terör örgütü ile tek taraflı silah bırakma konusunun dışında, her türlü siyasi çerçevenin içeriğini doldurduğu bir diplomatik masada muhatap alarak siyasi müzakere ediyorsun" dedi.
Fidan: Nasıl olsa orası özerk bölge
Koç, şunları kaydetti:
"MİT müsteşarı Hakan Fidan ana dilde eğitimle ilgili PKK'ya 'Nasıl olsa orası özerk bölge olacak, öğretmen tayini dahil, eğitim hizmetleri belediyelere, valilere devredilecek' diye söz verdi mi? Bu cümleler Oslo tutanaklarında aynen yer almıştır. Bu sözün arkasında Sayın Başbakan var mı? Siz yoksanız basına yaptığınız son açıklamada 'Benim bilgim olmadan böyle bir şeyi bu adam yapacak, ben onu orada tutacağım, Öyle şey olur mu ya..?' dediniz.
Şimdi bu sözlerden sonra Hakan Fidan'ı neden korumaya alıp, neden özel yasa çıkarttığınızı çok iyi anlıyoruz. Bu işin tepesinde sorumluluğun sizde olduğunu ve yargı sürecinin size uzanacağını çok iyi görüyorsunuz. PKK-AKP işbirliğini milletimizin önüne tüm çıplaklığı ile koyacağız. Sahte milliyetçilerden bu millet çok çekti. Başbakan panikte. Biz görevimizi yapıyoruz."
Açık bir anayasa suçu var
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, perdenin önünde ve arkasında farklı tavırlar sergilediğini öne süren Koç, "Başbakan neden panikte bunu anlamak kolay. Çünkü bugün yaşadıklarımızdan birinci derecede siyaseten sorumludur. Açık bir anayasa suçu var, telaşı hiddeti, saldırması bu yüzden" diye konuştu.
CHP'nin gündeme getirerek ve sorular sorarak siyaseten sorumluluğunu yerine getirdiğini ifade eden Koç, takdirin yüce milletin olduğunu söyledi.
Açıklamalarının ardından soruları da yanıtlayan Koç, "Eğer Başbakan 'bu metin sahte' derse; ispatınız var mı?" sorusuna, "Var, hangi tarihte, nerede ele geçtiğine dönük. Bin 400 sayfalık KCK iddianamesinde var" karşılığını verdi.
Koç, başka bir gazetecinin "Abdullah Öcalan'ın, Murat Karayılan'a yazdığı bir mektubun da elinizde bulunduğunu ifade etmiştiniz" sözleri üzerine, "Birden fazla. Gelecek. Daha var" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın anayasal suç işlediğini ileri sürdüğünün hatırlatılması ve "Yargıya çağrı mı yapıyorsunuz?" sorusu üzerine de Koç, "Yargıya çağrı yapma zamanı gelecek" dedi.
Koç nasıl bir çağrı yapacakları sorusuna ise "Yargıya çağrı nasıl yapılırsa, suç duyurusu şeklinde olacak belki. Önce bir Meclis denetimi süreci yaşandıktan sonra" diye konuştu.